İNTES Üyesi Aktürk AŞ'nin genel müdürü İsmet Ergül, projelerini anlattı: Konutta risk analizini iyi yapan krizden etkilenmez

İNTES Üyesi Aktürk AŞ'nin genel müdürü İsmet Ergül, projelerini anlattı: Konutta risk analizini iyi yapan krizden etkilenmez

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Aktürk Yapı Endüstri ve Ticaret AŞ, bu yıl 30'uncu yaşını kutluyor. 1978 yılında kurulan şirket, bugüne kadar çok katlı otopark inşaatları, çöp ayıklama tesisleri, prefabrik sanayi siteleri, Cumhurbaşkanlığı tarihi bina restorasyon işi, belediye hizmet binaları, askeri hizmet binaları, yabancı devlet büyükelçilik prestij binaları, köprülü kavşak inşaatları, toplu konut inşaatları, hastane inşaatları, kent içi toplu raylı taşıma sistemleri, spa tesisleri, spor kompleksleri gibi çeşitli alanlarda tasarım, inşaat, imalat ve montaj faaliyetlerinde bulundu. Şirket, 2003 Mayıs ayında gerçekleştirilen BVQI denetimi sonucunda ISO 9001 2000 Kalite, ISO 14001 Çevre, OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemleri alınmasına hak kazandı. 1986 yılından beri Aktürk AŞ bünyesinde yer alan Aktürk Yapı Endüstrisi ve Ticaret AŞ Ahşap Üretim Tesisleri ise Ankara Etimesgut'ta 27 dönüm arazi üstüne kurulu yaklaşık 13 bin metrekare kapalı alanda tasarım ve üretim faaliyetleri gerçekleştiriyor. Şirketin ürün yelpazesini; Kanada Nascor firmasının lisansıyla "ileri ahşap yapı teknolojisi" ile üretilen ahşap taşıyıcı sistem bileşenleri, ABD Therma Tru firmasının lisansıyla üretilen dünyanın ilk patenti alınmış fiberglas giriş kapısı sistemleri, özel geliştirilmiş bilgisayar programı sayesinde üç boyutlu tasarım yapılan up&down ahşap merdiven sistemleri, know-how'ı Aktürk'e ait olan pendow ahşap pencere sistemleri, ahşap iç kapı sistemleri ile birlikte prestij yapılarındaki ahşap dekorasyon çalışmaları yanı sıra çeşitli sabit mobilyalar oluşturuyor. Aktürk AŞ bünyesindeki Renewa Club ise alternatif tıp ve koruyucu hekimlik olarak adlandırılan fitness, spa, sağlık ve rekreasyon etkinliklerinden sport center, dayspa ve wellnessclinic üçlüsünü 15 bin metrekarelik kapalı alanda bir araya getirmiş. Aktürk Yapı Endüstri ve Ticaret AŞ'nin tamamladığı ve devam eden projelerini Genel Müdür İsmet Ergül'den dinledik. NATO güvenlik belgemiz var önemli projeler bitirdik Aktürk olarak bu yıl 30. yılımızı kutluyoruz. Hem proje geliştirmede hem de taahhüt sektöründe 30 yıldan bu yana faaliyet gösteriyoruz. Konut projelerinden ticaret merkezlerine, metro projelerinden altyapı projelerine, üstyapı projelerinden prestij projelerine kadar pek çok proje gerçekleştiriyoruz. Örneğin Kuveyt Büyükelçiliği projesini prestij projesi olarak kabul ediyoruz. Genelkurmay'ın içerisinde yaptığımız hem komutanlar kısmı hem de harekat merkezi olan çok özel yapıyı da aynı kategoriye koyuyoruz. Ayrıca, NATO güvenlik belgemiz olduğu için NATO'nun da pek çok önemli projesini bitirmiş bulunmaktayız. 30 yıl içinde yaptığımız işlere baktığımızda, yarım bıraktığımız hiçbir projemiz yok. Yanı sıra süresinden sonra bitirdiğimiz projemiz de yok. Ya süresinde bitirmişizdir ya da süresinden önce. İlk kentsel dönüşüm projesi Dikmen Vadisi, bizim çalışmamız Bazı projelerimizle birçok ilke imza attık. Mesela, ilk kentsel dönüşüm projesi olan Dikmen Vadisi projesi bizim projemizdir. Ahşap karkaslı yapıları Türkiye'ye tekrar modern ve mühendislik hesapları yapılmış olarak biz getirdik. Şu anda yine Türkiye'nin en büyük çelik yapısını yapmaktayız. Türkiye'deki ilk entegre kalite yönetim sistemini kuranlar arasındayız. Proje geliştirmeye de baktığımızda hakikaten proje geliştirmede herkes proje geliştirmeci ama bizim sektörümüze baktığınızda bir elin parmakları kadar az sayıda. Nitelikli konut anlayışını başlatanlar arasındayız Nitelikli konut anlayışını