Habib Bank, ikinci şubeyi açmak için plan yapıyor

Habib Bank, ikinci şubeyi açmak için plan yapıyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Türkiye ile Pakistan arasında dış ticaretin finansmanı konusunda orta ölçekli Türk firmaları ile çalışan Habib Bank Limited (HBL), İstanbul'un Anadolu yakasında şube açmak için plan yapıyor. HBL Genel Müdürü Şebnem Türkay, 1983 yılında Türkiye'de faaliyete başlayan, ikinci şubesini 1984 yılında İzmir'de açtıktan sonra 1994 yılında yeniden tek şubeli banka konumuna geldiklerini anlatarak "Asya tarafındaki müşterilere rahat ulaşabilmek için özellikle Kozyatağı'nda yer bakıyoruz" dedi. Son 1-1.5 yılda bankanın büyüklüğünü 40 milyon dolardan 80 milyon dolara getirdiklerini aktaran Türkay, bunu da önümüzdeki bir yılda iki katına çıkartmayı hedeflediklerini söyledi. HBL Bank, birkaç aydır yeniden yapılanma çerçevesinde adını artık Habib Bank olarak değil, Habib Bank Limited'in kısaltılmısı olan 'HBL' olarak kullanmaya başladı. Bankanın bugünkü durumunu ve hedeflerini DÜNYA'ya anlatan HBL Genel Müdürü Şebnem Türkay, yapılanma sonucunda bankanın kulvar değiştirmediğine dikkat çekti. Türkay, "Bu yapılanma, eski imajı yenilemek, yurtdışına açılmayı kolaylaştırmak, dinamikleşmek ve daha akılda kalacak bir isim yaratmak için yapıldı. Oryantel bir çağrışım yapmayan bir isim yaratılmak istendi. HBL Pakistan'da en büyük banka olmayı sürdürecek" bilgisini verdi. Türkay, İzmir de 1984 yılında açtıkları şubeyi 1994'te yaşanan kriz döneminde kapattıklarını ifade ederek şunları söyledi: "İstenen randımanını gösteremeyince o dönemde böyle bir karar alındı. Bireysel hizmet sunmayacaksak, çok şubeleşmede yana değiliz. Çünkü her şubenin bir maliyeti var. Şimdilik şubeleşme konusunda çok iddialı değiliz. Ama bir şube daha açıp mevduata daha fazla yönelebiliriz. Böyle bir fikre sıcak bakıyoruz, fizibilitesini de yapıyoruz. Geçmişte kötü bir deneyim yaşandığı için dikkatli olmak istiyoruz. Asya tarafındaki müşterilere rahat ulaşabilmek için özellikle Kozyatağı'nda yer bakıyoruz. Önemli olan kadrolaşmayı sağlamak. Biz burada 17 kişiyiz. Geçen ay araştırmalara başladık. Haziran ayına kadar yapmak veya yapmamak konusunda karar alacağız. Bize katma değeri olacaksa böyle bir işe kalkışacağız. Çok şubeli bankalarla aynı kulvarda değiliz biz." Türkay DÜNYA'ya şunları anlattı: . Bilanço büyüklüğü 80 milyon dolar: Bankacılık sistemi içerisinde payımız onbinde 1,5'lerle ifade ediliyor. Türkiye'deki bankacılık aktif büyüklüğü 500 milyar dolar. Bizim buradaki bilanço büyüklüğümüz 80 milyon dolar. Çok küçük bir parçayız. Bundan 1-1.5 sene öncesine kadar 40 milyon dolar olan aktif büyüklüğümüzü yeni çıkardık bu rakama. Müşteri çeşitliliğine mevduat ve muhabir bankalarımızdan limitlerimizle bilançoyu büyüttük. Kaldıraç kullanmaya başladık. Dolayısıyla ciddi bir büyüme yaşadık. Bunu da önümüzdeki bir yılda iki katına çıkarmıyı hedefliyoruz. Çünkü marjlar daraldıkça bilançoyu büyütmemiz gerekiyorki aynı kârları yakalayabilmeniz için. Büyümemiz şart. Bu bilanço büyüklüğü kimseyi yanıltmasın. Bizim Türkiye'ye olan limitimiz bu kadar değil. Her yabancı bankanın yaptığı gibi, bizim de yurtdışı şubelerimizden verdiğimiz krediler var. Belki birkaç misli de yurtdışında Türkiye'ye açılmış kredi var. Türkiye riskini alan bir bankayız. 