Çelik ihracatçıları kaya gazını masaya yatırdı
Çelik İhracatçıları Birliği Dış Ticaret Merkezi'nde düzenlenen "Kaya gazı" konulu seminerde kaya gazının dünya pazarındaki yeri ve Türkiye'deki gelişimi değerlendirildi
İSTANBUL - Çelik İhracatçıları Birliği Dış Ticaret Merkezi'nde düzenlenen "Kaya gazı" konulu seminerde, enerjide devrim niteliği taşıyan ve petrolün alternatifi olarak gsöterilen kaya gazının dünyadaki pazar gelişimi ve Türkiye'deki yeri ve önemi üzerine değerlendirmelerde bulunuldu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürü Selami İncedalcı, Türkiye'de ham petrol ortalama günlük üretiminin 46 bin varil olduğunu belirterek, "Üretimin tüketimi karşılama oranı ise yüzde 8 civarında. Doğalgaz ortalama günlük üretimi ise 1,52 milyon metreküp" dedi.
Çelik İhracatçıları Birliği Dış Ticaret Merkezi'nde düzenlenen "Kaya gazı" konulu seminerde konuşan İncedalcı, kaya gazından önce Türkiye'nin petrolle ilgili durumunu özetlemek istediğini dile getirerek, petrol arama ve üretim sektöründe 2002'de 21 şirket faaliyet gösterirken, 2013'de şirket sayısının yüzde 114 artışla 45 adete çıktığını söyledi.
İncedalcı, 2013 sonu itibariyle toplam 4 bin 430 kuyunun yüzde 32'sini oluşturan 1.415 kuyunun son 11 yılda gerçekleştirildiğini, 2013'te açılan toplam 168 kuyunun sondajlarının, 42'sinde petrollü, 5'inde gazlı, 67'sinde ise kuru olarak tamamlandığını, 54 kuyuda da halen sondaja devam edildiğini kaydetti.
Toplam 1.757 arama kuyusundaki sondaj sonucunda 183 sahada ham petrol ve doğalgaz keşfi yapıldığını dile getiren İncedalcı, son 11 yıllık dönemde 23 ham petrol, 33 doğalgaz sahası olmak üzere toplam 56 sahanın keşfedildiğini anlattı.
İncedalcı, ham petrol ortalama günlük üretiminin 46 bin varil olduğunu, üretimin tüketimi karşılama oranının ise yüzde 8 civarında seyrettiğini vurgulayarak, doğalgaz ortalama günlük üretiminin ise 1,52 milyon metreküp olarak gerçekleştiğine işaret etti.
"Çelik sektörü Türkiye'nin vazgeçilmez sektörlerinden biridir"
Çelik İhracatçıları Birliği Başkanı Namık Ekinci de çelik sektörünün, ülke ihracatının yarısından fazlasını gerçekleştirdiğini belirterek, "Çelik sektörü başta, inşaat malzemeleri olmak üzere otomotiv, gemi, demiryolu, vagon gibi taşıtları ile tüm makine imalat, cihaz ve eşya üretimine girdi sağlıyor. Türk ekonomisinin vazgeçilmez en büyük sektörlerinden birisiyiz. Gerek üretim gerekse ihracat açısından ülkemizin lokomotif sektörleri arasında yer alan sektörümüz, 2012 verilerine göre 36 milyon ton ham çelik üretimiyle, dünyada en büyük sekizinci ve Avrupa'nın da en büyük ikinci üreticisidir" diye konuştu.
Ekinci, çelik ihracatında Türkiye'nin 20 milyon ton ile dünyanın yedinci ihracatçısı ve İnşaat demiri ihracatında da dünya lideri olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sektörümüzün en önemli ihraç pazarlarından biri ABD'dir. 2013 yılı verilerine göre ABD ihraç pazarlarımız arasında miktarda 4'ncü sırada yer almaktadır. Örneğin ABD dünyadan ithal ettiği 1 milyon 100 bin ton inşaat demirinin yüzde 65'ini Türkiye'den karşılanmaktadır. Öte yandan Türk çelik sektörü üretimde kullandığı yıllık ortalama 33 milyon ton hurdanın yüzde 66'sını tüm dünyadan ithal etmektedir. Bu ithalatının yüzde 30'nu ise yalnız ABD'den gerçekleştirmektedir. "
Çelik sektörünün, ülkenin endüstriyel enerji tüketiminin yüzde 21,6'sını gerçekleştirdiğini anlatan Ekinci, "Çimento, kimya ve cam sektörleri de en çok enerji tüketen sektörlerin başında gelmektedir. Türk çelik sektörünün üretim maliyetleri içindeki enerji payı yüzde 10 civarında oluşmaktadır. Dünyanın en pahalı enerjisini kullanan ülkelerden biri olarak bu maliyetler sektörlerimizi rakipleri karşısında dezavantajlı duruma getirmektedir" dedi.
