‘İklimlendirme sektörüne çok sayıda yabancı yatırımcı gelmek istiyor’

Ankara Sohbetleri’nin konuğu olan İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, üretim ve işçilik maliyetleri açısından Türkiye’nin yatırım için cazip hale geldiğini belirterek, sektöre çok sayıda yabancı yatırımcının gelmek istediğini söyledi. (Yeşim Ardıç)

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

YEŞİM ARDIÇ

İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Şanal, uygun koşullar sebebiyle iklimlendirme sektörüne çok sayıda yabancı yatırımcının gelmek istediğini bildirdi. Şanal, hedeflerinin 3 yıl içinde sektörel dış ticaret açığını sıfırlamak olduğunu belirtirken, yerli ürün kullanımı zorunluluğu getiren yasal düzenlemenin uygulanmaya başlanması halinde, ticaret açığı sorunun biteceğini kaydetti.

Ankara Sohbetlerine konuk olan Şanal, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak’ın sorularını cevaplandırdı.

 -İhracatta önümüzdeki döneme yönelik hedefleriniz neler?

İklimlendirme sektörünün öncelikli hedefi, 1.6 milyar dolar olan dış ticaret açığını önümüzdeki 3-4 yıllık süreçte dış ticaret fazlasına çevirmek. Tüm planlarımız bu yönde. Orta vadede hedeflerimize baktığımızda, her yıl yüzde 20 büyüme sağlanması halinde, 2023 yılında 12.5 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmış olacağız. Ancak son yaşanan sıkıntıları dikkate alarak, yatırım ortamının iyileştirilememesi halinde, bu hedefe ulaşmanın zor olacağını söyleyebilirim. Biz dahil tüm ihracatçı birliklerinin hedefi, öncelikli olarak ticaret açıklarının kapatılarak artı pozisyona geçilmesi olmalıdır.

 -Sektörün dünya pazarındaki konumu hakkında bilgi verebilir misiniz?

Toplam dünya ticareti içindeki payımız yüzde 1.2 civarında. Şunu da belirtmem gerekir ki 2017 yılında Türkiye’nin genel ithalatı yüzde 17 artarken, iklimlendirme sektörünün ithalatı yüzde 1 geriledi. 2018 yılını ise ihracatta yüzde 20’lik artışla 5 milyar dolar seviyesinde kapatmayı öngörüyoruz, ithalatımızda da yine düşüş olacak.

 -İthalat niye azalıyor?

Öncelikle firmalarımız yeni ürün geliştirme çalışmaları yaptılar, yeni yatırımlar gerçekleşti ve sektörün Ar-Ge merkezlerinin sayısı arttı. İki yıl önce bir elin parmaklarından az olan Ar-Ge merkezi sayısı bugün 25’e ulaştı.

 -Önümüzdeki yıl yeni pazarlara açılmayı öngörüyor musunuz?

Bizim 2019 yılında iş heyetleri aracılığıyla daha uzak lokasyonlara açılmayı planlıyoruz. Bu yıl; Avustralya, Arjantin, Şili’ye organizasyon düzenledik. Bununla birlikte Afrika kıtasını da hedef olarak belirledik. Tanzanya’ya 40 kişilik heyetle gittik. Bu bölgede yapacak çok iş var. Orada sadece B2B değil, sektörün genelini anlatan faaliyetlerde bulunduk. Görüşmelere 273 firma katıldı, 22 eğitim semineri düzenlendi. 2019 yılında da 4 farklı Afrika ülkesinde benzer organizasyonlar düzenleyeceğiz. Ayrıca, son 40 gün içerisinde 3 ayrı kıtada 3 ayrı fuarda (Almanya, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde) verimli aktivitelerde bulunduk. Bu konseptte, belirlediğimiz 15 Afrika ülkesine ulaşmaya çalışıyoruz.

 -Avrupa’da sektörle ilgili mevzuat sık değişiyor, sektör bunlara hazırlıklı mı?

Tabi Avrupa’da enerji verimliliğine yönelik yeni yönetmeliklere göre ERP sistemine bir takım yaptırımlar var. Enerji verimliliği yüksek skaladaki cihazlar olmaksızın Avrupa’ya ihracat noktasında sıkıntılar başlıyor.

