”5. paket ticaret yerine sanayi üretimi ağırlıklı olmalıydı”
İSO Başkanı Küçük, 2008 yılının ağustos ayından bu yana sanayinin adeta bir çöküş yaşadığını ifade etti
İSTANBUL - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük, beşinci ekonomik önlem paketine ilişkin, "dördüncü pakette olduğu gibi bu paketin de ticaret ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Oysa, bizim beklentimiz bu paketin sanayi üretim ağırlıklı olması idi" dedi.
Küçük, İSO'nun mart ayı Meclis Toplantısında yaptığı konuşmada, yeni çalışma dönemine ekonomi ve sanayi açısından çok zor koşullar altında girdiklerini, 2008 sonbaharında şiddetini iyice artıran küresel krizin Türkiye'de, finans kesiminden çok reel sektörü, özellikle de sanayiyi vurduğunu dile getirerek, 2008 yılının ağustos ayından bu yana sanayinin adeta bir çöküş yaşadığını ifade etti.
Küçük, 2001 yılında bile, sanayi üretiminde bu kadar yüksek oranlı düşüşlerle karşılaşmadıklarını belirterek, "Sanayi üretimindeki yüksek düşüş, 2009 yılında bizleri tahminlerin oldukça ötesinde bir küçülmenin beklediğinin habercisidir" dedi.
Bu koşullarda, yönetim kurulu olarak yeni dönemde öncelikli hedeflerinin, sanayinin, küresel krizin olumsuz etkilerini en kısa sürede ve mümkün olan en az hasarla atlatmasına katkıda bulunmak olacağını belirten Küçük, sanayide problemlerin, küresel krizden daha önce başladığına işaret etti.
"Yangın karşısında gereken önlem alınmadı"
Krizin şiddetini artırmaya başladığı ilk aylardan itibaren kendilerinin bu gerçeğe dikkat çekmenin gayreti içinde olduklarını ifade eden Küçük, "Ancak, gayretlerimize rağmen, giderek büyüyeceği belli olan yangın karşısında gereken şekilde önlem alınmadı, zaman kaybedildi. Önlem almakta yavaş kaldıkça da ödenen bedeller arttı" dedi.
Tanıl Küçük, altı ay sonra olsa da, hükümetin önlem almak yönündeki çabalarının son dönemde hız kazandığını görmekten memnuniyet duyduklarını belirterek, şöyle devam etti:
"Otomotiv, beyaz eşya ve konut sektörüne yönelik tedbirleri kapsayan paket, geç kalmış olsa da önemli bir gelişmedir. Nitekim, ÖTV indirimi şeklinde verilen desteğin, otomotiv sektörümüzü olumlu etkilediğini memnuniyetle takip etmekteyiz. Bu destek daha önce verilseydi, otomotiv sektörümüzün üretiminde ve istihdamında muhtemelen bu kadar yüksek kayıplar ortaya çıkmayacaktı. Tedbiri, zamanında almanın önemi, işte bu noktada bir kez daha karşımıza çıkmaktadır.
Dördüncü paket kapsamında getirilen destekler önemlidir, ancak, yeterli olduğunu söylemek mümkün değildir. Otomotiv ve beyaz eşyanın dışında, zor durumda olan diğer alt sektörlere yönelik destekleyici tedbirler de süratle devreye girmelidir.
Krize karşı önlem paketleri kesintisiz olarak devam etmelidir. Bu anlamda önemli ve sevindirici bir gelişme oldu. Bu gün beşinci paket de açıklandı. Ancak, dördüncü pakette olduğu gibi bu paketin de ticaret ağırlıklı olduğunu görüyoruz. Oysa, bizim beklentimiz bu paketin sanayi üretim ağırlıklı olması idi. Üretimi canlandırmaya, işletmeleri bir nebze de olsa rahatlamaya yönelik diğer önlemlerin de hızla devreye girmesini bekliyoruz."
