”40'a yakın şirket zarar yazacak önce Türk yönetici değişecek”

AXA Sigorta CEO'su Cemal Ererdi, yabancı çıkışı için henüz erken olduğunu belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yakup SAYAR

İSTANBUL - Sigorta sektörü zor bir yıl geçiriyor. Bankacılık sektöründeki tablo sigorta sektörünü kıskandırırken, sektörde prim üretiminde ilk sırada yer alan AXA Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO'su Cemal Ererdi, bu yıl yaklaşık 40 şirketin bilanço zararı yazacağını belirterek, "Sektör belli branşlarda zarar ediyor. Dolayısıyla bu zararlar neticesinde bilanço zararı yazan şirketlerin sayısı çok artacak" dedi.

Ererdi, sektörden çıkış beklemek için henüz erken olduğunu da ifade ederek, "Yabancıların çıkışı için henüz erken fakat, yabancılar memnun olmadıkları Türk yöneticileri değiştirip kendi adamlarını getirecekler ve kendi yöntemleri ile oynamaya başlayacaklar. Bunda da başarılı olamazlarsa Türkiye'den çıkışı düşüneceklerdir" diye konuştu. Sektördeki gelişmeleri ve AXA Sigorta'nın yerini DÜNYA'ya değerlendiren Cemal Ererdi, bugün dünya geneline bakıldığında sigorta şirketlerinin o ülkenin en büyük kurumsal yatırımcısı pozisyonunda olduğu ve kurumsal yatırımcı olarak söz konusu ülkelerin borsalarının derinlik kazanmasını sağlayan bir sektör olarak görüldüğünü söyledi.

Piyasalara derinlik kazandırması nedeniyle sigorta şirketlerinin ülke borsalarında her hangi bir manipülasyon olayının önüne geçen bir emniyet sübabı gibi çalıştığının altını çizen Ererdi, "Dolayısıyla sigorta şirketlerine bu vasfı da kazandırabilmek için devletin bir politikası olmalı. Yani devletin ekonominin güçlendirilmesi için sigorta sektörüne yüklemesi gereken bir stratejik misyon olmalı. Türkiye'ye baktığımız zaman en büyük sorun tasarrufun yetersizliği, ikincisi ekonomiye iç kaynak aktaramıyoruz diyoruz. Bütün bunların cevabı ve ilacı sigortacılıktır. Sigorta şirketlerinde yeterli alanda bir fon oluşturduğunuz takdirde, bu fon ciddi anlamda borsaya, ciddi anlamda Hazine bonosuna gidecek ve ekonomiye ciddi anlamda bir fon transfer edilecek. Bütün dünyada bakıldığında hayat şirketlerinin ve emeklilik şirketlerinin elindeki fonun o ülkenin milli gelirinin yüzde ellisinden fazla olduğu çok sayıda ülke görebiliriz" dedi.

Sigortayı, ekonomiye kaynak yaratan bir sektör olarak görmeliyiz

"Hükümet nezdinde sigortayı sadece koruyan teminat veren bir sektör olarak görmek dışında ekonomiye kaynak yaratan bir sektör olarak görme noktasına gelirsek bu sektör çok daha yukarılara tırmanır" diyen Ererdi "Bakıyorsunuz sel oluyor, bir devlet büyüğü gelip ‘sigortasızların yaralarını saracağız' diyor. Tabii ki bu güzel bir sosyal dayanışma. Fakat o zaman sigorta yaptıranlara ne mesaj vereceksiniz? veremiyorsunuz . Halbuki oraya gelen devlet büyüğü ‘sigorta yaptırsaydınız problem olmayacaktı onun için sigorta yaptırmanızı öneriyorum' mesajını verse ve bu ülkede herkes sigortalanmaya gelse bu fon sigorta şirketinin kârı olarak gitmeyecek. Çünkü sigorta şirketi uzun vadeli fonlar sağlayan bir kurumdur. Bu da ekonomiye dönecek. O da politikacının başarısı olacak. Ülkedeki şartlar daha iyi olacak. Dış kaynak ihtiyacımız azalacak "diye konuştu.