25 milyon dolar sermayemiz var. Verebildiğimiz kredi limiti 6 milyon dolar civarlarında kalıyor. . Niş piyasa oyuncusuyuz: Ağırlıklı olarak nakit dışı finansman sağlıyoruz. Pakistan, Afganistan, Kenya gibi birçok diğer bankanın pek dokunmak istemediği ülkelerde iş yapanlar kendiliğinden bize geliyor. Bizim farkımız niş piyasa oyuncusu olmamız. Yani başka bir banka ile çok kolaylıkla halledebileceği bir iş için müşteri kendi kendine buraya gelmez. Ancak bizim daha güçlü olduğumuz ülkelerde işi varsa bize gelir. Mesela Afganistan'da ilk şube açan banka biziz. 2 olan şube sayısını 3'e çıkaracağız. Şubemizin asıl amacı Pakistan ve Türkiye arasındaki ticaretin geliştirilmesi, aracılık edilerek kolaylaştırılması. Buna da ciddi anlamda katkıda bulunduğumuzu düşünüyoruz. Ama artık yalnız değiliz. Önceden monopol durumdaydık ama artık birçok banka Pakistanı yokluyor. Pakistanda da bankacılık büyüdü. 8 sene önce döviz rezervi 1.5 milyar dolarken bugün 20 küsür milyar dolarlara geldi. Bizimle dağlar kadar fark var ama ekonomileri ciddi büyüdü... Son beş senede Türkiye-Pakistan arasında ithalat ve ihracat toplamı 250 milyon dolarlardan 600 milyon dolarlara çıktı. İthalat-ihracat dengesi sürekli bir tarafın lehine oluşmuyor. Türkiye'de aktif olarak 30-40 milyon doların üzerinde sermayesi bulunan 50 kadar müşteri ile çalışıyoruz. Müşterimiz kitlemiz genellikle orta büyük olçekli Türk firmaları. Çünkü Pakistan özellikle denim ve pamuklu kumaşta vazgeçilemez ithalat kaynağı. Ayrıca dünyada en iyi top yapan ülke. FİFA'da toplarını buradan kullanıyor. Öte yandan ayrıca kuru gıda turu ürünler de ihraç edilebilir. Biz onlara ise traktör parçaları, otomotiv yedek parçaları, gıda ve tekstilde kullanılan kimyasallar satıyoruz. . Türki cumhuriyetlerle görüşüyoruz: Bir başka banka ile birleşme düşüncesi yakın bir gelecekte düşünülen bir şey değil. Bizim tarzımıza uygun, beraber iş yapmaktan ziyade hem birbirimizi tamamlayacak, hem bize bir şey katacak bir ortam oluşması lazım. HBL olarak uzun süre Kırgızıstan, Tacikistan, Türkmenistan gibi yerlerdeki bankaların birleştirilmesi veya satın alınması gibi işlerle ilgilendik. Türkiye'de ortaklıktan ziyade Türki cumhuriyetlerde bankası olan Türk müteşebbisleriyle bir ortaklık yapabilir miyiz diye bakıyoruz. Son bir yıldır görüşmeler yapılıyordu ama fiyat ve diğer konularda anlaşmaya varılamadı. Şimdilik görüşmeler kesildi. Ama tekrar görüşmeye başlayabiliriz. Türk olmazsa başkalarıyla da görüşebiliriz. HBL'nin Türk cumhuriyetlerdeki ilgisi ve orada yayılma politikası sürüyor. Bunlar Pakistan'la ciddi potansiyeli olan pazarlar. . Sendikasyona aracılıktan vazgeçtik: Yaşanan çalkantı iştahımızı etkilemedi ama borçlanma maliyetimizde etki yaptı. Geçen sene birkaç tane murabaha sendikasyonuna iştirak etmiştik. Bu sene ise kendimiz birkaç tane yapmak için işe soyunmuştuk. Dubai'de bununla ilgili merkez kurulmuştu. Birkaç müşteriyle görüşme halindeydik ama körfez bölgesinde uzun vadeli işlere girme iştihı azalınca biz de bu işleri askıya aldık. Dubai bizim sendikasyonlarımızı yapma merkezimiz. Murabaha sendikasyonunu Türk borçlular için organize etmeyi planlıyorduk. 