IMF ile bir dönem kapanıyor
Hazine'nin IMF'ye ödeyeceği son ana para geri ödemesinin tarihi 14 Mayıs olarak belirlendi.
ANTALYA- Hazine'nin, IMF'ye ödeyeceği son ana para geri ödemesinin tarihi 14 Mayıs olarak belirlendi.
14 Mayıs'ta Hazine, 19'uncu stand-by çerçevesinde IMF'ye son olarak 281 milyon 54 bin 813 SDR (yaklaşık 422,1 milyon ABD doları) ana para ödemesi yapacak. Böylece Türkiye, 52 yıldan beri borçlu olduğu IMF ile bir dönemi kapatacak.
2002'de 16,2 milyar SDR borç stoku bulunuyordu
Türkiye'nin 2002 yılında IMF'ye 16 milyar 246 milyon SDR borç stoku bulunuyordu. Söz konusu borç stoku, 2005 yılında 10 milyar 247 milyon SDR'ye, 2008 yılında 5 milyar 534 milyon SDR'ye, 2010 yılında 3 milyar 654 milyon SDR'ye, 2011 yılında da 1 milyar 874 milyon SDR'ye kadar geriledi.
Geçen yıl 19'uncu stand-by'dan kalan borç stoku 562 milyon 109 bin 622 bin SDR'ye inmişti.
IMF ile ilişkiler nasıl devam edecek
IMF ile ilişkiler nasıl devam edecek
IMF'nin bütün üye ülkelerin tabi olduğu 4. Madde Değerlendirme Süreci (IMF Kuruluş Anlaşması'nın 4. maddesi kapsamında gerçekleştirilen ve yılda bir kez üye ülkelere yönelik ayrıntılı gözden geçirme), her yıl rutin olarak devam ediyor. Türkiye için stand-by düzenlemesi olmasa bile bu uygulama devam edecek.
IMF, herhangi bir kredi düzenlemesinin bulunmadığı ya da program yürütmediği ülkelerde de temsilcilik bulundurabiliyor.
IMF Türkiye Yerleşik Temsilciliği, program ilişkisinin sona erdiği 2008 yılı Mayıs ayından itibaren, IMF ile üyelik ilişkileri kapsamında faaliyetlerini sürdürmeye devam ediyor.
Türkiye 66 yıldır üye
Bugün 188 üye ülkesi bulunan IMF, Temmuz 1944'te, ABD'nin New Hampshire Eyaleti'nde bir Birleşmiş Milletler toplantısında, 1930'ların büyük bunalımına katkıda bulunan rekabetçi devalüasyonların neden olduğu kısır döngünün tekrarını önleyecek bir ekonomik işbirliği amacıyla kurulmuştu.
IMF'nin başlıca görevleri, "ekonomik trend analizlerine ve ülke temelindeki deneyimlere dayanarak hükümetlere ve merkez bankalarına tavsiyede bulunmak, küresel, bölgesel ve bireysel ekonomilerin ve piyasaların izlenmesine dayanarak araştırmalar, istatistikler ve analizler yapmak, ülkelerin ekonomik zorluklarının üstesinden gelmesine yardımcı olmak üzere borç vermek, ekonomilerin yönetimlerinin iyileştirilmesinde ülkelere yardımcı olmak" şeklinde özetleniyor.
IMF'nin kaynakları da genel olarak, ülkelerin üye olduklarında ödedikleri sermaye taahhütleri, yani kotalardan geliyor. Genel olarak her bir üye ülkenin ekonomisinin büyüklüğünü yansıtan kotalar, üyenin sahip olduğu eşit birim oy sayısı ile ülkelerin oy gücünü de gösteriyor.
Yaklaşık 145 milyar dolar değerindeki altın mevcudu IMF'yi, dünyanın en büyük üçüncü resmi altın rezervi sahibi yapıyor. IMF üye ülkeden gelen talep üzerine borcu çoğu zaman bir "düzenleme (anlaşma)" çerçevesinde veriyor.
Bu düzenlemelerde ülkenin ödemeler dengesindeki sorunları çözmek için uygulamayı kabul ettiği belirli politikalar ve tedbirler de yer alabiliyor.
IMF, "stand-by düzenlemeleri, genişletilmiş fon kolaylığı, kredi hatları ve düşük gelirli ülkelere borç verme" araçları ile borç veriyor.
Türkiye ile 19 stand-by
IMF'ye 11 Mart 1947'de üye olan Türkiye, bugüne kadar yaptığı 19 stand-by anlaşmasından sadece son 2'sini başarıyla tamamlayabildi.
Son iki stand-by anlaşmasında dikkati çeken bir başka nokta ise her iki anlaşmanın herhangi bir ekonomik kriz nedeniyle gerçekleştirilmemiş olması.
Türkiye'nin IMF ile ilk stand-by anlaşmasını yaptığı tarih 1 Ocak 1961. İlk stand-by anlaşması bir yıl sürdü ve 31 Aralık 1961'de sona erdi.
Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin başlaması, IMF ile stand-by düzenlemelerinin başladığı döneme rastlıyor. 30 Mart 1962'de IMF ile yeni bir düzenlemeye giden Türkiye'nin bu anlaşması bir yıldan az sürerek 31 Aralık 1962'de bitti.