başlatan firmalardan bir tanesiyiz. Bize göre nitelikli konut; projenin yapılacağı yerden başlayarak yapımı, projelendirilmesi, kullanılacak malzemelerin belirlenmesi ve bittikten sonra da verilen hizmetlerin bütünüdür. Birinci aşama yerin seçimi diyoruz. Konut yapımına uygun olmalı, birtakım sosyal yerlerin ulaşımına uygun olmalı. Hastaneye, okula, alışveriş merkezlerine. İkincisi ise projesi önemli. İnsanların kullanabileceği, ihtiyaçlarına karşılık veren projeler olmalı. Kullanılacak malzeme ısı yalıtımı olan, binanın yaşlanmasını geciktirecek malzemelerden seçilmeli. Yapım çok önemli. Yapım bir kültür gerektirir. Bilgi birikimi ve insan kaynakları gerektirir. En sonuncusu da bittikten sonra yaptığınız ürünün arkasında durabilmek çok önemli. Mesela bizim Oran'da Aktürk Evleri diye bir yerimiz var. Üzerinden 15 yıl geçmiş. Yöneticisi geldi, "Bizim kapıcı dairesine su giriyor" dedi. Biz buradan mühendis yolladık. Onlar kapıcı dairesine pencere açıp kırmışlar. Bizimle ilgili bir konu değil. Ama bizim o sorunu nasıl çözeceklerine dair projelendirme yapmamız gerekti. Yani biz 15 sene sonrasında da olsa yaptığımız şeyin arkasında duruyoruz. Bunları arka arkaya koyduğumuz zaman bunların hepsi nitelikli yapıların gerekleri olarak ortaya çıkıyor. Rapsodi, Park Oran ve İncek Konutları sürüyor Şu anda devam eden 3 tane konut projemiz var. Bir tanesi İstanbul'da Aktürk Rapsodi Evleri. İçerisinde 555 konut ve 8 üniteden oluşan bir ticaret merkezi var. İkinci projemiz Mesa, Aktürk, Emlak Pazarlama ortaklığıyla yaptığımız Park Oran evleri. Bin 832 daire, ticaret merkezi ve sosyal tesisi ile büyük ve lüks bir yaşam alanı inşa ediyoruz. Üçüncüsü, İncek'te yaptığımız ahşap karkaslı 18 adet villa projemiz. Bunlar devam ediyor. Kızılay-Çayyolu metrosu Çağlayan kavşağını yapıyoruz Güriş ile ortak sürdürdüğümüz Kızılay-Çayyolu arası metro projemiz devam eden projelerimiz arasında yer alıyor. Çağlayan köprülü kavşak projemiz de sürüyor. Bir de Hadımköy'de bir sanayi sitesi yapılıyor. Onun altyapı işlerini yürütüyoruz. 2 milyar 500 bin dolarlık projemiz var Aktürk'ün bitirdiği ve devam eden proje toplamı 2 milyar 500 bin dolar civarında. Rapsodi'nin büyüklüğü 185 milyon dolar. Arsa bedeli hariç. Park Oran'da hasılat paylaşımı iş yapıyoruz. Yaklaşık 1 milyar YTL hasılat olacak. İncek küçük, 9 milyon dolar civarında. Metro çalışmasının ise 197 milyon 665 bin 583 YTL, 2005 yılının fiyatlarıyla. Bu rakam bizim payımız. Bu işlerin hepsi adi ortaklık olduğu için toplam rakam 279 milyon 976 bin 583 YTL. Bunlar sadece inşaat işi rakamı. Metro projesinde mesela elektromekanik işlerine tek başına girmemiz mümkün olmuyor. Daha doğrusu Türkiye'deki hiçbir şirketin girmesi mümkün değil. Çünkü vagonların üretimi ve sinyalizasyon tamamen yabancıların patent hakları olan işler. Uzakdoğulular var. Kentsel dönüşüm ve yabancılara konut projelerini bekliyoruz Bizim uzmanlık konumuz olan ve bu sene içerisinde çıkmasını beklediğimiz Kentsel Dönüşüm Kanunu var. Bu kanunla birlikte kentsel dönüşüm projeleri gündeme gelecek ve bu nedenle ağırlığı proje geliştirmeye vermeyi planlıyoruz. Maliye Bakanlığı'nın TOKİ'ye devredeceği sahil şeridinde yabancılara konut yapımı işi var. Bu projelerde de yer almayı hedefliyoruz. Bütün gücümüzü yurtiçindeki projelere yönlendireceğiz Bizim şu an yurtdışı çalışmamız yok. Zamanında yurtdışında bulunduk. Ama şu andaki düşüncemiz Aktürk olarak bütün konsantrasyonumuzu, gücümüzü Türkiye için harcamak istiyoruz. Bölünerek gücümüzü dağıtmak istemiyoruz. Yabancı firmalardan bize çok büyük talepler geldi. Ama biz tercih etmedik. Şu anda elimizdeki iş potansiyeli iyi. Şu anda toplam 3-4 bin kişi çalışıyoruz. Ahşap karkaslı evler için 8 yıldır AR-GE yapıyoruz Biz nitelikli yapı yapmaya başladığımız