Her kötü senaryo için B planı var
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin dünyadaki ekonomik dalgalanma senaryolarına hazırlıklı olduğunu söyledi. Babacan, "Türkiye ile ilgili en önemli risk alanı, kontrolümüzde olmayan, özellikle ekonomi ve finans alanında dışardan gelebilecek dalg
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye'nin dünyadaki ekonomik dalgalanma senaryolarına hazırlıklı olduğunu söyledi. "Türkiye ile ilgili en önemli risk alanı, kontrolümüzde olmayan, özellikle ekonomi ve finans alanında dışardan gelebilecek dalgalanmalar" diyen Babacan, her türlü senaryo için milli güvenlik belgeleri gibi belgeler hazırladık" dedi.
Dünya Ekonomi Forumu'na katılmak üzere Zürih'e giderken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Babacan, Küresel risk görünümünde Japon ekonomisindeki son gelişmelerin kendisini kaygılandırdığını belirtti. Çok ciddi problemler olduğunu, gelişmiş ülkeler arasında en büyük risk alanının Avrupa'dan Japonya'ya doğru kaydığını, kendisinin Japonya'yı çok yakından izlediğini, ayrıca Japonya'da hükümet ve Merkez Bankası arasındaki yönetim geriliminin güven kaybına yol açacağını belirten Babacan, şöyle konuştu: "Paket getirdiler ama milli gelirin yüzde 200 üzerinde zaten borçları var. Şimdi enflasyon hedefini yükselt diye Merkez Bankası'na baskı yapıyorlar. Enflasyon hedefi yükseldiğinde Japonya'da faizler de yükselecek. Yüzde 200'ün üzerinde borcu olan bir ülkede faizin bir puan yükselmesi milli gelirin yüzde 2'si kadar daha ilave açık demek bütçede. Zaten çok büyük açıkları var, zaten çok büyük borçları var. Enflasyon hedefinin yükselmesi, faizin yükselmesi, yıllık milli gelirin yüzde 2'si kadar daha ilave yük getirecek bütçeye... Ondan sonra dönecekler bu sefer maliye politikasıyla o verdiklerini tekrar bir noktada almaya çalışacaklar. Açıkçası son birkaç aydır yapmaya çalıştıklarını anlamak zor. Ben kaygılıyım biraz... Biz ne yaptık? Finansal istikrar komitesi kurduk. Orada bütün bağımsız kuruluşlarımız var. Toplantının olduğunu bile pek kimse bilmiyor, duymuyor. Özellikle düşük profilli yapıyoruz. Orada ne konuşuluyorsa orada kalıyor. Ondan sonra bağımsız kuruluşlar, oradaki ortak perspektif neyse, ortak bakış açısı neyse ona uygun kendi adımlarını atıyorlar ama biz bunu medya üzerinden yapsak, tartışsak, Türkiye'ye çok zarar verir."
Finansal İstikrar Komitesi kuruldu
ABD'de belirsizlikler devam ederken, Avrupa'ya dair risk algısının biraz daha azaldığını, Yunanistan'ın batmasına izin vermeyeceklerinin anlaşıldığını, Yunanistan'a borcun faizini düşürüp, vadesini uzattıklarını anlatan Ali Babacan, Türkiye'ye ilişkin de, "Türkiye ile ilgili en önemli risk alanı, kontrolümüzde olmayan, özellikle ekonomi ve finans alanında dışardan gelebilecek dalgalanmalar. Her türlü senaryo için milli güvenlik belgeleri gibi belgeler hazırladık. Bütün kurumların mutabakatıyla hepsini hazırladık, çekmecelere koyduk. Olabilecek her türlü senaryoda kimin ne yapacağı belli. Bizim küçük bir toplantı odamız var, hepsini orada yapıyoruz. 2002'den bu yana hep öyle... Her tür durum için gereken senaryomuz var. Bu biz kötü bir şey bekliyoruz demek değil..." diye konuştu.
