Ankara Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu Rönesans İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak: Avrupa'nın bize ihtiyacı var, satın alma ve

Ankara Sohbetleri'nin bu haftaki konuğu Rönesans İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak: Avrupa'nın bize ihtiyacı var, satın alma ve

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

birleşme ile bölgenin en güçlüsü olacağız ANKARA - Rönesans İnşaat'ı 1994 yılında St. Petersburg'da 30 bin dolar sermayeyle kuran ve cirosunu 14 yıl içinde bin 500 kat yükselterek, Türk müteahhitlik sektöründe rekor büyümeye imza atan Rönesans İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak, ekonomik durgunluğun beklendiği dünya ekonomisine rağmen, "Türk müteahhitlerinin yurtdışındaki işleri her yıl en az yüzde 25 oranında büyür" dedi. Kendilerini Enka ve Gama gibi şirketlerden sonra yurtdışındaki ikinci jenerasyon olarak tanımlayan Ilıcak, altyapısını tamamlamak üzere olan daha güçlü bir üçüncü jenerasyonun yurtdışında bileylenmeye başladığını ve bu jenerasyonun büyük işler başaracağını söyledi. Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak'ın sorularını yanıtlayan Ilıcak, Rönesans'ın birleşme ve satın almalarla Avrupa'nın en büyüğü olmayı hedeflediğini söyledi. - Dünya ekonomilerinde yaşanan sıkıntıyı dikkate aldığımızda, yurtdışı işlerde durgunluk bekliyor musunuz? Türk müteahhitlerinin yurtdışındaki yıllık taahhüt tutarı, geçtiğimiz yıl 20 milyar doları aştı. Müteahhitlik sektörümüzün yurtdışı işlerinin bundan sonraki süreçte her yıl yüzde 25 oranında büyüyeceğine inanıyorum. Bunun yanı sıra altyapısını tamamlayıp yurtdışına açılmaya hazırlanan birçok Türk firmasının olduğunu görüyorum. Yani bu büyüme daha da yüksek olabilir. Özellikle konutta çok ilerde olduğumuzu düşünüyorum. Irak'ın biraz daha stabil olmasıyla birlikte Türk müteahhitleri için büyük bir pazar olacağını düşünüyorum. Yine İran, Suriye ve Ukrayna'ya da büyüyecek pazarlar olarak bakıyoruz. - Yurtdışında başarıyı yakalamış şirketlerimizin sayısı ve büyüklükleri sizi tatmin ediyor mu? Sayımız ve büyüklükler tabii ki yetersiz ama büyük firmalarla birlikte gelen küçük ölçekli kuruluşlar yurtdışında kendi şirketlerini kurarak yeni bir jenerasyon oluşturmaya başladı. Bu işte Enka, Gama gibi isimler ilk jenerasyonu oluşturdu. İkinci jenerasyon biz ve bizimle birlikte 1990 sonrasında yurtdışına açılan grup. Üçüncü jenerasyon da bizim götürdüklerimiz olacak. Şu anda bu firmalar da serpilmeye, büyümeye başladılar. Bunlar belki bizi ve Enka'yı geçecekler. - Eski ve yeni şirketlerin daha da güçlenmesi ve büyümesi için devlet ne yapmalı? Aslında devletten yardım görmeyen ve görmesine de fazla gerek olmayan bir sektörün üyeleriyiz. Fazla sermaye gerektirmeyen ve her zaman avansla başlanan bir sektör. Tabii ki bizim şirketlerimizin sermaye altyapıları güçlendi. İstihdam üzerindeki vergilerin yurtdışı müteahhitlik hizmetlerini çok fazla etkilediğini söyleyemem. Bunun tersi söylenir ama en azından ben, binlerce türk işçisini yurtdışında çalıştıran bir girişimci olarak vergilerden etkilendiğimi söyleyemem. Hatta yurtdışındaki işlerde Türkiye'nin en büyük avantajı Türk mühendisi ve Türk işçisidir. Yani şöyle söyleyeyim, Türkiye'nin geliştirdiği bir know-how duydunuz mu? Bizim o taraflarımız eksik, sadece işgücümüz