yıllarda o günün şartlarında bazı malzemeler Türkiye'de üretilmiyordu. Ahşap doğrama ve dolaplar da kaliteli üretimler yoktu. O günün şartlarında biz bir ahşap fabrikası kurduk. Ve bu fabrikamızı her yıl yaptığımız modernizasyon yatırımlarıyla geliştirdik. Sonuçta 2000 yılında Kanada Nascor firmasının patentiyle ahşap karkaslı yapılar üretmeye başladık. Japonya'da yapılan bir araştırmada depreme en dayanıklı sistem olarak Osmanlı karkas sistemi seçilmişti. Ama biz geçmişimizi, her şeyimizi unuttuğumuz gibi bu ahşap karkaslı yapıları da unutmuşuz. Yabancı; Kanadalı, Amerikalı bunu almış, günümüzün mühendislik hesaplarıyla birleştirerek sistemi geliştirmiş. Ahşap karkaslı yapılara baktığınız zaman hiçbir şekilde ahşabı görmüyorsunuz. Amerika'da, Kanada'da villaların yaklaşık yüzde 90'ı ahşap karkaslı. Avrupa'da bu oran yüzde 20'lerde. Türkiye'de ise bindeli rakamlarda. Amerika, Kanada ve İngiltere'de bu ahşap karkaslı yapılara 7 kata kadar müsaade ediliyor. Türkiye'de 3 kata kadar müsaade var. Şu anda bu ülkelerde sosyal konutlar bile ahşap karkaslı yapılıyor. Özellikle depreme dayanıklılığı açısından çok tercih ediliyor. Biz bu sistemi aldık getirdik. Yaklaşık 8 yıldır AR-GE çalışmalarıyla Türk toplumuna uygun hale getirmeye çalışıyoruz. İnsanların korkularını gidermeye çalışıyoruz. "Bu yanar" diyen insanlar için, Türkiye'de üretimine başladığımız ve insan sağlığına zararlı maddeler içermeyen bir kimyasal madde bulduk. Bu malzeme sayesinde zaten kendisi yangına dayanaklı olan sistemi çok daha geliştirerek, tam dayanıklılık sağladık. "Ahşap karkaslı evler ses geçirir" diyen insanlar için de bir ses izolasyonu sistemi de geliştirdik. Ayrıca Türkiye'de ilk defa 2 katlı bir binanın deprem testini yaptırdık. Afet işlerindeki deprem tablosu en fazla 7.5 şiddetindeki depremleri gösteriyor. Test ettik. En ufak bir çatlak olmadı. Test sırasında ikinci kata fabrika müdürümüzle mühendisimizi de koyduk. Bir tek şeyi halledemedik. O da kurşun geçirmezlik. Onu da soruyorlar evler için. Enerji tasarruflu konutu devlet teşvik etmeli Ahşap karkaslı evlerimiz için Gazi Üniversitesi'nde ısı izolasyonu testlerini yaptırdık. Günümüzde en önemli konu enerji. Bu testler sonucunda normal betonarme binalara göre yüzde 65, mantolamalı binalara göre yüzde 60 enerji tasarrufu sağlandığını gördük. Yani 100 lira enerjiye ödüyorsanız, ahşap karkaslı evlerde 35 lira ödeyeceksiniz. Bugüne kadar ön yargılar nedeniyle kullanılmamış. İnsanlarımızdaki ön yargıları yıkmamız mümkün değil. Ayrıca yerden kazanım avantajı da var. Betorname yapıya göre brütten nete geçerken yer açısından yüzde 6 oranında daha fazla yer kazandırıyor bu sistemler. Bu sistemlerin dış duvarları 14 santimetre. Maliyetine gelince, birebir evde betonarme ile karşılaştırdığınızda yüzde 3-4 oranında bir pahalılığı var. Ama bir site yapıyorsanız o zaman daha kârlısınız. Çünkü genel giderleriniz var. Zaman olarak işleri çabuklaştırması nedeniyle maliyet avantajı büyük. Yine bir ilktir, Afyon'da 70 evlik bir kooperatifi biz 7 ayda bitirdik. Artık Türkiye'de de işçilikler pahalı. Bu nedenle bu sistemlerin teşviki için devletten de beklentimiz var. Özellikle Avrupa ülkelerinde Kyoto Protokolü'nü imzalamış ülkelerde enerji tasarrufu yapan konutlara özel indirimler uyguluyorlar. Bu nedenle bu tür sistemler Türkiye'de de teşvik edilmeli. Ahşap karkasa yurtdışından talep Bu sistemle günde bir ev yapabiliyoruz. Fabrikamız yılda 10 bin ev yapacak kapasiteye sahip. Biz şu ana kadar Almanya'ya, İspanya'ya, Fransa'ya bu sistemlerden ihraç ettik. Ama şu anda bunun pazarlanmasıyla ilgili bir çalışmamız yok. Yurtdışında duyanlar bizi arıyor. Bu alanda kendimize dönük bir yapımız var. Çok güvendiğimiz firmalara malımızı kullanması için bazı şartlar öne sürerek veriyoruz. