Bu kriz, fon piyasasının gelişimini de etkileyecek
Bu kriz, fon piyasasının gelişimini de etkileyecek
İSTANBUL - Yapı Kredi Portföy Yönetimi AŞ Genel Müdürü Didem Gordon'a göre küresel kriz yatırım fonları pazarının büyüme hızını da etkileyecek. Geçen yıl yüzde 19 seviyesinde büyüyen fon pazarının bu yıl yüzde 15-20 aralığında büyümesinin beklenebileceğini kaydeden Gordon, "Faiz oranlarının yüzde 10'lu rakamlara hatta biraz altına geldiği zaman biz örneğin bugün yüzde 3 seviyesinde bulunan hisse senedi fonlarının toplam fon piyasası içindeki büyüklüğünün yüzde 20'lere çıkabileceğini düşünüyoruz. Enflasyonun yıllık yüzde 5-6 olduğu, faizlerin yüzde 10-11 olduğu bir dönemde yatırım fonlarının yüzde 25'in üzerinde bir büyüme gerçekleştirebileceğini düşünüyoruz. Bunun için 5 sene var. En son yaşadığımız kredi krizi olmasaydı 3 sene. Ama bu kriz bir çok şeyi etrkiledi. Likiditeyi etkiledi. Enflasyonu dünya çapında çok etkiledi. Dolayısıyla biraz Türkiye'nin aleyhine bir gelişme oldu. 2008'i yatırımcılar için zor bir yıl haline getirdi. 2009 beklentileri daha olumlu olacak" dedi. Gordon, DÜNYA'ya şunları anlattı: . EKONOMİK BÜYÜMEYE AZ BAĞIMLI SEKTÖRLERE BAKILMALI: Bu yıl hem Türkiye'de hem dünyada büyümenin biraz yavaşlayacağı özellikle ABD'de küçülmenin de yaşanacağı bir dönemden geçiyoruz. Büyüme figürlerinde ibre hep aşağı doğru. 2008 yavaşlama senesi olarak görülüyor. Hammadde ve petrol fiyatlarında artıştan dolayı enflasyonda da yükseliş beklentisi söz konusu. Genel stratejimiz ekonominin yavaşlaması ile yavaşlayan büyümesi ile büyüyen şirketlerden kaçınıp daha az ekonomik büyümeye bağımlı sektörlere kaymak olur. Enerji, emtia fiyatlarındaki yükselişten dolayı demir çelik sektörleri ön plana çıktı. Önümüzdeki dönemde enerji, gıda, yaygın perakende ve gübre sektörlerine daha olumlu bakıyoruz. Piyasanın üzerinde bir değer kaybı gerçekleştirmesi nedeniyle yine finans sektörü ilginç. Türk bankacılık sektörü yurtdışındaki gibi bir krizden geçmedi. Dolayısıyla değerlemelerin orada iyi olduğunu düşünüyoruz. . RİSK ALMAK İSTEMEYEN SABİT GETİRİLİ YATIRIMLARA YÖNELMELİ: Mesela üç senelik bir vade ile yatırım yapıyorsanız, kısa vadeli dalgalanmalar sizi çok fazla rahatsız etmiyorsa o zaman çok rahatlıkla TL enstrüman alın hisse senedini portföyünüzde bulundurun denilebilir. Dünyanın ciddi bir finansal krizin içinden geçtiği bir dönemde riskli enstrümanları çok önermiyorum. Mümkün olduğu kadar likiditeyi ön plana alan daha sabit getirili yatırım araçlarına ağırlık veren bir strateji önerebilirim. Ama bu önerdiğim strateji çok daha yüksek risk alabilen yüksek getiri bekleyen bir yatırımcıyı tatmin etmeyecektir. Çünkü bu tip kriz dönemlerinde çok ciddi fırsatlar da oluşabiliyor. Ama risk almak lazım. . HİSSE FONLARIMIZI ARTIRMAK İSTİYORUZ: Pazar payımız yatırım fonlarında yüzde 19 civarında, emeklilik fonlarında ise yüzde 21 civarında. Bizde yatırım fonlarının dağılımı sektörden biraz farklı. Tahvil ve bono fonları, B tipi değişken fonlarda pazarda lideriz. Kriz dönemlerinde ve enflasyonunda yükselme beklentisi olduğu dönemlerde tahvil-bono fonlarının hacimleri biraz daha düşebiliyor. Dolayısıyla biz piyasada çıkışlar olduğu dönemlerde piyasadan daha fazla çıkış gösterebiliyoruz. Bu biraz ürün kompozisyonumuza nedeniyle oluyor. Hisse fonlarımızı artırmak istiyoruz. Daha fazla büyümeyi A tipi fonlarda gerçekleştirmeyi istiyoruz. Türkiye'de A tipi fonlar hisse fonlar çok büyüyecek. Bu büyümeden en fazla payı almayı hedefliyoruz. . RAFA GARANTİLİ ÜRÜNLER KOYMAYA DEVAM EDECEĞİZ: Avrupa piyasasında en hızlı büyüyen ürünler yapılandırılmış, anapara korumalı ve garantili fonlar. Bunların payı yüzde 