Alman KOBİ'lerin Türkiye'ye ilgisi artıyor

Alman KOBİ'lerin Türkiye'ye ilgisi artıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Alman KOBİ'lerinin Türkiye pazarına ilgisi giderek artıyor. WIN Fuarı çerçevesinde Türkiye'ye çıkarma yapan Alman sanayiciler hem ticaret hem de üretimde Türk KOBİ'leriyle yeni işbirlikleri oluşturma arayışıda. Gazeteniz DÜNYA'ya açıklamalarda bulunan Dortmund Ekonomi Teşvik Ajansı Başkanı Udo Mager, "Dünya ticaretinin bugünkü yapısında rekabet gücüne sahip olmak büyük önem taşıyor. Bu da işbirliklerini gerekli kılıyor. Biz rekabetin alabildiğine arttığı bu dönemde Türk ve Alman sanayicilerinin KOBİ'ler düzeyinde yeni işbirlikleri oluşturmalarının çok önemli olduğuna inanıyoruz. Türkiye, yüksek büyüme hızı, güvenilir ve düşük maliyetli yan sanayi üretimi, Avrupalı işadamı zihniyeti ve coğrafi konumuyla ama en çok da dışa açık KOBİ'leriyle Alman sanayicilerinin giderek ilgi odağı haline geliyor" diye konuştu. Dortmund Sanayi ve Ticaret Odası Başkan Yardımcısı ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Wulf Christian Ehrich de, bölgelerinde 70'den fazla firmanın Türkiye ile işbirliği geliştirdiğine dikkat çekerek, "Önümüzdeki dönemde Türkiye ile Almanya arasındaki ticaret ve işbirliğinin ağırlıklı bölümü özellikle iki ülkenin orta ölçekli firmalarından kaynaklanacak" dedi. En kalabalık katılım İstanbul'da düzenlenen World of Industry WIN - Avrasya Sanayi Fuarı'na en kalabalık katılım Almanya'nın Kuzey Ren Vestfalya'dan oldu. Fuarın partner bölgesi, Dortmundlu işadamları ağırlıklı ancak aralarında gazetecilerin de olduğu 40 kişilik bir heyetle İstanbul'a bir çıkarma yaptı. WIN Fuarı'nın makine imalatı ve metal işleme ağırlıklı ilk fazında, aralarında Pepenmeier, M+S Silicon, STS Friction, Doceram Medical Ceramics, Dotherm, MST, Murtfeldt Kunststoffe, Hoesch Schwerter Profile, IBA, Koda Stanz-und Biegetechnik, Dolezych, Zahnradfabrik Unna, Unna Kabutz gibi şirketler yer aldı. "Yenilikçilik şart" WIN Fuarı'na katılan Alman sanayicileri inovasyonu (yenilikçilik) işlerine uygulama konusunda gösterdikleri başarıları, Kuzey Ren Vestfalya İnovasyon Forumu" toplantısında katılımcılarla paylaştı. Önceki akşam, Ortaköy Radison SAS Oteli'nde bazı Türk gazetecilerin ve işadamlarının da katılımıyla düzenlenen yemekte bir konuşma yapan Udo Mager, Dortmund'un bir süre önce yaşadığı krizi de inovasyonla aştığını söyledi. Reel sektördeki yapısal sorunların ekonomik krize ve toplumsal sorunla yol açmaması için yenilikçiliğin şart olduğunu vurgulayan Mager, "Dortmund geçmişte kömür ve çelik sanayininin merkeziydi. Ancak bu sektörlerin küresel piyasalarda rekabet rekabet gücünün azalmasıyla 2000'li yılların başında böyük yapısal sorunlarla karşı karşıya kaldı. Bu sorunları aşmak için uyguladığımız sihirli formül ise basitti. Geçmişin değil geleceğin sektörlerine odaklandık. En önemlisi inovasyona yöneldik. Bir de ekonomi birimlerimiz arasında sıkı işbirliğini oluşturduk. Krizle 80 bin istihdam kaybetmiştik; kendimizi yenilikçilik temelinde yeniden örgütlediğimizde bu kaybın yarısını geri kazandık" diye konuştu. Mager, geleceğin sektörleri olarak ise bilgi teknolojileri, mikro ve nano teknoloji, lojistik olarak sıralarken, altyapının yeni teknolojilerle geliştirilmesi ve sanayi-üniversite işbirliğinin de sıkıntıların üstesinden gelmelerinde büyük rol oynadığını kaydetti. Kurulan teknopark ve teknoloji merkezlerinin desteğiyle Dortmund'un artık bir 'high-tech' (yüksek teknoloji) kenti haline geldiğini öne süren Mager, yenilikçi Türk şirketlerini bu teknolojik altyapıyı Avrupa pazarlarına açılmada bir köprü olarak kullanmaya davet etti. Dortmund Üniversitesi Üretim Kürsüsü Başkanı Prof. Erman Tekkaya Türkiye kendini dev aynasında görmemeli Dortmund Üniversitesi'nde yaklaşık 100 kişilik bir kadroya sahip Üretim Kürsüsü'nün başkanlığını yürüten Prof. Erman Tekkaya, "Türkiye kendini dev aynasında görmemeli. Daha yapmamız gereken çok iş var" diye konuştu. WIN Fuarı kapsamında Dortmund heyetiyle birlikte Türkiye'ye gelen Prof. Tekkaya'nın değerlendirmeleri şöyle: "Almanlar Türkiye'ye çok büyük önem veriyor. Hem ticaret hem işbirliği düzeyinde. Ancak büyük sanayiciler üretimlerinin önemli bir bölümünü yurtdışına kaydırdı. Türkiye bundan yeterince yararlanamadı. Yeterince yatırım çekemedi. Orta ve küçük boy firmalar arasında işbirliklerinde şimdi önemli fırsatlar var. Bunun değerlendirilmesi lazım. Alman sanayisi de arayış içerisinde. Evet, Almanya şu sıralarda son dönemin en iyi ekonomik gelişmesini yakaladı. Ancak Almanya'yı hala geleneksel endüstriler taşıyor. Örneğin otomotiv endüstrisi. Makine ve diğer sektörlerde Alman isminden yararlanıyorlar. Bunu değiştirme, yeni teknolojilere yönelme çabası var. Çünkü değişimi yakalayamazlarsa zorluklarla karşı karşıya kalacaklarını biliyorlar. Biz de üniversite olarak bunun peşindeyiz. İnovasyona büyük önem veriliyor. Biz de bazen uçuk kaçık diye nitelenebilecek projeler dahil, yüzlerce proje üretiyoruz. Türkiye'nin de bu yönde atması gereken çok adımlar var. Tamam büyüyoruz ama unutmayalım ki herkes büyüyor. Hatta daha çok büyüyor. Çin'i, Hindistan'ı hiç söylemiyorum. Bulgaristan'a, Romanya'ya, Polonya'ya, Meksika'ya bakın. Hızla geliyorlar. Maalesef biz bu dönemde kendi yarattıklarımızla öne çıkmadık. Dünyadaki büyümeden faydalandık. O açıdan bakınca, yapmamız gerekenin üçte birini bile yapmış değiliz. Onun için kendimizi sakın dev aynasında görmeyelim. Bu bir yarış ve giderek şiddetleniyor. Ve bizim almamız gereken daha çok uzun mesafeler olduğunu söylemek zorundayım."