Avrupalı ve ABD'li şirketler kuru fırsat bilip şirket satın almaya başladı
ABD ve Avrupa merkezli şirketler, kurun geldiği seviyede oluşan alım fırsatını değerlendirip Türkiye'den alıma geçti. KPMG'de birleşmelere bakanların 'tam kapasite ile' çalıştığını anlatan Başkan Murat Alsan 2018'in satın almalar açısından hareketli geçeceğini öngörüyor.
Özlem ERMİŞ BEYHAN
Bundan bir süre önce Türkiye'ye gelip şirketleri incelemiş yabancı yatırımcı, kurun geldiği seviyeyi fırsat bilerek alıma geçti. KPMG Türkiye Başkanı Murat Alsan bu trendi çok yoğun biçimde gözlemlediklerini söyleyerek, "Öyle gelip bakmıyorlar da, işlemi bitiriyorlar. Şu anda due diligence yapan arkadaşlarımızın tamamı dolu. Sadece geçtiğimiz hafta 4 işlem gerçekleştirdik" diyor. Türkiye'nin ev ödevlerini yapması halinde 2018'in çok olumlu geçmesini bekleyen Alsan, öngörülerini paylaştı.
2018 genel olarak iyimserlikle başlanan bir yıl olarak görünüyor. Siz yeni yıla nasıl bakıyorsunuz?
Ben de sizi teyit edeceğim. Bu olumlu beklentileri 2017 yarattı. Öncelikle dünya hakikaten iyi büyüdü. Öncelikle gelişmekte olan ülkeler olmak üzere gelişmiş ülkeler, Amerika'sı, Avrupa'sı gayet iyi büyüdüler. Beklentileri yükselttiler. Türkiye de bir önceki yıla göre iyi bir büyüme yakaladı. Yüzde 6 civarı arı bir büyüme çok müthiş bir rakam. Çin civarı büyüyor Türkiye. Bu gelişmeler her sektörde iş yapanlara ara pozitif bir gelecek vadediyor. İhracatçılarımız için pazar olan ülkelerdeki büyüme önemli. İçerideki yatırımlarda gelişmeler pozitif.
"Bir süre önce gelip şirket beğenenler şimdi işi bitiriyor"
Murat Alsan, yabancı şirketlerin Türkiye'ye ilgisinin 2018 yılında süreceğini belirtiyor. Peki hangi firmalar hangi motivasyonla ne tip firmalarla ilgileniyor? Alsan detayları şöyle ortaya koyuyor:
- Geçtiğimiz yıllarda Türkiye'yi analiz etmiş şirketler şu anda gelip alım gerçekleştiriyor. Burada kurun geldiği seviye çok belirleyici. Yani siz gelmişsiniz, bir şirketi beğenmişsiniz ama bir nedenden ötürü alımı gerçekleştirmemişsiniz, şu anda o aktifler daha iyi fiyatlarla alınabiliyor.
- Daha önce bir inceleme yapıldığı için çok da fazla düşünmüyorlar. Satış çok hızlı tamamlanabiliyor. Her sektörden her büyüklükte Türk şirketlerine talip yabancılar. İşlemler de gerçekleşiyor.
Yılın başı ile sonu arasında önemli bir dönüş yaşandı
Yatırımlar derken yabancı yatırımları kastediyorsunuz değil mi? Nasıl bir seyir gözlemliyorsunuz orada?
Direkt yatırım bizim üzerimizden geçiyor biliyorsunuz, due diligence'ları yapan önemli şirketlerden en biri KPMG. Şu anda Türkiye'dedeki şirketlere yoğun şekilde ilgi var. İşlemler de gerçekleşiyor. Yani ilgi sadece bir bakma, sorma gibi değil, satışlar oluyor. Bu anlamda çok pozitif bir görüntü var. Burada ada yapmamız gereken ev ödevleri var elbette ama biz de 2018'in iyi bir yıl olmasını bekliyoruz.
