Ankara Sohbetleri'nde, KDV uygulamasının üretimi durdurma noktasına getirdiği ifade edildi: Serbest bölgelerde en az 50 bin kişi işsiz kalır

Ankara Sohbetleri'nde, KDV uygulamasının üretimi durdurma noktasına getirdiği ifade edildi: Serbest bölgelerde en az 50 bin kişi işsiz kalır

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Ankara Sohbetleri'nde bu hafta, serbest bölgelerde son dönemlerde yaşanan üretim sıkıntısı masaya yatırıldı. TOBB Serbest Bölgeler Meclisi Başkanı Mehmet Özmen, Başkan Yardımcısı İlhan Baltacıoğlu ve Mersin Serbest Bölge İşleticisi AŞ Genel Müdürü Edvar Mum, 4458 sayılı Teşvik Kanunu'nun serbest bölgelerdeki bazı istisnaları kaldıran hükümleri ile, Gümrük Kanunu ve Serbest Bölgeler Kanunları arasındaki çelişkileri anlattılar. Serbest bölgelere mal girişlerinde KDV uygulamasının üretimi durma noktasına getirdiğini ifade eden serbest bölge temsilcileri, uygulamanın sürmesi halinde özellikle yabancı sermayeli şirketlerin Türkiye'yi terk edeceğini, 50 bin kişinin işsiz kalacağını bildirdiler. Serbest bölge temsilcileri, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdılar. -Son dönemlerde serbest bölgeler, ürettikleri işlem hacmiyle değil yaşadıkları sorunlarla gündeme gelmeye başladılar. Bu durumu siz neye bağlıyorsunuz? Mehmet Özmen: Öncelikli olarak 5084 sayılı Teşvik Yasası'nda yapılan değişiklikle, serbest bölgelerdeki çeşitli vergi ve prim avantajlarına yönelik istisnalar 31 Aralık 2008'den itibaren yürürlükten kaldırılması hükme bağlandı. Bu düzenlemeyle bilerek veya bilmeyerek serbest bölgelerin geleceği bir belirsizliğe itildi ve önüne büyük engeller konuldu. Siz bir yatırımcı olsanız geleceği belirsiz olan, ne olduğu kesinleşmeyen bir yerde yatırım yapar mısınız? Yatırımcı her şeyden önce güven ve istikrar ister. Serbest bölgeler yatırımcı gözünde güvenini kaybetti. Serbest bölgeler bu ülkenin, başka ülkenin değil. Bu uygulamalardan sonra kaçırılan yabancı sermaye bu ülkeden gidiyor, doğal olarak gelen de bu ülkeye geliyor. Kazanımlar bu ülkenin kazanımı, yaratılan istihdam ve gelen dövizler bu ülkenin. -Sizce bu engeller niye çıkıyor? Mehmet Özmen: Biz serbest bölgeye ayrı bir ülke gibi, ayrı bir oluşum gibi baktığımız için yanlış yapıyoruz. Altyapısı hazır, her türlü problemlerini çözmüş, bürokrasiyi bitirmiş, ihracata, imalata hazır. Türkiye'nin en büyük rakibi girdi maliyetlerinin düşüklüğü ve diğer avantajlarıyla Uzakdoğu'dur. Şimdi serbest bölgenin önüne engeller koyup buradaki yatırımcıları ürküteceğimize, serbest bölgeleri Uzakdoğu'ya alternatif hale getirelim. Ayrıca bırakın Uzakdoğu ülkeleriyle yarışmayı, insanlar niye Mısır'a gitmeye çalışıyorlar? Çünkü oradaki yatırım ortamı daha iyi olduğu için gidiyorlar. Edvar Mum: Şimdi TÜİK'in istihdam verilerine baktığınızda işsizlik oranının aynı kaldığını hatta arttığını göreceksiniz. Olaya bir de istihdam açısından bakmak gerekiyor. Türkiye'nin sermaye, yatırım ve istihdama ihtiyacı varken ve hazır serbest bölgeler varken, burada istihdam yaratmak gerekirken, bunu yurtdışına taşıyoruz. Türkiye gelişmiş bir ülke değil