CEO yedeklemesi lüks değil, zorunluluk
CEO yedeklemesi lüks değil, zorunluluk
Üst düzey yönetici araştırma şirketi Boyden, faaliyet gösterdiği 43 ülkede 1.5 milyon üst düzey yönetici aday havuzundaki bilgi ve deneyimleriyle, şirketlerin yönetim trendlerini değerlendirdi. Boyden, bu değerlendirmede, özellikle son yıllarda CEO düzeyindeki üst düzey yönetici değişimlerinin şirketleri yönetim krizine sürüklediğini ve bu sürecin şirket içinde "dalga etkisi" yaratan bir istifalar süreciyle sonuçlandığını belirledi. Avrupa'da bir CEO ortalama 5.7 yıl yönetimde kalırken, CEO'ların üçte ikisinin istifa ederek görevinden ayrılması, bu yönetim krizlerinin temel unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. Ayrılan CEO'nun, görev aldığı yeni şirkete üst düzeyde güvendiği takımını götürme eğiliminin geçmiş yıllara kıyasla hızla artmış olması, şirketler açısından tüm yapıya yayılan bir yönetim krizi, aynı zamanda milyon dolarlarla ifade edilen parasal kayıplarla sonuçlanıyor. Exxon Mobile'in CEO'su Lee Raymond, 351 milyon dolar ile son yıllarda en yüksek tazminat ödenen CEO olarak dikkat çekiyor. Etkili CEO'ların, çoğu kez icra kurulunu pasifize ederek, tüm gücü elinde bulundurması da, bu ayrılışlarda yaşanan yönetim boşluğundaki derinliğin bir diğer nedeni olarak öne çıkıyor. Asıl tehdit, krizin gerçekleşmesini beklemek Yapılan değerlendirmeye göre; büyük bir dolandırıcılığın ortaya çıkması, çevresel felaketler, ani yeniden yapılanma ihtiyacı, agresif satın alma tehditleri ve bir yöneticinin ani ölümü, şirketleri bekleyen ana tehlikeler. Bu durumların oluşmasını beklemek ise yedeklere stratejilerini geliştirmek için çok zaman bırakmıyor. Boyden'e göre, tepe yöneticilerin şirketten ayrılmasının yol açtığı krizlerin çözümünde temel hareket noktası 'yedekleme'. Krizi oluşmadan önlemek için, tüm şirketlerin icra kurulu başkanlarını yedeklemeye ihtiyacı var. CEO değişim sürecinde yakın zamana kadar iç kaynakları; şirket içi potansiyel varisleri göz ardı ederek dışarıdan bilinen bir CEO adayına yönelen şirketlerin, tekrar eden benzer kayıp süreçlerinden ders alarak yaklaşımlarını değiştirmeye başladığı gözleniyor. Yapılan analizler, son yıllarda bu tür CEO krizlerine karşı geçmişin trendlerine dönüş olduğunu, dünya genelinde şirketlerde içeriden CEO atamalarının artmaya başladığını gösteriyor. 2003 yılında dışardan CEO atamaları yüzde 30 ile doruk noktasına ulaşırken, 2007 yılında bu oranın yüzde 18 düzeyine indiği gözleniyor. Boyden, CEO ayrılıklarına karşı 'örnek yönetim kurulu' adını verdiği bir sistem öneriyor. Bu model çerçevesinde, risk değerlendirme ve acil durum planlamasına dayanan iyi düşünülmüş yedekleme planlarını hazırlayan şirketler, riskleri anlamak ve toplu olarak yönetim kurulunun bu riskleri anlama ve üstesinden gelme kabiliyetine ve tecrübesine sahip olmalarını sağlayabilirler. Aynı yöntemi şef düzeyi ve alt kademe yöneticiler için de uygulayabilirler. Boyden Türkiye Başkanı Özlem Ergün, İcra Kurulu Başkanı (CEO) değişimini normal süreç ve acil durum olarak farklı değerlendirilmek gerektiğini, bu değişimlerin, iş süreçlerini, icra kurulu, yönetim kurulu, çalışanlar ve hissedarları direkt etkileyeceğini belirtiyor. Ergün'e göre; adaylar şirket içinden ve dışından olabilir, ancak normal süreç için planlama gerekiyor. "Gelecek düşünülerek bugünden yarına stratejik planlama yapılmalı, şirketteki yetenekli adaylar belirlenmelidir" diyen Özlem Ergün, yönetim kurulundan 2-3 kişilik bir komitenin bu süreci sahiplenerek, en az üç adaylık (iç+dış kaynaklardan) bir liste oluşturulması gerektiğini vurguluyor.