Nasıl bir ilgi gözlemliyorsunuz siz şirket olarak?
Şu an devam eden 7-8 işlem var şirketimizde. Geçen hafta 4 satış işlemini tamamladık. 2018'e böyle girdik. Due diligence yapan arkadaşlarımız tamamen dolu. İyi bir performans bu.
"Satışın ekonomiye iki taraflı etkisi oluyor"
"Bir yabancı şirket Türkiye'den bir alım yaptığında bunun çok yönlü etkisi oluyor. Bir yandan bir sermaye transferi gerçekleşiyor, Türkiye'deki şirketin sahibi bu parayı çoğunlukla yeni yatırıma aktarıyor. Alım yapan şirket de bir yatırım yapıyor, know how transferi gerçekleştiriyor. Yani hem satan hem de satın alan tarafından ekonomiye pozitif etkisi oluyor işlemin."
ABD ile vize krizinin beklenmedik hızda çözülmesinin de moral etkisi olmuş mudur bu noktada?
Elbette, ayrıca Avrupa ülkeleri ile de yaşanan sıkıntıların ardından bu ülkelerden Türkiye'ye son birkaç haftadır çok pozitif sinyaller geliyor. Tekrar ilişkileri kuvvetlendirmek istiyoruz diyorlar. Bu çok olumlu bir gelişme çünkü bu pazarlar hem ihracat pazarlarımız. Ayrıca örneğin Türkiye'ye en çok yatırım yapanlar Alman şirketleridir. ABD ile vize sorunun çözümü de, burada bir pozitif dönüş olduğunu net bir biçimde ortaya koyan bir gelişme olarak algılandı.
Bu paralelde Türkiye'deki şirketlerle ilgilenen yatırımcılarda batıdan bir artış var mı? Var. Burada önemli bir dönüş oldu. 2017'nin başında daha çok doğudan ve güneyden yatırım gelmeye başlamıştı. Şu an tekar dengelendi, Avrupa ve ABD'den ilginin artması ile artık dengeli bir şekilde ilerliyor. Yılın başı ile yılın sonu arasında böyle bir değişim yaşadı Türkiye'ye yatırımcı ilgisi. Ortadoğu ağırlıklı yatırımların yerini tekrar Avusturya, Almanya, Hollanda yatırımları almaya başladı.
Yabancı şirketlerin Türkiye'deki varlıklara ilgisini önceki yıllarla kıyaslasanız?
2016'ya göre ciddi bir artış söz konusu. Geçen yıl da hareketliydi ama dediğim gibi yıl içinde bir değişim oldu; doğudan batıya doğru döndü ilgi. Yılın ikinci yarısında daha çok batılı şirketler ilgilenmeye başladı Türk firmalarla. Amerika merkezli şirketlerin de ciddi ilgisini gözlemliyoruz.
"Elektrikli otomobili üreterek Türkiye 1 taşla 4 kuş vurabilir"
"Otomotiv sektörünün önünde büyük bir 'challenge' var. Elektrikli otomobil herkesin ajandasına girdi. Bence Türkiye bir taşla, üç- dört kuşa ateş edebilecek bir formül buldu. Hem kendi otomobilimizi üretelim ve bu elektrikli olsun. Enerji ithal ediyoruz, ithalat-ihracat dengesine bir çare. Çevre açısından, merkezinde Ar-Ge olan bir ekosistem yaratabilir. Bu yeni teknoloji öyle bir şey ki, mesai harcarsanız sahibi siz olabiliyorsunuz. Türkiye bu treni bir yerden yakalarsa sıçrayıp gidebilir. Müthiş bir fikir. Zorlukları var ama başarılması durumunda ekonomimize, sanayimize müthiş bir katkı yapabilir. Biz de örneğin şu anda KPMG araçlarını elektrikliye dönüştürmeyi düşünüyoruz."
