DÜNYA'nın bir araya getirdiği TEMSAD üyeleri, 1 milyar dolarlık hacme ulaşan sektörü masaya yatırdı : Tekstil makinecilerinden dünya pazarlarında

DÜNYA'nın bir araya getirdiği TEMSAD üyeleri, 1 milyar dolarlık hacme ulaşan sektörü masaya yatırdı : Tekstil makinecilerinden dünya pazarlarında

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

sıçrama için "ortak hareket etme" çağrısı Geçen yıl itibariyle 1 milyar dolarlık bir hacme ulaşan Türk tekstil makine ve aksesuar sanayii, dünya pazarlarında sıçrama yapabilmek için ortak hareket etme önerisinde bulundu. Gazeteniz DÜNYA'nın TEMSAD (Tekstil Makine ve Aksesuar Sanayicileri Derneği) bünyesinde bulunan üretici firmaları bir araya getirdiği toplantıda, sektörün sorunları ve çözüm önerileri masaya yatırıldı. Toplantıda tekstil makinesi ve aksesuar üreten irili-ufaklı işletme sayısında yaşanan enflasyonun sektörün yapısına darbe vurduğunu belirten üreticiler, yurtdışında piyasalara sürülen Türk menşeli kalitesiz ürünlerin ihracat ayağında ciddi aksamalara neden olduğunu belirttiler. Bu sıkıntılarla kurulacak ortak geliştirme, ortak AR-GE ve ortak pazarlama organizasyonları ile çözüm aramaya hazırlanan üreticiler, bu konuda devletten altyapı desteği bekliyor. Sorunların direkt çözümü noktasında lokomotif sektörler arasında yer alan tekstil sektörü için bir bakanlık kurulması talebinde de bulunan üreticiler, üretim alanı konusunda yaşanılan sıkıntıların çözümü için Silivri ve Kartal bölgesinde organize sanayi bölgelerinin kurulması önerisini getirdiler. Üreticiler, İstanbul'un tasarım merkezi olmasını, üretimin ise İstanbul'a yakın Anadolu kentlerine kaydırılması önerisinde bulundular. Çin ve Hindistan'da gerçekleştirilen hızlı ve ucuza üretimin, tekstil makineleri sektörünü de olumsuz yönde etkilediğini belirten üreticiler, yüksek enerji ve işçilik maliyetlerinin sektörü rekabette bu ülkelerin gerisine ittiğini, dolayısıyla bu konularda rekabet edilebilir teşviklerin verilmesini istediler. Özellikle finansman anlamında büyük zorluklarla karşı karşıya kalan üreticiler, yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı yatırım fonlarından AR-GE çalışmaları için büyük destek bekliyor. Sorunların çözüm reçetesi . Sektör desteklenmeli ve makine üretimi teşvik edilmeli. . Ortak geliştirme, ortak AR-GE ve ortak pazarlama organizasyonları kurulmalı. Devlet bu konuda altyapı desteğinde bulunmalı . Markalaşmaya önem verilmeli . Lokomotif sektör tekstil için bir bakanlık kurulmalı. . Üretim alanı sorunu için Silivri ve Kartal bölgelerinde inşa edilecek organize sanayi bölgeleri ile çözülebilir. . Tasarım merkezi İstanbul'da olmak üzere üretim bölümü İstanbul'a yakın Anadolu illerine kaydırılmalı. . Çin ve Hindistan'daki hızlı ve ucuz üretim tekstil makineleri sektörünü de olumsuz etkiliyor. Bu nedenle yüksek enerji ve işçilik maliyeti rekabet edilebilir hale getirilmeli. Sektör 2007'de yüzde 6 büyüdü 1996 yılından 2007 yılına kadar kadar yüzde bin 600 artış gösteren ihracat rakamları 16 milyar dolardan 230 milyon dolarlara ulaştı. Derneğe kayıtlı 130 üretici firmanın bulunduğu sektörde, resmi açıklamalara göre 2007'de toplam 238 milyon 328 bin 638 YTL'lik ihracat gerçekleştirildi. İthalat ayağında ise 2.5 milyar dolardan 1996'da 1.324 milyar YTL'ye düşen rakamlar 2007 yılında tekrar yükselişe geçerek 1 milyar 794 milyon YTL'ye ulaştı. 