Bankacılıkta güveni en çok siyasi gelişmeler etkiliyor
BDDK, Temmuz-Eylül 2008 dönemi Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketinin sonuçları açıklandı
ANKARA - Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) Bankacılık Sektörü Yönetim Kesimi Anketine göre bankacılık sektörünü ve sektöre olan güveni en fazla etkilemesi beklenen faktörler arasında siyasi gelişmeler öne çıkarken makroekonomik gelişmeler ise bu faktörden sonra geldiği görüldü.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), 94 üst düzey banka yöneticisi tarafından cevaplanan Temmuz-Eylül 2008 dönemi Bankacılık Sektörü Yönetici Kesimi Beklenti Anketinin sonuçları açıklandı.
Buna göre, mevduat ve kredi faiz oranlarında, tüketici fiyatları endeksinde (TÜFE), cari açık ve bütçe açığında artış, karlılıkta ve bireysel kredi hacimlerinde düşüş gibi olumsuz beklentilerin devam ettiği ve bankacılık sektörünün riskliliğinin artmasının öngörüldüğü gözlendi.
Ayrıca katılımcıların çoğunluğu takipteki ticari ve bireysel kredilerde artış bekliyor. Ancak, gayri safi milli hasıla (GSMH), ticari krediler ve bankaların toplam aktif büyüklüğünde artış beklentisi devam ediyor. Cari açığın artacağına ilişkin beklentilerin bir önceki anket döneminde yüzde 53 iken bu anket döneminde yüzde 83'e ve bütçe açığının GSMH'ye oranına ilişkin beklentilerin bir önceki anket döneminde yüzde 21 iken bu anket döneminde yüzde 64'e çıkarak önemli ölçüde arttığı görüldü. Ankette, TÜFE'nin artacağı beklentisine sahip katılımcı oranı yüzde 89 ile anketin yapılmaya başlanıldığı Ekim 2005 tarihinden beri en yüksek seviyeye ulaştı.
İç borçlanma faizinde artış bekleniyor
Enflasyon oranındaki artış beklentisine paralel olarak iç borçlanma faiz oranındaki artış beklentisi yüzde 89 seviyesinde gerçekleşti. ABD dolar kuruna ilişkin artış beklentisine sahip katılımcı oranı bir önceki anket dönemine göre hafif bir düşüş göstererek yüzde 62 oldu.
Fon kaynaklarının faiz oranlarının sorulduğu sorularda artış beklentilerinin bütün sorularda önemli ölçüde arttığı görüldü. Özellikle Türk Lirası fon kaynakları olan YTL mevduat ve TCMB bankalar arası para piyasası kısa vadeli faiz oranlarında artış bekleyen katılımcı sayısının bir önceki anket dönemine göre yüzde 100'ün üzerinde artış göstermiş olduğu dikkat çekti. Buna göre, artacak beklentisine sahip katılımcı oranı 3 ay vadeli YTL mevduat faiz oranında yüzde 88, 3 ay vadeli döviz tevdiat hesabı (Dş) faiz oranında yüzde 62, TCMB bankalar arası para piyasası kısa vadeli faiz oranında yüzde 84, bankaların yurt dışı borçlanma faiz spreadinde ise yüzde 84 seviyesinde.
Ankette yurt içi kaynakların maliyetlerinin de önemli ölçüde artacağı beklentisi görüldü. Bu artış beklentileri, bankaların aktifte yer alan uzun vadeli ve sabit faizli plasmanlar yerine daha kısa vadeli ve değişken faizli varlıklara yönelmesi sonucunu doğurabilecek.
Kredi faiz oranlarında artış beklentisi
Kredilerin faiz oranlarında ağırlıklı olarak artış yönünde olan beklenti artarak devam ediyor. Faiz oranlarında artış yönünde beklentiye sahip katılımcı oranı konut kredilerinde ve diğer tüketici kredilerinde yüzde 84, ticari kredilerde yüzde 91, kredi kartlarında ise yüzde 28 seviyesinde. Konut, tüketici ve ticari kredi faiz oranlarına ilişkin artış beklentisi son bir yılın en yüksek seviyesine ulaştı.
Kredi hacimlerine ilişkin sorularda ticari ve kredi kartları kredi hacimlerinde artış, konut ve taşıt kredilerinde azalma beklentisinin devam ettiği görüldü. Artış beklentisine sahip katılımcı oranı konut kredilerinde yüzde 38, taşıt kredilerinde yüzde 22, ticari kredilerde yüzde 61, kredi kartlarında yüzde 73 seviyesinde oldu.
Konut ve taşıt kredisi hacimlerinde daralma beklentisi hakimken ticari kredilerde ve kredi kartlarında artış beklentisinin olması, bankaların faiz oranlarının artması durumunda uzun vadeli ve sabit faizli bireysel krediler yerine, ticari krediler ile kısa vadeli kredi kartlarına yönelme eğiliminden kaynaklanabileceği değerlendirildi. Kredi hacimlerini etkileyebilecek faktörlere ilişkin sorularda, ticari kredilerin ticari iç talepteki artma ve azalmadan en fazla etkilenebileceği, bireysel kredilerin ise bir önceki anket döneminde olduğu gibi tüketim talebindeki artma/azalma faktöründen etkilenebileceği ifade edildi.