Sektörümüz enerji verimliliği üste seviyede cihazları üretmeye yönelik altyapı çalışmalarına başladı. Sektör ihracatımızda birinci sırada bulunan Avrupa pazarında hacmimizi artırmak için ürünlerimizi kısa sürede Avrupa normlarındaki yeni yeni enerji verimliliği normlarına uygun hale getirmemiz lazım. Bu aslında bir tehdit olmakla birlikte, doğru planlama ile fırsata da dönüştürülebilir. Know how transferi ile Türk sanayicisinin pratikliğini birleştirerek, tehditleri fırsata çevirebiliriz. Bunun finansmanı konusunda ise kısa sürede yol alabileceğimizi düşünmüyorum. Bu sebeple öncelikle öz kaynaklarımızı kullanmak zorundayız. Yabancı sermayeli firmaların Türkiye’de yapmış olduğu yatırımlar sayesinde Avrupa’da ısıtma sektöründe kombi ve radyatör alanında çok güçlüyüz, market tipi ticari soğutucularda da durumuz iyi. Soğutma, havalandırma, klima ve tesisat ekipmanları kısmında kendimizi geliştirmemiz gerekiyor.

 -Sektörde, satın almalar ve birleşmeler var mı?

Aslında önümüzdeki dönemde sektöre yurtdışından gelecek yatırımcılar var, Avrupa’dan talepler var. Yakın tarihte Çin’den de yatırımlar gelecektir sektörümüze. Çin için bazı yatırımları Türkiye’de yapmak çok avantajlı. Fakat üretim ve işçilik maliyetlerine bakıldığında, Türkiye’de üretim ve yatırım yapmak daha cazip hale geldi. Bu sıkıntılı süreçlerden çıkmak için bu kriz ortamını fırsata çevirebiliriz. Sektör olarak cesur kararlar alabilirsek, kriz ortamında büyüyüp gelişmek ciddi fırsattır. Bunu da yabancı yatırımcıya güzel bir şekilde anlatabilirsek Türkiye’ye önümüzdeki dönemde yine dış kaynaklı ciddi yabancı sermaye gelebilir.

 -Çok sık fuara katılıyorsunuz, peki fuar destekleri yeterli mi?

Son düzenlemelerle, TL’ye dönülmesiyle birlikte fuar destekleri ciddi oranda düştü. Ticaret Bakanlığımızın bu fuar teşvikleri konusunda güncel kurlara göre acilen düzenlemeler yapması gerekiyor. Almanya’da yapılacak ISH Fuarı’nda firmalarımız çok daha önceden bağlantılar yapmıştı. Fakat rakamların döviz fiyatlarının çok artmasından dolayı şimdi birçok firmamız alanını küçültmeye çalışıyor. Şu anda Avrupa’daki en büyük üçüncü fuarı biz Türkiye’de düzenliyoruz. Fuar alanımız 50 bin metrekare. Sektöre o kadar güzel yatırımlar geldi ki biz kendi fuarımızı bile yabancılara sattık. Bir de sektörel tanıtım gruplarının çoğu faydalı çalışmalar yapıyordu. Birkaç tane verimsiz sektör yüzünden bunlar kapatılarak tek elde toplandı. Bu noktada, ancak sektörlerin sorunları sektörlere danışılarak belirlenirse, daha iyi sonuç alabiliriz.

 -Finansman sıkıntısından bahsettiniz, bankaların da kredileri geri çağırdığından bahsediliyor….

Bizim sektörümüz ağırlıklı olarak inşaata hitap ediyor. Kamunun hak edişleri kısıtlaması da geri dönüşlerde sıkıntı yaratıyor. Bizim müşterimiz olan mekanik taahhütçüler zarar ediyor. Dolayısıyla bankalar da bizim hitap ettiğimiz sektör belli olduğundan kısıtlı olan finansman kaynaklarını bizim sektöre kaydırmak istemiyorlar. İç pazarda yerli ürünlere, Türkiye’de üretilmiş ürünlere ne kadar çok öncelik verirsek, iç pazarda güçlü olur isek, dış pazarda da rekabet gücümüz o kadar artar. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, kullanılması zorunlu mamuller listesine birçok iklimlendirme ürününü deklare etmesine rağmen, resmiyette hiçbir şekilde uygulama başlamadı. Yani yasal düzenleme yapılmış olmasına rağmen, uygulama aşamasına geçilemedi. Yapım işlerinde yerli malı kullanımına yönelik çıkartılmış olan tebliğ fiiliyatta hayata geçirilse, ülkemizin şu an en önemli problemlerinde biri olan dış ticaret açığımızın kapanması konusunda çok ciddi bir adım atmış olacağız.