Doğan raporların yeniden değerlendirilmesini isteyecek

Doğan Yayın, tebliğ edilen 15 adet rapor incelendiğinde, başlıca iki konunun eleştiriye tabi tutulduğunu belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - Doğan Yayın Holding A.Ş Mali İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Soner Gedik, kendilerine sevk edilen raporlardaki konuların, ilgili denetim elemanlarının sübjektif ve kanuni dayanaklardan yoksun iddiaları olduğuna dair inançları çerçevesinde, Maliye Bakanlığı nezdinde bu raporların yeniden değerlendirilmesi ve düzeltilmesi için resmi olarak başvuruda bulunulacağını bildirdi.

Gedik, yaptığı yazılı açıklamada, Doğan TV Holding ve bu şirketin bazı iştirakleri hakkında Maliye Bakanlığı Gelirler kontrolörleri tarafından yazılan inceleme raporlarının, kendilerine tebliğ edildiğini, raporlarda şirketlerin yeniden yapılanmasının gerekli kıldığı hisse değişim işlemleriyle ilgili bazı ''haksız'' eleştiriler getirildiğini ve Türk Maliye tarihinde emsali görülmemiş tutarlarda vergi ve ceza kesilmesi uygulamasının başlatıldığını belirtti.

Söz konusu işlemlerde yasaya hiçbir aykırılık bulunmadığını ve bu iç uygulamalar sonucunda şirketler arasında herhangi bir satış gerçekleşmediğini, ''kasalarına da tek kuruş nakit girişi olmadığını'' kaydeden Gedik, tebliğ edilen 15 adet rapor incelendiğinde, başlıca iki konunun eleştiriye tabi tutulduğunu ifade etti.

Birinci başlık altındaki iddianın, ''Kurumlar Vergisi 19 ve 20'nci maddelerindeki hisse değişimi düzenlemesinin grup dışı şirketlerin yönetim ve hisse çoğunluğu elde edilecek şekilde devralınması halinde, ilgili şirketler, Kanundaki istisnadan yararlanabilecektir. Zaten yönetimi elinde bulundurulan şirketler arasındaki hisse değişimi işlemlerinde yönetimin değişmemiş olması nedeniyle Kanundaki şartların yerine getirilmediği kabul edilmeli ve bu nedenle hisse değişimi alelade bir iştirak satışı olarak yorumlanmalı ve dolayısıyla hisse değişim işlemi Kurumlar Vergisine tabi tutulmalıdır'' şeklinde olduğunu aktaran Gedik, şöyle devam etti:

''Oysa Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK) 19/3-C maddesi hükmünde hisse değişimi, devralınan kurumun sermaye şirketi olması, iştirak hisseleri devredilen kurumun sermaye şirketi olması, devralan kurumun tam mükellef olması, devralan kurumun diğer şirketin hisselerini yönetim ve hisse senedi çoğunluğunu elde edecek şekilde devralması, iştirak hisseleri devredilen kurumun ortaklarına devralan kurumun kendi sermayesini temsil eden iştirak hisselerinin verilmesi, hisseleri devralınan şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibari değerinin ancak yüzde 10'una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi şartlarını birlikte taşıması halinde, hisse değişiminden kaynaklanan karların hesaplanmayacağı ve vergiye tabi olmayacağı KVK 20'inci maddesinde kesin olarak hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, aynı grup şirketlerinin bu hükümden yararlanmayacağına ilişkin hiçbir düzenleme mevcut değildir.

Dolayısıyla vergi inceleme raporlarında yer alan bu konudaki iddiaların kanuni dayanağı bulunmamaktadır. Bu iddialar, objektif hiçbir kritere dayanmamakta, sadece vergi inceleme elemanlarının sübjektif yorumlarını ve kanun koyucu yerine geçerek ve norm ihdas ederek vergileme gayretlerini yansıtmaktadır. Denetim elemanları, bu dayanaksız yorumlarından hareketle 2 Ocak 2007 tarihinde Axel Springer Grubuna yapılan hisse satışındaki değeri esas alarak, Kurumlar Vergisi hesaplama yoluna gitmişlerdir. Oysa hisse değişimi işlemleri yapılırken devredilecek hisselerin değeri mahkemelerce ve kayıtlı değer üzerinden tayin ve tespit edilmiştir.''

Gedik, ikinci eleştiri başlığında, hisse senedine bağlanmamış hisse devirlerinin KDV'ye tabi tutulması gerektiği iddiasının yer aldığını hatırlatarak, ''Oysa, KDV Kanununun 17/4-G maddesinde açıkça belirtildiği üzere, hisse devirleri KDV'den istisnadır'' dedi.

Konunun öncelikle düzenlendiği Türk Ticaret Kanunu hükümlerinde, hisse senetleri veya bunların yerini tutmak üzere çıkarılan ilmühaberler arasında hiçbir fark yaratılmadığı gibi, bunların her yönden ve her konuda eşit haklara sahip olduklarına işaret eden Gedik, bu paralelde, geçici ilmühaberler konusunda Maliye Bakanlığının da, Gelir Vergisi Kanunu VK 232 sayılı Genel Tebliğinin 5. bölümünde, Türk Ticaret Kanunu paralelindeki görüşünü ortaya koyduğunu kaydetti.

"Sübjektif ve kanuni dayanaklardan yoksun iddialar"

Gedik, açıklamasında, şu değerlendirmelere yer verdi:

''Görüleceği gibi, hisse devirlerinde hissenin senede ya da ilmühabere bağlanmış olması arasında hiçbir fark bulunmamaktadır. Hisse senedine ya da geçici ilmuhabere bağlanmış hisse devirleri her durumda KDV'den istisnadır. Bu konuda benzeri nitelikte olmak üzere Maliye Bakanlığının tebliğlerinde ve ayrıca Bakanlık yazılı görüşlerinde aynı hususlar tereddüte yer bırakmayacak bir açıklık içinde tekrarlanmıştır.

Nitekim, tatbikatta da bu mevzuatla uyumlu bir şekilde ve  çoğu yakın dönemde olmak üzere on milyarlarca doları geçen hisse devir işlemlerinde KDV uygulanmamış ve uygulanmaması da eleştiri konusu yapılmamıştır.

Tekrar belirtmek gerekirse, yapılan işlemler Kanun, Tebliğ, tüm genel kabul görmüş vergi uygulamalarına, emsal yargı kararlarına ve doktrin görüşlerine uygun olarak gerçekleştirilmiştir.

Sonuç olarak yapılan uygulamalar, tamamen şirketlerimizin yeniden yapılanmasıyla ilgili olup, ne üçüncü kişilere hisse satışı, ne de karşılığında nakit cari hesap gibi ticari amacı veya sonucu olan işlemlerdir. Bu uygulamalar yasaya uygun hisse değişimi işlemi olup, sonucunda şirketlerin hiçbirinde bir TL'lik satış gerçekleştirilmemiş, hiçbir şirketin masasına bu işlem nedeniyle bir TL'lik nakit girişi olmamıştır.

Tarafımıza sevk edilen raporlardaki konuların  ilgili denetim elemanlarının sübjektif ve kanuni dayanaklardan yoksun iddiaları olduğuna dair inancımız çerçevesinde Maliye Bakanlığı nezdinde bu raporların yeniden değerlendirilmesi ve düzeltilmesi için resmi olarak başvuruda bulunulacaktır. Konuyla ilgili gelişmeler yatırımcılarımız ve Türk kamuoyuyla anında paylaşılacaktır.

Hukukun, gelişen süreç içinde belirttiğimiz esaslar çerçevesinde işleyeceğine dair güven ve inancımız tamdır.''