(13:00)"Kimse, kendini yasa koyucu yerine koyamaz"

(13:00)"Kimse, kendini yasa koyucu yerine koyamaz"

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Erdoğan, kanun koyma yetkisinin sadece ve sadece seçilmiş meclise ait olduğunu söyledi. Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan ve AK Parti genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Anayasa tarafından verilen bu yetkiyi kimse Yüce Meclisimizden alamaz; kendini yasa koyucu yerine koyamaz. Aynı şekilde anayasamıza göre, TBMM de yasama yetkisini devredemez" dedi. 'Ben yaptım, oldu' anlayışını demokratik rejimlerin kaldırmayacağını vurgulayan Erdoğan, bu yaklaşımın "demokratik hukuk devletlerinin kimyasını bozacağını" belirtti. Meclis'in bugüne kadar hiçbir vesayeti, hiçbir gölgeyi kabul etmediğini, bundan sonra da kabul etmeyeceğini vurgulayan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Zira bu Meclis, hür iradesiyle bu aziz milletin kurtuluş destanını yazdı. Evet, burası milletimizin evidir, harim-i ismetidir (kutsal ocağıdır). Bu evin 70 milyon sahibi vardır. Bu çatının altında bu ülkenin hiçbir vatandaşı unutulmaksızın, ihmal edilmeksizin, hiç bir ayrıma tabi tutulmaksızın herkesin hukuku savunulur, korunur; herkesin iradesi burada temsil edilir. Bu ülkenin izzeti için, bu milletin şerefi için aklı selimin, sağduyunun yolundan ayrılmadan, metanetle ve vakarla bir ve bütün olarak milletimizin hukukunu ilelebet koruyacağız, milletimizin iradesini hakkıyla temsil edeceğiz, birliğini, beraberliğini savunacağız bu çatının altında. Bunu hep birlikte yapacağız. Kendimizi geri çekmeden, başkalarını da dışlamadan milli irademize, müşterek hukukumuza her birlikte sahip çıkacağız. Milletimizle aynı üslubu kullanacağız, milletimizle aynı vefa ve kader çizgisinde yürüyeceğiz. Ne milletimizin bir adım ilerisinde olacağız ne milletimizden bir adım geride kalacağız. Hiç şüphesiz, milletimizin istisnasız tamamı adaletten yanadır, hakkaniyetten yanadır. Siz, saygıdeğer milletvekillerini de bu milletin emanetine sadakatle sahip çıktığınız için yürekten kutluyorum." "CHP, yasama ve yargıyı karşı karşıya getirmek istiyor" Ana muhalefet partisinin, siyaseti içeriden kuşatmaya, Meclisi içeriden zayıflatmaya yönelik girişimleri ve gayretleri olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Bunu milletimiz çok iyi biliyor. Herkes 'Meclisin yasama yetkileri daraltılıyor' derken, bir tek CHP sözcülerinden, 'Meclisin yetkilerini aştığı' iddiasını duyarsınız. Başkasından duyamazsınız. Ve bunu da yargının bağımsızlığını savunur görünerek yapıyorlar. Oysa geçen yıl bu zamanları hatırlayın. O zaman da onların istediği yönde karar vermezse 'Türkiye'nin çatışma ortamına sürükleneceğini' söyleyerek Yüksek Mahkemeyi tehdit ediyorlardı. Dün Yüksek Mahkemeye yönelttikleri söylemlerin hedefinde bugün, yasama yetkilerini kullanmaktan başka bir şey yapmayan bu Yüce Meclis var. Dün mahkemeye söylediklerinin benzerlerini bugün Meclis'e söylüyorlar. Peki bu CHP sözcüleri ne istiyor? Ben size söyleyeyim; Anayasamızda yetki sınırları açıkça çizilen yasama ve yargı erklerini karşı karşıya getirmek istiyorlar. Erkler arasında hiç yeri yokken, Türkiye'nin çözüm bekleyen ağır meseleleri varken, uyum ve ahenk içinde birlikte çalışmaları gerekirken, bir yetki çatışması meydana getirmek istiyorlar. Bunu yaparken siyasetin ülke meselelerine çözüm üretme kabiliyetinin kırılması, yargı kurumlarının güven kaybetmesi, Meclisin etkisiz hale getirilmesi, demokrasinin zaafa uğraması onları ilgilendirmiyor. CHP'nin milletvekili dokunulmazlığı talebinin altında yatan da budur değerli arkadaşlarım. Türkiye'nin demokrasi tarihi ne yazık ki rakiplerine kuyu kazmaya çalışırken, kendi bindiği dalı da kesen siyasi aktörlerle doludur. Gelenekselleşen bu kuyu kazma siyaseti yüzünden siyasi kutuplaşma ve gerilimin ağır bedeli her zaman bu aziz millete ödettirilmiştir." "Korku siyasetiyle durdurma çabası, zarar veriyor" Erdoğan, siyasi rekabette meşruiyet çizgisini aşmanın, yapıcı değil yıkıcı siyaset tarzı yürütmenin, ne Türkiye'ye ne siyaset kurumuna ne de bunu yapan siyasetçilere bugüne kadar hiç bir şey kazandırmadığını bildirerek, "Bugün de böyle bir sınavdan geçiyoruz. Kuşkusuz her şey milletimizin gözü önünde cereyan ediyor. Bu millet, bugünlerin de çetelesini gün gün tutuyor" dedi. CHP'nin "millete karşı, demokrasiye karşı, evrensel hukuka karşı siyaset yürüttüğünü, bunun da ülkeyi tahrip ettiğini" ileri süren Erdoğan, şöyle devam etti: "Bütün demokratik açılımları, korku siyasetiyle durdurma çabası Türkiye'ye ciddi zararlar veriyor. Bu gölge oyunları, bu korku siyaseti, halkımızın ekmeğini, aşını büyütmez, büyütmüyor, ülkemizin itibarını yükseltmez, yükseltmiyor. Böyle korku ve vehimlerden beslenen hiçbir siyaset özgürlüğü, adaleti getirmez, getirmiyor. İdeolojik hukuk yorumlarıyla, TBMM'nin iradesini bloke etmeyi 'muhalefet' zannetmek, doğrudan doğruya halkın taleplerine, milli iradeye açıkça tavır almaktır, objektif hukuk kurallarını sabote etmektir. Türkiye Cumhuriyeti'nin temel hukuk kaynağı Anayasadır. Her kurum, kişi veya kurul, Anayasa zemininde ve Anayasa'dan aldığı meşruiyet çerçevesinde faaliyette bulunabilir. Anayasaya aykırılık, temel hukuk metnine ve Cumhuriyetin temel esaslarına aykırılık demektir. Anayasanın 6. maddesi bakınız ne diyor: Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz. Anayasanın 11. maddesi bakın ne diyor: Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. İşte bu yüzden her işlem, her karar, her uygulama Anayasaya ve yasalara uygun olmalıdır. Anayasaya dayanmayan, kaynağını, gücünü Anayasadan almayan hiçbir karar, anlam taşımayacağı gibi, Anayasanın vermediği hiçbir yetki de kullanılamaz. Anayasanın 148. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi, Anayasa değişikliklerini sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Geçen hafta Anayasa Mahkemesinden çıkan karar, Anayasanın bu hükümleri açısından tabiatıyla kamuoyunda tartışılmaktadır. Öyle anlaşılıyor ki daha da tartışılacak, değerlendirilecektir."