Fiyat rekabetinden şikayet etmek doğru değil Fiyat rekabetinden şikayet etmenin doğru bir yol olmadığını belirten Ererdi, her şirketin maliyetinin ve bileşik rasyosunun farklı olması nedeniyle, bu konuda avantajlı şirketlerin daha makul tarifeler uygulayabileceklerinin artık sektör olarak bilinmesi gerektiğinin altını çizdi. Yöneticilerin esas konsantre olmaları gereken noktanın bileşik rasyolarını nasıl %100'ün altına indirebilecekleri ve bunun için hangi stratejileri uygulayacakları konusu olduğuna işaret eden Ererdi, "Rekabet avantajı yaratmak yerine diğer şirketin verdiği fiyatın altında fiyat verilen şu anda piyasada uygulanan modelde, şirketlerin sonuçlarının düzelmesi pek mümkün değil gibi gözüküyor. Sektör belli branşlarda zarar ediyor. Dolayısıyla bu zararlar neticesinde bilanço zararı yazan şirketlerin sayısı çok artacak.

Yaklaşık 40 şirket bilanço zararı edecek. Patronlar bu zarar devam etmek istiyorsa aynı politikayı götürecekler, istemiyorsa ya yöneticiye senden memnun değilim diyecek ya da politikandan memnun değilim diyip düzeltecek. Başka bir çaresi yok" dedi. AXA'nın tek fiyat politikası uygulamasıyla sektör içinde farklılık yarattığının ve bu konuda başarılı olduğunu belirten Cemal Ererdi, "Bizim fiyatımızı çalıştığımız banka da verse, acentemiz de verse, brokerlarımız da verse aynı verir.

Diğer şirketlerin hiç birinde böyle bir şey yok. Çünkü herkes diğer şirketlerin poliçe fiyatının altına 10 lira 20 lira 50 lira düşerek fiyat oluşturuyor. Bu bir istatistiki veri kaynağı olamıyor ve bu yüzden de hasar prim ilişkisi ve kârlılık rasyoları doğru çalışamadan sistem böyle devam ediyor" diye konuştu.

Yabancılar kendi yöneticilerini getirecek Sektörün geleceğine yönelik iyimser olduğuna vurgu yapan Cemal Ererdi, "Bu sektör finans sektörü içinde önemli bir yer alacak. Yeter ki biz doğru yerlerde doğru adımlar anlatalım. Biz bunu doğru yaparsak ciddi anlamda büyüyeceğiz. Yabancılar Türkiye'deki şirketleri almak için bu kadar para verdilerse potansiyeli ciddi anlamda gördüler. Bizde önümüzdeki döneme olumlu bakarsak ve böyle çok minör konularda birbirimizi eleştirirsek doğru olmaz. Ana konu büyümektir kârlı büyümektir" diye konuştu. Sektörde konsolidasyon ya da yabancı çıkışı beklemenin henüz erken olduğunu öngören Ererdi sözlerini şöyle sürdürdü: "Yabancı çıkışını beklemek için henüz erken. Bence yabancılar ilk önce başarısız gördükleri Türk yöneticileri değiştirip yabancı yöneticileri Türkiye'ye getireceklerdir. ‘O zaman biz kendi yönetimlerimizi getirelim ki kendi yöntemlerimizi uygulayalım' düşüncesi temelinde de başarı kazanılmazsa çekilme noktasına geleceklerdir."

Kârlı büyümeyi doğru temsil eden bir şirketiz

AXA'nın sürekli olarak pazar payını artıran bir şirket olduğunu söyleyen Ererdi, hayat dışı elementer branşlarda liderliklerini devam edeceklerini belirtti. "Prim üretimi de bizim için olmazsa olmaz bir şey değil" diyen Ererdi, "Bizim için kârlı büyüme, kârlılıkla birlikte prim üretimi önemli. Pazar payımız sürekli artıyor.

