”Darbeci olmadım, darbenin karşısında oldum”

Aygün, tahliye olduğu Ergenekon soruşturmasının ardından ATO olağanüstü meclis toplantısında konuştu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Aygün, demokrasiden ve hukuktan hiç ayrılmadığını bildirerek, "Yüce yargının doğruyu bulacağına kalben inanıyorum, çünkü hiçbir zaman için darbeci olmadım ve darbenin de karşısında oldum" dedi.

"Ergenekon" soruşturması kapsamında Kocaeli 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu iken dün tahliye edilen Aygün, ATO olağanüstü meclis toplantısında yaptığı konuşmasına, "15 gün sonra aranızda olmak beni fazlasıyla mutlu etti. Bir süreç geçirdik. Bu geçtiğimiz süreç içinde sizlerden 14 gün ayrı kaldık. Bu ayrılığımız bugün son buldu" diyerek, başladı. Bu süreç içinde insanlara ve bu ülkeye bir şeyler yapmanın çabası içinde olduğunu bir kez daha anladığını ifade eden Aygün, şöyle devam etti:

"Bugün şunu gözlüyor ve görebiliyorum. Gerçekten sizlere, bu ülkeye bir şeyler yapmanın çabası içinde olan bir kişi olduğumu bir kez daha anladım. Sizin sevginiz, alakanız, ilginiz beni fazlasıyla mutlu etti. Bu 14 gün içinde dostlarımı çok çok daha iyi tanıdım. Şunu açık olarak söyleyebilirim ki, benim hissettiğim kadarıyla hiç bir düşmanım yokmuş. Hepiniz, çevremdeki insanlar hepsi bize sarıldı, bizi kucakladı. Kimi duasıyla, kimi mektubuyla, kimi sevgisiyle, kimi ziyaretiyle... 11 yıldır görev yaptığım bu süreçte gerçekten sizleri kazanmayı bilmişim."

"Demokrasiden hiç ayrılmadım"

Demokratik düzenin Türkiye için tek seçenek olduğuna yürekten inanan ve 11 yıldır başında bulunduğu ATO'da da çalışmaları bu anlayış ve felsefe çerçevesinde yürüten bir başkan olduğunu belirten Aygün, şunları söyledi:

"Demokrasiden hiç ayrılmadım, hukuktan hiç ayrılmadım. Bunu yaparken de mevcut yasalar çerçevesinde işlerimi sürdürdüm. Anayasal düzenin zedelenmeden sürdürülmesinin Türkiye için hayati önem taşıdığının bilincinde olan bir insanım. Benimle ilgili iddiaların yargı sürecinde beni aydınlığa çıkaracağından, yargının bunu gözlemleyeceğinden ve mahkeme kararıyla aklanacağımdan hiç kuşku duymuyorum. Türk yargısına sonuna kadar güveniyorum. Yargıçlarımızın titiz bir inceleme yaparak, adil bir hüküm vereceklerine kalben inanıyorum.

Çünkü darbecilik, darbe kelimelerinin benim lugatımda olmadığının ve bu tür eylem ve söylemlerin en çok Türk iş alemine zarar verdiğinin bilincinde olan bir insanım. Çünkü 12 Eylül'den sonra gördük, hissettik, yaşadık ve bundan da en büyük zararı Türk iş aleminin gördüğünü tespit ettik. Bunun akabinde de siyaset veya siyasetçiye veya yapanlara herhangi bir şey olmadığını gördük. Niye? Çünkü biz, bizim mallarımızın, bizim dükkandaki tezgahlardaki mallarımızın eridiğini gördük. Bunu bütün kalbimle açıkça söylüyorum ki darbelerin Türkiye'ye bir çözüm getirmeyeceğini de bilen bir insanım. Çünkü ben yaşadım bunu."

"Devletimden helallık istiyorum"

Konuşmasında dostlarının ve insanların zor günlerinde kendisini yalnız bırakmadığını yineleyen Aygün, şöyle konuştu:

"Hep yanımda oldunuz, hep destek oldunuz. Ama ben de kendimi şöyle avuttum? Bu geçen süreç içinde, 14 günlük süreç içinde Türkiye Cumhuriyeti devletinin misafiri oldum. Gerek Ankara Emniyet Müdürlüğü, gerek İstanbul Emniyet Müdürlüğü, savcılık ve hakim sürecinde. O sürece kadar günde 3 öğün yemeğimizi verdiler. Ayağımıza kadar yemeğimizi getirdiler. Daha sonra Metris Cezaevi günleri. Orada da aynı şekilde devlet tarafından ağırlandık. Daha sonra Kandıra F tipi cezaevi günleri. Orada da devletimiz bize baktı. Devletimden şunu istiyorum? Devletimin 14 gün ekmeğini yedim. Devletimden helallik istiyorum. Çünkü hak etmeden bir ekmek yemiş oldum. Askerlikte eğitim yapıyorduk. Bu ülke için bir şey yapmaya çalışıyorduk. Ama bu sefer 14 gün sırt üstü yatarak, devlet bana 14 gün baktı. İnşallah devlete olan bu borcumu en kısa sürede öderim."

"Demek ki biz doğruymuşuz"

Aygün, ATO başkanlığı görevi süreci boyunca oda meclis üyelerinin başını bir kez bile öne eğdirmediğini belirterek, "11 yıllık süre içinde devamlı konuşan oda başkanı olarak bir kez dahi olsun yalan haberden, iftiradan, hakaretten, yanlış söylemden hakkımda dava açılmadı" dedi.

