Geleceğin görüntü teknolojileri
Geleceğin görüntü teknolojileri
İSTANBUL - Bazısını yeni yeni duymaya başladığımız, bazısı hakkında da fikrimizin bile olmadığı geleceğin görüntü teknolojilerini ve ilerleyen yıllarda bizleri nelerin beklediğini merak ediyor musunuz? Bir kısmı tanıdık teknolojilerin geliştirilmiş hali, bir kısmı ise bilim-kurgu filmlerinden çıkmış gibi duran bu teknolojilerin ileride hayatımızı nasıl değiştirecekleri konusunda kimse sabit bir fikre sahip değil. Genel olarak bu teknolojilere baktığımızda iki farklı geliştirme tarzı olduğunu görüyoruz. Birincisi, mevcut teknolojiyi mümkün olduğunca geliştirerek, alışık olduğumuz görüntü teknolojilerinin çok dışına çıkmadan mümkün olduğunca görüntü niteliğini arttırmaya yönelik. İkincisi ise, şu anki teknolojileri bir kenara bırakıp, alışılmadık tamamen yeni teknolojiler geliştirmek üzerine. Bu gruba, gerçek veya sanal üç boyutlu görüntüler, hacimsel görüntüleme sistemleri ve hologramlar gibi bize bilim-kurguymuş gibi gelen ama araştırma laboratuarlarında çoktan ilk örnekleri sunulmuş teknolojiler giriyor. FED (SED, NED) Field Emission Display isminin kısaltması olan FED, aslında günümüzde kullandığımız CRT, yani tüplü ekranlara en yakın teknoloji. Tüplü ekranlarda, fosfor tabakası tarayan bir elektron tabancası varken bilim adamları, neden her pikselin kendi elektron tabancası olmasın diye düşünüp bu fikrin üzerine gitmişler. Ortaya çıkan sonuçlar çok şaşırtıcı. CRT ekranlarını neredeyse hiçbir müdahaleye gerek bırakmadan aynen kullanılabilir olması bu teknoloji ile üretilen ekranların maliyetini azaltıyor. Her piksel kendi elektron tabancası (veya elektron yüzeyi) tarafından kontrol edildiği için çok keskin görüntüler elde edilebiliyor. Günümüzdeki LCD ekranlara göre çok daha az elektrik harcıyorlar. Ayrıca elektronlar, sadece kendileri ile ilgili olan değil, başka piksellere de yönlendirilebildiği için, piksellerin yüzde yirmisi bile bozulsa hiçbir görüntü kaybı oluşmuyor. Bu teknoloji ile üretilen renk sayısı, şu anda var olan herhangi bir teknolojiden çok daha yüksek. Yani geleceğin en avantajlı görüntü sistemlerinden birini oluşturmaya aday. Ve tabii ki Full HD özellikleri ile birlikte. FED'lerin hala çözülmesi gereken birkaç problemleri var. Bunların başında çok yüksek radyasyon oranları geliyor. CRT ekranların radyasyon yaydığını duymuşsunuzdur. FED'ler çok daha yüksek oranlarda radyasyon yayıyorlar. Her ne kadar bu radyasyonun insan sağlığına ne kadar zararlı olduğu (veya zararlı olup olmadığı) hala tartışılıyor olsa da, sonuçta bu ürünler doğal olmayan bir ışıma yayıyor. Özellikle Sony şirketi bu sorunu halletmek için kolları sıvamış durumda. Bir başka sorun ise, FED ekranların manyetik alanlardan çok kolay etkilenebilecekleri ve biraz güçlü bir manyetik alanda hemen bozulabileceklerinin düşünülmesi. Yani FED biraz, CRT teknolojisinin avantaj ve dezavantajlarının uç noktalara çekilmiş hali gibi duruyor. OLED Yavaş yavaş duymaya alıştığımız bu teknoloji genellikle LCD ekranlar ile karşılaştırılıyor olsa da, aslında bazı konularda devrim yaratacak nitelikte. OLED aslında basitçe LED'lerin organik materyal kullanılarak yapılmasıdır. Yapımı çok kolaydır ve evlerimizde kullandığımız mürekkep püskürtmeli yazıcıların çalışma mantığına benzer bir şekilde her türlü yüzey OLED ile 'boyanabilir'. Elbette bunların çalışabilmesi için katmanların altında ve üstünde anot-katot katmanı olması gerekiyor. Fakat bu aynı zamanda şeffaf yüzeylerin, kâğıt gibi bükülebilen yüzeylerin de OLED yapılabileceği anlamına geliyor ki, elektronik kağıt araştırmalarında şu anda en tercih edilen yöntemlerden birisi. OLED'ler LCD ekranlara göre çok daha canlı renkler üretebildikleri gibi, çok az enerji harcıyorlar. Çok daha kısa tepki süreleri var. Standart bir LCD ekranın tepki süresi, 8-5 ms arası değişirken OLED'ler 0,01 ms'de tepki verebiliyorlar. Bir takım dezavantajları da yok değil tabii. Öncelikle ilk aşılması gereken sorun, bu ekranların kullanım ömürleri. OLED'ler sonuçta organik malzemelerden yapıldıkları için nispeten çok kısa zaman içinde renk verme özelliklerini kaybedebiliyorlar. Eskiden 14 