2007'de sektörde yaşanan büyüme rakamı ise yüzde 6 olarak telaffuz ediliyor. TEMSAD Denetleme Kurulu Başkanı Ayhan Ballı: Birleşip bir Avrupa markası satın alarak dünya pazarında varolabiliriz İkinci el makinelerin gelişini engelleyemiyorsunuz. Çünkü sermaye birikimi yeterli olmayan üreticiler bir şekilde başlangıç yapabilmek için sermayesi yetersiz bir yapıda daha az sermaye ile böyle bir oluşuma gitmek istiyorlar. Yıllar geçtikçe Türkiye'ye ikinci el makine girişi azalacaktır. Bunun yerine teknolojisi yüksek, bizlerin rakibi olan veya üretemediğimiz Avrupa veya dünya markalı makineler bize gelmektedir. Bugün Uzakdoğu'lu bir firma örneğin batan kapanan bir Alman firmasını alarak, dünya pazarına açılıyor. Ben bunu hep savundum. Biz kendi markamız ile pek çok pazara giremeyeceğiz. Bu bir realitedir. Ama var olan bir İngiliz markası, Alman markası, imalatın nerede yapıldığına bakılmaksızın o marka ile dünyadaki bugün gelişmekte ola her pazara makine satabilmektedirler. Biz eğer sermaye birikimlerimizi bir havuzda toplayabilirsek böyle bir markayı satın alarak dünya pazarında var olabiliriz. Kendimize ait markalarla uzun süre dünya pazarında kalmamız mümkün değildir. KOBİ kapsamından çıkmak gerekiyor. KOBİ'ler birleşsinler anonim şirketi alınsınlar kendi alanlarında bir kartel olsunlar ve böyle bir markayı satın alabilmek için mücadele etsinler. DÜNYA Gazetesi yazarı Rüştü Bozkurt: Pazarlama ve satışta ortak bir girişim projesi yaratmalıyız Ülkemiz tekstil sektörünün geldiği ölçeğin büyüklüğü herkes tarafından biliniyor. Tekstil makineleri üretenleri bir başka anlatımla işin mutfağında olanları dinlediğimizde bir dizi sorunun gündemde olduğunu görüyoruz. Öncelikle tekstil makineleri üretenlerin mekan sorunu var. Tekstil makineleri üretiminde bir gelişme bir plana göre değil, işin gelişmeleri sürüklemesi bugünkü yapıyı oluşturdu. Eğer sektörün nitelik ve niceliğinin daha da gelişmesini istiyorsak, büyük gelişme merkezlerinden çok uzakta olmayan bir ihtisas organize sanayi bölgesi kurulması gerekiyor. Bütün üretim alanlarında olduğu gibi tekstil makinelerinde de finansman sorunu var. Ama finansman sorununu bugünkü yapı içinde çözmenin de kolay olmayacağını söylemeliyiz. AR-GE Yasası'nın çıkmış olması sektör için yeni bir fırsat kapısıdır. AR-GE ve ÜR-GE alanlarında destek veren örgütlenmiş piyasa yapıcısı kuruluşların teknik desteklerini arkasına alabilecek bir tekstil makineleri üretim sektörü hem ülkemizde teknik tekstil üretimine geçişin ihtiyaçlarını karşılayacak, hem de karşılaştırılmalı üstünlük nedeni ile dünyanın başka mekanlarına kaymakta olan tekstil ve hazır giyim üretiminin