”Beklenti yönetiminin iyi yapılmadığı ortada”

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yalçındağ, kısa vadede acilen bir plana ihtiyaç olduğunu söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, halen 2009 büyümesinin eksi 4 ile artı 4 arasında tartışılıyor olmasının, beklenti yönetiminin iyi yapılmadığının belirgin bir örneği olduğunu belirtti.

TÜSİAD'ın 39. Genel Kurulunun açılışında konuşan Yalçındağ, Türk iş dünyası olarak bu dönemi ve dinamikleri iyi anlamak zorunda olduklarını vurguladı.

Yalçındağ, "Ancak henüz küresel krizin hangi safhasında olduğumuzdan bile emin değiliz. Üstelik krize yönelik geliştirilen önlem paketlerinin de ne derece etkili olabilecekleri belli değil. Krizin boyutlarına ilişkin bu belirsizlik, Türkiye üzerindeki etkisinin de tam olarak öngörülmesini zorlaştırıyor" diye konuştu.

Etkinin boyutlarının "teğet geçme" ile "yerle bir etme" arasında değişmesini girişimciler ve tüketiciler nezdinde ciddi bir belirsizliğe neden olduğunu belirten Yalçındağ, bu bilinmezlik ve gelecekten duyulan endişenin ekonomiye neredeyse durma noktasına getirdiğini söyledi.

Duran ekonominin çarklarının yeniden dönmeye başlaması için mutlaka bazı adımların atılması gerektiği görüşünde olduklarını ifade eden Yalçındağ, odaklanmaları gereken iki acil ve temel sorun bulunduğunu, bunların finansal sistemin sorunsuz çalışması ve reel sektörün krediye erişim kanallarının açık tutulması, yurt içi talebin uyarılması olduğunu anlattı.

"Acilen plana ihtiyacımız var"

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Yalçındağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ancak bir konu var ki ikisinden de daha önemli ve sonuçları itibarıyla belirleyici; beklenti yönetiminin doğru yapılması ve güvenin sağlanması. Beklentiler iyi yönetilemediğinde iç tüketim daha da hızlı daralacak, firmalar kontrolsüz bir küçülme sürecine girecek ve işsizlik artmaya devam edecektir. Bu kısır döngünün kırılması için öncelikle ekonomik durumun mümkün olduğunca gerçekçi bir analizinin yapılması gerektiği kanısındayız. Hükümetin, hane halkının ve firmaların bu analiz çerçevesinde mutabık olması ve mutabakat doğrultusunda bütüncül politikaların belirlenmesi ve kararlı adımların atılması elzemdir. İşte beklenti yönetiminde ve güvenin tesis edilmesinden kastımız budur. Ancak halen 2009 yılının büyümesini eksi 4 ile artı 4 arasında tartışıyor olmamız maalesef bu beklenti yönetiminin iyi yapılmadığının belirgin bir örneğidir. Acilen kısa vadede likidite sorununu çözecek, talebi uyandıracak ve uzun vadede de rekabet gücünün tahrip olmasını engelleyecek bir plana ihtiyacımız var."

"En temel önlemlerden biri vergilerin azaltılması"

Likiditenin artması ve talebin canlanması gerektiğini, bunu sağlamanın en temel önlemlerden birinin vergilerin azaltılması olduğunu vurgulayan Yalçındağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''En azından daha fazla vakit kaybetmeden kamu fon akımı da dikkate alınarak vergi yükümlülüklerinin makul bir faiz oranı ile ötelenmesi doğru olacaktır. Diğer önlem alanı, şirketler sektörünün yabancı para ihtiyacıdır. Bu problemin kısa dönemde IMF, Merkez Bankası, Hazine gibi kaynaklardan yararlanılarak oluşturulabilecek bir fon ile aşılması mümkündür. Tabii burada fonun nasıl ve ne şekilde yönetileceği de önemlidir. Fon, sağlıklı şirketlerin ödemede zorluk çektikleri kredileri için bir köprü finansman rolü görecektir. Bu çözüm reel sektör ile bankacılık sektörü arasındaki sorunların birbirini olumsuz etkilemesini de engelleyecektir. Öte yandan enflasyonist baskıların azaldığı görülmektedir. Merkez Bankasının izlemekte olduğu faiz indirim sürecinin iç talebe olumlu etkisi kısa sürede hissedilecektir.''

Yalçındağ, hazırlıkları tamamlanmış olan sektörel ve bölgesel teşvik sisteminin bir an önce yürürlüğe girmesinin, yoğunlaşan küresel rekabet ortamında Türkiye'nin rekabet gücünü korumasına imkan sağlayacağını kaydetti.

"AB ile ilişkilerin seyrinden memnun olmamız söz konusu değil"

Arzuhan Doğan Yalçındağ, son üç yılda AB ile ilişkilerin seyrinden memnun olmalarının söz konusu olmadığını vurgulayarak, her iki tarafa da hakim olan atalet ve güvensizlikten bir an önce kurtulunması gerektiğini söyledi.

Yalçındağ, ''Sayın Başbakanın Brüksel ziyaretini ve Başmüzakerecilik görevinin bir Devlet Bakanlığında kurumsallaşmasını bu açıdan çok olumlu karşılıyoruz. Bu yeni hamlenin süreceğini ümit ediyoruz. Bize göre yaşanan küresel ekonomik ve siyasal krizler AB ile Türkiye'nin birbirlerine duydukları ihtiyacı daha da belirgin hale getirmiştir. Siyaset seçkinlerinin kısır hesaplarla bunu henüz kabul etmemeleri bu gerçeği değiştirmez'' şeklinde konuştu.