ki sermayesini başka ülkelere akıtsın. Bir dönem Avrupa sermayesi Doğu'ya doğru aktı. Biz niye gelişmekte olan bir ülke olmamıza rağmen, niye sermayemizi başka ülkelere gönderiyoruz? Şu anda serbest bölgelerde 50 binin üzerine istihdam var. Bizim bunu artırmamız lazım. Bir firma Mısır'a gidip 500 kişi çalıştıracağına, Mersin'de, Gaziantep'te veya başka ilde yatırım yapsın, bu ülke kazansın. Sayılan bu olumsuzlukları kimse görmüyor mu? İlhan Baltacıoğlu: Tabii görenler var. Ancak burada bizim gözlemlediğimiz şu; sanılıyor ki buradaki firmaların yaşamlarına son verildiğinde, insanlar buradan kalkıp Türkiye'nin başka bir yöresine gidecekler. Böyle bir şey yok tam aksine, buradaki firmalar daha avantajlı ülkelere gidiyorlar. -Teşvik Kanunu'ndaki sıkıntının yanı sıra Serbest Bölgeler Kanunu ile Gümrük Kanunu arasındaki çelişkinin getirdiği sıkıntıyı DüNYA olarak gündeme getirmiştik. Bu konuda kısmen bir gelişme oldu gibi görünüyor. Sorun çözüldü mü? Mehmet Özmen: Sorun çözülmedi, sadece yaraya pansuman yapıldı diyebilirim. 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ile sadece 5084 sayılı Teşvik Kanunu değil, 4458 sayılı Gümrük Kanunu da çatışıyor. Burada asıl sorun başka bir noktada yoğunlaşıyor. Bir problem çıktığında, bürokrasiyle konuşup soruna kısmi çözüm sağlıyoruz ama tam anlamıyla çözemiyoruz. Serbest bölgelerdeki yatırımın artmasını istihdamın devamını istiyorsak kanunlar arasındaki, çelişkileri ortadan kaldıracağız. Bu ülkenin olan bu kaynakların yine burada kalmasını sağlayacağız. Uzun yıllardır anlatıyoruz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'na gelip tıkanan, çözümleyemezsek 2008 sonunda da birçok istihdamı kaybedeceğimiz 5084 sayılı yasanın hükümleri var. İstihdamdan bu yılın sonunda alınacak vergiler var. Şimdi birçok ile teşvik verip istihdamı artırmaya uğraştığımız, istihdamı resmi hale getirmeye çalıştığımız bir dönemde, buradaki istihdamı kaçırmaya azaltmaya yönelik çalışmaya anlam veremiyorum. Bu yasa devam ederse yıl sonunda birçok yatırımcıyı kaybedeceğiz. Serbest bölgelerdeki çalışanlar hep kalifiye ve Türkiye ortalamasının üzerinde gelirleri olan insanlar. Bunları da işsiz ordusuna katarsanız daha büyük sıkıntılar yaşarsınız. Serbest bölgelerde bugün 24 milyar doları aşan işlem hacmine ulaşıldı. Bu denli büyük bir işlem hacmini bürokrasinin yeni düzenlemelerden ne anladığına bıraktık. Pansuman yönündeki tedbirleri bürokratlar birbirlerinden farklı okuyabiliyorlar. Üstelik bugün konuyu anlattığınız bürokrat yarın değişirse, yeni bürokrata konuyu nasıl anlatacağız? Örneğin az önce bir yatırımcı aradı, yatırımı durdurduklarını ve bundan sonra ne yapacaklarını sordu. Böylesine karışık bir ortamda yatırım yapmak isteyen birine "Gel burada 10-20 yıllık yatırım yap diyebilir misiniz?" Niye gelsin ki adam? YERLİ YERİNE YABANCI MAKİNE GETİRMEMİZİ İSTİYORLAR İki kanun arasındaki çelişki sorununu biraz daha detaylandırabilir misiniz? İlhan Baltacıoğlu: Serbest Bölgeler Kanunu 1985 yılında çıktı ve Türkiye ile serbest bölgeler arasındaki ticaretin dış ticaret rejimine tabi olduğu bildirildi. "Burayla yaptığınız ticaret dış ticaret rejimine tabidir" denildi. Dış ticaret rejimi, Türkiye'den bir mal sattığınızda KDV'ye tabi olmaz. 