makine donanımında söz sahibi olabilecektir. Ne yapmalıyız sorusunun yanıtı çok net. Önce üretimde mekan sorunlarını çözecek projeyi geliştirerek piyasa aktörleri ile paylaşmalıyız. Özellikle pazarlama ve satış konusunda bir ortak girişim yaratma projesini olgunlaştırmalıyız. Hemen onun yanında ortak tedarik konusunda ülkemizde ilerleme kaydedilen gelişmeleri daha üst düzeylere taşımalıyız. Temel ilke sorunların çözümünde önce kendimizin ne yaptığına bakmalıyız. Kendimiz eksiksiz olmalıyız ki başkalarından isteme hakkımızın haklılığı artabilsin. KOSGEB görevlisi Cansel Demirkan: Sektörde istatistiki bilgi havuzu oluşturulmalı Biz ihracat yapmaya karar verince, bize gösterilen yöntemler olarak da ticari ateşeliklere başvurduk, sadece Cezayir'den dönüş oldu, o da 'dönüş yok' diye cevap verdi. Danışmanlık konusunda desteğin artırılması gerektiğine inanıyorum. Kümelenmenin üretimde değil de ihracatta yapılması gerektiğini düşünüyorum. Yani pazar konusunda sadece fuar destekleri ya da oradaki katalog-broşür çalışma destekleri desteklenmemeli. İstatistik bilgi havuzunun oluşturulması konusunda ısrarlıyım. İhracat yapmak isteyen herkes için bu geçerli. Bu bilgi havuzunun mutlaka bulunması gerekiyor. Bunu TEMSAD bünyesinde de yapabilirz, farklı bir proje şeklinde de yapabiliriz. Dört Aral-Redman ortağı Cemal Aral: Çok büyük gücümüz var ama bunun farkında değiliz Şirketimiz ABD-Türk ortaklığı. DÜnyadaki tekstil sanayiin daralması neticesinde firma Çin'i gitmeye karar verdi. Biz de 'üretimi Türkiye'de yapalım' dedik. Bu sayede 21 ülkeye ihracat yaptık. 100 yıllık geçmişi olan bir fabrika, onun verdiği güçle bunu başardık. Pazarlama ekipmanını kullanarak 21 ülkeye ihracat yapıyoruz. Buna Çin ve işin piri İtalya dahil. İyi de gidiyor. Fakat dünyada sıkıntı olduğu için biz de para sıkıntısı çekiyoruz. Hammadde pahalı. Türkiye'de hammadde zaten yok. Halbuki Türkiye tekstil ülkesi diyoruz. Ben buraya fabrikayı kurduktan sonra Avrupa'da 3-4 tane fabrika kapandı. Türkiye öyle büyük bir pazar ki. Çok büyük bir gücümüz var. Ama bunun farkında değiliz. Kendimize öz güvenimiz yok. Yıllarca suiistimal de edilmiş. Biz de finansla ilgili de ciddi sıkıntı var. Eximbank var, o da başka banka aracılığıyla veriyor. 7-8 yıl evvel yatırım için Çin'e gittiğimizde, 'müracaat edin, her işiniz burada bitecek' denildi. Biz burada 6 ayda kötü fabrikanın müsadesini alamadık. Nasıl kalkınacak, nasıl yatırım olur bilmiyorum. Çok da iyi potansiyelimiz var. İşgücümüz çok iyi, insanımızın pratik zekası çok iyi. Bizim aldığımız makineler çok spesifik, biraz teknik altyapısı olan ustalar alıyoruz. Hemen kapıyorlar işi. TEMSAD üyesi ve ACC Makine Elektirik AŞ Yönetim Kurulu Üyesi Cengizhan Murat: Yeni pazarlar bulup ihracata yönelmeliyiz Tekstil makinecilerinin Türkiye'ye yapacağı daha çok şeyin olduğunu düşünüyorum. Asya'dan, Uzakdoğu'dan Avrupa'dan rakiplerimiz var, ama Asya'da çok ucuz makine imal ediliyor diye biz de bu paranın altında makine satacağız diye bir kural yok. Burada