Bankacılar: Bu dönemde mali disiplinin korunması son derece önemli

Bankacılar: Bu dönemde mali disiplinin korunması son derece önemli

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Bankacılar, uluslararası piyasalarda yaşanan gelişmelerin enflasyonu yükseltici etki yaptığına dikkat çekerek "Bu dönemde mali disiplinin korunması son derece önemlidir" yorumunda bulundular. Cumartesi günü Devlet Bakanı Mehmet Şimşek ve Maliye Bakanı Kemal Unakıtan tarafından açıklanan Orta Vadeli Program'a göre faiz dışı fazla hedefi (FDF) bu yıl için yüzde 3.5'e inerken, oran 2009'da yüzde 3, 2010'da yüzde 2.7, 2011'de yüzde 2.5 ve 2012'de yüzde 2.4 olarak hedeflenecek. Orta vadeli mali çerçevenin hazırlanma amaçları arasında istihdam paketi, mahalli idareler reformu ve GAP yatırımlarına hız kazandırılması sayıldı. Hükümetin açıklamaları büyümeye vurgu olarak görüldü. Konjonktür nedeniyle Türkiye'nin önümüzdeki dönemde geçmişe göre daha az oranlarda büyümesi öngörülürken Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ise yine hafta sonu yaptığı açıklamada enflasyonla mücadelede mali disiplinin para politikası kadar önemi olduğunu ifade ederek, fiyat istikrarının orta ve uzun vadede büyümeyi desteklediğini kaydetti. Bankacılar ise ne hükümetin, ne de Merkez Bankası'nın yanında yer aldı. Yüzde 3.5'lik hedefin uygun olup olmadığı konusunda kararsız olan bankacılar, tutturulması durumunda piyasalar için geçerli olabileceğini fakat tutturulmaması durumunda ise ne gibi önlemler alınacağı kısmının eksik kaldığını dile getiriyor. Yine bankacılara göre Amerika'dakine benzer bir durum ortaya çıkıyor. İç talebin büyümediği yerde, devletin kontrolü devreye giriyor. Hangi oran uygun, bilmiyorum İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Aykut Demiray: Türkiye'nin son yıllarda gösterdiği ekonomik performansın temelinde kanaatimce bütçe disiplini yer almaktadır. Bu da faiz dışı fazla olarak ifadesini bulmaktadır. Şu anda dünya çapında problem yaşanıyor. Bunun yanı sıra Türkiye'de de iç ve dış faktörlerin etkisi ile enflasyonun yüzde 10'un altına kolayca inemeyeceği görülmekte. Böyle bir ortamda bütçe disiplini ve korunması son derece önemlidir. Bununla birlikte son yıllardaki faiz dışı fazla politikasının olumsuz sayılacak sonucu da kamu yatırımlarını azalması veya durması şeklinde ifade edilebilir. Bu, işsizlik gibi daha temel konulara da etki yapar. Dolayısıyla burada bir tercihle karşı karşıyayız. Bu tercihin farklılaştırılmasının sonuçları olacaktır. Türkiye'de henüz fiyat istikrarı oturmuş değil. MB enflasyon hedeflerini tuttarmakta güçlük çekiyor. Böyle bir ortamda faiz dışı fazla hedefinin, revize edilmesinin çok dikkatli yapılması gereken bir süreç olması gerekir. Bunun yanı sıra, ben kişisel olarak hangi faiz dışı fazla oranının Türkiye'ye uygun olduğunu bilmiyorum. Bu eski dönemde yüzde 6.5 gibi yüksek orandı şimdi yüzde 3.5 gibi yine yüksek bir oran telaffuz ediliyor. Dolayısıyla sorumluluk taşıyan kişiler herhalde bu revizyonu bilerek yapıyorlardır. Ekonomik büyemeye katkı yapacağı açık. Türkiye'nin faiz dışı fazla vermeye ihtiyacının olduğunu düşünüyorum. Ancak, 6.5'mi, 3.5'mi, kestiremiyorum. ABD'nin benzer durumu ortaya çıkıyor Anadolubank Genel Müdür Yardımcısı