Kur savaşları suni
Şu anda dünyada tartışılan "kur savaşları" konusunu biraz suni gördüğünü belirten Babacan, İsviçre dahil pek çok ülkenin kendi kurunu kontrol etmekte ciddi zorluk çektiğini vurguladı. Babacan, "Örneğin avro öyle, dolar öyle, yen öyle. Burada kur savaşları deyince hep kendi içinde olan problemi dışarıdaki sebeplere dayandırmak için bir hava oluşturmaya çalışıyor bazı ülkeler. Siz kendi üzerinize düşeni yapmayın, hiçbir ev ödevinizi yerine getirmeyin, kendi evinizi derleyip toparlanmayın, ondan sonra işte kur savaşlarıydı, şuydu, buydu dışarıyı suçlayın. Dolayısıyla ben açıkçası bu kur savaşları tartışmasını biraz suni görüyorum" diye konuştu. Türkiy e'de sağlam bir bankacılıksistemi, sağlam bir kamu maliyesi bulunduğunu, borcun milli gelire oranının yüzde 36'ya kadar indiğini, yapısal pek çok konuda ivme kazanıldığını anlatan Babacan, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın uyguladığı politikaların da bir başarı örneği olarak Davos'ta çok konuşulduğunu söyledi.
Gelişmiş ülkeler yakın vadede faiz artırmaz
Gelişmiş ülkeler yakın vadede faiz artırmaz
Ali Babacan, uluslararası piyasada faiz artışına ilişkin ise şöyle konuştu: "Kısa vadede, merkez bankalarının politika faizi açısından böyle bir artış özellikle gelişmiş ekonomilerde hiç mümkün görünmüyor. Gelişmiş dünyada ve problem çıkmasın diye de büyüyen problem için de ‘Daha çok para basın' diye baskı var." Babacan, bazı ülkelerin kısa vadeli sıcak para akışına vergi koyma hazırlığında bulunduğu şeklinde haberler gördüğünü, fakat kendilerinin buna karşı olduğunu ve bunun bir işe yarayacağını düşünmediklerini ifade etti.
Avrupa'nın finansal işlem vergisi işimize gelir
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, 11 Euro Bölgesi ülkesinin yürürlüğe koymak istediği finansal işlem vergisinin popülizm olduğunu belirterek, "Finansal işlem vergisi popülizmin başka bir örneği. G-20'de biz buna kesinlikle karşı çıktık. ‘Biz böyle birşeye girmeyiz' dedik" dedi. Babacan, popülizmin başka bir örneği diye nitelediği finansal işlem vergisinin özünün, hükümet ya da siyasetçilerin, krizin sorumlusu olarak gördükleri bankalara vergi getirmesi talebi olduğunu anlattı. Daha fazla vergi getirilmesi halinde bankaların bunu cebinden ödemeyeceğini, büyük kısmını vatandaş ya da sanayicilere ödeteceğini belirten Ali Babacan, Türkiye'nin böyle bir vergiyi uygulamayacağını, G20'de de buna karşı çıktıklarını söyledi. Ali Babacan, "Biz böyle birşeye girmeyiz, girecek ülkeler için de yanlış olur dedik.
20 ülkenin 20'si de böyle bir şey yapsa, G20'nin haricindeki ülkeler vergilerini düşük tutsa o zaman finans piyasası yavaş yavaş oraya kayar... Bugün gazetelerde vardı, Sayın Sarkozy vergiyi daha az ödeyeyim diye İngiltere'de ev arıyormuş. Kendisi bu arada finansal işlemler vergisinin şiddetli savunucusudur. Bunu ilk o attı ortaya. Tam popülizm örneği. Bizim işimize kuşkusuz yarar, şüphesiz" diye konuştu. Bu verginin uygulanmadığı Londra ve İstanbul'un iki finans merkezi olarak ön plana çıkabileceğini, İngiltere'nin de buna karşı olduğunu dile getirdi. Zengine vergi yok, denetim var Başbakan Yardımcısı Babacan, "zengin vergisi" tartışmalarıyla ilgili olarak da bu konuda ciddi yanlış anlamaların olduğunu, vergi oranlarını artırma gibi niyetlerinin bulunmadığını söyledi. Türkiye'de kayıt dışılığın hala bir gerçek olduğuna dikkati çeken Babacan, şöyle devam etti: "Özellikle yüksek geliri olan, şu veya bu şekilde vergi ödemeyen veya vergiyi kaçıran, vergiden kaçınan kişilerin üzerine biraz daha ciddi şekilde gitmek ve vergi mevzuatıyla da bu denetimleri daha kolay yapılır hale getirebilmek. İşin özü bu. Yoksa geliri yüksek olandan, ya da serveti çok
olandan daha fazla vergi alacağız diye bunun oranlarını değiştirerek yapma gibi bir yaklaşım kesinlikle söz konusu değil. Bunun yanlışlıklarını Fransa'da görüyorsunuz. Zaten dürüstçe vergisini ödeyen, vergi kaçırmayan vatandaşlarımızın üzerine ilave bir yük kesinlikle söz konusu değil. Bütün dünyanın yatırımcı beklediği bir dönemde yatırımın yatırımcının önüne engel olacak bir vergi düzenlemesi yapmayız."