fazla ve bunu iyi kullanıyoruz. Hep sıcak ülkelerle çalıştık, sıra soğuklarda - Ekonomik kriz işleri etkilemedi mi? Tabii ki Türkiye'de talep düştü. Rusya'da da arzda sıkıntı var. Bankacılık sisteminde para kalmadı. Yine Körfez'de de aynı sıkıntı yaşanıyor. Bu durumdan etkilenmeyen Hindistan ve Çin var. Çin'de Çinli müteahhitler çok kuvvetli olduğu için Türk müteahhitlere pazar kaptırmıyorlar. Hindistan parlayan bir yıldız ve biz de bu anlamda orada yatırım planlıyoruz. Türkiye'deki yatırımlara ne olursa olsun devam edeceğiz. Rusya ve Ukrayna'daki inşaat işlerimiz devam ediyor. Büyümeyi sağlayabilmek için yeni pazarlar edinmeye çalışıyoruz. Bugüne kadar Körfez ülkeleriye çalışmadık. Bu nedenle Hindistan'ı da içine alan yeni bir departman oluşturduk. Bugüne kadar hep soğuk ülkelerde çalıştık. Artık sıcak ülke pazarlarını da değerlendirmek istiyoruz. Büyümenin tek şartı yeni pazarlarda bulunmak - Enka'da çalışırken, Libya'da faaliyetleriniz olmuş ama sonra Libya ile ilgilenmediniz hiç. Sizi tekrardan sıcak bölgelere çeken şey nedir? Evet 1990'da Enka'da çalışırken 1.5 sene Libya'da bulundum. Çıkarken 'bir daha geri dönmeyeceğim' diye çıkmıştım ama verimli bir pazar olduğunu sonradan anladım. Büyümenin tek şartı yeni pazarlarda bulunmak. Büyümediğin zaman elindeki insanları kaçırıyorsun. Bir süre sonra sadece rantla ilgileniyorsun. Tekrar büyümek ise imkansız oluyor. Biz ivmemizi kaybetmemek için sürekli yeni pazar arayışı içindeyiz. - Pazar arayışı içerisinde olan Türk müteahhitlerine önerileriniz var mı? En azından sizin yönteminizi öğrenebilir miyiz? Biz hedeflediğimiz pazarlarda önce ofis açıp bir kadro oluşturuyoruz. Türk müteahhitlik sektöründe maalesef bir pazarlama anlayışı yok. Çünkü işveren genelde kamu. Bizim çalışma sistemimiz tamamen farklı. Biz ikili ilişkiler sisitemini bir kenara atıp müşteri memnuniyetini ön plana aldık. Devletlerle, belediyelerle çalışmıyoruz. Bu yüzden devamlılığımız çok önemli. Bu sene sonuna kadar Hindistan, Libya ve Abudabi'de ofisler açacağız. Daha çok ticari gayrimenkullerle ilgileneceğiz. Konutta çok fazla katma değer getiremeyeceğimizi biliyoruz. Basit projeleri zaten herkes yapıyor. Biraz daha komplike projeleri hayata geçiriyoruz. 1960'larda Ankara'daki yüksek binaların neredeyse tamamını Almanlar yapmış. Biz kalıp ve demir işlerini yapmışız sadece. O zamanın şartlarında zor projelermiş. Eskiden konut işlerinde bizler taşeron olarak çalışırdık. Müteahhitlik sektörünün, mühendislik ve mimarlığın daha zor olduğu, daha özellikli ve fark yaratan projeleri hedef alması gerekiyor. Nitelikli işlerde metrekaresinin 30 bin, 40 bin dolardan satıldığı özellikli projeler var Rusya'da. Bunlar ulaşılmaz rakamlar değil. Mesela İstanbul'da ki Kanyon Moskova'da olsa metrekaresini 50 bin dolardan satabilirsiniz. Rusya'da ikinci büyüğüz avantajamız Türk işçisi - Nitelikli işler yaparak referanslarınızı güçlendirip, bu yolla büyüyorsunuz. Birincisi bu güne kadar ne kadarlık iş yaptınız? İkincisi ilk işlerinizin hacmi ne kadardı? Üçüncüsü ise büyüme sürecinin başında yaşadıklarınızı anlatır mısınız? Bugüne kadar 4 milyar dolarlık iş bitirdik. 