Çin’den gelen büyüme rakamını nasıl yorumlayabiliriz?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İntegral Menkul Değerler Analisti - Vahap Taştan

Bugün Çin’in 2015 yılı üçüncü çeyrek büyüme rakamı açıklandı. Veriyle ilgili bazı detaylara girmek gerekirse %6,9 olarak açıklanan verinin piyasadaki beklentilerin üzerinde açıklanması resmin olumlu tarafı iken, büyümenin 2009 yılı ilk çeyreğinden sonra en düşük büyümeye işaret etmesi de Çin endişelerini hafifletmiyor. ABD’deki 2008 krizi sonrasında 2010 yılında %11,9 büyüyerek dikkatleri üzerine çeken Çin ekonomisi 2009 yılından günümüze kadar büyüme trendini istikrarlı biçimde düşürmeye başladı. Aynı zamanda 2008 krizi sonrasına bakıldığında ortalama %8,42’lik büyüme oranının da altındaki seyrin 2012 yılından sonra korunduğu görülmekte. Bu durum nihayetinde Fed’in bile faiz artırımında önemli bir başlık haline gelirken, büyüme endişelerinin gelişmekte olan ülkelerde yeni bir krize işaret edebileceği korkusu da alternatif senaryoların konuşulmasına neden oldu.

1212321.jpg

Çin’deki teşvikler ne kadar işe yaradı
Rakamsal olarak bakıldığında %6,9’luk büyüme rakamı genel resmin yorumlanmasını sağlasa da büyüme ayrıntıları farklı dinamiklere işaret ediyor. Uluslararası ticaret hacimlerinin düştüğü bir ortamda Çin’den gelen büyüme rakamında daralan küresel ticaret hacminin etkilerini görmek mümkün. Hem ihracatın hem de ithalatın düştüğü bu dönemde toplam dış ticaretin %7,9 azaldığı görülmekte. Bu oran içerisinde ihracattaki düşüş %1,8 ile sınırlı kalırken, ithalatın düşüşü %15,1 gibi bir rakamla daha sert bir azalmayı ifade ediyor.

Tüm bu rakamlara rağmen Çin’deki büyümenin lokomotifini ise alışılagelmişin aksine iç tüketim oluşturdu. Aynı zamanda sanayi sektöründeki zayıf görünümün de hizmetler sektöründeki büyüme ile dengelenmesi büyümeyi yukarı çeken etkenler arasında görülmekte. Bunda iç tüketime yönelik alınan önlemlerin etkisini öne sürmek gerekiyor. Çin’deki yavaşlama endişeleri özellikle para politikası anlamında yeni önlemleri beraberinde getirdi ve bugün açıklanan büyüme rakamı bu önlemlerin olumlu sonucunu beraberinde getiriyor. Bu resim aynı zamanda kriz sonrası Türkiye ekonomisinde alınan önlemlerle benzerlik gösteriyor. Kriz döneminde alınan para politikası önlemleri ile iç tüketim canlandırılmış ve krizin etkileri en aza indirmeye çalışılmıştı.

Piyasa Çin’i Nasıl Okuyacak
Çin’den gelen büyüme rakamını iki noktada değerlendirmek gerekiyor. İlki büyüme trendinin düşmesine rağmen %7 etrafında seyrin devam etmesi. Önümüzdeki dönemde küresel ekonomideki genel görünümde iyileşme olur ve bunun da Çin’in dış ticaret rakamlarına olumlu etkisi oluşursa büyümenin %7’lik ivmesi korunabilir. Çin’deki teşviklerin de iç tüketimdeki canlandırmayı sürdürmesi de büyümeye ek katkı sunabilecek durumda görünüyor. Gelişmekte olan ülkeler için açıklanan verinin kısa vadede finansal piyasalar üzerinden olumlu etkisi oluşabilir fakat ticaret hacimleri yeniden artışa geçmediği takdirde bunun ekonomik göstergelere yansıması beklenenden daha gecikmeli olabilir. İkinci nokta ise Fed’in Çin’deki büyüme rakamını nasıl yorumladığı olacak. Fed bir süredir Çin’deki büyüme endişelerinden yola çıkarak faiz artırımına ilişkin net mesajlar vermekten kaçınıyordu. Gelen büyüme rakamının Fed’i destekleyip desteklemediğini Ekim toplantısındaki karar metninde daha net görülecek. Fed eğer ki Çin’den gelen %6,9’luk büyüme rakamını olumlu algılar ve endişeleri hafifletecek cümleler kurarsa Ekim ayında faiz artırımı için daha net bir mesaj alınabilir. Bu da Dolar’ın yeniden güçleneceği bir son çeyreği beraberinde getirebilecektir.