“Aidiyet duygusu, kişisel hedeflerimin hep önünde yer aldı”
Panasonic Eco Solutions Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Nusret Kayhan Apaydın, “İş hayatımın hiçbir aşamasında bireysel hedeflere sahip olmadım. Esas olan hep işimin en iyisini yapmaya çalışmak, bağlı bulunduğum şirkete tüm enerjimle katkı sunmak oldu” diyor.
EMRE ALKİN
Bu haftaki konuğumuz teknolojinin neredeyse her aşamasında ve her kesitinde bulunmuş değerli bir yönetici... Nusret Kayhan Apaydın, bugün Panasonic’teki göreviyle tanınıyor ancak, uzay ve havacılıktan sağlık sektörüne kadar birçok yerde imzası var. Ailesiyle vakit geçirmekten hoşlanan Nusret Bey’in hikâyesini bu sayfaya sığdırmak mümkün değildi tabii. Yine de elimden geleni yaptım. Paylaşmasak olmazdı.
Okuyucuların tanıması için tam olarak bugüne kadar ne yaptığınızı anlatır mısınız?
İlk, orta ve lise öğrenimimi Ankara’da tamamladım. 1983 yılında ODTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan hemen sonra iş hayatına atıldım. İlk işyerim Orta Doğu Rulman Sanayi (ORS) idi. Üretim planlama ve kontrol mühendisi olarak görev aldığım ORS’den sonra 1987 yılında Tusaş Engine Industries’e (TEI) geçtim. TEI’de F16 uçak motorları üretim projesinde tedarik zinciri direktörü olarak görev yaptım. 1991 yılında bir İsviçre şirketi olan Hüni Deri Makinaları AŞ’de fabrika müdürü olarak görev alarak İstanbul’daki iş yaşamıma başladım. 1996 yılında ise sağlık sektörüne geçiş yaparak İstanbul Memorial Sağlık Yatırımları AŞ’de kurucu genel müdür olarak görev üstlendim. 2000 yılında hizmete açtığımız İstanbul Memorial Hastanesi’nde Türkiye’de ilk “JCI Accreditation” belgesini alan ekip içerisinde bulundum. 2002 yılına gelindiğinde Ülker Grubu’na transfer oldum ve grup içerisinde 2009 yılına kadar Bizim Toptan ve Ülker Golf şirketlerinde genel müdürlük görevlerini yürüttüm. 2009 yılından bu yana da halen görev yaptığım ve daha önceki adı VİKO olan Panasonic Eco Solutions Türkiye’de yönetim kurulu üyesi ve genel müdür olarak hizmet sunmaya devam ediyorum. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
Yaptığınız işi seçmenizde yaşadıklarınız mı etkili oldu, yoksa çocukluktan gelen bir motivasyon mu?
Kariyer yolculuğum sırasında oldukça geniş bir yelpazeyi kapsayan pek çok alanda farklı deneyimler yaşadım. Sanırım yeni meydan okumalara karışmak ve hedeflere başarıyla ulaşmak beni motive eden en güçlü dürtüler oldu. Elbette doğuştan gelen bazı özellikleriniz liderlik misyonunuzda size yardımcı olabilir, ancak tek başına asla yeterli değillerdir. Bu özelliklerinizin farkına varmanız, onları emek ve çabayla olumlu yönde geliştirerek içselleştirmeniz ve tutarlı bir şekilde uyguluyor olmanız çok önemli.
“Sosyal medya vazgeçilmez hala geldi”
Ailenizin hayattaki seçimlerinize etkisi oldu mu?
Büyüklerimizin hayattaki seçimlerimizde bizleri bir hayli özgür bıraktıklarını ve her zaman desteklediklerini söyleyebilirim. Sadece üniversite sınavlarında onların isteği üzerine tıp fakültesini de yazmıştım, ancak endüstri mühendisliğini kazanınca listemde bir altta yer alan tıp bölümüne girmekten kurtulmuştum son anda. Ancak daha sonraki iş yaşamımda İstanbul Memorial ile sağlık sektörüne 6 yıl hizmet sunmak kısmet oldu ve dilekleri bir şekilde yerine geldi.
Bugün istediğiniz yere geldiğinizi düşünüyor musunuz?
