”Biz yandık dersek bütün piyasalar daralır”

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, neyi, nerede, ne zaman, nasıl konuşulacağının bilinmesi gerektiğini söyledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bugünün show yapma zamanı olmadığını belirterek, "Eğer (Biz yandık, bittik, öldük, mahvolduk) dersek bütün piyasalar daralır, küçülür. Bugün 40 tane yutkunup, bir tane konuşma zamanı" dedi.

Hisarcıklıoğlu, Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) Ekim ayı Meclis Toplantısı'nda konuşma yaptı. TOBB Başkanı konuşmada, hükümetle, küresel kriz konusunda 3 tane çok önemli toplantı yaptıklarını ve Türk özel sektörünün görüşlerini hükümete aktardıklarını söyledi. Bugünün "yangının olduğu gün" olduğunu kaydeden Hisarcıklıoğlu, günün herkesle her şeyi konuşma günü olmadığını, neyi, nerede, ne zaman, nasıl konuşacağını bilmek gerektiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, şöyle devam etti:

"Mühim olan işin farkında olmak, neler yapılması gerektiğini söylemek, biz bunu ilettik, kararı alacak olan siyasi otorite. Söylemlerimiz çok önemli. Eğer (biz yandık, bittik, öldük mahvolduk) dersek bütün piyasalar daralır, küçülür. Tüketimde daralır, bu sefer 70 milyon olarak kendi ayağımıza kurşun sıkmış oluruz. Ama hiç bir şey yok, her şey güllük gülistanlık dersek ona da hiç kimseyi inandıramazsınız. Dünyada bir sıkıntı var, bu sıkıntıları düzgün bir şekilde karar vericiler neresi ise oraya iletmemiz lazım.Bu gün, hiçbirimiz için show zamanı değil, popülizm yapmanın zamanı değil. Bugün, 70 milyonun selameti için ne yapılması gerektiğini, karar verici mercilere iletme ve aktarma günü. Dikkatli olmamız lazım, söylemlerimiz önemli. Bugün 40 tane yutkunup, bir tane konuşma zamanı. Ama hastalığın da nereden geldiğini bilmemiz lazım, hastalık bir sanal dünyadan geldi."

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, krizin gelişmiş ülkelerden, gelişen ülkelere doğru kaydığını ve mali sektörden, reel sektöre doğru geçtiğini ifade etti. Hisarcıklıoğlu, küresel krizin Türkiye'ye etkilerine bakıldığında ise ilk etkisinin finansmanda (cari açığa, mali ve reel sektörün yurt içindeki kredi akışına, yatırım ve ticarete etkisini), dış ticaret konusunda ise ihracat pazarlarının daralması ve enerji, emtia faturasının azalması, kamu maliyesi alanında ise azalacak vergi gelirleri, artacak faiz gelirleri olduğunu söyledi.

"Türkiye'de tasarruf yok"

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, (devletin borcu yok, devlet iyi, siz de borçlanmasaydınız. Biz mi dedik size borçlanın, dövizle borç yaptınız) diyenler olduğunu kaydederek, "TL ile uzun vadeli kredi veren vardı da biz mi almadık" dedi. Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de tasarruf olmadığını ve başkasının tasarrufunun kullanıldığını belirtti.

Hisarcıklıoğlu, önümüzdeki dönemde azalan likiditeden dolayı kredi akışında bir aksama söz konusu olabileceğine işaret ederek, finans sektöründeki ağa gelen az kaynağın otomatikman reel sektörü de etkileyeceğini söyledi. Kredi bulmanın zor olacağını ve kredinin maliyetinin yüksek olacağını ifade eden Hisarcıklıoğlu, ihracat pazarlarının daralacağını, Güney Amerika, Afrika, Orta Doğu, Uzak Doğu ülkelerine açılınması gerektiğini kaydetti. TOBB Başkanı, ham madde fiyatlarının düştüğünü, bu durumun cari açığa pozitif anlamda bir etki yaratacağını da belirtti. Hisarcıklıoğlu, 2009 bütçesinin yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini de söyledi.

Özdebir: Bankalarımız gereksiz yere kredi çağırmamalılar

Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir de küresel finansal krizin artık gelişen ekonomileri de etkilemeye başladığını belirterek, Macaristan, Ukrayna, Güney Kore, Rusya ve Türkiye'nin bu etkileri yoğun yaşayan ülkeler arasında yer aldığını söyledi.

Yüksek cari işlemler açığının Türkiye'nin küresel kredi krizinden derin bir biçimde etkilenme riskini artırdığına dikkati çeken Özdebir, "Cari işlemler açığının hızlı bir biçimde kapanması büyüme hızında hızlı bir düşüşü beraberinde getirebilecektir. Geçmişte yaşadığımız olaylar bu konudaki endişelerimizi desteklemektedir" dedi.

Merkez Bankası verilerine göre, bu yılın ilk çeyreği itibariyle reel sektörün 139 milyar dolar kredi borcu bulunduğunu belirten Özdebir, kurlardaki ani bir sıçrama ve döviz kredilerinin çevrilmesinde yaşanabilecek sıkıntıların reel sektörü olumsuz etkileyeceğine işaret etti. Özdebir, krizin büyüme hızını yavaşlatması nedeniyle zaten artma eğilimine giren işsizlik üzerinde de olumsuz bir etki yaratacağını söyledi. Bu süreçte yatırımlardaki yavaşlamayla birlikte Türk ekonomisinin istihdam yaratmakta büyük sıkıntılar yaşayacağını ifade eden Özdebir, sanayi üretiminin de yavaşladığını kaydetti. Özdebir, kurlardaki artışın enflasyonu olumsuz etkileyeceğini vurguladı. Makroekonomik göstergelerin küresel krizin etkisiyle hızla bozulduğunun altını çizen Özdebir, "Bu nedenle hızla gereken tedbirlerin alınması zorunludur. Her şeyden önce ekonominin damarlarında dolaşan kan olan kredi hacmindeki daralmanın mutlaka önüne geçmek gerekiyor" dedi.

Özdebir, son günlerde bankaların da yaşanan finansal kriz nedeniyle açtıkları kredileri geri çağırmaya başladıklarını, "şahsi kefalet" gibi bazı kredi mekanizmalarını ise kapattıklarını ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bankalar müşterilerine açtıkları kredileri aşırı yüksek faizlerle yenilemeyi önermekte 'ya öde' ya da 'kapat' demektedirler. Bankaların küresel kriz karşısında endişeye kapılıp, daha ihtiyatlı davranmalarını anlayışla karşılıyoruz. Ancak burada ölçü önemlidir. Aşırı katı uygulamalar reel sektör için olduğu kadar bankalar için de olumsuz sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle bankalarımız gereksiz yere kredileri geri çağırmamalıdırlar. Bir savunma refleksiyle kredi hacmini daraltmaya yönelen bankacılık kesimini rahatlatmak ve kredi hacmindeki daralmayı frenlemek için mevduat zorunlu karşılık oranları da düşürülmelidir. Ekonomik yavaşlama süresince geri dönmeyen krediler için ayrılan karşılıklar da düşürülmelidir. DFİF ve KOSGEB kredilerinin artırılması, bunun için bütçeye yeterli kaynakların konulması gerekmektedir."