Gümüşhane madeni yatırımcının markajında
Maden kaynaklarının zenginliği kadar, rezerv ve sondaj çalışmalarının olumlu sonuç vermesi tarihi maden şehri Gümüşhane’yi yerli ve yabancı yatırımcı için cazip hale getirdi. Ancak kentte bu alanda acilen markalaşma çalışması yapılması bekleniyor.
Dilek SEVAL
GÜMÜŞHANE - Markalaşmada ve katma değeri yüksek ürünlerin üretiminde önemli bir potansiyele sahip olan Gümüşhane, pestil-köme imalatı, doğal taş ve önemli madenleri ile gelişmeye devam ederken, sahip olduğu potansiyel ile geleceği parlak bir kent olarak tanımlanıyor. Gümüşhane’de madenciliğin tarihçesi incelendiğinde, kentin sosyal ve ekonomik gelişmesinde oynadığı rol çok daha net bir şekilde görülüyor.
Kent zengin gümüş, altın, kurşun ve çinko madenleri ile tarihi İpek Yolu’nun da önemli güzargahlarından biri. Günümüzde de devam eden değerli maden potansiyelinin tespiti ve sondaj çalışmalarının olumlu sonuç vermesi ile Gümüşhane, yerli ve yabancı yatırımlar için cazibe merkezi haline geliyor.
Bununla birlikte Karaca Mağarası ile turizmde de yeri olan kentin, pestil ve köme imalatındaki çalışmaların hız kazanması ve ortak iş yapma olgusunun oluşması ile ihracat potansiyelinin artması öngörülüyor.
Garanti Bankası ile DÜNYA Gazetesi’nin ortaklaşa düzenlediği Garanti Anadolu Sohbetleri’nin 87’ncisi Gümüşhane’de gerçekleştirildi. Gümüşhane ekonomisine katma değer sağlayacak, marka ve dünya pazarında yerini alabilecek ürünlerinin kente sağlayacağı sürdürülebilir kalkınma modeli uzman konuşmacıların rehberliğinde tartışıldı. DÜNYA Gazetesi Başyazarı Osman Saffet Arolat’ın yönettiği toplantıda, özgün tasarımların geliştirilmesine yönelik çalışmalarla doğal taş sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin oluşmaya başlaması da gündeme getirildi.
Erdoğan Akbulak
Silkar Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye maden ihracatı 4 milyar dolar
Gümüşhane’nin adından da anlaşılacağı gibi maden zengini bir kent olduğunu kaydeden Silkar Madencilik Yönetim Kurulu Başkanı Erdoğan Akbulak, dünya maden ticareti ile ilgili bilgiler vererek, “Dünyadaki 90 çeşit madenden 60’ı Türkiye’de çıkarılabiliyor. Ayrıca üretim hacmi bakımından da 132 ülke arasında 28’inci sırada geliyor ve maden çeşitliliği açısından da Türkiye 10’uncu sırada. Kabaca ana mal gruplarına baktığımız zaman; endüstriyel mineraller, metalik cevherler, doğal taşlar ve ferro alyajlar ve diğer mineral maddeler olarak ayrıştırabiliriz. Dünya maden ihracatı 400 milyar dolar seviyesinde. En büyük ihracatçı Avusturalya. Daha sonra sırasıyla Brezilya, Endonezya ve Amerika geliyor. Peki ithalat rakamları ne gösteriyor? Dünya büyüklüğü 466 milyar dolara ulaşmış hatta bir önceki yıl 500 milyar doları geçmiş. Bu rakamların tartışmasız lideri Çin. Çin’in hem Türkiye’den hem dünyadan bütün madenleri aldığını hatta Afrika’daki birçok ülkeye alt yapı tesisi götürerek madenleri uygun koşullarda alma politikası izlediğinin farkındayız” şeklinde konuştu. Türkiye ihracatı içinde madenciliğin payının yüzde 3 civarında olduğunu da kaydeden Akbulak, “Türkiye’nin toplam 150 milyar dolarlık ihracat içerisinde 4 milyar dolar madenciliğin payı var. Madencilik katma değeri yüksek bir sektör. Birim fiyatlar ihracat ve ithalatta karşılaştırıldığında ise ithal ettiğimiz madenleri daha pahalıya aldığımızı söyleyebiliriz” değerlendirmesini yaptı.
