"Fiyat farkı verilmeyerek iptal edilen ihaleler devlete büyük yük"

Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası Başkanı Koloğlu, kamu ihalelerinde fiyat farkı mekanizmasının değişmesi gerektiğinin altını çizdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hüseyin GÖKÇE

Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası (İNTES) Başkanı Celal Koloğlu, Türkiye’de mevzuat kaynaklı sorunların kamunun ciddi anlamda zarar etmesine yol açtığını söyledi. Kamu ihalelerinde fiyat farkı mekanizmasının değişmesi gerektiğinin altını çizen Koloğlu, fiyat farkı verilmeyerek iptal edilen ihalelerin, devlete daha çok yük getirdiğini söyledi.

Ankara Sohbetlerine konuk olan Celal Koloğlu, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak’ın sorularını cevaplandırdı.

► Uzun süredir Kamu İhale Kanunu’nda değişiklik yapılacağı yönünde beklenti oluşmuş durumda. Kanunun hangi unsurlarında değişiklik olacağını düşünüyorsunuz?

Kamu İhale Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten bu yana tam on dört yıl geçti ve günün gelişen koşullarının da getirdiği gereklilik nedeniyle çok sayıda değişiklik oldu. Kanun’daki değişiklikler, sistemin daha etkin ve rekabetçi bir sistem olarak inşa edilmesine katkı sağladı ancak mevzuatta uygulamalardan kaynaklı sorunlar maalesef devam ediyor. Kanun’u yönetmekle sorumlu kurum Kamu İhale Kurumu’nun sektörün ihtiyaçlarını karşılayacak düzenlemeler konusundaki hassasiyeti ve sorunların çözümü konusundaki yapıcı yaklaşımları bizleri sektör adına umutlandırıyor.

Ancak sektörün sorunlarına çözüm olacak mevzuat değişikliğinin bir an önce hayata geçirilmesi ülkemizin kalkınmasına yön verecek projelerin zamanında başlayarak tamamlanması açısından son derece önemli. Mevzuattan kaynaklı sorunlar, bir an önce ekonomiye kazandırılması gereken katma değeri yüksek projelerin ihale süreçlerimi uzatıyor. İşlerin gecikmesi ise ne yazık ki daha yüksek maliyetlere ve kamu zararına yol açıyor. Mevcut Kamu İhale Mevzuatı ile mega projelerin ihalesini sağlıklı bir şekilde yürütmek mümkün değil. İNTES olarak her fırsatta dile getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz, zira geciken iş, en pahalı iştir.

► Bir çok sektörde yüklenicilerin fiyat farkı beklentisinde olduklarını görüyoruz, bu konudaki gelişmeleri paylaşabilir misiniz?

İnşaat projelerinde malzeme fiyatlarının ani artışından dolayı bir fiyat farkı oluştu. Kamu kuruluşları da bunun için bir çözüm bulmaya çalışıyorlar. Demir fiyatlarının artmasıyla başlayan dalgalanma çimento fiyatlarına da yansıdı. Maalesef enfl asyon rakamlarının üzerinde fiyat artışları meydana geliyor. Yılbaşından bu yana çimento fiyatlarına yüzde 25 zam yapıldı. Hatta yüzde 15 oranında yeni bir zam da yapılacağı söyleniyor.

Bu durumlar inşaat sektöründe büyük sıkıntılara sebep oluyor. Bundan sonraki ihalelerde TEFE-TÜ- FE oranlarına göre değerlendirme yapılmaması gerekir. Mesela TEFE- TÜFE’nin içinde sektörle ilgisi olmayan birçok madde var. İnşaat sektöründe ana girdiler demir, çimento, akaryakıt ve işçiliktir. Bunların ağırlıklı ortalamasını belirleyerek fiyat farkının veya enflasyonun düzenlenmesi gerekiyor. Eski sözleşmelerde bu yer almıyor. 2017 yılının başından itibaren döviz fiyatlarında büyük bir artış oldu. Dövize bağlı malzemeler arasında en önemlisi sulama projelerinde kullanılan CTP boruları. CTP boruların imalatı petrole bağlı olduğu için büyük sıkıntılar yaşandı.