Ben iş hayatımın hiçbir aşamasında bireysel ve niceliksel hedeflere sahip olmadım. Esas olan hep işimin en iyisini yapmaya çalışmak, bağlı bulunduğum şirkete tüm enerjimle katkı sunmak oldu. Sahip olduğum aidiyet duygusu, çalıştığım şirket hedeflerini daima kişisel hedeflerimin önünde tutmama sebep olmuştur. Bu nedenle şu an için Panasonic Eco Solutions Türkiye’nin vizyon ve hedeflerine odaklanmış durumdayım. Tüm çalışanlarımız ve yönetim kurulumuzun desteği ile bu hedeflerimize ulaştığımızda ben de istediğim noktaya varmış olduğuma inanacağım.
Sosyal medya yaptığınız işte ne kadar etkili?
Geldiğimiz noktada artık sosyal medya, şirket yöneticilerinden akademisyenlere, siyasi liderlerden sanatçılara, öğrencilerden gazetecilere kadar geniş bir kitlenin paylaşımlarda bulunduğu, fikir alışverişi yaptığı vazgeçilmez bir ortam hâline geldi. Ben de yoğun iş programımdan vakit ayırabildiğim süre içerisinde sosyal ağlardan Facebook, Twitter ve Instagram’ı aktif olarak kullanmaya, en azından gündemdeki akışı takip edebilmek üzere gün içerisinde kısa sürelerle online olmaya gayret gösteriyorum. Sosyal medyaya ayırdığım vakitleri dünyadaki trendleri ve güncel gelişmeleri takip edebilmemi sağlayan bir fırsat olarak addediyorum.
“Başarıyı sürdürülebilir kılmak için...”
Yaptığınız iş dünden bugüne ne kadar değişti?
Günümüz iş yaşamında otoriter liderlerin yerini; kararlarını ekibiyle paylaşan, çalışanları ile iç içe yaşayan, tevazu sahibi liderler alıyor. Başarıyı yönetmek ve sürdürülebilir kılmak için günümüz liderlik beklentisi bu yönde gelişme göstermiş durumda. Geldiğimiz nokta itibarı ile klasik, hiyerarşik liderlik anlayışı yerini başka yaklaşımlara bırakıyor.
Bu işte ekmek var mı? Varsa nereden başlamalı?
Alın teri dökülen, içten bir şekilde mücadele edilen her işte ekmek olduğunu düşünüyorum. Her ne yapacaksanız yapın ama aşkla başlayın, tutku ve tutarlılıkla devam edin; gerisi gelecektir. - Çocuklarınız sizin yaptığınız işi yapsın ister miydiniz?
Bu sorunun ilginç bir cevabı var aslında. Çünkü ben bildiğiniz gibi endüstri mühendisiyim. Kızım ve damadım da endüstri mühendisi… Oğlum Burak da şu anda endüstri mühendisliği son sınıfta… Yani bizler bir araya geldiğimizde kendimizi Endüstri 4.0 olarak tanımlıyoruz.
Jack Welch ’li bir anı...
Hiç unutamadığınız bir anı var mı? Sizi çok güldüren ya da şaşırtan, belki de kızdıran...
TEI’de çalıştığım yıllarda, 1989’da, GE’nin New York Crotonvillle’de gelecek vadeden genç yöneticilerine eğitim verdikleri kampüste efsanevi lider Jack Welch ile tanışmamız unutamadığım anılarım arasındadır. Söz alarak ve Türkiye’nin yakın zamanda AB’ye gireceğinden bahsederek ülkemizde kendisini yeni yatırımlar yapma konusunda ikna etmeye çalışmıştım. Yoğun propagandamı dinledikten sonra Sayın Welch, bana ülkemizin iyi bir elçisi olduğumu, ancak Türkiye’nin AB’ye girme ihtimâlinin pek de yüksek olmadığını, o an itibarıyla off set anlaşmasından doğan yükümlülüklerini yerine getirmeyi amaçladıklarını belirtmişti. Yıllar sonra kendisini bir seminer vesilesi ile Türkiye’yi ziyaretinde bir kez daha görmüş ve kitabını elinden almıştım.
İş hayatında örnek aldığınız ya da etkilendiğiniz kim ya da kimlerdir?
Bu sorunuza özellikle son dönemde hakkında yeni şeyler duyup okudukça daha çok etkilendiğim kişiden, Konosuke Matsushita’dan bahsederek cevap vereceğim. Panasonic’in kurucusu olan ve yüzyılımızın en önemli girişimci liderleri arasında gördüğüm Konosuke Matsushita’nın ortaya koyduğu örnek liderlik beni her geçen gün daha çok etkiliyor. Matsushita’nın neredeyse tüm hayatı, sezgi gücü yüksek, evrensel bakış açısını yakalamış, alçak gönüllü gerçek bir lidere dair sayısız örnekle dolu.