markalaşmak önemli. Bunu becerebilmemiz ve yapmamız lazım. Bunu yaparsak illaki düşük fiyata mal etme gibi bir zorunluluğumuz yok. Bizim makineciler olarak yanlış yapanları kendi aramızda ayırmamız lazım. Servis vermeyenleri, makineyi satıp da arkasında durmayan firmalar var. Onları da bir şekilde ayırabilmemiz lazım. Çünkü ben müşterimin karşısına oturduğum zaman 'sen de mi Türksün' diyor. Bunu söylediği zaman ip kopuyor. Türk makinecileri olarak fason iş yaptırma şansımız çok düşük, çünkü o kültür henüz oluşmuş değil. Zamanında iş alamıyorsunuz, doğru iş alamıyorsunuz. Bu konuda fasoncularla makinecilerin birlikte çalışması gerekir. Makine yatırımı yapmanız gerekiyor. Yanı başınızda bir torna tezgahı varken, sizin de hemen bir torna makinesi almanız çok doğru olmuyor. Ama bu durumda da bazı sıkıntılar oluyor. İşler zamanında gelmiyor. Yeni pazarlar bulup ihracata yönelmemiz lazım, marka olmamız lazım. Ben umutsuz değilim bu konuda. Ben doğru şeyler yaptığımız zaman iyi sonuçlar elde edeceğimize inanıyorum. Devletten bir destek beklemeden bunu halletmemiz lazım. Çünkü devletin böyle bir yardımı yapmak gibi niyetleri yok. KOSGEB KOBİ uzmanı Esin Yeşildal: Kulaktan dolma bilgilerle haraket ediliyor, KOBİ'ler ortak çalışamıyor KOBİ'lerde gördüğüm şey hiçbir zaman ortak olarak çalışamıyorlar. Maalesef ki İK gibi birim yok, ama dışarıdan bu sektörde kim iyidir, nasıl yapılır işler, nasıl yürür gibi konularda tamamen kulaktan dolma bilgilerle hareket ediliyor. Ortak eğitim programları düzenlenemiyor. Makine ebatları nedeni ile belki de üretilen makinelerin kullanıcılarda denenmesi çok daha uygun. Proje noktasında da biz kendimiz birlikte bir şey yapamazken başkalarını birlikte bir şeyler yapabileceğimize inandırmaya çalışmak ve onların ölçüsüne sokmak zor oluyor diye düşünüyorum. TEMSAD Başkan Yardımcısı Hakan Gürel: Birbirimizi kurşunlamaktan vazgeçersek kazanacağız Genel olarak makine sektöründe olduğu gibi tekstil makineleri sektörü de herhangi bir destek görmemiş olup ciddi şekilde küresel rekabetin içinde yaşama mücadelesi vermiştir. Almanlar, Japonlar, Türkiye'de bizden daha avantajlı finansman şartları ile makine satma olanağı buluyor. Bizim kendi ülkemizde böyle bir imkanımız yokken bu kişiler bizim ülkemizde 5-7 yıl vadelerle makine satabiliyorlar. Buna rağmen gelmiş olduğumuz noktada, ihracat rakamlarımızda ciddi bir artış hızı yakaladık. Ancak son 1-2 yılda bir duraklama trendine girdik. Burada da temel sebep ürettiğimiz makineler belli çerçevelerde kaldı. Birbirimizi kurşunlama hastalığımız var. Gidiyoruz, Bangladeş'te 4-5 Türk firması birbirimizle rekabet ediyoruz. Aslında birbirimizi kurşunlama adetimizden vazgeçsek kazanacağız. Türkiye şu an tekstil makineleri üretmek için çok uygun bir ortam. Yeterli bir altyapı var, belli bir yan sanayi oluştu. Neredeyse bütün kıtalara ihracat yapıyoruz. Amerika'ya, Avrupa'ya çalışan arkadaşlarımız var. Asya ülkeleri en yoğun müşterimiz, Ortadoğu geleneksel pazarımız. Ama rakamları büyütmek gerekiyor. 