“Gümüşhane’de ise Karamustafa köyünde bulunan krom-çinko-bakır yatağında cevher elde edilmesi için 2010’da başlatılan çalışmalar devam ediyor” diyen Akbulak, şunları söyledi: “Mastra Altın-Gümüş yatağında Eurogold firması tarafından üretime yönelik ön çalışmalar yapıldı ama üretime geçilemedi. Bu yatak daha sonra 2005 yılında Koza Altın İşletmeleri tarafından satın alındı. 2007-2008 yıllarında çıkartılan cevher ayrıştırma için il dışına gönderilirken, 2009’da maden ocağı mahallinde kurulan ayrıştırma tesisi hizmete açıldı. Gümüştaş Madencilik tarafından Mezire mevkindeki ocakta kuşun-çinko-bakır cevheri çıkartılıyor. Bunlar OSB’de kurulacak tesiste ayrıştırma işlemine tabi tutulacak.”
Hazinemağara, Kırkpavli ve Dere madeninde altın ve gümüş için arama ve sondaj çalışmalarının devam ettiğinin bilgisini veren Akbulak, “Bu yıl bir ocak işletmeye açılacak. Şiran’da da küçük çaplı yataklardan üretilen barit Alpar Madencilik tarafından öğütülüyor” diyerek, “Kale çevresindeki kireç taşı sahalarında üretim 1974’te Gümüşkale Kireç Sanayi tarafından başlatılmış. Yapılan özelleştirmenin ardından kapalı bulunan tesis 2006’da yeniden üretime başlamış durumda. Kelkit-Gümüşgöze’de linyit kömür yataklarında özel sektör tarafından üretim yapılıyor. Mermer ve doğaltaş sahalarından çok az bir kısmında özel firmalarca blok ve tabaka halinde üretimler yapılarak pazarlanıyor. Amacımız katma değeri artırmak ve birim fiyatı yükseltmek olmalı. Yurtdışı fuarları da bilinçli şekilde kullanmalıyız” açıklamalarında bulundu. Akbulak hedeflerinin 2023’te doğal taş ihracatını 7 milyar dolar, madencilik sektörü ihracatını da 15 milyar dolar seviyelerine çıkartmak olduğunu anımsattı.
Selman Bilal
Bilsar Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı
Sadece beyaz gömlek tasarlayarak piyasadan ayrıştık
Kendi şirketlerinin hikayesinin tipik bir Anadolu firmasının Türkiye ve dünyada bir markayı nasıl yönetebileceğine örnek olduğunu anlatan Bilsar Tekstli Yönetim Kurulu Başkanı Selman Bilal, “Şirketimiz 1947 yılında dedem tarafından kurulmuş. Üçüncü kuşak olan bizler tarafından şirketimizin merkezi İstanbul’a taşınıyor. Özellikle gömlek üzerine üretim yapılması planlanıyor ve şu anki üretim tesisleri faaliyete geçiyor. Yaklaşık 900 çalışanımız var. 2 milyon parça üzerinde üst segmentte üretim gerçekleştiriyoruz” diye konuştu. Üretimlerinin yüzde 90’ını ihracata yollayan bir tesis haline geldiklerini anlatan Bilal, “Diğer markalar için de bir dağıtım servisine sahibiz” dedi.