Berkan Tamer: Yeni bir ekonomik programmış gibi yansıtılıyor. Ne detayı ne kapsamı var. Yeterince doyurucu değil. Eski haliyle şu anki rakam arasındaki rakamın bir şekilde fonlanması gerekiyor, bu da borçlanma şeklinde olacak. Bizim bütçemiz fazla vermediği için, harcamaları artırmak, bütçe açığını artırmak demektir. Faiz dışı fazla vermenin nedeni Türkiye'nin borçluluğunu düşürmekti. Ekonomik büyüme açısından içerde bir talep yaratılması açısından hükümet doğru bir şey yapıyor. Talep epey azalmış durumda. Bireysellerin talebinin olmadığı ortamda devletin bu görevi üstlenmesi gibi bunun yansımaları olacak. Faiz dışı fazlayı azaltıp bir şekilde enflasyonu artırmak anlamına geliyor. Enflasyonun arttığı bir ortamda tek haneli enflasyon hedefi kolayca savunalacak bir şey değil. Bu durumda, MB'nin faizleri yükseltmesi kaçınılmaz olacaktır. Amerika'nın yaşadığı duruma benzer bir durum ortaya çıkıyor, iç talep azalıyor, enflasyon yükseliyor. İç talebin büyümediği yerde, devletin kontrolü devreye giriyor. Bizde de olan bu." Önlemler eksik kaldı Finansbank Genel Müdür Yardımcısı Kerim Rota: Faiz dışı fazladaki indirim, Türkiye'nin borç yükünün azalıp artmasına göre önemli bir kriter. Faiz dışı fazla indirildiğinde baktığımız şey, Türkiye'nin ileriye dönük borç yükünün artıp artmayacağı. Hükümetin açıkladığı rakamlar ulaşılabilir gibi görünüyor. Ancak faiz dışı fazlayı yüzde 3.5'a, indirdiğinde bunun tutmaması durumunda ne gibi önlemler alınacağı eksik kaldı. IMF anlaşması varken, çeşitli yaptırımlar oluyordu. Tutması durumunda ise piyasalar açısından geçerli bir rakam. Mantıklı, iyi planlanmış oran olarak görüyorum. MB tarafında ise faiz dışı fazlanın yüzde 4.5'lerden yüzde 3.5'e geriliyor olması mali disiplinden uzaklaşmak olarak algılanacaktır. Buna yönelik olarak faiz artırımları gündeme gelecektir. Bu da reel faizi artırıcı etki oluşturabilir. MB'nin görüşlerine aynen katılıyorum Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Tolga Egemen: Ülkenin cari açığının yurtdışında soru işaretlerine yol açtığı ve bu cari açığın finansman kalitesinin, azalan doğrudan yabancı yatırımlar nedeniyle bozulduğu, üstelik bütün dünyada enflasyonun çok büyük tehdit olarak ortaya çıktığı böyle bir dönemde bütçe disiplininden uzaklaşılıyor intibanı yaratmanın piyasalar için son derece olumsuz olduğunu düşünüyorum. Merkez Bankası'nın görüşlerine aynen katılıyorum. Sachs: FDF revizyonu kırılganlığı artırabilir Yatırım bankası Goldman Sachs, faiz dışı fazla hedefinde yapılan revizyonun Türkiye'nin kırılganlığını artırabileceği uyarısında bulundu. Danske Bank ise hedefin düşürülmesinin MB'yi faiz artırmaya iteceğini öngördü. Hükümetin faiz dışı fazla hedefinde yaptığı indirim yabancı yatırım bankalarının da gündemine geldi. Yatırım bankası Goldman Sachs, ekonomi yönetiminin faiz dışı fazla hedefinde yaptığı revizyonun Türkiye'nin kırılganlığını artırabileceği uyarısında bulundu. Bankanın raporunda, yüzde 3 düzeyindeki faiz dışı fazlanın borç stokunda düşüş için yeterli olduğu belirtilirken, revizyonun zamanlamasını talihsiz olarak nitelendirdi. Danske Bank ise, faiz dışı fazla hedefinin düşürülmesinin, Merkez Bankası'nı faizleri en kısa zamanda artırmaya iteceği öngörüsünde bulundu.