300-400 milyon dolar ihracat bence bu sektörün hak etmediği rakamlar. Bunun mutlaka milyar dolarların üzerine çıkması lazım, önümüzdeki 4-5 yılda da bunun olacağına inanıyorum. TEMSAD üyesi Formak Tekstil Makine'den Hüseyin Özçıkrıkçı: Devlet, makine imalatçılarının altyapısını güçlendirmeli 1974'ten beri bu sektörün içindeyim. Bizim ürettiğimiz makineler büyük hacimli makineler. Altyapımız, işyerimiz, yan sanayi ile ortaklaşa iş yapamama en büyük sıkıntımız. Üretim yaptığımız firmaların yüzde 80'i iç piyasa çalışıyor. İç piyasa da makine almıyor, bu defa da hepimiz Uzakdoğu, Türk cumhuriyetleri, Rusya, Suriye, Mısır buralarda iş yapmaya çalışıyoruz. Buralarda da döviz kurları değişiyor. İçeride de elektrik maliyetleri artıyor, işçi maliyetleri artıyor, Bu defa da ters düşüyoruz. Bugünkü şartlarda ayakta zor duruyoruz. Makine imalatçılarının önce altyapısının devlet tarafından güçlendirilmesi gerekiyor. Bu bizim rekabet şansımızı artırır. Çünkü biz makineyi hem iyi, hem de hızlı üreteceğiz. Ancak bu şekilde rekabet şansımız artar. Uzakdoğu'daki makinelerin ucuz üretmesinin yegane sebeplerinden biri bu. TEMSAD Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi ve Nit Örme Tekstil'in sahibi İrfan Yolcular: Maliyetlerin düşmesi için Anadolu'ya açılması gerek, devlet teşvik etmeli 1989 yılında bu sektöre girdim ve o zaman sektörde elektronik makinelere bir geçiş vardı. Bir Japon, bir de Alman markası. 2000-2005 arası Türkiye bu alanda liderdi. En fazla makine parkuru olan sektördü. Ama burada devlet desteği de olmayınca insanlar fasonculuk yaptılar, markalaşmaya önem verilmedi, Çin bu sektöre girdi. Şu anda lider konumda olan Çin. Yedek parçalar ürettik bu konuda çok büyük bir birikimimiz var ama makine üretimi çok büyük maliyetler istediği için, bunu yapamadık. Bugüne kadar yedek parça harici bu makineler için ödenen para 2 milyar Euro'yu geçmiş durumda. Bu makineler çok küçük rakamlarla da Türkiye'de üretilebilirdi. Hepimiz KOBİ'ler olarak, küçük işletmeler olarak, nasıl ucuza mal ederiz nasıl dünyayla rekabet ederiz, bununla ilgili çalışmaları yapıyoruz. Devlet bu işte yönlendirici olmalı. Yani makine alımına teşvik vereceğine, makine üretimine teşvik vermeli. Bölgesel asgari ücret uygulanmalı, elektrikte avantaj sağlanmalı, sigorta ve vergi indirimi sağlanmalı, arsa ve bina konularında yardımcı olunmalı, en önemlisi de ham madde konusunda sıkı çalışmalar yapılmalı. Ayrıca küçük işletmeler birleşerek, giderlerini birleştirmeli. Burada ne yapmak lazım o zaman Anadolu'ya açılmak lazım. İstanbul tasarım merkezi olur ama üretim kent dışında olur. Üretim ve işçilik maliyetinin düşmesi için bu gerekli. Yani devletin de burada ciddi destek sağlaması lazım. KOSGEB İkitelli Müdürü Mustafa Kaplan: AR-GE için tam zamanı bir an önce yatırım yapın Algılarımızı, alışkanlıklarımızı değiştirmemiz lazım, ortak iş yapma kültürümüzü değiştirmemiz lazım, proje odaklı çalışmamız lazım sorunlarımıza. Finansman sorunu da tüm makine