Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreteri John Monks: Küresel refahın anahtarı hedge fonları değil, sürdürülebilir kalkınma
Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreteri John Monks: Küresel refahın anahtarı hedge fonları değil, sürdürülebilir kalkınma
Avrupa İşçi Sendikaları Konfederasyonu (ETUC) Genel Sekreteri John Monks, özel sermaye fonlarının ve hedge fonlarının sadece bir avuç insanı zengin ettiğini; oysa herkesin refaha ulaşması için uzun vadeli sürdürülebilir kalkınmadan başka bir yol olmadığını söylüyor. Monks ancak sürdürülebilir kalkınma ile daha fazla şeffaflık yaratılacağını ve daha iyi çalışma şartları sunulacağına dikkat çekiyor. Monks, aynı zamanda hükümetlerin küreselleşmeyi yönetmekte başarısız olduklarını, işçilerin ekonomik büyümeden faydalanamadıklarını söylüyor. DÜNYA'ya görüşlerini açıklayan Monks, sanayileşmiş ülkelerde küreselleşmeden gelen kârların, zengine gittiğini, işçilerin büyük bir bölümünün ise küreselleşmenin olumsuz etkilerini yaşadığını söylüyor. Monks, Avrupa'nın küreselleşme ile mücadele edebilmek için dayanışma ve tutarlılığa ihtiyacı olduğunu da vurguluyor. ETUC, 1973 yılında işçilerin ortak menfaatlerini Avrupa düzeyinde tek bir ağızdan savunmak amacıyla kuruldu. Monks, konfederasyonun birinci hedefini, "Avrupa Sosyal Modeli'ni desteklemek, çalışanlar ve ailelerinin insan ve vatandaşlık haklarından tam onlamıyla yararlanabilecekleri, yüksek yaşam standartları sürdürebilecekleri barış ve istikrar içinde bir Avrupa geliştirmek" olarak tanımlıyor. Avrupa Sosyal Modeli ise tam istihdamla sosyal korunma, eşit fırsatlar, iyi kaliteli işler, sosyal ekonomik büyüme, sürekli gelişen çalışma ve yaşam koşullarıyla bireleşen bir toplumu içeriyor. ETUC bugün 36 Avrupa ülkesinden 83 sendikal birliği temsil ediyor. Serbest işgücü dolaşımı, sosyal damping için bir bahane olmamalı "ETUC olarak AB genişlemesini her zaman destekledik ve üye ülkeleri istihdam piyasaları önündeki engelleri kaldırmaları için her zaman uyardık" diyor Monks. Fakat dikkat çektiği önemli bir nokta var. O da serbest işgücü dolaşımının, "adil tutum ve standartların yukarı çekilmesi ile el ele gelişmesi." Bu görüşünün açıklaması ise şöyle: "İşçilerin hizmet sunma özgürlügünü kullanarak, çalışma koşullarındaki farklılıkları kendi çıkarlarına kullanmalarına izin veren bir AB'ye karşıyız. Serbest işgücü dolaşımı sosyal damping için bir bahaneye dönüşürse, bu durum üye ülkelerdeki mevcut maaş oranlarının düşmesine, çalışma koşullarının gerilemesine ve işçilerin en az ücret aldıkları alanlarda iş kaybına yol açar. Bu tür gelişmeler, AB genişleme sürecini de olumsuz etkiler."