Fiyat farkının çıkarılması, Maliye Bakanlığı’nın da yani devletimizin de yararına olacaktır. Devam eden işler için devlet tarafından belli bir fiyat farkı verilerek, işi üstlenmiş olan müteahhitle bitirilmesi ekonominin yararınadır. Eğer devlet tarafından fiyat farkı verilmesi istenmiyorsa ancak zorunlu hallerde tasfiye imkanı sağlanmalıdır. Yeniden ihaleye çıkan işlerin proje bedelleri de iki katına çıkmaktadır. Bu yüzden işlerin yapım süreleri de uzamaktadır.

DSİ bu konuda bir çalışma yapmıştır. 100 lira fiyat farkı verilirse bitecek işin, yeniden ihale edilirse, 180-190 lira arasında yeni maliyete yol açacağı hesaplanmıştır. Bu sadece dövize bağlı sulama inşaatlarıyla ilgili, yani borulu sulama inşaatlarıyla ilgili bir çalışmadır. Sulu tarıma geçilmesi, yol yapılınca ulaşım maliyetlerinin azalması etkileri de hariçtir. Şunu ifade edeyim, sulu tarıma geçilmesi, mevcut üretimi en az 7 katına çıkaracaktır.

► Sizin öneriniz nedir?

İhaleye çıkmadan önce bir formül üretip yapılan işin cinsine göre, ağırlıklı ortalamasını bulup dövize dayalı uygulanan malzeme fiyat farkına dayalı bir sistem geliştirilmelidir. Örneğin demir işinde büyük sıkıntı vardır. Üstyapı inşaatlarında demir, yılbaşından bu yana yaklaşık yüzde 35 oranında arttı. Enflasyon ise yüzde 10 civarında artmıştır. Enflasyona göre alınacak fiyat farkı yüzde 10 ama demirin fiyatı yüzde 35 artmış. Demir bin beş 500 lira iken fiyat verilmişse, yüzde 10 fiyat farkıyla bin 650 lira alınabilecektir. Oysa bugün demirin fiyatı 2 bin 200 lira civarındadır.

Buna hiçbir müdebbir tüccarın dayanması mümkün değildir.Başta hesaplar yapıldı. 8 centten başlayan kilovatsaat, aşağı doğru 6.5 cente kadar düştü, şu anda 5.5 cente kadar düştü. Boğaziçi Elektrik Dağıtımında 300 milyon lira, diğer bölgelerimizde 2 milyar lira bedel civarında yatırım yaptık. TEDAŞ fiyatı vardı, itiraz ettik, EPDK, ağırlıklı ortalama olarak ne kullanılıyor belirlendi. Bakır tel, mazot, işçilik vs. Bakır, Londra Bakır Borsası fiyatlarındaki değişime göre hesaplanacak. Biz bir formül geliştirdik, telin o yatırımlar içindeki payını hesapladık. Akaryakıtın payını da koyarak bir sistem geliştirdik.

► İş bitirme belgeleriyle ilgili de bazı şikayetler geliyor…

Son zamanlarda yerli ve yabancı firmaların iş bitirme belgeleriyle ihalelere katılması rekabete de büyük zararlar vermeye başladı. Örneğin bir karayolları projesinde iş bittiği zaman 15-20 kişiye iş deneyim belgesi veriliyor. Kamu kuruluşlarında çalışan kişilerin iş bitirme belgeleriyle ihalelere girebilmesi için özel sektör firmalarına yüzde 51 ortak olması şartı konuldu. Bu iş bitirme belgeleri sayesinde belge sahipleri 30-40 yıllık inşaat firmalarıyla aynı şartlarda ihaleye girilebiliyor. Türkiye’de resmen iş bitirme belgesi enflasyonu var.

Önerimiz iş denetleme ve iş yönetme belgeleri ve mezuniyet belgeleri ile bir tüzel kişiliğe ortak olunması halinde, bu ortağın yönetim kurulu üyesi veya şirket müdürü olmasının zorunlu hale getirilmesi, bu ortakların kesin kabul tarihinden itibaren 15 yıl süreyle işin yapımından idari ve mali olarak sorumlu olmasıdır.

