”Başbakan'ın şikayet etmeye hakkı yok”

CHP lideri Baykal, Başbakanın "Bankaların çok önemli bir kısmını yabancılara sattığını" ifade etti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bankacılık sektöründen şikayet etmeye hakkı olmadığını savunarak, "Bankaların çok önemli bir kısmını yabancılara satan sen değil misin? Şimdi kime şikayet ediyorsun?" dedi.

Baykal, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve iktidarın sıradan, suçlayıcı ve sorumluluğu karşısındakine aktarmaya yönelik polemiklerle Türkiye'nin ciddi sorunları karşısında tavır takınmaya çalıştığını iddia ederek, bu tavrın her alanda olduğu gibi ekonomide de kendini hissettirdiğini söyledi.

"Anlaşılıyor ki Başbakan'ın ekonomiye yönelik yaklaşımı karşısındakileri suçlayarak sorumluluğundan sıyrılma anlayışıdır, siyasal bir anlayışıdır" diyen Baykal, bunun yeni bir örneğinin Başbakan'ın Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'ne (TOBB) yönelik suçlamaları olduğunu söyledi. Başbakan'ın, "finans sektörünü, üzerine düşeni yapmamakla, TOBB'u da buna gereken tepkiyi göstermemekle" suçladığını ileri süren Baykal, ekonomik sıkıntıların nedenlerinin tartışılması bakımından bunun ilgi çekici bir nokta olduğunu bildirdi.

Ekonominin her alanında bir gerileme ve küçülme yaşanmasına karşın bankacılık sektöründe büyüme göstermesinin üzerinde durulması gereken bir konu olduğuna işaret eden Baykal, bunun altındaki nedenin hükümetin yüksek oranda borçlanması olduğunu iddia etti. Baykal, şunları kaydetti:

"Bunun altında Türkiye'de iktidarın, hükümetin son dönemde çok büyük bütçe açıkları vererek, çok büyük kamu açıkları vererek bu açıkları bu borçları borçlanarak karşılama zorunda kalması olayı yatıyor. Bankalar ihtiyacı olan reel sektöre, işadamlarına, KOBİ'lere, sanayiye finansman sağlamıyor. Kime finansman sağlıyor? Hükümete finansman sağlıyor. Hükümet borç istiyor, hükümet kredi istiyor. Hem de kolay kredi, risksiz kredi, 'acaba öder mi ödemez mi' diye bir soruya ihtiyaç bırakmayan bir kredi."

"TOBB Başkanını sıkıştıracakmış, Hadi canım sende"

Baykal, Hazine'nin piyasaya ciddi bir borç talebi ile çıktığını, bankaların da bu borcu verdiğini ve kar ettiğini ifade ederek, "Sonra da Başbakan 'bankalara sıkıştırın, işadamlarına kredi versin' diye bastırıyor. İşadamlarına kredi mi bırakıyorsun?  Türkiye'deki kredi imkanının tamamına yakınını devlet tüketmek durumunda. Devlet piyasadan borç almak üzere büyük bir taleple ortaya çıkıyor" diye konuştu.

Hükümetin yanlış bütçe planlaması nedeniyle ortaya çıkan açığın bankalardan karşılandığını ileri süren Baykal, bunun, "bankaların kaynaklarını kuruttuğunu" söyledi.

"Türkiye'de yaşanan sıkıntıların temelinde bütçe açığı önemli bir unsur olarak yer almıştır" diyen Baykal, bankaların ekonomiyi kurallarına göre oynadığını, ancak hükümetin bu kuralları yanlış yönlendirdiğini belirtti.

Baykal, "Ayrıca Başbakan'ın bankalar sektörüyle ilgili olarak şikayet etmeye hakkı yok. Bankaların çok önemli bir kısmını yabancılara satan sen değil misin? Şimdi kime şikayet ediyorsun? Sattığın yabancı sermaye... TOBB Başkanını sıkıştıracakmış, Türkiye'de bankaları satın almış olan Avrupa sermayesi TOBB Başkanı'nın sıkıştırması sonucunda KOBİ'lere kredi verecekmiş... Hadi canım sende" diye konuştu.

"Tarihi fırsat nedir?"