Turizmde de bu dengenin düzeleceğine dair sinyaller alıyoruz. Sektörel olarak baktığınızda hangi sektörler ön planda olacak 2018'de?
Bir kere önceliğe bankacılığı koymam gerek. 2017'de ciddi bir büyüme yakaladı. KGF'nin çok olumlu etkisiyle sektörün yakaladığı büyüme tüm ekonomiye yansıdı. Hatta vergi gelirleri kanalıyla kamuya da yansıdı. Çok iyi bir uygulama oldu. KGF'nin etkisinin 2018'de de devam etmesi gerekir. Şu an tam öngöremiyoruz ama sektörel bazı önceliklendirmelerle, ihracatın, ArGe önceliklendirmesi ile devam edeceğine dair sinyaller alıyoruz. 2018'de kaynak ve fonlama tarafının düşünülüp çözülmesi gerek. Bankacılık sektörünün şimdi teknoloji ile müthiş bir sınavı var. Müşteriler büyük bir hızla internet ve mobile geçiyorlar. 32 milyon müşteri mobilden işlem yapar hale geldi. Dolaysıyla banka ile müşterilerin iletişim kanalı değişiyor.
Her sektörde teknolojinin getirdiği bir dönüşüm yaşanıyor. Bu aynı zamanda bir fırsat değil mi?
Evet ama elde bir şube ağı var. Orada da bir tehdit yaratıyor. Ama tüm sektörlerde teknoloji ile yüzleşme durumu var. Bankacılık hem verimlilik hem de güvenlik anlamında zorlu bir dönüşümle karşı karşıya. Siber saldırılar en çok finans sektörünü hedef alıyor. 2018'de tüm sektörler açısından siber güvenlik ön planda olacak.
"Avrupa'nın başarısı şaşırttı"
"Avrupa ekonomisindeki büyüme şaşırttı. Yüzde 3 büyümelerden bahsediliyor. Biz ABD'yi daha iyi görüyorduk. Ama son bir yılda Avrupa önemli bir toparlanma yaşadı. Bunun birkaç sebebi olduğunu düşünüyorum. Bunun ilk nedeni finansal krizin atlatılmış olması. Sanki tünelin ucu göründü Avrupa'da. Bankacılık sektöründe önemli bir muhasebe standardına geçildi. Biz bu standardın etkisini KPMG olarak ölçüyoruz. Türkiye'deki etkisi neredeyse 0, karşılık seviyesi aynı devam ediyor. Avrupa'ya bakıyoruz yüzde 30 gibi yükseltiliyor karşılık oranları. Avrupa 2008 sonrası hasarı artık bu yıl ve önümüzdeki yıl kapatmış olacak."
Otomotivde müthiş bir dönüşüm yaşanıyor. Paylaşım ekonomisinin tüm dengeleri değiştirdiğinden bahsediliyor. Orada nasıl bir trend izliyorsunuz?
Türkiye'nin çok güçlü bir otomotiv sektörü var. İyi bir yıl geçirdik, 2018'e de olumlu girdi. Ancak yapısal sorunlar var. Sektör belirli bir yere geldi, çok iyi bir üretici ancak Ar-Ge sınırlı. Türk otomotiv sektörü üretimle gelebileceği sınırlara dayandı bence. Artık Ar-Ge ile ilerlemesi gerekiyor. Aslında ekonomimizin tamamı için bunu söyleyebiliriz. Perakende keza öyle. Şirketlerimizin elinde çok büyük bir data var. O datayı ne kadar kullanılabilir bilgiye dönüştürüyorlar? Dünyanın gittiği yer orası ve bizim şirketlerimizin de buna çalışıyor olması gerekiyor. Orada büyük bir hazine var. Data analitiği dediğimiz konu, yanında kişisel verilerin korunması konusunu da getiriyor. Türkiye o alanda önemli bir sıçrama yaptı. O noktada regülasyon anlamında attığımız her adım bizi bir üst basamağa çıkarıyor.
