”Her sektörde hareket kabiliyeti artırılmalı”

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin dört bir yanındaki kümelenmeleri güçlendirecek yeni bir yaklaşım görmek istediklerini belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, sanayi politikasının sektörel boyutunda esas olarak sektörlerin önündeki darboğazları giderebilecek, Türkiye'nin dört bir yanındaki kümelenmeleri güçlendirecek yeni bir yaklaşım görmek istediklerini ifade ederek, "devlet ayağımızdaki bağları çözmeli, her sektörde hareket kabiliyetimiz artırılmalı" şeklinde konuştu.

TOBB tarafından düzenlenen "4. Türkiye Sektörel Ekonomi Şurası" Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren başkanlığında, Türkiye İstatistik Kurumu konferans salonunda toplandı. Şuraya, devlet bakanları Mehmet Şimşek ve Kürşad Tüzmen, Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala ile ilgili müsteşarlar ve üst düzey bürokratlar da katıldı.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, şuranın açılışında yaptığı konuşmada, son 1,5 yılda gerek içerideki siyasi çalkantılar, gerekse yurt dışı kaynaklı finansal krizin etkilerinin, büyüme temposundaki yavaşlama, sanayi üretim artışındaki gerileme, cari açık, enflasyon ve faiz oranlarında artış şeklinde giderek daha fazla hissedilmeye başlandığını söyledi.

"Yeni bir ekonomik programa ihtiyaç var"

Küresel yarışta geri kalmamak için ekonomide atılması gereken adımlar ve alınması gereken tedbirler olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, "daha açık şekilde söylemek gerekirse bu durumu değiştirecek, yeni bir ekonomik programa ihtiyaç var. Orta vadeli program, doğru yönde önemli bir adımdır ama geliştirilmesine ihtiyaç olduğu da açıktır. Biz göre yeni programda, bir yandan büyüme sorunlarına orta-uzun vadeli tedbirler sağlarken, diğer taraftan da ekonominin kısa vadede ihtiyaç duyduğu rahatlamayı sağlayacak unsurlar ele alınmalı" diye konuştu.

Hisarcıklıoğlu, ekonomik büyümeye destek olacak, şirketlerin rekabet gücünü artıracak kamı yatırımlarının doğru tespit edilmesi, altyapı ve eğitime öncelik verilmesi ve bu alanlardaki kamu yatırımlarının kısılmaması gerektiğini belirtti.

"Rafa kaldırılan" kamu yönetim reformunun yeniden devreye sokulmasını isteyen Hisarcıklığolu, kamu personel harcamalarının azaltılması ve kamuda etkinliğin artırılmasının temel politika hedefi olması gerektiğini kaydetti.

Geçen yıl yüksek tempolu büyüme sürecinin sürdürülebilirliği için alınması gereken mikro tedbirlerin önemli olduğunu, bunların bu yıl da önemini sürdürdüğünü ifade eden Hisarcıklıoğlu, "uluslararası krizin yayılımı nedeniyle, büyüme sürecimizi yavaşlatan doğrudan bir tehdit altındayız. En büyük ticari partnerimiz Avrupa'da ortaya çıkan yavaşlamanın bizi etkilememesi düşünülemez. O halde, küresel gelişmeler çerçevesinde biz de ülkemizin şartlarına uygun ekonomik tedbirleri hayata geçirmek zorundayız" diye konuştu.

"Ülke olarak enerjimizi boşa harcadık"

Yapılan toplantının her sektörün önündeki dar boğazları tespit etmeye yönelik son derece önemli bir adım olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, şunları kaydetti:

"Bizim, sanayi politikasının sektörel boyutunda esas olarak görmek istediğimiz, sektörlerimizin önündeki darboğazları giderebilecek, ülkemizin dört bir yanındaki kümelenmeleri güçlendirecek yeni bir yaklaşımdır. Devlet ayağımızdaki bağları çözmeli, her sektörde hareket kabiliyetimiz artırılmalıdır. Hareket kabiliyetimiz artırılmalı ki, küresel rakiplerimizle boy ölçüşebilelim. Bu nedenle istediğimiz, hata yapmaktan korkan değil, yaptığı hataları süratle düzeltebilecek izleme mekanizmalarına sahip etkin bir devlettir."

"Ne yazık ki, ülkemiz 2007 ve 2008'de yaşanan siyasi kavgalarla çok zaman kaybetti, gerçek gündemimize odaklanamadık" diyen Hisarcıklıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülke olarak enerjimizi boşa harcadık. Reel sektörün sorunlarına eğilemedik. Hepimiz biliyoruz ki, ekonomik istikrarın ön şartı siyasi istikrardır. Siyaset hapşırırsa ekonomi grip oluyor. Bugün artık bütün enerjimizi ülkemizin gerçek gündemine harcamalıyız. Kaybettiğimiz zamanı hep birlikte, kamu-özel sektör el ele, daha çok çalışarak telafi etmek zorundayız. Bu yolda kamu-özel sektör diyalogunu sloganlaştırmak yerine kurumsallaştırmalıyız. Türkiye'nin kısır çekişmelere son verebilmesi, ortak geleceğimizle ilgili bir mutabakat zemini oluşturulabilmesi, anayasa, siyasi partiler ve seçim kanunu değişikliklerine dayalı bir istikrar arayışını sağlıklı bir şekilde başlatabilmesine bağlıdır. Bu alanda hepimize görev düşmektedir"