sektörünün kucaklayan bir sorun. Belki kredi için Eximbank doğru bir adres değildir. Bununla ilgili olarak alternatif finansman sorunlarına çözüm ile ilgili gerekirse yurtdışından fon bulmak, gerekirse kredi garanti fonu gibi mekanizmalar var. AR-GE çok önemli teknoloji üretmek çok önemli makine sektöründe. Teknoloji üretmeyi bir cümle gibi düşünürsek, makine bu cümlenin kelimeleri, makinenin parçaları da bu kelimeleri harfleri. Biz makina yaparken bu cümlenin harflerine kadar ortaya ne çıkarabileceğimizin envanterini yapmamız gerekiyor. Şu anda AR-GE de inanılmaz bir fırsat var. 2013'e kadar inanılmaz bir AR-GE yatırımı ve harcaması yapılması lazım. Bunun da çoğunun özel sektörün eliyle yapılması planlanıyor. Şu an özel sektörün AR-GE'ye yaptığı harcamalar çok zayıf ve TÜBİTAK, KOSGEB, Sanayi Bankalığı ve Maliye özel sektörün AR-GE harcamalarını nasıl artırabiliriz diye düşünüyorlar. Siz tekstil makinecileri olarak, hemen ortak bir tasarım merkezi kuruyoruz, ortak bir AR-GE merkezi kuruyoruz demelisiniz. Tam da zamanı şimdi AR-GE Kanunu'nda çok güzel bir fırsat var, bunu çok da olumsuz görmeyin. KOBİ Danışmanları Derneği Başkanı ve Uyumsoft Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü Mehmet Önder: Pazarlamada artık planlı deneme dönemi başlatmalıyız Ülke olarak üretimde belirli bir yere geldik. Fakat temel sorunumuz satış. Bununla ilgili bir başka yaklaşım da adını koyacak olursak artık pazarlamada planlı deneme başlatma zorunluluğumuz var. El yordamı ile veya birilerinin bize anlattıkları ile sonuca gidemeyiz. Bizim kamudan isteyeceğimiz şey, ticari ataşeliklerin cevap vermelerinin sağlanması. Bize geri dönemeyen ikinci bir kurum da TİKA (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı). TİKA dünyada 25 ülkede örgütlenmiş bir yapı. Türk işadamlarının önünü açmak için oluşturulmuş bir kurumdur ama gider su kuyusu açar, başka ülkelere sağlık yardımı yapar. TİKA'nın kuruluş amacına uygun olarak çalışmasını istiyoruz. TİKA ve DTM bizim için çok önemli kuruluşlar. Ticaretimizi artırmakla ilgili ilişki kurabileceğimiz pratik, önümüzü açacak insanlara ihtiyacımız var. Bu birkaç şekilde gerçekleştirebilir. Üniversiteler ile işbirliği yaparak buralara 5-10 bin dolar aktararak diyebilir ki ben şu ülkelerde pazar araştırması yapmak istiyorum, doktora tezini de bu konuda istiyorum. Bu konuda 3-4 tane böyle tezler yapılabilir. İstatistiksel veriye ihtiyacımız var. TEMSAD Başkanı Adil Nalbant: Stratejik sektör ilan edip sırtımızı sıvazlıyorlar, "kaynak yok" diyorlar TEMSAD olarak sektördeki tek sivil toplum kuruluşuyuz. Çoğunluğu İstanbul olmak üzere Çerkezköy, Bursa, İzmir, Aydın, Denizli ve Gaziantep illeri ağırlıklı olarak 130 civarında üyemiz var. Bunların hepsi Türk tekstil sanayiine makine ve yedek malzeme üretiyor. Tekstil teknolojilerini Batı'dan alıyor, tekstil makinelerini genellikle Doğu'ya satıyoruz. Yani Pakistan, Suriye, Mısır, Hindistan, İran gibi ülkelere. Makine üretimi başlı başına büyük bir konu. Makine üreticisi