Regülasyonlar derken, yabancı yatırımcının Türkiye'de izlediği, ivedilikle beklediği hangi düzenlemeler var?
Türkiye'nin regülasyon kalitesi 2002'den sonra ciddi bir düzelme yaşadı. Yoğun bir regülasyon dönemi yaşadık, 2010- 2011'e kadar. Daha sonra dikkat jeopolitik gelişmelerle başka tarafa kaydı. Türkiye, regülasyon kalitesini artırdığı her dönemde zenginliğini de üretimini de ihracatını da artırdı. Şimdi Türkiye'nin tekrar o banda dönmesi gerekiyor. Örneğin KDV ile ilgili bir düzenlemeye ihtiyaç var; ihracatçı KDV'yi geri almakta zorlanıyor. Gıda arzını regüle edecek bir düzenleme, enflasyonu da dizginleyebilir. Teşviklerle ilgili düzenlemelere ihtiyaç var.
"Kredi almaktansa ortak almak çok daha ufuk açıcı olabilir"
"Yabancı yatırımcının bir şirkete girmesinin çok sayıda avantajı var. Sadece fonlama açısından değil; teknoloji, know how, ilave pazarlar. Hakikaten şirketlerimize ufuk açabilirler, açıyorlar da. Şirketlerimizin ajandasında yabancı yatırım almak yoksa, bunu almalarını öneririm. Kredi kullanmaktansa bir ortak almak iş açısından çok daha katkı yapacak bir şey olabilir. Burada şirketlerimizin şeffaf olması gerekiyor. Kurumsal yapılarını güçlendirmeleri, iç kontrol sistemlerini hazırlamaları lazım."
Siz KPMG olarak nasıl bir 2017 geçirdiniz ve bu yıla dair beklentiniz ne?
Biz jeopolitik gelişmeler nedeniyle bir miktar endişeliydik ama beklediğimizden daha iyi bir yıl geçirdik. Yüzde 20 civarı büyüdü şirket. 100 ülkenin olduğu EMEA bölgesindeyiz. İngiltere'den Rusya ve Hindistan'a kadar geniş bir coğrafyayı içeren bu bölgede en hızlı büyüyen 3'üncü ülke olduk. 1200 çalışanımız var; hepsi beyaz yaka. Büyümemizi sürdüreceğiz.
"Yabancılar 15 Temmuz sonrası nasıl bu kadar hızlı toparlandığımızı soruyor"
Murat Alsan, yabancı yatırımcıların gündeminde erken seçimin olup olmadığını sorusuna şöyle yanıt veriyor: "Son bir yıldır yabancı yatırımcıdan Türkiye ile ilgili çok fazla soru geliyor. Bilgi almak istiyorlar. Politik istikrar da seçim de gündeme geliyor. Her konuyu merak ediyorlar. 15 Temmuz'u anlatmakta zorlanıyoruz. Ama en çok o yaşananlardan sonra nasıl bu kadar hızlı toparlanıldığını anlamakta zorlanıyorlar, bu konuda soru geliyor." Peki OHAL'i soruyorlar mı? Alsan, "Bize o yönde bir soru gelmiyor. Biz işlemi gerçekleştirenler olarak böyle bir endişeyle karşılaşmıyoruz" diyor.
"İtalya'da köprü üzeri hanlar, Amsterdam'ın dar evleri hep regülasyonlar yüzünden"
"Regülasyonlar görünenden önemlidir. Bir örnek vereyim: Amsterdam'da vergiler, evin cadde üzerinden aldığı paya göre hesaplanır. Bu nedenle evler dar, içeri doğru uzundur. Floransa'da köprülerin üzerinde iş hanları vardır. Çünkü iki tarafta da şehir devletleri ve uyguladıkları vergiler var ama köprünün üzeri vergiden muaf. O nedenle köprülerin üzerinde hanlar oluşmuştur. Yani regülasyon hayatı ciddi biçimde şekillendirir."