Karlılığın azalacağı beklentisi en yüksek seviyede
Bankacılık sektörü aktif büyüklüğüne ilişkin artış beklentisine sahip katılımcı oranı bir önceki anket dönemine göre (yüzde 79) hafif bir artışla yüzde 82 olarak gerçekleşti. Sektörün karlılığına ilişkin beklentilerde ise katılımcıların yüzde 46'sı karlılığın aynı kalacağını, yüzde 38'i artacağını, yüzde 16'sı ise azalacağını belirtti.
Karlılığı etkileyebilecek en önemli faktör olarak da yüzde 69 oranıyla faiz marjındaki değişmeler gösterildi. Karlılığın azalacağına dair beklenti oranı son bir yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Bu duruma, bankaların aktifleri içerisinde yer alan uzun vadeli ve sabit faizli varlıkların kısa vadeli kaynaklarla fonlanmasının faiz oranlarındaki artış sonucu giderek daha yüksek maliyete sebep olmasının neden olduğu düşünülmekte.
Mevduat
Anket katılımcılarının yüzde 70'i en fazla artış göstermesini bekledikleri fon kaynağı olarak mevduatı gösterdi. İkinci sırada yüzde 14 ile para piyasaları, üçüncü sırada yüzde 11 ile özkaynaklar geldi. Mevduat faiz oranlarındaki artış beklentisine rağmen mevduatın en fazla artış gösterecek fon kaynağı olarak görülmesinde uluslararası piyasalarda görülen likidite sıkıntısının hafiflemiş de olsa devam etmesinin sonucunda yurt dışı kaynaklı fon sağlama güçlüğünün etkisinin olduğu düşünüldü.
Bankacılık sektöründeki yabancı sermaye payında artık önemli bir değişiklik beklenmiyor. Beklenti yüzde 83 oranında yabancı sermaye payının aynı kalacağı yönünde oldu. Artış bekleyenlerin oranı yüzde 16'ya geriledi. Bu gerilemede, uluslararası piyasalarda yaşanan dalgalanmanın gelişmekte olan ülkeleri nispeten riskli hale getirmesinin, yurt içi bankaların karlılık beklentilerinin düşmüş olmasının ve gelişmiş ülkelerde yaşanan likidite sıkıntısının başka alternatif yatırım olanakları doğurmuş olmasının etkili olabileceği değerlendirildi.
Siyasi riskler
Bankacılık sektörünü ve sektöre olan güveni en fazla etkilemesi beklenen faktörlerin sorulduğu sorularda siyasi gelişmelerin öne çıktığı, makroekonomik gelişmelerin ise bu faktörden sonra geldiği görüldü. Aynı şekilde anket katılımcılarından bankacılık sektörünü etkileyebilecek konular hakkındaki görüşlerini serbestçe yazmalarının istendiği soruda, katılımcılar ağırlıklı olarak siyasi bir belirsizlik oluşması durumunda yaşanacak risklere dikkat çekti.
Sektörün riskliliğine ilişkin soruda ise katılımcıların yüzde 90'ı riskliliğin artacağını beklediklerini ifade etti. En önemli risk kaynağı olarak ise sırasıyla katılımcıların yüzde 41'i kredi riskini, yüzde 34'ü faiz riskini, yüzde 21'i likidite riskini gördüklerini belirtti.
Likitide riski
Bir önceki anket döneminde en önemli risk kaynağı olarak görülen likidite riskinin üçüncü sıraya düşmüş olması ve faiz riskinin önemli ölçüde artmış olması dikkat çekti. Anket sonuçlarından, siyasi gelişmelerin ve uluslararası piyasalarda yaşanan gelişmelerin beklentilerin oluşmasında etkili olduğu görüldü.
Uluslararası piyasalarda özellikle enerji ve emtia fiyatlarında yaşanan artışların yarattığı enflasyonist baskı faiz oranlarında önemli ölçüde artış beklentisine, karlılıkta ise azalma beklentisine sebebiyet verdi. Siyasi gelişmeler ise özellikle sektörün üstlendiği risklerin önemli ölçüde artacağı yönünde beklenti oluşturdu.
Bütün bu olumsuz beklentilere rağmen GSMH ve bankacılık sektörü aktif büyüklüğüne iliŞkin artış beklentilerinin devam etmesi ekonomik durgunluk yaşanmasının beklenmediği gösterdi. Siyasi gelişmeler, uluslararası piyasalarda var olan belirsizlik ve mal ve enerji fiyatlarında yaşanan artışlar nedeniyle, sektör yöneticilerinin Nisan 2008 dönemi anketinde yer alan temkinli iyimserliğinin biraz daha olumsuza döndüğü görüldü.