sayısı bu kadar yüksek olacağına, yüksek teknoloji kullanan kurumsallaşmış firma sayısı biraz daha yüksek olsa, dünyanın her yerinde teknolojik olarak, fiyat olarak, kalite olarak her türlü rekabet edip pazarda büyük pay alabiliriz. Ülkemizin özellikle de İstanbul'un bu konuda çok önemli bir merkez olabileceğine inanıyorum. Cumhuriyet'in kuruluşundan sonra tekstildeki güzel gelişmeler 1950'li yıllardan sonra artık özel sektörün sırtına verildi. Özel sektör de kendi tekstil sanayiini hemen kurup hemen para kazanmak istemiş. Yerli makine sanayiini desteklememiş. Ama globalleşen dünyada artık buna yer yok. Tekstil üreticilerimizin şu anda yaşamış olduğu sıkıntı bu. 1950'den sonra 100-150 milyar dolar gibi bir paranın sadece makineye gittiğini tahmin ediyoruz. Bunun yerine şu sektöre 1-2 milyar dolarlık yatırım yapılsaydı dünyanın tekstil teknoloji üretim üssü olabilirdik. Markalaşmak çok önemli. Bugün İngiltere, İtalya, Japonya, ABD, Almanya gibi birçok ülkeye makine satıyoruz. Satamadığımız tek yer 3'üncü dünya ülkeleri. Tekstil makinelerinde çok güzel yerlere geldik. Yan parça ve aksesuarlarda da önemli yerdeyiz. Satış, imalat ve teknik serviste kalite çok önemli bunlara önem vermemiz gerekiyor. Ödeme sıkıntımız var, arsa yer sıkıntımız var, OSB istiyoruz. Avrupalı tekstil sektörünü yürüttüğü yerde kimya ve makine sektörünü de düşünüyor. Kaynak konusu ile ilgili birçok yerle görüştük ama bize kaynak yok deniliyor. Bizi stratejik sektör diye ilan ediyorlar, sırtımızı sıvazlıyorlar sonra da kaynak yok diyorlar. TEMSAD Başkan Yardımcısı Numan Gürel: Müşteri ile aynı dili konuşmalıyız Bu işin finansal sorunları, birtakım zorlukları var ama ben işe biraz değişik bir açıdan bakmak istiyorum. Bu ticari bir organizasyon. Yani bu dünya var olduğundan beri bir alma ve satma var. Burada iki ana unsur üretim ve müşteri yani yapan ve alan. Ama bir de katalizör var, satış. Önemli olan bu 3 unsurun aynı frekansta çalışması. Ana unsur da müşteri memnuniyeti. Satış yaparken de müşteri ile aynı dili konuşmamız lazım. Eğer müşteri prosesini iyi bilirsek, müşteriye de makinemizi iyi anlatırız. Satış yaptıktan sonraki teknik destek de çok önemli. Güney Amerika'ya, Pakistan'a, Asya'nın bütün ülkelerine, Ortadoğu'ya satıyoruz. Orada kalıcı olabilmek için de çok iyi teknik destek verebilmemiz lazım. Biz 'Uzman Çalışma Grubu' adı ile uçuk da olsa bir fikir geliştirdik. Yani imal edilen yeni makineleri direkt müşteri işletmesinde denemektense, ürettiğimiz makineleri deneyebileceğimiz ortak bir model işletmeyi kendimiz kuruyoruz. Bu model ile işletmelerde deneme yapıldıktan sonra makineler müşteriye veriliyor, böylece oradaki problemlerimiz çok daha azalır ve müşteri memnuniyeti çok daha artar diye düşündük. Bu nedenle işte stratejik yol haritasını çok iyi yapıp bunu kararlılıkla uygulamakta fayda var. Alfa Mühendislik kurucu ortağı Celal Oflaz: "Türk makinesi" markası oluşturup kaliteli imajı yaratmalıyız Yurtdışı açılımımız genellikle fuarlar kanalıyla oluyor. Bu