Geçtiğimiz yıllarda Hindistan’da bir yatırım yaptıklarını da anımsatan Bilal, “Hindistan, sektörde çok hızlı büyüyen ve üst segment üretimin olduğu bir ülke. Hintli bir yatırım ortağımız bulunuyor. Teknolojimiz ve know-how’ımız kullanılarak oradaki en modern tesis yatırımını gerçekleştirdik. Çin’den sonra geleceği parlak bir pazar. Bir çok konsept markamız ve mağaza markalarımız bulunuyor. Bu basamağa gelebilmek için çok önemli ve uzman danışmanlık firmasıyla çalıştık. Biliyorsunuz gömlek üzerine birçok üretim gerçekleştiriliyor. Bu kadar çok üretim arasında hammaddeye ulaşmak çok zordu. Bizde büyük bir ekip toplayarak bir yıla yakın büyük bir çalışma yaptık ve sonunda sadece beyaz gömlek yapmaya karar verdik. Böylece sadece beyaz gömlek yaparak ve birçok tasarımcı ile çalışınca piyasadan ayrıştık” şeklinde konuştu.
Tek bir iş yaptıklarını bunu da ciddi şekilde yaptıklarını dile getiren Bilal, “Tasarımlarımızı ön planda tutarak, iletişimi kullanarak önemli bir marka haline geldik” diyerek, şunları kaydetti: “Dünyada her işi yapabilme imkanı olmadığı için biz de farklı güçlü markalarla birleşerek kendi markamızı daha yükseklere çıkartabilmeyi öğrendik. Mağazalarımıza zincirler eklemeyi ve bunları konsept şeklinde hazırlamayı öğrendik. Onun dışında çeşitli fuarlara katılıyoruz ve standartta çok ilkeliyiz. Bir markayı yarattığınızda doğru segmenti yakaladığınızda işinizi çok hızlı büyütüyorsunuz, yeter ki oradaki boşluğu iyi görün. Yaptığınız logonun bile açılımlarını planlamanız gerekli ki başka bir markanın logo tasarımını yapabilesiniz.”
Ortaklık kültürünün de altını çizen Selman Bilal, “Örneğin sizin üretim hattınız kaliteniz güçlü bir yanınızken diğer firmanın başka bir yönü güçlüdür ve iki güçlü alanı birleştirerek daha önemli adımların atılması gerçekleşebilir. Zor ama başarı sağlayınca da sürekli oluyor” ifadelerini kullandı.
Tınaz Titiz
Beyaz Nokta Gelişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
Maden yıkanıp ortaya çıkarıldığında 8 kat değerleniyor
“Herhangi bir nedenle daha yüksek bedel ödemeye ikna edecek herhangi bir şey katma değer oluyor” tanımını yapan Beyaz Nokta Gelişim Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tınaz Titiz, “Örneğin bir kurşun kalemi ele alalım. Bu kalemi silgili hale getirirsek insanlar daha yüksek değer ödemeye razı oluyor. Üzerine resim yapılıyor veya kokulu oluyor ya da çeşitli yumuşaklıklarda yapılıyor ve bir kalem bu kadar farklılaştırılarak katma değer kazanıyor” diye konuştu.
Madencilikten de örnek veren Titiz, “Madenin topraktan ayrılması madeni 4 kat daha pahalı hale getiriyor. Yıkanıp ortaya çıkarıldığında 8 kat ve aynı şekilde her yapılan her işlemde bedeller giderek artıyor” dedi. Titiz, katma değer üretmenin bir firma içinde güvenlik görevlisinden yönetim kurulu başkanına kadar herkesi ilgilendiren bir konu olduğunun altını çizdi.
