Ekren: Yeni paket reel sektörü teşvik edecek

Ekren, Bursa'da düzenlenen "1. Uludağ Ekonomi Zirvesi"nin açılışında yeni pakete ilişkin açıklamalarda bulundu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

BURSA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren, reel sektör destek paketiyle, sektörel, bölgesel ve proje bazındaki yeni teşvik sistemini reel sektöre destek mantığıyla kurgulamaya başladıklarını belirtti.

Paket çerçevesinde, reel sektörün ölçek, finansman sıkıntısı ve stratejik vizyonunu yeniden şekillendirecek bir şirket yapılandırma sürecini başlatmak istediklerini de ifade eden Ekren, kredi garanti fonunun rol ve etkinliğini artıracaklarını kaydetti.

Ekren, Bursa'da düzenlenen "1. Uludağ Ekonomi Zirvesi"nin açılışına katıldı.

Hükümetin açıkladığı 5 ekonomik paketin içeriğine ilişkin bilgi veren Ekren, 5 paketin toplam büyüklüğünün 36,3 milyar lirayı bulduğunu belirtti. Ekren, bu bütçe büyüklüğü, OECD ülkeleri ve IMF verileriyle karşılaştırıldığında, benzer trend, yaklaşım ve hassasiyetlerin ortaya konulduğunun söylenebileceğini kaydetti.

Açıklanacak 6. ve 7. ekonomik paketler hakkında da bilgi veren Ekren, bunlardan birinin "reel sektör destek paketi" olduğunu ve bu pakette 2 konuya vurgu yapmayı planladıklarını belirtti. Ekren şöyle devam etti:

"Bunlar; firmaların sürdürülebilirliğini güçlendirmek ve rekabet gücünü artırmak. Bu paketin bir kaç önemli bileşeni olacak. Bir tanesi sektörel, bölgesel ve proje bazındaki yeni teşvik sistemini reel sektöre destek mantığıyla da kurgulamaya başladık. İkinci bileşen reel sektörümüzün ölçek, finansman sıkıntısı ve stratejik vizyonunu yeniden şekillendirecek bir şirket yapılandırma sürecini de başlatmak istiyoruz. Üçüncü bileşen, kredi garanti fonunun rol ve etkinliğini artırmaktır."

Ekren, bu başlıklar altındaki öncelikleri çok kısa süre içinde tamamlayıp, kamuoyuyla paylaşacaklarını söyledi.

İstihtam paketiyle 3 grup hedefleniyor

Ekren, kısa süre içinde bitirmeyi planladıkları diğer paketin de "istihdam paketi" olduğunu ifade etti. İşsizliğin kaynağına ilişkin verilere göre, geçici işte çalışmak, işten çıkartılmak, işyeri kapatılması ve iflasının bu dönemde önemli olduğunu dile getiren Ekren, iş bulamayan genç nüfusun giderek arttığını söyledi, sosyal koruma kapsamında yer alması gereken bireylere dikkati çekti. "Bu 3 ana gruba doğrudan katkı sağlayacak istihdam paketi üzerinde çalışıyoruz" diyen Ekren, şu ana kadar bu konuda almış oldukları kararları anlattı.

İşveren üzerindeki yükleri 5 puan indirdiklerini ifade eden Ekren, kadın ve gençler üzerinde özellikle 18-25 yaş arasındakilerde istihdamı teşvik için 3 yıllık süre kapsamında birinci yıl işveren yükünün tamamını ödemeye devam edeceklerini söyledi.

Mesleklendirme programları kapsamında 250 milyon liralık kaynakla 100 bin genci ve vatandaşı mesleklendirme programına dahil edeceklerini belirten Ekren, işini kaybedenlere destek için kısa çalışma ödeneğine, işsizlik fonu ödeneklerine devam ettiklerini anlattı.

Sosyal koruma harcamaları kapsamında 2009'da bütçeden ayırdıkları kaynağın 80 milyar lira civarında olduğunu ifade eden Ekren, "Bileşenler olarak da bu dönem içinde kısmi çalışmayı, ileri ve geri bağlantısı yüksek bir sektöre makul destek ve teşvikler vermeyi, mesleki eğitim ve donanımı güçlendirmeyi, toplum yararına çalışmanın kurgusunu iyi yapmayı ve işsizlik ödeneğinin etkin kulanılmasını da bu çerçevede düşünüyoruz" diye konuştu.

"Finansal kurumların karşılaştığı zarar 1.3 trilyon"

Ekren, kriz sürecinde dünya genelindeki finansal kurumların zarar tutarlarının da önemli olduğunu belirterek, "Finansal kurumların karşılaştığı zarar toplamı 1 trilyon 342 milyar dolar, bu kuruluşlara aktarılan sermaye de toplam 1 trilyon 111 milyar dolara kadar çıkmıştır" dedi.

Ekren, küresel krizin ortaya çıktığı ABD'de birkaç farklı gelişmeye ve uygulamaya bakarak değişik yorumlarda bulunulabileceğini ancak, sorunun özünü ikinci kalite konut kredilendirmede aramak gerektiğini belirtti.

Homojen olmayan tutsat kredisi "Mortgage" kontratlarının, reyting şirketleri ile desteklenerek, özellikle finansal aracı kurumlarının sürece dahil olmasıyla, homojen, aktife dayalı menkul kıymet haline getirildikten sonra nakit akımı sürecine sokulmasının, sorunun en önemli ve can alıcı noktasını oluşturduğunu vurgulayan Ekren, bu sorunun zamanla dünyayı sardığını anlattı.

Krizin finansal kurumlara etkisi

Ekren, bütün dünya ülkelerinin krize karşı hızla mücadeleye girdiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Özellikle türev ürün olarak adlandırılan gayrimenkule dayalı menkul kıymetleştirme sürecinin hangi boyutlara ulaştığını düşündüğümüzde, 2008 yılı sonu itibariyle dünyanın gayri safi yurt içi hasılaya oranı bakımından türev araçların yüzde 802 olduğunu ifade ettiğimizde boyutun aslında ne kadar derin ve büyük olduğu da ortaya çıkacaktır. Bütün dünya ekonomileri bir dizi tedbir paketleri koydular. Bu paketlerin büyüklüğü ise 16.6 trilyon dolara kadar ulaşmaktadır... Bütün ülkeler, farklı şekilde, farklı mekanizmalarla ve araçlarla krizin ortaya çıktığı alanlara yoğun şekilde müdahale etmeye devam etmektedir. Finansal kurumların bu krizin sürecinde zarar tutarları da önemlidir. Finansal kurumların karşılaştığı zarar toplamı 1 trilyon 342 milyar dolar, bu kuruluşlara aktarılan sermaye de toplam 1 trilyon 111 milyar dolara kadar çıkmıştır."