3 sene vadeli her biri 25 milyon dolar civarında olacaktı. Türkiye ile ilgili değil dünyadaki çalkantıya bağlı olarak görüşmelerimiz kesintiye uğradı. O piyasalardan bulunabilecek dolar ve Euro'nun vadesinin kısalması ve maliyetin artması bizim işlerimize köstek oldu. . Lig atlamış bir ülkeyiz: Global olarak yaşanan çalkantıda bile buradaki riskimizi artırdık, azaltmadık. Temkinli ve konservatif olmakla birlikte Türkiye'de iş yapma politikasına çok inançla bağlıyız. Bu gibi çalkantının dünya ve Türkiye'de zaman zaman yaşanabaliceğinin bilincindeyiz. En son olarak merkezimize politik taraftaki AKP'nın kapatılmasıyla ilgili bilgi verdik. Bunun geçici bir kaos yaratma potansiyeline karşılık, derin bir iz bırakacağını düşünmüyorum. Politik çalkantılar piyasaları etkiler ama buraya olan ilgiyi çökertmez. Buraya artık yabancı girmiş ve girmeye devam edecek. Biz artık lig atlamış bir ülkeyiz. Tabii ki önlemlerimizi alıyoruz kısa vadeli işler yapıp likiditemizi koruyoruz. Bu yıl için dolar kurunda yaşanabilecek bir düzeltmeyi bütçemize koymuştuk zaten. Politik taraftaki gelişmeyi öngörememiştik ama dünya piyasalarını bekliyorduk. Yıl sonuna kadar dolar kurunun 1,25-1,35 aralığında hareket edeceğini düşünüyorum. Kısa vadede TL faizlerinde düşüş beklememek lazım. Reel faizler aynı oranda kalırsa şu anki TL faizlerinin 1-1,5 puan arasında artması beklenebilir. Pakistan'ın en büyük özel bankası HBL Bank 1942'den beri var olan bir banka. İlk kökleri Hindistan'da atıldı. Hindistan'da Habib ailesinin kurduğu bir banka iken 1973'de Pakistan devleti tarafından millileştirildi. 1970'lerden 2004'e kadar da devlet bankası olarak faaliyetlerini sürdürdü. 2004 yılında ise özelleştirme kapsamında aynı Türkiye'deki gibi bankalar satışa çıkartıldığında-bankanın yüzde 51'ini İsviçre kökenli fon Ağa Han Vakfı satın aldı. Türkiye'de bu fon verdiği İslami mimari ödüllerle tanınıyor. Fonun başında ruhani lider olarak Ağa Han ekselansları bulunuyor. Ancak HBL bir cemaat bankası değil. Banka tamamen yatırım amaçlı alınmış. Bu grubun dünya üzerinde sigorta, mikro finansman gibi finansal başka alanlarda da yatırımları var. Buna tamamlayıcı olarak da bizim bankayı bünyelerine katmış. Toplam büyüklüğü 10 milyar dolar olan ve 18 bin çalışana bulunan banka, 25 ülkede faaliyet gösteriyor. Pakistan'daki en büyük özel bankayız. Sadece Pakistan'da 1450 şubemiz var. Pakistan'da ticari ve bireysel bankacılık, kredi kartları, ihtiyaç kredileri, mevduat bankacılığı gibi buradaki bütün büyük bankaların yaptığı her şeyi yapıyoruz. Ama dünya üzerinde bunun devamını getirdiği ülkeler çok sınırlı. Mesela Körfez ülkesi Dubai ve İngiltere'de de buna benzer faaliyet de bulunuyor. Bankamız diğer ülkelerde genelde tek veya birkaç şube ile temsil ediliyor. Şimdi Bangladeş'de de yavaş yavaş böyle