İthalatın da ihracatın da ortak bir amacı olduğunu anlatan Tınaz Titiz, “Bu da değer ithal etmektir. Bir mal veya hizmetin ithali veya ihracında iki tane süreç var” diyerek şunları kaydetti: “Birincisi, mal ve hizmetin takip ettiği bir akım vardır ikincisi de değer akımı vardır. Bu iki sürecin yönleri konusunda dikkat edilmesi gereken bir takım kurallar bulunuyor. Bu kurallar şöyledir; zorunlu ihracat dediğimiz değerin öneminin olmadığı ihracat türü vardır yani dövize ihtiyacın fazla olmasıdır. Burada değer akımının önemi yoktur ya da önemsemeyebilirsiniz. İkincisi de bizim bugün yapmaya çalıştığımız zenginleşmek için yapılan ihracat. O zaman değer akımı mutlaka mal ve hizmet akımının ters yönünde olmalıdır. Zenginleşmek için ithalat yapıyorsanız değer akımının ithalatı yapana doğru olmalıdır. Uluslararası bütün ilişkilerde değer transferleri ve mücadele süreci olarak bakmak gerekir. Mal ve hizmet ithalatına ihracatına konu olan işlerin süreçlerinde değerin yönünü kontrol edemiyorsanız işte o zaman mal ve hizmet akımı bir faciaya dönüşebilir. Değer akımı yönü yaratıcılık temelli bir katma değer eklenerek kontrol edilebilir.”
Prof. Dr. Asaf Savaş Akat
İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi
Marka yaratmaya yoğunlaşılması gerek
Toplantıda bir konuşma yapan İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Asaf Savaş Akat da, “Ekonomimizde yaşananların anahtarı bütçedir. Kamu gelirlerindeki etkileyici artış, kamu açığındaki rekor düşüş, GSYH’nın yüzde 6’sına kadar yüksek faiz ve büyük AB ülkeleri arasında en düşük borç oranına sahip olmaya başlamak mucize değil. 30 yıl sonra TÜFE tek hanede kalması, dalgalı kur ve TL’nin itibarı ve reel faizlerin normalleşmesi kronik enflasyonun sonu olmuştur. Bunun dışında yol ve liman gibi altyapı yatırımları, bankaların denetimi ve eldeki sağlıklı bilançolar ve bağımsız Merkez Bankası’nı önemli yapısal reformlar arasında sayabiliriz” değerlendirmesini yaptı.
Son dönemlerde Türkiye’nin önemli kazanımlarından birinin de eğitimde gerçekleştirilen atılım olduğunu söyleyen Akat, şunları kaydetti: “Türkiye ekonomisi turizm, madencilik ve lojistik dahil başarılı bir dışa açılma yaşadı. Türkiye 1970’lerin sonlarında ihracat oranı yüzde 5 iken bugün yüzde 25’e kadar çıkmıştır. Türkiye ekonomisi son 10 yılda ve giderek daha istikrarlı bir şekilde ilerlediğini söyleyebilirim. Faizler yaklaşık enflasyon düzeyine geldi. İki yıllık devlet tahmini yükselerek yüzde 8’e yaklaştı. Böylelikle Türkiye’nin görünümü de çok değişti. Türkiye ekonomide önemli ölçüde yol kat etmiştir fakat halen daha yapılması gereken marka yaratmak ve katma değeri yüksek ürünler üretmek gibi konulara yoğunlaşmak gerekmektedir.”
Nafiz Karadere
Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı
Türkiye’nin doğal taş alanında lüks bir marka yaratamaması düşündürücü
Biz 2002 yılından bu yana 62 kentte 86 Garanti Anadolu Sohbetleri gerçekleştirdik. Bu toplantıların hedeflerini, her zaman uzun vadeli ve çok yönlü stratejiler üretmek olarak belirledik. Bugün de hep birlikte, Gümüşhane’nin önündeki fırsatları tartışacağız. Gümüşhane’de zengin rezervleriyle dikkat çeken maden kaynakları arasında; altın, bakır, kurşun, çinko, barit, çimento hammaddesi, demir, feldispat, kaolin, kil, kireçtaşı ve linyit bulunuyor. Kısacası Gümüşhane’ye maden cenneti diyebiliriz. Madencilikte en büyük rezerv; altın ve gümüşte. Maden kaynaklarının zenginliği kadar, rezerv ve sondaj çalışmalarının olumlu sonuç vermesi de, yerli ve yabancı sermaye için Gümüşhane’yi cazip kılıyor. Bu şartlar altında, maden işlemeciliğine yeni davetiyeler çıkarmak, Gümüşhane’nin öncelikli görevi olarak gözüküyor. Bu nedenle Gümüşhane OSB’nin altyapısı da geliştirilmeli.