"ABD'de kaya gazı ile enerjide devrim yaşandı"
Ekinci, dünyanın en fazla enerji ithal eden ve tüketen ülkelerinden biri olan ABD'de kaya gazı ile enerjide devrim yaşandığını ifade ederek, "Kaya gazı devrimi başlamadan önce ABD'deki doğalgaz fiyatları Avrupa ve Japonya'dakinden çok daha yüksek iken şu anda fiyatlar Avrupa'nın 1/3'ü, Japonya'nın 1/5'i kadardır" değerlendirmesinde bulundu. Bu veriler ışında ABD'nin 2035 yılında enerji ihtiyacının tamamını kendi kaynaklarından karşılayacağı ve önemli bir enerji ihracatçısı konumuna da geçeceğinin öngörüldüğünü anlatan Ekinci, ABD'nin enerjinin yanı sıra hammadde temininde de önemli bir kaynak olması nedeni ile sektör için büyük bir tehdit unsuru haline geldiğini söyledi.
Ekinci, diğer yandan ABD'de enerji alanında yaşanan gelişmelerin diğer ülke sanayicilerinin üretim yatırımlarını bu ülkeye nakletmelerine neden olacağına vurgu yaparak, şöyle konuştu:
"Diğer taraftan rakip ülkelerin ekonomik büyümesine baktığımızda 2020 yılına kadar Çin'deki büyümenin devam edeceğini ve 2020 yılından sonra ise Hindistan'ın büyümeye devam edeceği öngörülmektedir. Enerji ekonomistleri, Çin'in önümüzdeki 20 senede enerji santralleri sayısının, ABD ve Japonya'nın enerji santrallerinin toplamına eşit olacağını söylüyorlar. Bu da Çin'in üretimde kullanacağı enerji ve elektrik maliyetlerinin rakiplerinden çok daha düşük olacağını gösteriyor. Enerji ve elektrik maliyetlerini Avrupa ve Japonya'ya göre düşüren Çin ve ABD'nin önümüzdeki süreçte kazanan tarafta olacağı öngörülmektedir. "
Ekinci, ülke sanayisinin geleceği için yerel alternatif enerji kaynaklarının çok önemli olduğuna inandıklarını belirterek, bu yolda ilgili kurum ve kuruluşların çalışmalarını başarı ile devam ettirdiklerine işaret etti.
"Türkiye'de ne kadar kaya gazı olduğuna dair bir şey söylemek için erken"
Teksas Üniversitesi Ekonomik Jeoloji Bölümü Enerji Ekonomisti Gürcan Gülen, petrol çıkan bölgelerin doğal olarak kaya gazı için de üretim alanı olduğunun altını çizerek, Türkiye'de kaya gazının Güneydoğu Anadolu, Trakya Bölgesi, İç Anadolu Bölgesi'nde Sivas ve Tuz Gölü civarında bulunduğunun tahmin edildiğini söyledi.
Gülen, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ve Shell'in arama yaptığını ifade ederek, bu çalışmalar için zamana ve altyapı çalışmalarına ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Kaya gazı araması için her türlü imkanın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Gülen, araştırma işlemlerinin çok maliyetli olduğunu ve milyonlarca dolar harcandığını, hatta bazen bütün bu çabaların boşa bile gittiğini ifade etti.
Gülen, kaya gazının ABD'nin imdadına yetiştiğini ve bu ülke için adeta bir mucize olduğunu, ABD'ye ekonomik katkısının çok büyük olduğunu dile getirerek, ABD'deki kaya gazı araştırmaları için binlerce kuyunun açılmasının istihdama katkı sağladığını aynı zamanda yeni üretim kaynaklarının gaz fiyatlarının da ucuzlamasını beraberinde getirdiğini kaydetti.
Türkiye'nin kaya gazı konusuna ağırlık vermesi gerektiğini anlatan Gülen, "Eğer eldeki kaya gazı çıkarılırsa Türkiye'nin 3-4 yıllık enerji ihtiyacı karşılanabilir diye tahmin ediliyor. Son dönemde Türkiye'nin nükleer enerji konusunda yaptıkları çalışmaları geç de olsa çok olumlu buluyorum" dedi.
Gülen, Türkiye'de ne kadar kaya gazı olduğuna dair net bir şey söylemek için çok erken olduğunu mutlaka derin araştırmalar yapılmasının gerektiğini belirterek, "Mevcut bilgiler kaya gazı konusunda Türkiye'nin elinde önemli imkanları olduğunu gösteriyor" diye konuştu.