IMF ile 15 Şubat 1963'te üçüncü stand-by'ı yapan Türkiye'nin söz konusu anlaşması yaklaşık dokuz ay sürdü. Dördüncü stand-by, 15 Şubat 1964'te başlayıp, 31 Aralık 1964'te bitti. Türkiye, 1961 yılından 1970 yılına kadar her yıl, IMF ile bir stand-by anlaşması gerçekleştirdi.
Anlaşmalar genellikle bir yıl dolmadan sona erdi. 1970'ten 1978 yılına kadar IMF ile yaptığı anlaşmalara ara veren Türkiye, 1978'den 1980 yılına kadar ise yeniden birer yıllık stand-by anlaşmaları imzaladı.
Türkiye, 18 Haziran 1980'de IMF ile en uzun stand-by anlaşmasını yaptı. Bu anlaşma 17 Haziran 1983'de sona erdi. Türkiye'nin 1983 yılında yaptığı bir başka stand-by düzenlemesi bir yıl sürdü.
Stand-by'a 10 yıl ara
Stand-by'a 10 yıl ara
Türkiye, 1984'ten 1994'e kadar IMF ile stand-by düzenlemesine gitmedi. 8 Temmuz 1994'de yapılan stand-by ise 26 Eylül 1995'de sona erdi.
Bu tarihten 1999'a kadar stand-by düzenlemesine yeniden ara veren Türkiye, 1999-2002 döneminde 17'nci stand-by düzenlemelerini gerçekleştirdi.
18'inci stand-by düzenlemesine 4 Şubat 2002'de başlayan Türkiye, anlaşmanın sona ermesinden önce Ocak 2005'te 19'uncu stand-by'ı yaptı.
Türkiye'nin, IMF ile 52 yıl içinde gerçekleştirdiği stand-by anlaşmaları genelde, bitmesi gereken zamandan önce başarılamadan sona erdi.
Genellikle krizlerin ardından mecburi olarak düzenlemeye giden Türkiye, bu süreçte IMF'den 50 milyar doların üstünde kaynak sağladı.
Türkiye, 2014'de İcra Direktörü
Bu arada G-20 platformunda varılan uzlaşı neticesinde, 2010 yılında IMF'de kapsamlı bir kota ve yönetim reformu onaylanmıştı. Reform yürürlüğe girdiğinde fon üyesi ülkelerin toplam kotaları iki katına çıkarılmış, dinamik yükselen piyasa ve gelişmekte olan ülkelerin kota payları önemli ölçüde artırılmış olacak.
Reform kapsamında ayrıca İcra Direktörleri Kurulu'nun yeniden yapılandırılması ve Avrupa ülkelerinin sandalyelerinin ikisini, gelişmekte olan ülkelere devretmesi kararlaştırıldı.
IMF 2010 Kota ve Yönetim Reformu'nun yürürlüğe girmesiyle Türkiye'nin kotası 4 milyar 658,6 milyon SDR'ye yükselecek. Böylece Türkiye'nin ülke kotasının IMF kotaları içerisindeki payı yüzde 0,61'den, yüzde 0,98'e ulaşacak ve Türkiye, IMF'de en yüksek kota payına sahip üye ülke sıralamasında 32'nci sıradan 20'nci sıraya yükselecek.
Grupta İcra Direktörlüğü pozisyonu, 2014 sonrasında ülkelerin göreli oy güçlerine paralel dönüşüme tabi olacak. Bu kapsamda 2014-2016 döneminde İcra Direktörlüğü pozisyonunu Türkiye üstlenecek. 2016-2018 döneminde ise bu görevi Çek Cumhuriyeti veya Macaristan yürütecek.
Türkiye, 2018-2020 döneminde söz konusu görevi tekrar üstlenecek. 2020-2022 döneminde İcra Direktörlüğü yine Macaristan veya Çek Cumhuriyeti'ne geçecek.
Türkiye, İcra Direktörlüğü'nü yürütmediği dönemlerde İcra Direktör Vekilliği görevinde bulunacak. Reform kapsamında IMF İcra Direktörleri Kurulu'nda geçtiğimiz dönemde Avustralya ve Kore, İcra Direktörlüğü pozisyonunu dönüşümlü olarak yürütme kararı vermişti.
Önümüzdeki dönemde benzer biçimde Hollanda ile Belçika ve İsviçre ile Polonya kendi gruplarında İcra Direktörlüğü pozisyonunu dönüşümlü olarak yürütecek.
Borç alan ülkeden kaynak taahhüt eden ülkeye
IMF kaynaklarının artırılmasına yönelik 2012 yılı başından itibaren sürdürülen çalışmalar kapsamında çeşitli ülkeler tarafından 461 milyar dolar tutarında kaynak taahhüt edilmişti.
Türkiye de bu çabaya katkıda bulunmak üzere G-20 Los Cabos Liderler Zirvesi'nde 5 milyar dolar tutarında taahhütte bulunmuştu.
Konuya ilişkin teknik düzeyde görüşmelerin, IMF ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası arasında sürdürüldüğü belirtiliyor.