2000 yılından sonra yüksek rakamlara ulaşmaya başladık. En önemlisi, müşterilerimizin yüzde 75'i bizimle ikinci kez çalıştı. Dünyanın en önemli markalarından biri olan İkea, 7 kere çalıştı bizimle. Rusya'da bira sekörünün en büyüğü olan firma, 104 kere çalıştı. Yani 104 kere kontrat imzaladık. Bunlar sektörde çok fazla görülen şeyler değil. Bu olay sizin güvenirliliğinizi artıyor. 1995'e kadar inşaat sektöründe müşteri memnuniyeti kavramı yoktu. Artık şartlar değişti. Biz buna en çabuk adapte olan firma olmaya çalıştık ve olduk. St. Petersburg'da işe başladığımızda Finliler pazara çok hakimdi. Özellikle bizim bulunduğumuz yerle, Finlandiya arası 140 kilometreydi. Bu coğrafi yakınlığın avantajlarını kullanıyordu Finli meslektaşlarımız. Bizim tadilat işlerimizin tamamı küçük Finli firmaların hakimiyetindeydi. İşlerini de iyi yapıyorlardı. Biz ilk başta malzemeyi Finlandiya'dan getirerek onları taklit ettik. Onlardan biraz daha ucuza, taklitlerini yaptık. 2 yıl sonra pazarın yüzde 55'i bize geçti. Finli şirketlerin çoğu pazarı bıraktı. Çünkü onlar işçilerine 15 dolar verirken, biz Türkiye'den getirdiğimiz işçilerimize 2 dolar veriyorduk. Bu rekabet güçlerini kaybetmelerine neden oldu. Hafta sonları kamyonetle Finlandiya'ya gidip malzeme alıyorduk. Bu şekilde epey bir iş yaptık. Sonra daha büyük işlere giriştik elbette daha büyük Finli firmalarla karşılaştık. Mesela başta söylediğim bira fabrikasının işlerini İsveçli dünyanın en büyük inşaat firması Skanska yapıyordu. Fabrika yönetimi bize de bir iş verdi. O işten sonra işlerinin yüzde 95'ini biz aldık. Firma artık rekabet edemez oldu bizimle ve önce St. Petersburg ondan sonra da Rusya'deki tüm operasyonlarından çıkma kararı aldı. Avantajımız yine Türk işçisi oldu burada. Taşeron kullanmamak bize ciddi avantaj sağladı. Şu anda Kuzeybatı Rusya'da en büyük inşaat firması Rönesans. Bütün Rusya'da ise ikinciyiz. Dünya sıralamasında bizden çok önlerde olan müteahhit firmalar Rusya pazarı'nda bizi geçemediler. Enka'nın ve bizim avantajımız Türk işçisinin desteği. - Türk işçisinin maliyetlerinin de yükseldiği ve kalifiye eleman konusunda sıkıntı çekildiği söyleniyor. Siz bu zorlukları yaşamıyor musunuz? Geçen 5 yılda Türkiye'de inşaat sektörü çok hızlı ilerlediği için işçi bulmakta biraz zorlandık. Bu sene biraz daha rahatladık. İç piyasa canlanınca yurtdışı işçi istihdam etmek güçleştiği için 3 katı fazla maaş vererek cazip hale getirmeye çalışıyorduk, yurtdışını. Bunlarda tabiki maliyetlere yansıyordu. Ama şimdi böyle bir sıkıntı yaşamıyoruz. Çünkü iç piyasa durdu. - Rönesans'ın bundan sonraki hedefi nedir? Yabancı veya yerli ortağa, birleşmelere, satın almalara sıcak mısınız? Önemli bir soru. Bizim inşaat ve geyrimenkul proje geliştirme olarak iki ana alanımız var. Biz bu ikisinde büyümek istiyoruz. Satın alma ve birleşmelerle Avrupa'nın en büyük birkaç firması arasına girmeyi düşünüyoruz. Bunula ilgili arayış içindeyiz. Mesela Türkiye için söylemek gerekirse Enka çok büyük ama dünyada 42'nci sırada. Cirosunu 10-15 milyar Euro'ya çıkartabilmesi mümkün görülmüyor. Ama dünyanın en büyüklerinden Skanska'nın altında 100 şirket var. Bugüne kadar yapılmayan bir şey. Birleşmelerle, ortaklığın sesbebi bu. Amacımız kapalı şirket kültürünü kırmak. 