"Elimizdeki kısıtlı imkanları çok iyi kullanmalıyız"
Tanıl Küçük, "Krizin, hiç olmazsa bundan sonrasını az hasarla atlatabilmek için, elimizdeki kısıtlı imkanları çok iyi kullanmalıyız" dedi. Dar olan hareket alanını etkin kullanabilmenin önemine işaret eden Küçük, şöyle devam etti:
"İhracat pazarlarımızda canlanmanın ne zaman başlayacağını öngöremiyoruz. Bu koşullarda, 70 milyonluk iç pazarımızın potansiyelini yeniden gözden geçirmeliyiz. İhracatçı sanayicimizin pazarlarını çeşitlendirme gayretlerine rağmen, dış pazarlarda fazla bir şey yapmamız söz konusu değil. Ama bu zor dönemde, elimizdeki tüm imkanları kullanarak, iç pazarımızın potansiyelini harekete geçirebiliriz. Üretimi, istihdamı bu sayede nispeten muhafaza edebiliriz. Otomotiv ve beyaz eşya sektörlerindeki olumlu ivme örnek olmalı, geçici ÖTV ve KDV indirimi, diğer sektörlerimizde de uygulanmalıdır. Bu noktada, şunu da ifade etmeliyiz ki hane halkı harcamalarını artırmaya yönelik, bir kerelik, palyatif tedbirlerden istenilen sonuç alınmayabilir. Bu noktada, en önemli etken güvenin tesis edilmesidir."
"Olumsuzluk pompalamakla suçlanıyoruz"
Küçük, 2002-2007 döneminde yılda ortalama yüzde 6,8 civarında büyümenin başarıldığını hatırlatarak, o dönemde, rakamlardaki bu olumlu görüntünün arkasında, madalyonun arka yüzünde başka gerçekler de olduğunun altını çizdi.
O dönemde sanayinin rekabet gücünün giderek zayıfladığını anımsatan Küçük, şunları kaydetti:
"Cari açık artıyordu. Reel sektörümüzün dış borçları yükseliyordu. İşsizlik sorunumuz büyüyordu. Bizler, bu kırılganlıkları en başından itibaren, daima dile getirdik, bu gidişin çıkmaz olduğuna dikkat çekme gayreti içinde olduk. Bu süreçte, pek çok kere yanlış anlaşıldık. Sözlerimize kulak verilseydi, belki, şimdi, küresel kriz karşısında çok daha dik duruyor olabilirdik. Bugün de öyle bir atmosfer yaratılıyor ki, ekonomideki gerçeklere dikkat çektiğimizde, 'olumsuzluk pompalamak' suçlamasıyla karşılaşabiliyoruz. Bu yaklaşım, uyarılarımızı dile getirirken, olumsuz gidişatta payımız olur şeklinde bir tedirginlik yaşamamıza sebep olmaktadır. Halbuki, İSO olarak bizler daima rakamlarla konuşmaya, meseleleri somut, objektif, gerçekçi tespitlerle ortaya koymaya özen gösterdik."
Tanıl Küçük, bugün de aynı anlayış içinde hareket etmeye çalıştıklarını, mevcut durumda zaten söze, yoruma gerek kalmadığını ifade ederek, "Adeta rakamlar konuşmakta, durumun vahametini açıkça ortaya koymaktadır" dedi.
Üretimdeki düşüşün, sadece sanayi kesiminin sorunu olmadığını vurgulayan Küçük, sanayi sektöründeki sorunların bir süre sonra finans sektörü dahil olmak üzere ekonominin diğer alanlarına da yansıyacağını ve tüm göstergeleri olumsuz etkileyeceğini söyledi.
Küçük, bu gerçek ışığında Hükümet ve ekonomi yönetiminin, sanayiyi kriz karşısında destekleyecek önlemleri kesintisiz olarak devam ettirmek zorunda olduğunu kaydetti.
Bu krizin de er ya da geç bir gün mutlaka biteceğini ve kriz sonrasında, rekabet yarışının kaldığı yerden devam edeceğini dile getiren Küçük, "Hayatta kalabilirsek, biz de bu yarışa katılmak zorundayız. Bu nedenle, krizin getirdiği acil sorunların yanında, rekabet gücümüzü artırmaya, yatırım ve üretim ortamımızı iyileştirmeye yönelik orta ve uzun vadeli reformların gerçekleştirilmesi için de çalışmak zorundayız" diye konuştu.