1999 yılında ise Gümrük Kanunu çıktı ve serbest bölgelerde kullanılan ve tüketilen malların ihracat istisnasından yararlanamayacağı öngörüldü. Ancak bu kanunun istisnaları sınırlandıran hükümleri bugüne kadar uygulanmamıştı, şimdi uygulamaya çalışıyorlar. O bölgede 1985 yılında çıkan kanuna göre yatırım yapmış kişiye hangi kanun uygulanacak? Örneğin, kaynak makinesi alıp üretim yapacaksın. Kaynak makinesini Türkiye'den getirirken KDV ödeyeceksin. Yurtdışından getirirsen ödemeyeceksin. Yani bir anlamda yurtdışından makine getirilmesi özendiriliyor. -Gümrük Kanunu çıkarken siz niye müdahale etmediniz? İlhan Baltacıoğlu: Yasa yaparken, yani Gümrük Kanun 1999'da yasalaşırken, bunun serbest bölgelerle ilgili bölümünde, serbest bölgelerden kimse çağırılmıyor. "Gelin birlikte yazalım" diyen olmadı. O dönem bürokratlar tasarının Meclis'ten geçerken düzeltileceğini söylediler ancak aynen geçti. -Serbest bölgelerle ilgili 'vergi vermiyorlar' eleştirileri de var. Buna ne diyorsunuz? Vergi vermiyor musunuz? Mehmet Özmen: Maalesef bu konuda birçok kesim gibi bürokratlardan bile konuyu yanlış anlayanlar var. Diğer yerlere yatırım yapanlar da "Serbest bölgeye niye vergi muafiyeti uyguluyorsunuz? Ben vergi öderken onlar niye ödemiyorlar" diyenler vardı. Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü dahil kimse serbest bölgelerden hiç vergi alınmadığını zannediyor, oysa durum böyle değil. Edvar Mum: Türkiye'de serbest bölgelerde aslında dolaylı vergiler var. Buraya giren ve çıkan mallardan alınan fon bedelleri var. Dünyanın birçok serbest bölgelerinde vergi mevzuatı sadeleştirilmiş. Hiç vergi almayanlar olduğu gibi yüzde 10'a kadar vergi alanlar da var. Bizde mevzuat oluşturulurken, yatırımcıyı rahatlatan sistem kurulmuş, mevzuat karmaşıklığının getirdiği olumsuzluklar ortadan kaldırılmış. Vergiyi sene sonunda bilançodaki kar üzerinden veriyorsunuz. Oysa bölgeye gelen tüm faturalardan kar zarar etmenize bakılmadan binde 5 oranında vergi alınıyor. Örneğin Mersin'de 5 yıllık ortalamayı çıkardık. Mersin serbest bölgedeki bir firmanın ödediği ortalama fon tutarı ile Mersin içerisindeki bir kurumlar vergisi mükellefinin devlete ödediği vergi ortalama vergiyi karşılaştırdık. Serbest bölgedeki firmanın 5 kat daha fazla vergi ödediği ortaya çıktı. Maalesef kimse bunu görmüyor. -Diğer ülkelerin serbest bölgelerinde durum nasıl? Mehmet Özmen: 5084 sayılı teşvik yasasına serbest bölgelerdeki avantajı kaldıran hükümler ile Gümrük Kanunu, Avrupa Birliği müktesebatına uyum amacıyla çıkarıldı. Burada şöyle bir hata yapıldı. AB serbest bölgelerine bakıldığında genelde vergi teşviki yoktur, gümrük hattı dışı uygulama vardır. AB içinde Türkiye'deki bütün serbest bölgelerin hepsini içine alacak kadar büyüklükte, İrlanda'da bir serbest bölge var ve 1960'lı yıllardan bu yana eyalet şeklinde faaliyet göstermektedir. ABD sermayesinin burada çok büyük yatırımları vardır. AB'ye tam üye olma