Türkiye'nin, son zamanlarda, birden bire tarihi fırsatlar yakaladığına yönelik resmi açıklamalar dinlediklerini kaydeden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hani, hükümet değişince petrol bulunur ya, yeni hükümete moral vermek üzere, muazzam petrol yatakları çıktığı müjdesi verilir. Kıbrıs'ta, Kafkasya'ya, terörü ortadan kaldırmak için tarihi fırsat... Bu müjdeleri aldık. Sayın Cumhurbaşkanı, Kürt sorunuyla ilgili tarihi fırsattan söz ediyor. Bu tarihi fırsat nedir? PKK, terörü bir mücadele yöntemi olmaktan çıkardı mı? Silah elde, terör tehdidi devam ediyor. Türkiye'ye sıcak mesaj vermek, şirinlik sergilemek üzere yapılan bir mülakatta dahi, vazgeçildiğine dair bir işaret yok. Hedefin ne olduğu konusunda ise bildiğimiz, Öcalan'ın 1999'da yakalandığında söylediği söylem.

Bu mücadelede, Türkiye'yi etnik temelde ayrıştırmaya çalışacak ara çözümler, zaman zaman önümüze gelir, gelecekte de gelecektir. Bu ara çözümler, Türkiye'yi ayrıştırmaya yöneliktir. İhtiyaç; etnik temeli bir kenara bırakarak, herkesin kimliğini özgürce yaşayacağı, anadilini özgürce öğreneceği, konuşacağı, yayın yapacağı, kimliğiyle iftihar edeceği ama tüm ülkeyle bütünleşmekten mutluluk duyacağı yönde çözümler. Önümüzde iki yol var; birisi, kimliklere saygı, ülkeyle bütünlük içinde olmamızı öngören çözümler, diğer yandan ayrışmaya yönelik ara çözümler. Bu konuda ciddi karar almamız lazım. Nereye hizmet edeceğiz? Birileri çok bilinçli olarak, etnik temelde ayrıştırmanın ara modellerini, çözüm diye, geçici dönemler için önerme yaklaşımı içindedir. Bu yaklaşım kimseye yararlı değildir."

"AKP'nin şahsi ihtiyacı, kendi çıkarına yönelik bekleyiş"

Baykal, Anayasa değişikliği çalışmalarını değerlendirirken, Hükümetten açıklamalar geldiğini, ancak "Şöyle bir Anayasa istiyoruz" denilerek, resmi bir açıklamanın yapılmadığını, sızdırılan projelerin olduğunu belirtti. Baykal, "Neyi, nasıl değiştireceğiz önemli değil ama Anayasa değişikliği yapalım" anlayışının, Türkiye'ye dayatılmak istendiğini öne sürdü.

Anayasa çalışmaları arasında Parlamento ve Cumhurbaşkanının görev süresinin uzatılmasının yer aldığının anlaşıldığını belirten Baykal, bir Anayasa ve bir Cumhurbaşkanlığı düzenlemesinin bulunduğunu, orada da Cumhurbaşkanının görev süresinin 5 yıl olduğunu anımsattı. Baykal, "Parlamentonun süresinin 5 yıl olabileceğine dair hiçbir hukuki cambazlık, kimseyi ikna edemez. Meclisin görev süresi 4, cumhurbaşkanın 5 yıldır. 71,5 milyon vatandaşımızın kaçı, Meclisin süresi 4 değil, 5 yıl, Cumhurbaşkanın görev süresi 5 değil, 7 yıl olsun diyor? Böyle bir talep, ihtiyaç, baskı, çözüm mü var? AKP'nin şahsi ihtiyacı, kendi çıkarına yönelik bekleyişi. Bu doğrultuda değişiklik yanlış olur" diye konuştu.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkının verilmesinin gündeme getirildiğini ifade eden Baykal, parlamentonun, iktidarın, yargıyla hesaplaşma projesine alet olamayacağını vurguladı. Baykal, "İşin bir garabeti de şu; iktidar partisinin çoğunluğu, kısa bir süre öne Anayasa Mahkemesi tarafından laiklik ilkesine karşı eylemlerin odağı olarak mahkum edilmiş bir çoğunluk. Şaka gibi bir şey. Bu çoğunluk, Türkiye'ye Anayasa hazırlayacak, Anayasa Mahkemesini, yargıyı düzenleyecek" dedi.