(13:00)"3 ayda yüzde 100'ün üzerinde artış oldu"
(13:00)"3 ayda yüzde 100'ün üzerinde artış oldu"
ANKARA - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çeltikte üretici ürününü maliyetin yüzde 3,6 altında satarken, Nisan itibarıyla pirinç fiyatlarında son 3 ayda yüzde 100'ün üzerindeki artış olduğunu belirtti. Bayraktar yaptığı yazılı açıklamada, son zamanlarda tarım ve gıda fiyatları konusundaki son gelişmeleri değerlendirildi. 2006 yılında 92 bin 800 hektar olan çeltik ekim alanlarının, 2007 yılında kuraklığın yol açtığı su sıkıntısı nedeniyle 88 bin 530 hektara gerilediğini belirten Bayraktar, diğer ürünler gibi çeltikte de gübre, motorin ve sertifikalı tohuma destek verildiğini, bu destekler olumlu karşılanmakla birlikte girdiler için gerçekleştirilen masraflar ile verilen destek miktarları dikkate alındığında yeterli olmadığını söyledi. Özellikle Karadeniz ve İç Anadolu Bölgesinde sertifikalı tohumluk kullanımının halen istenilen seviyeye ulaşamadığına dikkati çeken Bayraktar, bu bölgelerde sertifikalı tohumlu kullanımının artırılması ile verimde de artış sağlanabileceğini kaydetti. Bayraktar şöyle dedi: "2007 yılında TMO tarafından açıklanan fiyatlara bakıldığında, son dört yılda fiyatların değişmediği görülmekte. 2007 yılında açıklanan fiyat, 3 sene önceki fiyatla eşdeğer. Buna karşılık son bir yılda gübre fiyatları yüzde 100, mazot fiyatları yüzde 23 artmıştır. 2007 yılında üretici 1 kg çeltiği 0,82 YTL/Kg maliyetle üretmiştir. Fiyatlara bakıldığında ise TMO'nun uzun dane çeltik fiyatı 0,75 YTL/Kg'dir. Piyasa fiyatları ise 2007 yılında ortama 0,70 YTL/Kg olarak gerçekleşmiştir. 2007 yılında çeltiğe verilen 9 Ykr prim desteği dahi eklendiğinde, 2007 yılında çeltik üreticisi ürününü maliyetinin yüzde 3,6 altında satabilmiştir." 2007 yılında çeltik üreticisinin yeterli geliri elde edebilmesi için eline geçen fiyatın 1,06 YTL olması gerektiğine işaret eden Bayraktar, "2007 prim desteği 37 YKr/Kg olsa idi, çeltik ekim alanlarının genişlemesine önemli derecede etkili olurdu. Çeltik üreticisi bu durumda iken, 2008 yılının Nisan ayına gelindiğinde pirinç fiyatları son 3 ayda, yüzde 100'ü aşan oranlarda artış göstermiş bulunmakta. Üreten kazanamazken, aracılar nasıl bu kadar kazançlar elde edebiliyor? Çeltik üreten çiftçilerimiz, bu durumu şaşkınlıkla izliyor." "Üretimi 3'e katlamak mümkün" İkinci Tarım Şurasında belirlendiği gibi, GAP bölgesinde çeltiğin "2. ürün" olarak yetiştirilmesinin mümkün gözüktüğünü belirten Bayraktar, ancak GAP projesi kapsamında sulanan alanlarda 38 bin hektar civarında bir alanda çeltik ekimi öngörülmesi ve bölgenin çeltik ekimine uygun olmasına rağmen, çeltik ekim alanlarında halen artış sağlanamadığını söyledi. Henüz sulama imkanı olmayan 3,5 milyon hektar alanın sulamaya açılması ve bu alanların yüzde 5'nin çeltiğe ayrılması halinde, mevcut üretimi üçe katlamanın mümkün olduğunu da belirten Bayraktar, halen 550-600 bin ton olan tüketim göz önüne alındığında da Türkiye'nin ithalat yapmasına gerek kalmayacağı gibi pirinçte ihracatçı ülke konumuna gelebileceğini