zamanına kadar İrlanda sıfır vergi uyguladı. Tam üye olduktan sonra yüzde 12.5 vergi uyguladı. Portekiz'de sıfır olan kurumlar vergisi, her yıl bir puan artırılıyor. Serbest bölgelerle ilgili kamuoyunda farklı düşünceler de var... Mehmet Özmen: Bir tane serbest bölgelerle ilgili kanıtlanmış, hukuka yansıyan ve sonucunda hüküm giyilmiş dava bulamazsınız. Bu konuda kamuoyu biraz yanlış yönlendiriliyor. Konuyla ilgili olmayan birisi çıkıp yanlış beyanat veriyor ve çeşitli söylentiler ortaya çıkıyor. Tekrar ediyorum serbest bölgeler Türkiye'nin en kontrollü yerleridir. Yatırımcı zaten doğru olmasa serbest bölgeye girmez, giremez. Kapısında malının fonunun verildiği, kontrolünü yaptırdığı, üretim, işçi satışı ve karın tamamının zaptı rapt altına alındığı sisteme kim girer ki? Bölgelere artık yenisi gelmediği gibi, mevcut yatırımcılar da kaçmaya çalışıyor. Orta vadeli planlar yapılıyor. Şu anda serbest bölgeleri doğru çizgiye oturtmanın tam zamanıdır diyorum. Bu sıkıntılar çözümsüz değil. -Serbest bölgeler kalkarsa Türkiye ne kaybeder, yapılandırılırsa ne kazanır? Mehmet Özmen: Serbest bölgeden yapılan ihracat ve üretim büyük oranda durur, üretim başka ülkelere kayar. 50 bin kişinin tamamı işsiz kalır. Yabancı yatırımcıların birçoğu Türkiye yerine başka ülkelere kaçar. Bunun tam tersi güven verilirse, serbest bölgelerde 24 milyar dolar olan işlem hacminin 100 milyar dolara çıkmaması için bir sebep yok. Halen serbest bölgelerde yaklaşık 700 yabancı şirket faaliyet gösteriyor. -Firma bazında somut olarak sıkıntısını dile getirenler var mı? Mehmet Özmen: Sürekli bu yönde talepler geliyor. Daha birkaç hafta önce bir Alman menşeili firmamız taşınma hesapları yapmaya başladı. Yaklaşık 300 kişi çalıştıran ve CNC tezgahları üreten şirkete Almanya'dan "Madem teşvik imkanları kalkıyor, siz de Tayvan'a taşınmanın maliyetlerini bir çıkarın" diye talimat gelmiş. Adamlar tam bunu tartışırken bir yazı geliyor ve LPG'yi vergisiz içeri sokmuyorlar. -Son gelişmelerden sonra serbest bölgelerde üretim tamamen durdu mu? Yoksa yavaşladı mı? Mehmet Özmen: Serbest bölgelere her çeşit mal girişi durunca, doğal olarak yatırım ve üretim de durdu. Gıda maddeleri dahil, hiçbir mal serbest bölgeye giremedi. İlhan Baltacıoğlu: Serbest bölgede yapılan bir ihracatta, kesinlikle KDV büyük yük olarak görülüyor. Buraya giren mal, üretimde kullanılıp ihracata gidecektir. Kısa bir süre önce duran mal girişi, belli yerlerde açıldı gibi. Bazı gümrükler uyguluyor bazıları uygulamıyor. Mehmet Özmen: Geçen sene Kazakistan'dan bölgeye bir heyet geldi ve ülkelerine yatırım çekmek için çalışmalar yaptılar. Çok ciddi avantajlar sundular. Bu durum beni çok üzdü. Edvar Mum: Hali hazırda ciddi bir yatırımı olan yabancı şirket aynı yatırımdan bir tane daha kurmak için fizibilite çalışmalarına başladı. Daha sonra bu gelişmelerin ardından yatırım yapmaktan vazgeçtiler ve "Bize Malezya'yı düşünüyoruz" dediler. Bu konuda biz kaybettik. Serbest bölgeler yüzde 100 kayıtlı çalışıyor Mehmet Özmen: Şimdi Türkiye büyük sorun olarak gösterilen kayıt dışını çözmeye çalışırken, öbür