”Güven ve istikrar sadece iktidara düşen bir görev değil”
Başbakan Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin 64. Olağan Seçimli Genel Kurulu'nda konuştu
ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, güven ve istikrarı koruma sorumluluğunun sadece iktidara düşen bir görev olmadığını, toplumun tüm kesimlerinin bu hassasiyeti gözetmek durumunda olduğunu söyledi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 64. Olağan Seçimli Genel Kurulu, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Spor Salonu'nda başladı. Salono, Başbakan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Devlet Bakanlığına atanan Zafer Çağlayan ve TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, delegelerin alkışları arasında birlikte girdi.
Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, güven ve istikrar ortamının ancak toplumsal ve kurumsal bir mutabakatla sağlanabileceğine inandıklarını ifade ederek, ''Tüm adımlarımızı bu hassasiyetle attık. Gerilim, çatışma ve krizin, güven ve istikrarın en önemli düşmanı olduğu düşüncesiyle, her zaman uzlaşının, diyaloğun ve katılımcı bir yaklaşımın taraftarı olduk. Hiçbir zaman kavganın, kutuplaşmanın tarafı olmadık. Bundan sonra da bunun ülkemize ve iktidarımıza faydası olacağını düşünüyoruz'' diye konuştu.
Merkez Bankası'nın faiz oranlarının tek haneli rakama düştüğünü açıkladığına işaret eden Erdoğan, ''Ama bazı bankaların 'Biz aynı faiz oranlarını kabul etmeyiz veya bunu paylaşmak durumunda değiliz' gibi yaklaşımları anlaşılır değil'' dedi.
"Hiç kimse vazgeçilmez değildir"
Erdoğan, genel kurulda yaptığı konuşmada ''Türkiye ekonomisinin başarılı bir performans sergilemesinde demokratikleşme ve hukuk alanında atılan adımların hayati rol oynadığını'' ifade etti. Erdoğan, ''Hiç kimse vazgeçilmez değildir, hiç kimse alternatifsiz değildir. Hepimiz, oturduğumuz bu koltuklar, bu makamlar bilelim ki fanidir, gelip geçicidir. Değişim, hayatın temel dinamiklerinden biridir'' diye konuştu.
"Yargısız infaz yapmayalım"
Başbakan Erdoğan'ın Ergenekon operasyonlarıyla ilgili olarak konuşmasında öne çıkan bazı ifadeler ise şöyle:
"(Ergenekon davasıyla ilgili) yargısız infaz yapmayalım. Suç sabit olmadıkça kimseye 'suçlu' deme hakkımız yok, bunu bilmemiz lazım ama bırakalım süreç işlesin, suçlu ile suçsuz birbirinden ayrılsın.
Kimseye de suçlu nazarıyla nihai karar verilmeden bakmayalım, sürece yardım edelim, süreç içinde sorumluluklarımızı yerine getirelim, susmak gerekiyorsa susalım.
Bu iddialara destek vermek, taraf olmak değildir. Bu meseleyi taraftarlık meselesi olarak değil, hukuk meselesi olarak görerek, hukuki süreçlerin sağlıklı işlemesine destek olmaktır.
Huzur ortamını provoke etmeye çalışanlar, demokrasi ve hukuk içinde gereken cevabı buluyorlar, bulmalılar.
Hukuka dil uzatmak, hakimlerimizi, savcılarımızı, töhmet altında bırakmak, toplumsal mutabakatı bozmaya çalışarak buradan rant elde etme gayretine girmek hiç kimseye fayda sağlamaz."