12 civarında. Türkiye'de yatırım fonu piyasası 29 milyar YTL civarında. Aynı oranla bizdeki büyüklüğü 3,5 milyar YTL olur. Bizde bu tip fonlar hiç yoktu. Şimdi gelinen büyüklük 148 milyon YTL oldu. Avrupa'da yüzde 12 düzeyinde olan yapılandırılmış fon piyasasının yüzde 69'u garantili fon. Eğer AB standartlarında bir büyüme olursa garantili fonların büyüklüğü önümüzdeki dönemde bizde de 2-2,5 milyar YTL'ye ulaşabilir. Bu tabii biraz iyimser bir tahminde olabilir. Fakat böyle bir çok ürün gelecek. Bizde rafa hep garantili ürünler koymaya devam edeceğiz. Şimdiden bir kaç tane koyduk. Bu ürünlerde mükemmel zamanlamayı yakalamak zor onun için daha çok ürün çeşitlemesine odaklandık. Her bir yatırımcı ihtiyacına cevap veren bir garantili fon olsun istiyoruz. Bu yıl çıkartacağımız yeni ürünler toplam yönettiğimiz yatırım fonları büyüklüğünün üzerine yüzde 5'lik bir artı koyacak diye düşünüyoruz. Mevcutta sadece yatırım fonlarında büyüklüğümüz 5,1 milyar YTL. Toplamda da 6,7 milyar YTL yönetiyoruz. Yeni ürünler yüzde 5'lik ekstra büyüme getirebilir bize. . HEM YATIRIMCILARI HEM PERSONELİ EĞİTİYOR: Biz bankanın bütün satış gücünü eğitiyoruz. Hisse senedinin önemi nedir teorisinden başlayıp portföyde risk dağılımına kadar. YKB'nin tüm şubelerine ve onların kanalıyla müşterilerine bir A tipi fon nasıl seçilir ne kadar bir vadede alınır fonlar arasındaki fark nedir? Hangi risk kategorilerine göre fonlar portföyde nasıl tutulmalıdır? Bir portföyün getirisinin en önemli noktası o portföyün içindeki enstümanların dağılımıdır. Riski nasıl dağıttığınız önemlidir. Bankada biz 5 bine yakın personel eğittik. Bu bir kerelik bir şey değil. Her ürün çıkardığımızda, yeni şubeler açıldığında. ORTA VADEDE TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİ BÜYÜK: Türkiye orta vadede özellikle AB ile ilgili kıstasları karşılama yolunda ilerler, mali disiplini sağlar, reform sürecini devam ettirirse diğer gelişmekte olan ülkelerden daha yüksek getiri sağlama potansiyeline sahip bir ülke. Türkiye'yi ayrıştıran birinci özellik, para birimi 15 sene içinde Euro'ya dönme potansiyeline sahip tek ülke olmamız. İkincisi insan kaynakları ve tüketim potansiyeli. Üçüncüsü de enflasyonu yüzde 70'ten yüzde 8-9 lara çekebilmişiz. Enflasyon ve faizlerin düşmesi çok kritik bir gösterge. Bu trend aşağı devam ettiği sürece doğal olarak hem yabancı hem Türk yatırımcısının sermaye piyasalarımıza olan ilgisi artacak. . BİREYSEL EMEKLİLİK ZORUNLU HALE GELMELİ: Türkiye'de bir çok çalışma yapıldı. Mesela Şili örneği çok çalışıldı ve incelendi. BES tarafında mevcut sistem gönüllü. Kişisel bireysel katılımlar var ve mevcut sosyal güvenlik sistemine ek bir sistem olarak tanımlanmış durumda. Bir çok ülkede bu bireysel emeklilik işinin gelişmesi mesela ABD'de 401K zorunlu olarak başlayıp sektörü bu kadar büyüttü. Ve ciddi bir boyuta ulaştı. Türkiye bu yola girecek. Önümüzdeki dönemde bunu bir trend olarak gördüğümü söyleyebilirim. Bu sistem, önce yarı zorunlu sonra zorunlu hale getirilirse ekonomiye ciddi kaynak aktarır. İkincisi hakikaten bu portföylerin en optimum şekilde yönetilmesini de sağlıyorsunuz. İlk kanun çıktı ama ileriki aşamalarda bireysel emeklilik sisteminin daha da geliştirilmesi gerektiğine inanıyorum. Onun için de ek düzenlemeler gerekiyor. Vergi indirimlerinin bir kere çok daha atraktif olması lazım ki hem bireylerin hem kurumların daha fazla katılımı sağlanmalı. Bu süreçten geçen bir çok ülke oldu. Ve sosyal güvenlik sistemlerini, emeklilik sistemlerini geliştirdiler. Ama mutlaka Avrupa ve ABD de olduğu gibi emeklilik fonlarının portföy yönetim şirketleri tarafından yönetilmesine açık düzenlemeler olması lazım.