AXA, 2009 yılında Eylül sonu itibari ile sektörün üzerinde bir büyüme kaydederek yüzde 3'lük bir büyüme sağlamıştır. Prim üretiminde pazar payı olarak yüzde 12.8'lik bir pay ile sektör liderliğini sürdürdü. Diğer yandan öz kaynak kârlılığı bakımından değerlendirildiğinde sektör 9 ay sonunda yüzde 2'lik bir öz kaynak kârlılığı elde ederken AXA yüzde 14.26'lık bir öz kaynak kârlılığı elde etmiştir. Dolayısıyla biz sene sonunda yüzde 20'ye varan bir öz kaynak kârlılığı elde edeceğiz. Biz kârlı büyümeyi doğru temsil eden bir şirket olarak yolumuza devam ediyoruz. Kârlılık alanında daha önce yaptığımız 2009-2011 planımızda öngördüğümüz kârlılık hedefimizde herhangi bir değişiklik yapmadık. Bu hedeflerimize ulaşacağımızı düşünüyoruz" dedi.

Her alanda tam serbestiden yanayım

Sektörde önümüzdeki dönemde parlayacak branşları değerlendiren Ererdi, önümüzdeki iki yıllık dönemde yine kasko ve trafik branşlarının sektörün en önemli branşları olacağına işaret etti. Ererdi, Avrupa'da en fazla parlayan branşın hayat sigortaları olduğunu fakat Türkiye'de daha gerekli oluşum gerçekleşmediği için bu beklentinin daha orta vadeli bir beklenti olduğunun da altını çizdi. Trafik sigortalarında sektör çok ciddi anlamda zarar ettiğini fakat eylül sonu itibarı ile AXA'nın trafik branşında da kar etmeye başladığını belirten Ererdi, "Bu performansımızın artarak devam edeceğini düşünüyorum. Ben her alanda tam serbestiden yanayım dolayısıyla bugünkü sistemin yarı serbesti olduğunu düşünüyor ve geçmişe göre önemli ölçüde aşama kaydedildiğini ancak tam serbestiye göre yapmamız gereken hamleler olduğunu düşünüyorum" dedi.

İhtiyaç yoksa poliçe satılmaz

Türkiye'de sigortacılık nasıl ise dünyada da aynı şekilde olduğunu belirten Ererdi, "Dünyada da kimse aman ben sigorta yaptırayım diye şirketlere koşmaz. Finans sektörü gelişmiş ve kredi verme kapasitesine sahip ise sigorta poliçesi satışı artar. Örneğin İngiltere'de oturuyorsunuz ve 30 yıl vadeli bir mortgage aldınız. Mortgage firması size 30 yıl her sene poliçe gönderir. Bu sizin poliçeyi isteyerek aldığınız anlamına gelmez. Biz AB normanlarında bir hukuk sistemine kavuştuğumuz anda sigortacılık da gelişecek. Talep olmadan poliçe satılmaz. Sistemin sizi sigortalanmanın içine alması lazım. Yoksa bu poliçeyi çıkardık alın, yok böyle. İhtiyaç yoksa poliçe satılmaz" diye konuştu.

DASK'a da değinen Cemal Ererdi, DASK kurumunun bir risk üstlenicisi olması fikrine katılmadığına vurgu yaparak sigorta şirketlerinin yüklenici vasfını başka bir şirkete devretmesini doğru bulmadığını belirtti.

DASK'ın daha ziyade şirketlere reasürans finansmanı temin eden bir kurum haline dönüşmesi gerektiğine işaret eden Ererdi, "Bu tek poliçede olur. Bir satır olarak da DASK yazılır gerekirse. Ama şirket bunun bir kısmının tutar bir kısmını da o kuruma devreder. Bu bize hem kolaylık sağlar hem de pazarlama alanında şirketin iştahını arttıran bir sisteme doğru da gidiş başlar" dedi.

Selde çok başarılı bir sınav verdik

Son yaşanan İstanbul ve çevresindeki sel olaylarında sektörün çok başarılı bir sınav verdiğinin altını çizen Cemal Ererdi, sektörün 700 milyon TL civarında bir hasar ödediğini ve 11 bine yakın da bir dosya açıldığını belirtti. "Demek ki 11 bin vatandaşımızın evi olsun arabası olsun işyeri olsun bu zararı ödendi."

diyen Ererdi, "700 milyon az bir para değil. Bu alanda çok önemli bir şey daha var ve oralardaki sigortalanma oranı daha fazla. Bizim hesabımıza göre sigortasızlarla birlikte 1,5-2 milyar TL civarında bir hasar var. Etraftan aldığım bilgiler, şirketler hasarlarının yüzde 75-80'nini ödemiş bitirmişler. Güzel olan, çoğu acente ve çoğu şirket paket poliçe sattığı için sel teminatı hepsinde var. O bakımdan olumlu bir gelişme. Hasarın hemen ödenmesi de olumlu bir şey. 11 bin dosyadan 50-100'ü geçmeyen bir şikayet geldi. O yüzden basında çıkan ve bazı kişi ve oda başkanlarının eleştirilerini doğru bulmuyorum" dedi.

