Gündemin rüzgârına kapılmamak için...

İş sahipleri için her gün can yakan, insanı bunaltan ve korkutan bir gündem mevcut olabilir ve olmaya devam edecektir. Bu yoğun veri akışına rağmen, gündemin dalgalanmalarıyla hareket etmeden sağlam durmamız ve ortam ne kadar yakıcı olursa olsun yeni elma ağaçlarımızı yeşertmemiz gerek...

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

AYŞE NAZMİYE UÇA

“Yarın dünyanın yıkılacağını bilsem, ben yine de bir elma ağacı dikerdim.”
Martin Luther King’in bu sözü söylerken amacının ne olduğu ya da kime gönderme yaptığı bilinmiyor. Dahası sözün kendisi tarafından söylenip söylenmediği bile meçhul. Yine de bu anlamlı söz, sonunda bir toplumun değişimini başlatma gücünü gösteren Martin Luther King’e atfedilmiş.

Bu söz üzerine çeşitli teolojik ve felsefi açıklamalar mevcut. Kişisel gelişim ve yönetimsel açıdan ele aldığımızda bile oldukça anlamlı noktalara erişebilir insan. Günümüzde kitle iletişim araçlarının yaygın kullanımı sonucu maruz kaldığımız bilginin sayısı her geçen gün katlanarak artıyor. Bu bilgi / veri karmaşası içinde neyin doğru olup olmadığını, yönümüzü belirleyenin ne olacağını düşünürken kaybolup gitmek mümkün. Genç bir insan olarak kendi geçimini sağlayacak ve kendi hayat amacını belirleyerek yönünü çizmek isteyecek bir kişinin karşısında inanılmaz sayıda veri var. O denli çok olanak ve gidilecek yol içinde hangisinin doğru olduğunu, bu seçtiği yolun geleceğini nasıl etkileyeceğini, doğru yapıp yapmadığını düşünmesi ve bu konularda endişelenmesi çok normal ve sık karşılaştığımız bir durum. Gelecek kaygısı konusunda çok fazla oyalandığımızda ve dikkatimizi bu konuya verdiğimizde sadece bu anda, tam olarak şimdi, yapacaklarımızı atlamamız ve mutsuz olmamız söz konusu. Bir girişimci olarak yatırım yapmaya, yeni bir iş alanına atılmak için hareket etmeye her başladığımız zaman, içinde bulunduğumuz ekonomik ve siyasi koşullar bize beklediğimiz, özlediğimiz ya da ideal olabilecek ortamı sağlamayabilir. En azından benim yaşadığım çalışma ortamlarında birçok kez ülkenin çeşitli bunalımlar içinde olduğu durumlarda, çeşitli ekonomik krizler içinde yaşadım. Yeni bir yatırım ortamının hiç mümkün olmadığı birçok dönem geçti.

Bunlardan ikisi benim yaşamımda etkileri olan dönemlerdi. 1999 yılında bilişim teknolojileri odaklı işimi kurduğumun ertesi yılı, fazlasıyla şişirilmiş teknoloji hisseleri balonu patladı ve piyasalar bilişim yatırımlarından kaçmaya başladı. O dönemin bir yıl öncesi benim bir mavi kürem olabilse ve geleceği görebilseydim belki bu yatırımdan vazgeçerdim. Benim ise bir yıl önce diktiğim elma ağaçlarını sulamak, etrafını temizlemek ve bakımını yapmaktan başka seçeneğim yoktu. Başka bir seçenek vardıysa bile, en azından ben yılmadan bu yolda devam ettim diyebilirim. Aradan geçen yıllardan sonra teknoloji yatırımlarının üstünlüğü tartışılamaz konumda tabii ki.

Bir 2008 krizi konusu var ki bu dönemde yatırımlarını durduran, şirketlerini küçülten birçok kuruluş şu anda iş piyasasında değiller.

İş sahipleri için her gün can yakan, kişiyi bunaltan ve korkutan bir gündem mevcut olabilir ve olmaya devam edecektir. Bu sıcak gündeme rağmen, gündemin dalgalanmaları ile hareket etmeden sağlam durmamız ve gündem ne kadar yakıcı olursa olsun yeni elma ağaçlarımızı yeşertmemiz gerek. Bu nedenle acil olan, yakıcılığı olan işlerin yanında organizasyonun belirlenmiş, sürdürülebilirliğini artıracak uzun vadeli hedeflerinin hiçbir zaman göz ardı edilmemesi, bu hedeflerin günlük gündeme boğdurulmaması gerekmekte.

Kişisel anlamda gündelik ya da gündeme yönelik işlere odaklanmak oldukça kolaydır ve hatta bir kaçış noktasıdır. Bir sınava hazırlanmak üzere yaptığımız ajandaya göre her gün bir saat yapmamız gereken çalışmayı yapmak yerine oyalanırız. Çantamızın kirli, çekmecelerimizin karışık olduğunu fark ettiğimiz zamanlardır onlar. Annemizin daha önce yapmak istemediğimiz angarya işleri bile bize sınav için yapmamız gereken çalışmadan daha keyifl i gelebilir. Oysa yapmamız gereken elma ağacımızın tohumlarını dikmektir.

Kimbilir, “bir hayalimizin olduğu” yerde bir küçük tohumun potansiyeli gözle gördüğümüz bir ağaçtan üstün kapasiteye sahip olabilir.

Martin Luther King kimdir?

Martin Luther King, 1929-1968 yılları arasında yaşamıştır. 39 yıl gibi kısa bir hayatın içinde, siyahların eşit haklara kavuşması için sivil itaatsizlik hareketlerini başlatan, 1960’lı yılların gündemine damgasını vuran bir öncüdür. Onun başlattığı barış yanlısı kamuoyu hareketi sayesinde, 1964 yılında Yurttaş Hakları yasası yürürlüğe girmiş ve ırk ayrımcılığı ortadan en azından yasal olarak ortadan kalkmıştır. Yine aynı yıl Nobel Barış Ödülü almıştır. Vietnam Savaşı'na karşı çıkan, Mahatma Gandhi’nin barışçıl eylem yöntemlerinden etkilenmiş olan bu barış elçisi 1968 yılında bir suikast sonucu öldürülmüştür.

Bu konularda ilginizi çekebilir