37 yaş ortalamasına sahip mühendislerimizle girdiğimiz pazarlarda devrim yaratabiliriz. Tek başına organik büyümek riskli olduğu için satın almalara ve birleşmelere başlıyacağız. Ama bu şirketler ağırlıklı olarak Avrupalı şirketler olacak. Türkiye'den bir şirketle birleşme ya da ortaklık şimdilik düşünmüyorum. Körfez'de büyümek istiyoruz. Şirketin değerini artıracağız. Ondan sonra birleşmelerle inşallah Türkiye'den çok büyük bir şirket çıkaracağız. Avrupalılar'ın bize ihtiyacı var. Dünyanın her yerinde yapılacak yığınla iş var. Ancak gidip de o işi yapacak adam yok. Mantık olarak Hindistan'ın 50 derece sıcağında kimse iş yapmak istemez. Rönesans'ta bu işe gönüllü arkadaşlarımız var. Bundan sonra Rönsans'ı bölgesel bir güç haline getireceğiz. Ancak bunu yaparken en büyük sermayemiz olan şirket kültüründen ödün vermeyeceğiz. Önemli olan doğru insanlarla çalışmak, çünkü geri kalan her şeyi kiralayabiliyorsunuz. Bizim bu anlamda işe gönül vermiş arkadaşlarımız var bu en önemli değerimiz. Genç nüfus istihdamında AVM'lerin katkısı büyük - Türkiye'de alışveriş merkezleri (AVM) furyası başladı. Sizin de bu alanda çalışmalarınız var. AVM'lerin sayısındaki artış sizi korkutmuyor mu? Alışveriş merkezleri (AVM) ihtiyaç duyduğumuz yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmesine aracılık ediyor aslında ama AVM'ler ile ilgili yanlış bir kanı var toplumda. AVM'lerin Türkiye'ye sağladığı istihdam katkısı unutuluyor. Örneğin Malatya'da 100'er milyon Euro'luk iki AVM inşaatı devam ediyor. Her ikisinde de en az 3'er bin Malatyalı çalışacak. Şu anda Malatya'da 12 bin işsiz var. Yani işsiz nüfusun yarısına AVM'ler sayesinde iş bulunacak. Özellikle genç nüfus istihdamında AVM'lerin katkısı büyük. İstanbul'da 103 proje yapılıyor. 100 taneyi daha kaldırır İstanbul. 2 milyar dolarlık 12 AVM projemiz var Bu nedenle alışveriş merkezlerimizin yapımına hızla devam ediyoruz. Sanko ile ortaklaşa Gaziantep'te bir yatırımımız var. Ankara'daki Optimum AVM'nin başarısının ardından, İzmir ve İstanbul'da 3 yeni Optimum AVM açacağız. Tüm bu açılışlara rağmen AVM'lerde yolun başında olduğumuzu düşünüyorum. Belirli bölgelerde ciddi bir yoğunlaşma olduğu doğrudur. Ciddi bir rekabet var. Ama bunun yanında daha alışveriş merkezi olmayan birçok şehrimiz var. Bizde bu şehirlere gitmek istiyoruz. Şu anda devam eden 12 projemiz var. Toplam kiralanabilir alan 480 bin metrekare. Arsalarıyla birlikte 2 milyar dolara yaklaştı 12 proje. İzmir'de Tekfen'le, Antep'te Sanko'yla birlikteyiz. Güçlü ortakla yapılan projelerde sadece kârı değil, riski de paylaşabiliyorsunuz. AVM'lerin mutlaka tek elden ve profesyonelce yönetilmesi gereken bir yatırım olduğuna inanıyor ve bu nedenle mülkü satmayıp, kiralama yöntemini uygun görüyoruz. Aksi durumda örneklere bakıldığında bugün yarısı boş olan AVM'ler görüyoruz. Satarsak da toplu halde bir kişiye satmayı uygun görüyoruz. Bugüne kadar 37 AVM yaptık, bunun çoğunu müteahhit olarak yaptık ama bazılarında da küçükde olsa hissedardık. Dolayısıyla her ayrıntıyı iyi biliyor ve çok iyi danışmanlarla çalışıyoruz. Türkeye'ye sermaye getirebilecek yatırımcılarla Deutchebank aracılığıyla konuşuyoruz. Çünkü her AVM ile istihdamı artırdığımıza inanıyoruz. Gayrimenkul yatırımı kalıcı ve ayakta kalmak zorunda. AVM'leri farklı bir alanda kullanmanız imkansız. AVM olarak en iyi şekilde çalıştırmak zorundasınız. Avrupa'da kâr marjı yüzde 2.5'larda yani çok düşük. Ancak ekonomiler böyle böyle büyüyor. Her sene 40-50 milyar dolarlık yatırım çekmek zorundasınız Türkiye'ye. Bu sene 10 milyar dolardayız. Rusya çekinilen bir bölge