bildirdi. Son 10 yılda toplam işlenen tarım alanlarının 26,8 milyon hektardan 25,8 milyon hektara gerileyerek yaklaşık 1 milyon hektar alanın tarım dışında kaldığına işaret eden Bayraktar, bu alanın yaklaşık yarısını ise buğday üretiminden vazgeçilen alanların oluşturduğunu bildirdi. Buğdayda durum Türkiye'nin buğdayda ise genellikle kendine yetecek miktarda ürün üretmesine rağmen, geçen yıl meydana gelen kuraklığın üretim açığına neden olduğunu belirten Bayraktar, son yıllarda buğdayda yaklaşık 1 milyon hektarlık alan daralması görüldüğünü, bu alanın yarısının başka ürünlere kayarken yarısının da üretimden tamamen koptuğunu, boş bırakıldığını söyledi. Öncelikle bu alanların yeniden buğday üretimine dönmesinin sağlanabileceğini ifade eden Bayraktar, yine buğday verimini arttırılması gerektiğini bunu artırmanın en önemli faktörlerinden birisinin de yüksek vasıflı tohum kullanımı olduğunu bildirdi. Bayraktar şöyle dedi: "Ülkemizde buğday ekim alanları dikkate alındığında, yıllık buğday tohumluk ihtiyacımız 600 bin ton civarında. 2007-2008 üretim döneminde ise 179 bin ton sertifikalı tohumluk dağıtımı yapılmıştır. Sertifikalı tohumluk kullanımı daha fazla yaygınlaştırılmalı. Kurağa dayanıklı tohum çeşitlerinin üretim ve dağıtımı sağlanmalı. Üreticilerin gelir istikrarını koruyacak, tarımsal yapısına uygun bir buğday piyasa düzeni oluşturulmalı. Yeni destekleme sisteminde destekler maliyeti azaltıcı yönde ağırlık kazanmalı. Kuraklık riski ve bazı değerlendirmelere göre bölgemizin tarımsal kuraklık periyoduna girebileceği düşünüldüğünde tarımsal sulama konusu büyük önem arz etmekte. Sonuç olarak, buğday ekim alanlarının yeniden 9.4 milyon hektara ulaşması halinde bugünkü verimle üretim rakamımız 22,2 milyon tona ulaşabilir. Sertifikalı tohumluk kullanımının yaygınlaşması, zamanında ve yeterli girdi kullanımıyla üretim rakamımız yüzde 10 daha artırma şansımız vardır. Bu durumda Türkiye mevcut potansiyelini kullandığında yaklaşık 25 milyon ton buğday üretimini gerçekleştirebilir. Halen 18 milyon ton dolayında olan tüketimi dikkate alırsak, bu üretim rakamı kendine yeterliliğin dışında buğdayda ihracatçı bir ülke konumuna gelmemizi sağlar." "Prim desteklemesine geçilsin" Tüketim artarken üretimde gerçekleşen bu azalmalar sonunda, dünya baklagil ihracatında ilk sıralarda yer alan Türkiye'nin bugün kendi ihtiyacını ithal eder duruma geldiğini ifade eden Bayraktar, azalan baklagil üretiminin artırılması ve yeniden ihracatçı ülke konumuna gelinmesi için alınması gereken acil önlemler arasında ise üretimden vazgeçen üreticilerin yeniden baklagil üretimine yönlendirilmeleri için prim desteklemesine geçilmesini saydı. Özellikle hasat dönemlerinde baklagil ithalatına kesinlikle izin verilmemesi gerektiğini belirten Bayraktar, sertifikalı tohum kullanımının yaygınlaştırılması için tohum desteği verilmesi, hastalıklara dayanıklı, verimi yüksek tohum çeşitleri geliştirilmesi, sektörün tüm taraflarının bir araya gelerek sorunlara çözüm arayabilmeleri için 'baklagil konseyi' oluşturulması gerektiğini kaydetti.