Diğer yandan; sektör adına ülke genelinde atılması gereken adımlar da büyük önem arz ediyor. Doğal taş zengini Türkiye’nin, bugüne kadar bu alanda faaliyet gösteren ve üst segmente hitap eden bir lüks markası çıkaramaması düşündürücü.
Gümüşhane’nin en önemli yerel ürünü köme, ‘küme’ kelimesinden türemiş. Anlamı “bir araya getirmek”. Farklı malzemelerin bir araya gelmesiyle yapılan bu lezzetli ürün, bizlere sektörel dayanışma konusunda adeta yol gösteriyor. Gümüşhane’de köme üretimi, önceleri ev ekonomisi içinde bir yaz dönemi faaliyeti iken, 2000 sonrası sınai imalatı başlıyor. İlde 22 köme işletmesi bulunuyor. Diğer yandan, imalatçıların tek bir çatı altında organize olmamaları ve birbirinden farklı bileşenlerle üretim yapmaları, standardizasyon sorununa yol açıyor. Köme üretiminde, standart ve coğrafi işaret takibi yapacak bir laboratuvarın oluşturulması aciliyet taşıyor. Bunun için, köme imalatçıların aynı çatı altında olmaları ve standart oluşturmanın temel koşullarını geliştirmeleri gerekiyor. Aksi halde, kömenin “yerel ve özgün tat” özelliğini yitirmesi söz konusu olabilir. Gümüşhane ‘köme’ ile dünya pazarına girebilecek potansiyele sahip olduğunu söyleyebiliriz.
Gümüşhaneli KOBİ’ye 8 milyon TL’lik destek
Bankamız Garanti ile ilgili de bilgiler vermek isterim. Bildiğiniz gibi Garanti Bankası yüzde 51 hissesi halkın elinde olan, halka açık bir bankadır. Bugün 167 milyar TL’lik aktif büyüklüğü ile Türkiye’nin ikinci büyük özel bankası. Bu aktifliğin 96 milyar TL’si kredilere ayrılmış. KOBİ adı altında yapılanan ilk özel bankayız. Gümüşhaneli müşterilerimize kullandırmış olduğumuz toplam 27 milyon TL kredinin 8 milyon TL’lik kısmı KOBİ müşterilerimize kullandırdık. Türkiye’nin en büyük sorunu yeni işletmelere finansman yaratmak. O yüzden Avrupa Yatırım Fonu ile bir anlaşma yaptık. Yaşı sıfır ila üç yaş arasında olan işletmelerimize Avrupa Yatırım Fonu garantörlüğünde 50 bin TL’lik yeni kuruluş kredisi verebiliyoruz. ‘Easy’ kart adı altında KOBİ’lerimizin ihtiyacına yönelik farklı bir kart çıkarttık. Bir de Türkiye’de 6 bölge ve sayısız da teşvik bulunuyor. Bu konularda “Acaba benim bölgemde benim yaptığım işe nasıl teşvik veriliyor?” diye sormaktan yorulmayın diye ücretsiz bir sistem geliştirdik ‘Teşvik Bu’ adı altında.
Ayrıca kadın girişimciler için 24 kentte 24 toplantı yaptık. Türkiye’nin ‘Kadın Girişimci’ yarışmasını yapıyoruz ve bu yıl yedincisini düzenleyeceğiz. Ayrıca bir diğer yarışmamız da ‘Mobil Girişimci’.
Gümüşhane’de hangi madenler var?
Gümüş
Altın
Bakır
Barit
Kaolin
Kil
Kireç taşı
Krom
Linyit
Demir
Mermer
Kurşun
Çinko