2009 için sabit getirili enstrüman öneriliyor
İş Yatırım 2009 Strateji Raporu'nda ikinci yarıda piyasalarda düzelme ortamı öngörmedi
İSTANBUL - İş Yatırım Menkul Değerler tarafından hazırlanan "2009 Strateji Raporu"nda "2009 yılı genelinde hisse senedi gibi büyümeye duyarlı yatırım araçlardan ziyade sabit getirili yatırım araçlarına ağırlık verilmesi", "faiz oranlarının gerileyeceği bir ortamda, riskin artığı gerekçesiyle kısa vadeli yatırım araçlarına odaklanılmaması" önerilerinde bulunuldu.
Küresel konjonktür, Türkiye ekonomisi ve piyasalar için 2009 yılı beklentilerini içeren raporun açıklandığı toplantıda konuşan İş Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mert Erdoğmuş, 2009 yılının sektör açısından zor ve konsolidasyonun artığı bir yıl olacağını belirtti.
Genel olarak şirket birleşmelerinde de artış beklediğini ifade eden Erdoğmuş, 2009'un aracı kurumlar için değişimin yaşanacağı bir yıl olacağını, sermayesi güçlü olanın piyasada kalacağını kaydetti.
Düzelme ortamı beklenmiyor
Raporun sunuşunu gerçekleştiren İş Yatırım Araştırma Direktörü Serhat Gürleyen, 2009'un ikinci yarısında piyasaların düzeldiği bir ortamın görülmeyeceğini öngördüklerini söyledi.
2009'da Türkiye ekonomisinin "rahat" olmayacağını ve ekonominin daha yavaş büyüyeceğini dile getiren Gürleyen, "2009'da küçüleceğimiz bir ekonomik ortamla karşı karşıyayız" dedi.
Türkiye için bir felaket senaryosu bulunmadığını kaydeden Gürleyen, Türkiye gibi bir ülkede maliye politikasının çok kullanılacak kadar güçlü olmadığını belirtti. Maliye politikası konusunda Hükümetin yapacaklarının sınırlı olduğunu dile getiren Gürleyen, önemli olanın ekonominin uzun dönemli büyüme hızını artırabilen anlamda yatırım yapılması olduğunu vurguladı.
Gürleyen, dünya ekonomisinin 2011'de daha normal bir seyre geleceğinin görüleceğini ifade ederek, Türkiye'nin genişleyici maliye politikası uygulayacak yeri olmadığına dikkati çekti.
Gürleyen, 2009'da Türkiye ekonomisi için büyüme tarafında çok iyimser olmadıklarını ve yüzde 1,5'luk bir küçülme beklentileri bulunduğunu kaydetti.
"Yerel seçimlere durgun ekonomiyle girilecek"
Daha sonra sunulan "2009 Strateji Raporu"na göre, Türkiye ekonomisi, küresel krizle son yıllardaki en güçlü döneminde karşılaştı. Kamu kesimi ve bankacılık, dışsal şoklar karşısında eskisine göre çok daha dirençli iken, Avrupa ekonomisine bağımlılık ve özel sektörün kısa vadeli dış borcunun yükselliği, küresel krizin Türkiye'ye etkisini artırıyor.
Kamu borç dinamiklerinin krize rağmen kontrol altında olduğu dile getirilen rapora göre, reel faiz yüzde 10'un altında kaldığı müddetçe borçluluk oranları düşmeye devam edecek. Reel faizin yüzde 12-14 aralığında olduğu dönemlerde borçluluk oranının sabitlenmesi için faiz dışı fazlanın yüzde 3-4 aralığına çıkması gerekiyor.
Avrupa'nın yavaşlaması ve küresel borçlanma kanallarındaki daralma, Türkiye ekonomisini vurmaya başlarken, sanayici ihraç pazarlarını çeşitlendirerek, durgunluğu aşmaya çalışıyor.
2009'da ekonominin küçüleceği tahmin edilen rapora göre, Türkiye, yerel seçimlere durgun bir ekonomiyle girecek.
"Kriz, şirketler yoluyla vuracak"
Dünya ekonomisindeki yavaşlama ve emtia fiyatlarındaki gerileme küresel enflasyonu aşağı çekmeye başlarken, Türkiye'de de enflasyonun aşağı yönlü seyir izlemesi bekleniyor.
Faiz indirimleri sadece Türkiye'de değil, gelişmekte olan ülkeler genelinde devam edecek.
Küresel kriz, Türkiye'yi kamu kesimi ve bankacılık üzerinden değil, şirketler yoluyla vuracak ve döviz borcu yüksek şirketler, krize karşı Türkiye'nin zayıf karnını oluşturuyor.
IMF ile anlaşma yapılması öngörülen baz senaryosunda, 2009 yılında ekonomik durgunluk ve emtia fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak cari açığın 20 milyar dolara düşmesi öngörülürken, kamu kesimi, bankacılık ve şirketlerin anapara geri ödemelerinin 88 milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.
Bankaların ve şirketlerin borçlarını yüzde 70-80-90 oranlarında çevirdiği farklı senaryo analizlerinde sıfır ile 40 milyar dolar arasında değişken finansman ihtiyacı bulunurken, IMF'den 2009'da 8 milyar dolar sağlandığı baz senaryosunda rezervlerdeki erime 12 milyar dolar olarak hesaplanıyor.
Sabit getirili yatırım araçlarına ağırlık verilmeli
Raporda, şu öngörülere yer veriliyor:
"Küresel durgunluk ve deflasyon riskinin artığı bir konjonktüre giriyoruz. Türkiye ekonomisinin uzun süre düşük bir hızla büyümesini bekliyoruz. Merkez Bankası enflasyondaki gerilemeyi beklemeden, politika faizlerini düşürecek. IMF ile yapılan anlaşma ve yüksek faiz oranları 2009 yılında da cazibesini korumasını sağlayacak. Devlet İç Borçlanma senetlerinin faizlerindeki düşüş kar realizasyonlarıyla devam edecek."
Raporda, "2009 yılı genelinde hisse senedi gibi büyümeye duyarlı yatırım araçlardan ziyade sabit getirili yatırım araçlarına ağırlık verilmesi", "faiz oranlarının gerileyeceği bir ortamda, riskin artığı gerekçesiyle kısa vadeli yatırım araçlarına odaklanılmaması" önerilerinde de bulunuldu.
IMF ile anlaşma yapılması öngörülen baz senaryosunda, Merkez Bankasının faizleri 2009 yılında yüzde 13,5 seviyesine indirmesi beklenirken, aynı senaryoda iç borcun çevrilme oranı yüzde 83 olarak tahmin ediliyor.
Makroekonomik öngörüler
Raporda, IMF ile anlaşma yapılması öngörülen "baz senaryo", IMF ile anlaşma yapılması ancak alınan para miktarının 8 milyar dolardan fazla olması öngörülen "iyimser senaryo" ve IMF ile anlaşma olmayacağı varsayılan "kötümser senaryo" tahminlerine yer verildi.
2009 yılında işsizlik, iyimser senaryoya göre yüzde 11,2, baz senaryoya göre 11,5, kötümser senaryoya göre yüzde 12 oldu.
Aynı senaryo sıralamasına göre, TÜFE yıllık dönem sonu yüzde 7,5, yüzde 7,0, yüzde 10; TÜFE yıllık ortalama yüzde 9,3, yüzde 9, yüzde 10,5 olarak tahmin edildi.
Makro baz senaryosu ve risk tahminlerine göre 12 aylık endeks hedefi ise 34 bin olarak hesaplandı.