taraftan yüzde 100 kayıtlı serbest bölgelerle uğraşıyoruz. Bir kere serbest bölgelere hiçbir malı kayıtsız sokup, çıkaramazsınız. Biz teşvikli illerde veya farklı enstrümanlarla olmayan yatırımcıları arıyoruz. Fakat mevcut yatırımcıya da "Artık maçta devre değişti. İlk yarısında ayakla oynanan top, ikinci yarıda elle oynanacak" denirse böyle şey olmaz. Bir yandan hazır yatırımcıyı kaçırıyoruz, öbür yandan da çeşitli teşvik unsurlarıyla yatırımcı çekmeye çalışıyoruz. Teşvik sisteminde ciddi kaynakların aktarıldığı, Gaziantep'e İtalyan bir heyet gelmişti. İtalya'da Gaziantep'i yatırım bölgesi seçmişlerdi. İtalyan Bakan, "Gaziantep'i AB'nin Ortadoğu'ya komşu son şehri olarak görüyoruz" dedi. Birçok yatırımcı Gaziantep'e yatırım yapmaya karar vermişti. Ancak burada sistemi görünce, "İtalya'da daha avantajlı yerler var. Buraya gelirsek başta vergi olmak üzere birçok engelle karşılaşacağız, bürokratik engeller çıkacak. Devamlılıkla ilgili problem var" dediler. Ayrıca bütün bunları içine kapsayan bir güvensizlik sözkonusu. Burada kötü niyet olduğuna asla inanmıyorum. Bu biraz müzakere eksikliği var. İlgili bütün bakanlıkların ve başta TOBB olmak üzere meslek örgütlerinin bir araya gelerek, serbest bölgeler konusunu enine boyuna tartışmaları gerekiyor. Yatırımcılara somut hedefler verecek bir anlayış ortaya koymak lazım. Yani eski yatırımcıları koruyup, yeni yatırımcılara farklı enstrümanlar sunulmalıdır. Hatalı işler varsa bunu engellemeye çalışın. Biz şimdi bir yasa ile uğraşıyoruz, 'tam bunu çözdük' derken karşınıza başka bir yasa çıkıyor. Sonuçta burada en büyük zararı yatırımcı görüyor. Büyük yatırımlar yine büyük bir hızla eriyor. Aradan 20 yıl geçti, doluluk oranı yüzde 40 bile değil İlhan Baltacıoğlu: Serbest bölgeler kanunu çıkalı 20 sene oldu ve bu süreçte 21 bölge kuruldu. Bugün doluluk oranı ortalama yüzde 40 civarındadır. Serbest bölgeler için başlangıçta verilen teşvikler, çok iyi olsaydı buralar 3 senede dolardı. Aradan 20 sene geçmiş yüzde 40 bile değil. Sistem kurulduğunda öyle dengeli kurulmuş ki, şartlara göre isteyen geliyor, isteyen gelmiyordu. Bu fonu ben 'aptal ıslatan' yağmur olarak nitelendiriyorum. Malı alıyor getirdiğinde binde 5 ödüyor. Bu malı Türkiye'ye sattığında bir binde 5 daha ödüyor. Yavaş yavaş öderken insan farkına varmadan yıl boyunca çok ciddi para ödeniyor. Ben sistemi yatırımcılara anlatıyorum; adam soruyor, "Vergi yok, çalışana da vergi yok, sigorta var. Ne anladım ben bu işten" diyenler var. Hatta "Ben dışarıda zaten çoğunu sigortalı bile çalıştırmıyorum, vergi de ödemiyorum" diyenler vardı. Düzenlemelerin perde arkasında TÜSİAD var Edvar Mum: Türkiye AB'ye girmek istiyor mu? Evet istiyor. O zaman "Türkiye AB'ye tam üye olma tarihinde bu maddeler yürürlüğe girer" dersiniz ve iş biter. Zamanında yatırımcılara 20-30 yıl ruhsat verildi ama istisnalar bu yıl sonunda bitiyor. Çok büyük şirketler var, yerli ve yabancı. Adama "Ruhsat süresi boyunca sen istisnalara tabisin" diyorsun ancak şimdi gelip aynı kişiye "istisnaların 31 Aralık 2008'de bitiyor" diyorsun. Mevzuat