olmasına rağmen 45 milyar dolarlık yatırım var. Çin 250 milyar dolar çekti. Doğrudan yabancı yatırımı teşvit etmek gerek. Ben Rusya'da birçok yatırım yaptım. Alıp onları Türkiye'ye getiremiyorum. Pazardan çıksamda o yatırımlarımın tamamı orada kalacak. Birileri onu değerlendirecek. Böyle bakmamız gerekiyor yabancı sermayeye. Rusya'daki kış olimpiyatı Karadenizliler'i ihya edecek - Rusya çok iyi bildiğiniz, bilindiğiniz ve büyüdüğünüz bir pazar. Şimdi de kış olimpiyatları fırsatı var ve Soçi'de çok büyük yatırımların yapılacağını duyuyoruz. Bu yatırımlar için Türk girişimcilerinin şansını değerlendirir misiniz? Soçi'de düzenlenecek kış olimpiyatları Türk müteahhitlik sektörü için büyük şans. Alt ve üstyapı projeleri için 150 milyar doların üzerinde para harcanacak orada. Rönesans olarak 4 milyar Euro'luk iş hacmi hedefliyoruz Soçi'de. Bu da daha çok olimpiyat köyü ve altyapı yatırımlarından oluşacak. İlk aşamada Soçi Havaalanı işini biz aldık. Soçi'nin en büyük sıkıntısı ulaşım. Krosnodar daha içerde. Son derece dağlık bir bölge olduğu için kuş uçuşu 15 dakikalık mesafe trenle 6 saat sürüyor. Bu nedenle alternatif yollar yapılacak. Mesela tüneller ve viyadük ağırlıklı zor bir proje olacağı için 17 kilometrelik yolun ihale bedeli 2 milyar dolar olacak. Toplamda 200 kilometre yol yapılacak. Soçi'de çok büyük projeler var ve en ekonomik ve en yakın kaynak Türkiye. Kum, çakıl, çimento, mobilya, fayans, bunların tamamı Türkiye'den gitmek zorunda ve Türkiye fiyatlarıyla alınacık başka bir yer yok. Şu anda çok büyük çimento alımları başladı. İnşallah bu projeyle Karadeniz Bölgesi'nde yaşayan halkımız işçilik anlamında ve malzeme temini anlamında ihya olacak. Pansiyon va otellerin hepsi tadilat geçirilip, dünya kalitesine getirilecek. - Bu bölgede daha önce de çalışmalarınız oldu. Bölgede iş almak isteyen girişimcilere bir öneriniz olacak mı? Soçi'de iki yıldır devam eden 550 adetlik lüks konut projemiz var. Soçi ve Krosnodar bizim çok iyi bildiğimiz bir bölge. Orada yıllık iş hacmimiz 450-500 milyon doları bulmuştu. Devam eden 4 büyük projemiz var Krosnodar'da. Türk girişimcilerine bir an önce bu bölgede pozisyon almalarını tavsiye ediyorum. Türk firmaları nekadar erken gider ve iyi organize olursa Türkiye olarak pastadan o kadar çok pay alırız. Yöneticilerimiz, Alarko Enka ve Gama deneyimli - Rönesans'ta dönüm noktası olan işiniz hangisiydi? Skansaka'nın işini aldığımız gün Rönesans'ın miladıdır. Çok zorlandık ama kendimize olan güvenimizi artırdı o iş. O zaman anladık ki her şey daha kolay olacak. Alarko, 1998'e kadar St. Petersburg'da yoğun çalışırken, 98 krizinden sonra bölgeden çekilme kararı aldı. Onlar ofislerini kapatırken orada çalışan değerli arkadaşlarımız bizimle yola devam etme kararı aldılar. Bu da son derece önemli bir olaydır Rönesans'ın büyüme sürecinde. Artık profesyonel kadrolar oluşmuştu. Bizim işin başındaki akadaşlarımız, aslında o günlerde Alarko'nun yetiştirdiği kişilerdir. Tabii ki sonrasında Enka ve Gama'dan da katılımlar oldu. Ve tepe yöneticilerimiz oluştu. Ciroyu, 15 yılda bin 500 kat artırdık Şirketi kurarkan başlangıçta 3 ortaktık. Onlar ailevi sebeplerle ayrılmak isteyince ben tek kaldım. Ve geri dönülmez bir yerde olduğumu düşünerek devam ettim. İlk kontratım 44 bin dolardı. Şu anda en küçük kontratımız 150 milyon dolar. 