bir bireysel bankacılğı girme faaliyetlerine başladık. Kenya'da da bireysel bankacılık yapıyor. Türkiye'ye 1983 yılında girdiler HBL Bank olarak Türkiye'de 1983 yılından beri faaliyet gösteriyoruz. Buraya ilk giren yatırımcı bankalardan biriyiz. Ama banka birkaç nedenle çok fazla kendini gösterememiş. Bir tanesi yaptığı işler çok sınırlı. Biz çok derin cebi olan yatırım bankası değiliz veya bireysel bankacılığa soyunan ve soyunmak isteyen OECD ülkelerinden gelen bankalara benzemiyoruz. Açık konuşmak gerekirse, Türkiye'de bankacılık sektöründe sofistikasyon seviyesi çok yüksek. Buraya katacağımız ekspertiz sınırlı. Daha çok ithalat ve ihracat yapan orta ve büyük ölçekli yerel firmalarla ithalat-ihracat finansmanı, YTL veya döviz kredileri, garanti mektupları, akreditifler gibi tüm işlemleri yapıyoruz. Paranızı dövizden YTL'ye, YTL'den dövize çevirebilir, istediğiniz yere EFT yapabilir, vadeli-vadesiz hesap açabilir, yurtdışına para gönderibiliriz. Fakat hisse senedi alım-satım ve uzun dönemli proje finansmanı alanına girmiyoruz. Mevduat toplama yetkimiz olmasına rağmen tek şube ile bu çok sınırlı oluyor. Bunun için pazarlama ve farklı ürünleri beraberinde sunmak gerekiyor. Bunları şu an için yapabilecek kabiliyette değiliz. Zaten büyüklerle yarışmak kolay değil. Ortaya çıkıp yüksek faizle mevudat toplayabiliriz, ki bizim yapmak istediğimiz birşey değil bu. Ya da şubeleşerek yeni ürünlerle yapabilirsiniz. Ama bütün bunlara rağmen mütevazı hedeflerimiz var. Türkiye'deki mevduat pastası büyük bir pasta. Bizim de buradan almayı planladığımız kısım zaten mütevazı rakamlarda. Bunun için özellikle kadrolaşmış değiliz. Mevduat toplamak yerine kendi şubelerimizden veya ana merkezden borçlanarak kendimizi idame ettirdik. Son iki senedir yerel banka limitlerimiz çeşitlendirilmesi ve mevduat hacmimizin genişlemesi için en azından mevcut müştelerimizle muhabir ağı kanalıyla daha aktif pazarlama yapabiliyoruz. Bankacılık en acımasızca cezalandırılan sektör Türkiye'de bankacılık sektörü en sofistike sektör. En şeffaf yönetilen, en sık denetlenen, en acımasızca cezalandırılan ve eleştirilen sektör bankacılık. Türkiye'nin çok ağzı yandı. 2001 krizi bankacılık sektörünün çok ciddi zaafiyitleri olmasından dolayı bu kadar derin yaşandı. Denetim eksikliği ve çabuk kazanç gayesiyle yapılan limit dışı işlemler sonucunda kriz patlak verdi. Fakat BDDK şu anda kimseye göz açtırmıyor, hatta çok acımasızca bile davranıyor. Bankacılık sektöründeki yabancı payına ilişkin olarak açık pazar ekonomisinden yanayım. Bir kısıtlama olması gerektiğine inanmıyorum. Yabancılar geldi ama ufak bir krizde çekilirler gibi bir şey düşünmemek lazım. Teraziye koyduğumuzda, Türk bankacılık sektörü ne yazık ki kendi arasında konsalidasyona gidemeyecek kadar kaprisli yönetiliyor. Yabancıların girmesinin bize daha bir çeki düzen vereceğini düşünüyorum. Yabancıların gelmesinin, yeni ürünlerden ziyade belki dünyaya açılmak, daha ucuz maliyetli fon bulabilmek, bilançoyu büyütebilmek, uzun vadeli işlere girebilmek, bilançodaki vade farklılığını düzeltecek etkisi olacaktır.