Acenteler birçok şirketle çalışabilmeli

"Türkiye'de serbest rekabetin bazı ayakları hâlâçok eksik"diyen Ererdi, "Doğru serbest rekabeti oturtabilmek için bu ayakları da doğru koymak gerek. Eğer fiyatları serbest bırakıp acenteyi bağlı tutarsanız o acente sizinle birlikte ya çok küçülür ya da çok büyür. Çünkü o sizin politikanıza bağlı bir şeydir. Örneğin ben kasko yapmayacağım dersem ve benimle çalışan 1600 şirketin de ana ürünü kasko iken. Kasko satmıyorum dediğim andan itibaren acentelerim kasko satamıyor hale gelecek. O zaman kasko ürünleri başka şirketler tarafından yapılacak. Ve hiç bir müşteride kaskoyu başka bir tarafa yaptırıyorsa diğer ürünlerini de bu şirkette devam ettirmek niyetinde olmayacaktır. Eşyanın tabiatına aykırı bir durum var. Dolayısıyla acentelerin de bu tür olaylara karşı kendilerini koruma durumu söz konusu. Onun içinde acentelerin birden fazla şirketle çalışması fikrini destekliyorum. Ülkemizde de bağlı acente sistemi yavaş yavaş siliniyor. Çoklu acente sistemine doğru gidilecek" şeklinde konuştu.

Acentelik sisteminin karşısına farklı alanlar çıkacak

Önümüzdeki dönemde acentelerde işi büyütme ya da birleşme yönünde hareketler gözlenebileceğini öngören Ererdi, acentelerin 100-150 bin liralık primlerle ayakta durabilmesinin mümkün olmadığına işaret ederek şunları söyledi: "Diğer acentelerin daha büyüyüp kurumsallaşması ve bu portföyden daha fazla pay alması gerekecek. Önümüzdeki dönemde artık acentelik sisteminin karşısına banka sigortacılığı çıkacak, direkt sigortacılık çıkacak, süpermarket sigortacılığı çıkacak. Madem ki yabancı şirketler Türkiye'ye geldi, mutlaka Avrupa'daki uygulamalarını buraya getirecekler. O zaman acentelerin artık bunu görerek kendilerini yapısal olarak değiştirmeleri lazım. Artık şirketlerin kanatları altında olan değil, şirketlere karşı ciddi bir sistem kurmuş tutarlı dirayetli acenteler olmaları lazım."

Bölge ülkelerden birinde şirket alıyoruz

AXA açısından her zaman fırsat olduğunu belirten Cemal Ererdi, "Biz şu anda Türkiye dışında bir ülkede de şirket satın alarak Türkiye'yi bir platform haline getirip AXA'yı bir bölge merkezi haline getirmek istiyoruz. Gelişmekte olan ülkeleri de Türkiye'ye bağlayarak bir yönetim anlayışı içerisinde buradaki know how ımızı oraya ulaştırmak istiyoruz. 15 gün içerisinde bitmek üzere olan bir anlaşmamız var. İmza aşamasında bitince açıklayacağız. Bu bizim için önemli, çünkü bir Fransız sigorta devi Türkiye'deki bir iç yapının gelişmekte ülkeye bir model olabileceğini düşündü. Diğer taraftan Türkiye piyasasında da eğer olumlu göreceğimiz portföyler varsa bununla her zaman ilgilenebiliriz. AXA çok ciddi bir yatırım yaptı Türkiye'ye ve bunun geri döneceğini de hesap etti. Dolayısıyla da biz yaptığımız yatırımın doğru yatırım olduğunu biliyoruz" dedi