11 yıl bu makamda bulunup, kendisi gibi devamlı konuşan bir insanın bunlardan dolayı hakim karşısına çıkmaması takdir edilecek bir şey olduğunu ifade eden Aygün, "Demek ki biz doğruymuşuz. Bu doğruyu kimlerde yaptık? Yönetim Kurulu üyelerimle, Meclis Başkanlık divanımla yaptım" diye konuştu. İlk defa hakim karşısına çıktığı için utandığını söyleyen Aygün, şunları kaydetti:

"Çünkü başıma böyle bir şey gelmemişti. Ama inandığım bir şey vardı. Türk yargısına sonuna kadar güvendim ve Türk yargısının doğruyu bulacağına inandım. Bu inancımı hiçbir zaman kaybetmedim.

Belki bugün aranızda olmayabilirdim. Daha sonra ne yaptım diye oturup, düşündüm. Bana atfedilen iddiaları gözümün önünden geçirdim. Avukatımla oturdum. Türkiye Cumhuriyeti'nin yargısına bir dilekçe hazırladık. Dilekçede, 'benim tutuklanmamam gerekiyor' dedik. Bu hazırlıkta siz değerli meclis üyelerimizden çok büyük yardım destek aldım. Dilekçe üst mahkemeye verildi. Üst mahkemede bizi serbest bıraktı."

"Darbeci olmadım ve darbenin de karşısında oldum"

Aygün, konuşında şu anda meclis üyelerinin karşısında tutuksuz sanık sıfatıyla durduğunu kaydetti. Aygün'ün, "Ama yüce yargının doğruyu bulacağına kalben inanıyorum. Sonuna kadar inanıyorum, çünkü hiçbir zaman için darbeci olmadım ve darbenin de karşısında oldum" sözleri meclis üyelerince alkışlandı.

Bu konudaki düşüncelerini bu şekilde söylemeye devam edeceğini ifade eden Aygün, Türkiye'nin demokratikleşmesi, insan haklarının gelişmesi, Türkiye'nin sosyal hukuk devleti olabilmesi için elinden geleni sonuna kadar yapacağını da söyledi.

Meclis üyelerine de kendisini yalnız bırakmadığı için konuşmasında sık sık teşekkür eden Aygün, gardiyanlara, polislere ve yüce yargıya da teşekkürlerini bildirdi.

"Serbest kaldığımı televizyondan öğrendim"

Cezaevinde kaldığı sürede "Ne yaptım?" diye düşündüğünü, kendisine atfedilen iddiaları kafasından geçirdiğini anlatan Aygün, daha sonra avukatıyla üst mahkemeye tutuksuz yargılanması için bir dilekçe yazdığını kaydetti.

Kendisinin dün akşam saat 21.15 sıralarında serbest bırakıldığını anlatan Aygün, serbest bırakıldığını ise saat 19.00 sıralarında bir özel televizyonun geçtiği alt yazıdan öğrendiğini ifade etti.

Haberi doğrulatmak için infaz koruma memurunu çağırarak sorduğunu, memurun da kendisine "böyle bir şey olmadığını" bildirdiğini söyleyen Aygün, daha sonra aynı haberin başka televizyonlardan da geçildiğini öğrenince ısrarları üzerine infaz koruma memurunun müdüriyete çıktığını, ancak yine olumsuz bir cevapla döndüğünü kaydetti. Bunun üzerine haberin yanlış olduğunu düşündüğünü ifade eden Aygün, bir süre sonra bir gardiyanın koğuşa gelerek, "Başkanım gözün aydın faks geldi" dediğini, böylece saat 19.00'da başlayan serbest bırakılma sürecinin 21.15'te tamamlandığını belirtti.

"Taksiyle eve dönmeyi planladım"

Aygün, salıverileceğini öğrendikten sonra bu durumdan kimsenin haberi olmadığını, eve nasıl döneceğini düşündüğünü, daha sonra bir taksi bulup Ankara'ya dönmeyi planladığını anlattı. Ancak dışarı çıktığında kalabalık bir basın ordusuyla karşılaştığını, eve taksiyle dönmeyi düşünürken 8-10 özel aracın kendisini beklediğini gördüğünü ifade eden Aygün, bir konvoy eşliğinde yaklaşık 5 saat süren yolculuğun ardından Ankara'ya geldiğini söyledi. Sabah saat 04.00'e kadar meclis üyeleri, yönetim kurulu üyeleri ve dostlarıyla birlikte olduğunu belirten Aygün, herkese kendisini yalnız bırakmadıkları için teşekkür etti.

3 kurban kesildi

Bu arada ATO Başkanı Aygün, ATO'ya gelişinde meclis üyeleri ile kalabalık bir basın ordusu tarafından kapıda karşılandı. ATO üyeleri Aygün'ü gelişinde alkışlarla karşılarken, oda bahçesinde 3 tane koyun kurban edildi. Aygün'ün meclis salonuna geçişi sırasında gazetecilerin ve meclis üyelerinin yoğun ilgisi nedeniyle izdiham yaşandı.

Sinan Aygün, meclis salonuna girişinde ve konuşmasını yaparken, sık sık üyeler tarafından alkışlandı. Aygün konuşmasını tamamladıktan sonra da meclis üyeleri ayakta dakikalarca alkışladılar. Öte yandan Aygün konuşmasını tamamladıktan sonra meclis salonunda ayrılırken, bir gazetecinin "Neyle yargılanıyorsunuz?" sorusuna "Bilmiyorum" yanıtını vermesi dikkat çekti.