istikrarsızlığı ortaya çıkıyor. Böyle bir ülkenin yabancı yatırımcıyı aynı hızla devam ettirmesi çok zor. Bu düzenlemelerde gerekçe AB idi ancak perde arkasında TÜSİAD var. Zamanında görüşmeler devam ederken TÜSİAD temsilcileri, "Serbest bölge bizimle rekabet ediyor, biz vergi veriyoruz" dediler. Kimse fonu gündeme getirmedi. Dünyanın her yerinde geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerde serbest bölgeler bir enstrüman olarak kullanılmıştır. Halen kullanılıyor üstelik. Buradan maalesef hep yanlış sinyaller verildi serbest bölgelerle ilgili. Önce 5084 sonra 4458 sayılı kanun gündeme getirildi. Uzakdoğu'ya alternatif hale getirmeliyiz TOBB Serbest Bölgeler (SB) Meclisi Başkanı Mehmet Özmen: Şimdi serbest bölgenin önüne engeller koyup buradaki yatırımcıları ürküteceğimize, serbest bölgeleri Uzakdoğu'ya alternatif hale getirelim. İnsanlar yatırım ortamı iyi olduğu için Mısır'ı tercih ediyor. Kapanan firma başka şehre değil başka ülkeye gidiyor TOBB SB Meclisi Başkan Yardımcısı İlhan Baltacıoğlu: Sanılıyor ki buradaki firmaların yaşamlarına son verildiğinde, insanlar buradan kalkıp Türkiye'nin başka bir yöresine gidecekler. Böyle bir şey yok tam aksine, buradan daha avantajlı ülkelere gidiyorlar. Normal şirketlerden 5 kat daha fazla vergi ödeniyor Mersin Serbest Bölge İşleticisi AŞ Genel Müdürü Edvar Mum: Mersin serbest bölgedeki bir firmanın ödediği ortalama fon tutarı ile Mersin içerisindeki bir kurumlar vergisi mükellefinin devlete ödediği vergiden 5 kat daha fazla çıktı. Maalesef kimse bunu görmüyor. Ayrıntılardaki Serbest Bölgeler Ferit. B. Parlak ferit.parlak@dunya.com Maliyet, teknoloji kullanımı ve fiyat üçgeninde şekillenen rekabete dayalı dünya ticareti giderek kompleks bir yapıya bürünüyor. Giderek önemi artan ve dünya ticaretine yön veren teknoparklar gibi oluşumların kuruluşuna ve gelişimine neden olan serbest bölgelerin getirisi ise bu fotoğrafta daha net olarak görülüyor. Trilyonlarca dolarlık dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 20'si serbest bölgeler aracılığıyla yapılırken; bu bölgeler bugünün gelişmiş ülkelerinin gelişme nedeniyken; ve bu verilerin gelişme sürecindeki Türkiye'ye örnek olması gerekirken; son dönemde uyguladığımız 'serbest bölgeleri gözden çıkarma politikası'na anlam verilmeye çalışılıyor. Önceki gün misafirimiz olan, TOBB Serbest Bölgeler Kurulu Başkanı Mehmet Özmen, Başkan Yardımcısı İlhan Baltacıoğlu ve Mersin Serbest Bölge İşleticisi AŞ Genel Müdürü Edvar Mum ile son dönemde uygulanan ve yoğun eleştiri alan politikaları tartışma fırsatı bulduk. "Serbest bölgeler yatırımcı gözünde güvenini kaybetti. Yatırımcı çekemiyor, mevcudu da kaçırıyoruz'', "Serbest bölgeler eski cazibesine kavuşmazsa yabancı sermaye kaçar", "Yanı başımızda serbest bölge dururken yatırımcı Mısır'a yönlendiriliyor", "Uygulama sürerse 50 bin kişi işsiz kalır", "Güven verilirse işlem hacmi 100 milyar dolara çıkar", "Yerli yerine yabancı makine kullanmamızı istiyorlar" gibi nokta tespitlerde bulunan konuklarımız, serbest bölgelerin Türkiye'ye faydası ve zararının fotoğrafını çektiler.