► Sanayicilerin şikayetçi olduğu nitelikli işçi konusunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yurt içinde de vasıflı personel sorunumuz var. Hem Kuzey Marmara Otoyolu, hem de Üçüncü Havalimanı’nda çalıştıracak nitelikli şoför, operatör veya formen bulamıyoruz ve yurt dışından işçi getiriyoruz. Diğer illerdeki projelerde de aynı sıkıntı var. Nakliye araçlarında şoför eksikliği var. Çimento üretiliyor ama nakliye araçlarına şoför bulunamıyor. Hekimhan’da demir madeni çıkarıyoruz. Tonunu 70 liraya yakın bir fiyata satıyoruz. Karabük’e gidene kadar demiryolu 70 liraya taşıyor. Elektrikli hat olmadığı sürece, eski lokomotifler mazot yetiştiremiyor. Dünyada artık elektrikli hata geçilmiş. Demiryolu ağlarının kurulması limanlara ulaşmak için çok önemlidir. Ülkemizde son dönemde ciddi yatırım atağı vardır ama yeterli değildir.

Yurt dışı müteahhitlik hizmetlerinde SGK sorunu

“Son yıllarda yurt dışı müteahhitlik şirketlerimizin istihdam ettiği Türk işçi sayısı süratle düşmüştür. 2003 yılında yurt dışında üstlenilen projelerin toplam tutarı 6 milyar iken 34 bin işçi istihdam edilmekteydi. 2014 yılında işlerin toplam tutarı 27 Milyar TL olmasına rağmen istihdam edilen işçi sayısı 39 bin olarak kaydedilmiştir.

Oysa üstlenilen proje tutarındaki bu artış doğrultusunda istihdam edilmesi gereken kişi sayısı yaklaşık 250 bin kişi düzeyinde olmalıydı. Bu düşüşün ana nedeni Türk mahkemelerinin işçiler tarafından açılan haksız tazminat davalarını müteahhitlik şirketleri aleyhine karara bağlamaları ve yüksek oranlı Sosyal Güvenlik prim yükleridir. Yurt dışında hem gittiğiniz ülkede sosyal güvenlik primi yatırıyorsunuz, hem de burada kısa vadeli, ailesinin sağlık hizmetinden yararlanması için prim yatırıyorsunuz.

Artık bazı firmalar karar almış, beyaz yakalı hariç yurt dışına Türk işçisi götürmüyor. Pakistan, Hindistan’da çok sayıda dil bilen mühendis var. Bizim mühendisi yurt dışında istihdam ediyorsun, proje müdürü yapıyorsun, orada kalıp yeni firma kuruyor. O zaman bu piyasa da kaybedilecek. Düz işçi çalıştırırken de işçiyi yurt dışına götürseniz, bin 733 lira sigorta primi ödeyeceksiniz, maaş ne olursa olsun. Oysa Tayland’dan bir işçiyi yurt dışına götürseniz 350 dolara çalışıyor. Libya gibi ülkelerde işverenlerimizin çok iyi imajı olduğu için yabancı işçilerden zaten Türk firmaları ile çalışmak için yoğun talep geliyor.”

Gelirlere mi, giderlere mi odaklanmalıyız?

Ferit PARLAK

Gelişmiş ülkeler kamuda veya özelde 5 birim üretimi 1 kişiyle yaparken, bizim 1 birim üretimi 5 kişiyle yapmamız; gelişmişler 1 birim alanda 5 birim üretim yaparken bizim 5 birimlik alanda 1 birimlik üretim yapmamız; gelişmişler 1 birimlik zamanda 5 birim üretim yaparken, bizim 5 birimlik zamanda aynı üretimi yapıyor olmamız...

Sonrası malum: cari açık, bütçe açığı, değerli kur, enflasyon, tüketime dayalı büyüme, yüksek vergiler, düşük tasarruf, yatırımsızlık döngüsünden kurtulamamışız... İNTES Başkanı Celal Koloğlu’nun Kamu İhale Mevzuatı ile ilgili verdiği örnekler de, kalifiye inşaat işçisi ithalatı ile ilgili örnekleri de verimlilik sağlamamız gereken alanların genişliğini, verimliliğin getirisini ve götürüsünü özetliyor... 1 birim verimsizliğin siyasette de, ekonomide de 5 birim soruna yol açtığını görmemiz gerekiyor...