da bizim için maliyet oluşturuyor. Benim önerim şu, ilk olarak mesela 3 tane hedef pazar seçelim, bu hedef pazarlar da ortak birtakım tanıtım noktaları oluşturalım. Sürekli orada kalacak hatta oradaki satılmış makinelerin servisini sağlayacak, yedek parçasını sağlayacak sürekli noktalar olmasını öneriyorum. İlk başta bir tane ile başlayıp deneyebiliriz. Baştan olmaz dersek baştan kaybederiz. Bir başka nokta da bu markalaşma konusuna bir açıklık getirmek istiyorum. Türkiye'nin bir gerçeği var ki bu tekstil makineleri alanında amip gibi metamorfoz bölünme ile çoğalmış bir sürü makine üreticisi firma var. Bunlar da bir şekilde dünyadaki iletişimin kolaylaşması, ihracat konseptinin herkesin kafasına yerleşmesi, TC kimlik numarası olan herkesin ihracat yapabileceği gibi bir kanının oluşması nedeniyle bunlar da makine sattı ve zarar gördüler. Bu nedenle Türkiye'nin ismi birçok ülkede lekelenmiş bir durumda. Benim önerim bu noktada nasıl ki Turqulaty gibi bir marka oluşturulmaya çalışıldı, Makine İmalatçıları Birliği'nde de böyle bir marka oluşturma çalışması var. Birlikte bir Türk makinesi markası oluşturalım diye bir öneri var, bunun alt başlığı da Türk makinesi kalitelidir, imajını yaratmamız gerekir. Belediyenin son açıklamalarında İstanbul'un dışında Silivri ve Kartal bölgelerinde yeni yerleşim birimleri oluşturma çabası var. Buralara yakın bölgelerde derhal, bizler için uygun sanayi bölgesi oluşturulmalı. Yerleşim yerlerine de yakın olacağı için buradan eleman temini de sağlayabileceğimizi düşünüyorum. TEMSAD Üyesi ve Entema ortağı Ömer Gökcan: Müşterinin finanse edilmesi durumunda 3-4 kat büyürüz Sektörün sorunları çok çeşitli. Biz üst taraftan ne isteyeceğiz, ne yapacağız bunu tespit etmek gerekiyor. Burada en büyük sorun olarak Eximbank'ın ataletini görüyorum. Konuya uzak birisi olarak da neden böyle bir atalet içerisinde olduklarını anlayamıyorum. Bu konuda sebepleri bilirsek çözümü de doğru buluruz. En önemli sorun burada Eximbank'ın bu ataletinin kırılması, piyasanın isteklerine doğru yanıt verebilmesi. Eximbank bize istemiş olduğumuz destekleri verir de bizim müşterilerimizi finanse ederse, pek çok sorunumuz belli ölçülerde kendiliğinden çözülmüş olacaktır. Biz ne tezgah yatırımı istiyoruz ne yer ne de başka bir şey istiyoruz kısa vadede. Sorunları kısa, orta ve uzun vade diye ayırmamız gerekiyor. Kısa vadede bunların hiçbirine ihtiyaç yok. Tek ihtiyacımız müşterimizin finanse edilip bizim önümüzün açılması. Tek başına bu çözüm bile bizim 3-4 kat büyümemizi sağlar. Ondan sonra bazı şeyleri biz de çözeriz, devlete ihtiyacımız olmaz. Neden satış yapamadığımız konusunda karşımıza çıkan en büyük problemi müşterinin finansmanı olarak görüyorum. Daha önceleri Avrupalılar'a karşı kaybediyorduk işleri şimdi ise Tayvan ve Koreliler'e karşı kaybediyoruz. Müşteriyi hiç yormadan 24-36 ay vade yapıyorlar, ürünleri bizden çok ucuz değil, kaliteleri düşük, finansman imkanını kullanarak satış yapıyorlar ve önlerindeki engelleri aşıyorlar.