bin saat olan ömürleri, son araştırmalar ile arttırılıp 62 bin saate, yani normal bir LCD ömrüne yakın olacak şekilde uzatıldı. Fakat bu sefer de sorun, değişik renklerdeki (kırmızı, yeşil, mavi) OLED'lerin ömürlerinin çok farklı olması. Bir diğer sorun ise, yine OLED'lerin organik malzeme olmalarından kaynaklanıyor; su ile temas ettikleri anda bozuluyorlar. Bu yüzden üreticiler çok iyi su yalıtım sistemleri geliştirmeye çalışıyorlar. IMOD İsmi pek duyulmamış olan bu teknoloji, aslında insanın doğal görme sistemini taklit etmeye dayanıyor. Hepimiz, aslında cisimlerden 'yansıyan' ışığı görürüz ve göz yapımız bu ışığı algılamak üzerine gelişmiştir. LCD, CRT, plazma gibi ekranların ise hiç birisi bu yolu değil, kendi ışıklarını kendileri yaratma şeklinde çalışırlar. Bu yüzden, yansıyan değil gözümüze doğrudan gelen bir ışığa baktığımız için gözlerimiz yorulur. IMOD, yani İnterferometrik Modülatör Görüntüleyici bu durumu tersine çevirerek, aldığı ışığı nanometre boyutlarındaki aynalar vasıtası ile yansıtarak size ulaştırıyor. Bu yüzden alışık olmadığımız garip durum oluşuyor: Normalde çok aydınlık mekânlarda ekranları görmek zorlaşırken IMOD teknolojisinde tam tersi gerçekleşiyor. Ne kadar aydınlıksa o kadar iyi görünüyor, yani aynı bir gazete veya kitap okurmuş gibi. Bu yüzden göz sağlığına en uygun teknoloji olarak bakılıyor. IMOD ayrıca tepki süreleri bakımından diğer tüm teknolojileri geride bırakıyor; standart LCD ekranlara göre bin kat daha hızlı bir şekilde değişen görüntülere tepki verebiliyor. Renkler çok canlı değiller ve siyah rengin gösterilmesinde sorunlar oluşuyor. Bunlar aşıldığı zaman ise, mantıklı fiyatlarda seri üretime geçilmemesi için bir neden bulunmuyor. Otostereoskopi Otostereoskopi, gözlük veya benzeri cihazlara gerek kalmadan iki boyutlu bir yüzey (televizyon ekranı) üzerinde üç boyutlu görüntü oluşturabilme teknolojisidir. Teknolojinin nasıl çalıştığını basitçe anlatmak gerekirse, ekranda aslında iç içe geçmiş iki resmin aynı anda göründüğünü söyleyebiliriz. Bu iki görüntüden birisi sol, diğeri sağ göz tarafından algılanır ve böylece beynimiz üç boyutlu bir görüntüye baktığını zannederek bir derinlik hissi oluşturur. Günümüzdeki teknolojilerde ufak ayarlamalar yapılarak gerçekleştirilebilecek bu işlemin en büyük sorunu, ekrana bakış açısının çok önemli olması. Sadece belli bir açıdan (mesela tam karşıdan) bakıldığında ancak böyle bir derinlik hissi uyandırılabiliyor. Yapılan prototiplerde bu sorunun çözümü, cihazın gözlerinizi izleyerek bakış açınızı algılaması ve görüntüyü buna göre düzeltmesi metodu gerçekleştirilmiş. Ama üç beş kişi aynı anda ekrana bakarken ne olacağı pek belli değil. Fakat üç boyutlu TV konusunda dünya çapındaki birçok araştırmanın koordinatörlüğünü yapan Bilkent Üniversitesinden Levent Onural'ın açıklamasına göre, üç yıl içerisinde bu TV'ler kullanıcı pazarına çıkmaya başlayabilir. 1888 - Sıvı kristaller keşfedildi. 1897 - Katot ışın tüpü icat edildi. 1911 - Sıvı kristallerin yapısı anlaşıldı. 1922 - CRT'ler satışa çıkmaya başladı. 1928 - İlk TV yayınları başladı. 1930 - Çift ışınlı osiloskop icat edildi. 1934 - İlk elektronik CRT'ler yapıldı. 1950 - Organik maddelerin fosfor özellikleri keşfedildi. 1960 - Kararlı organik materyaller üretildi. 1960 - Lazer icat edildi. 1963 - Organik materyallerden elektrik iletildi. 1964 - Sıvı kristallerin optik yapıları anlaşıldı. 1964 - Plazma teknolojisi icat edildi. 1966 - Lazerle çalışan TV fikri ortaya çıktı. 1968 - İlk LCD ekran yapıldı. 1970 - Tek renkli plazmalar moda oldu. 1974 - Organik melanin malzemesinden ilk diyot yapıldı. 1977 - İletken organik polimerler keşfedildi. 1977 - Deforme edilebilen aynalar keşfedildi. 1984 - İlk düz ekran CRT'ler yapıldı 1986 - FED teknolojisinin teorisi oluşturuldu. 1987 - DLP teknolojisi keşfedildi. 1990 - Yeşil ışık verebilen organik LED yapıldı. 1992 - İlk renkli plazma yapıldı. 1997 - Plazma ekranların satışı başladı. 2006 - LCD satışları plazmalara üstün geldi. 2006 - İlk lazer TV prototipi gösterildi. 2007 - TV satışlarının yarısı LCD oldu. 2007 - IMOD prototipleri yapıldı. 2008 - İlk FED prototipleri gösterildi.