15 senede ciroyu bin 500 kat artırdık. Kısa sürede hızlı büyüme inşaat sektöründe pek alışılmış bir durum değil, çünkü her şey yavaş ilerler sektörde. En küçük projeyi dahi 2 senede tamamlıyorsunuz. Ama bizimki biraz hızlı oldu. Şirketler fakir patronlar zengin - Müteahhitlik sektörü, yurtdışındaki bir diğer sorunu da teminat konusunda yaşıyor. Bu konuda bir öneriniz var mı? Türkiye'de inşaat sektörüne bakıldığında şirketler fakir, patronlar zengin. Patronlar kendi özkaynaklarını şirkete aktardıkları anda teminat alabilirler. Bizim şu anda verdiğimiz yarım milyar dolarlık temintımız var. Bu teminatın bir lirasını da devletten almadık. İstendiği takdirde bu müteahhitlerin, bu sorunu çözeceğini düşünüyorum. Gerekirse arabasını, evini ipotek etsin. Bunu devletten beklemek yanlış olur. Yabancıların Türkiye'deki bankaları satın almasıyla zaten böyle bir sıkıntı kalmadı. Sonuçta siz buradan anlaşıyorsunuz, mektubunuz bankanın yurtdışı merkezinden veriliyor artık. Bunlar sıkıntı değil. Yeter ki şirketin kredibilitesi ve o işi yapabilecek gücü olsun. Kazandıklarınızı teminat olarak göstermeyi kabul ediyorsanız, hiçbir sıkıntı yaşamazsınız. Ayrıntılardaki Erman Ilıcak Ferit B.PARLAK [email protected] Tüm dünyada durgunluk beklentilerinin arttığı bir dönemde, ekonomilerin lokomotifi olarak bilinen inşaat sektöründe yaşanan gelişmeler, sektöre sırtını yaslayan Türk ekonomisini de bağlıyor. Bu nedenle sektörde yaşanan ve yaşanması olası gelişmeleri, kısa dönemde gerçekleştirdiği rekor büyüme ile dünya sıralamasında ilk 50'ye girmeyi başaran Rönesans İnşaat'ın Yönetim Kurulu Başkanı Erman Ilıcak ile konuştuk. Yurtdışında milyarlarca dolarlık iş yürüten ve binlerce Türk işçisine istihdam sağlayan Ilıcak'ın Türk müteahhitlik sektörünün geleceği için yaptığı analizi haberin ayrıntılarında okuyacaksınız. Benim dikkat çekmek istediğim bölüm ise Rönesans'ın büyüme planında gizli. Şöyle diyor Ilıcak: "Avrupalılar'ın bize ihtiyacı var. Dünyanın her yerinde yapılacak yığınla iş var. Ancak gidip de o işi yapacak adam yok. Mantık olarak Hindistanın 50 derece sıcağında kimse iş yapmak istemez. Rönesans'ta bu işe gönüllü arkadaşlarımız var ve bu arkadaşlarımızın sayısını daha da artırmayı planlıyoruz. Birleşmeler ve satın almalarla büyümeyi düşünüyoruz. Bu yapı ile Türkiye'de kullanılmayan potansiyeli değerlendirmeyi planlıyoruz. Şu anda bin 200 üniversite mezunu arkadaşımız çalışıyor bizimle. 37 yaş ortalamasına sahip mühendislerimizle girdiğimiz pazarlarda devrim yaratabileceğimize inanıyoruz. Bu nedenle çalışan mühendis sayısını 5, 10, 20 bine çıkarmak için engel olmadığı düşünüyoruz. Ve bu düşüncemizdeki tek amacın ülke olarak kalkınmayı sağlamak olduğunu biliyoruz. Benim Erman Ilıcak olarak hayatımda bundan daha fazlası olmaz. Sonuçta bir kap yemek, bir takım elbise daha fazlası olabilir. Ama bunları birinin yapması lazım. Bu nedenle Rönsans'ı bu işi yapacak, bölgesel bir güç haline getireceğiz." Yurtdışı müteahhitlik hizmetlerinde üçüncü jenerasyonun umudunu artırdığını belirtirken, kendilerinin de içinde bulunduğu ikinci jenerasyonun doğumuna neden olan Enka, Gama, Alarko gibi önder firmalara teşekkür etmeden geçmiyor Ilıcak. Son söz: Farklılık yaratmaya çalışan, birbirinin önünü açan, birbirine destek olan temsilcileri bulunan sektörlerdir Türkiye'yi ileriye götürecek olan.