Babacan'ın açıklamalarından satırbaşları
Babacan'ın açıklamalarından satırbaşları
"DÜNYANIN EN İYİ MERKEZ BANKASI"
Merkez Bankası'nın uygulamakta olduğu yenilikçi para politikası sıcak paranın da yönetilmesi için çok iyi sonuçlar verdi, bütün dünya da bunu gördü. Yoksa dünyanın en iyi merkez bankası seçilmezdi. Sadece Avrupa'nın değil, dünyanın en iyi merkez bankası.
"İÇ TÜKETİMDE ÖLÇÜLÜ GİDİLMELİ"
Kredi büyümesi konusunda Türkiye'de son derece etkin tedbirler ve yöntemler uygulanıyor. Burada bizim dikkat etmemiz gereken konu öncelikle iç tüketimde ölçülü gitmek. Önce hak edeceğiz, sonra harcayacağız, önce kazanacağız, sonra tüketeceğiz. Bu, sağlıklı bir iç piyasa açısından son derece önemli.
"YÜZDE 4'LÜK BÜYÜMEDE REVİZYON YOK"
Yüzde 4'lük büyüme hedefini yukarı yönlü revize etmeyi şu anda düşünüyoruz. Ocak ayındayız ve yüzde 4 noktasında sabitiz. Kuşkusuz hepimizin gönlünden daha büyük rakamlar geçiyor. Ama büyümenin sürdürülebilir ve gerçekçi bir büyüme
olması da son derece önemli.
"NOTLAR, GERÇEĞİMİZİ YANSITMIYOR"
Türkiye, uluslarararası kredi derecelendirme kuruluşlarının mevcut değerlendirmelerinden çok daha iyi notları hak ediyor, notlar Türkiye'nin gerçeğini yansıtmıyor. Türkiye'nin gerçeği şu anda verilen notların çok çok üzerinde. Şu andaki yatırım yapılabilir seviye dediğimiz notu bile biz Türkiye için yeterli görmüyoruz.
"YATIRIM ORTAMINI ACİLEN İYİLEŞTİRMELİYİZ"
Yatırım ortamını iyileştirmek için çok hızlı çalışmak gerek. Bu, önümüzdeki ayların öncelikli konularından olacak.
Çok radikal adımlar dahi atmamız gerektiğini düşünüyorum. Gerekirse anayasa değişikliği diyorum. Eğer biz bu konularda acil adımlar atmazsak başta yargı olmak üzere, yargıyla ilgili belirsizlikler olmak üzere tedbirler almazsak bu Türkiye ekonomisi için büyük risk olacak gibi görünüyor
"İŞGÜCÜ PİYASASIYLA İLGİLİ HAZIRLIKLAR VAR"
İşgücü piyasasıyla ilgili hazırlıklar var. Bir yandan çalışanların haklarını korurken öte yandan da esneklikleri getirecek bazı düzenlemeleri mutlaka yapmamız gerek. İşgücü piyasalarıyla ilgili katılıklar bulunuyor, bunları aşacak tedbirler almalıyız. Ayrıca önümüzdeki dönemde enerji ve teşvikler konusunda çalışmalar yapacağız. Sigortacılıkla ilgili sigortacılık mahkemelerinin oluşturulması için çalışmalar sürüyor.
"VAKIFBANK TAKVİMİ NET DEĞİL"
Babacan, Vakıfbank'la ikincil halka arz ilgili takvimin çok net değil, Ziraat Bankası ile ilgili çalışma ise en son yapılacak.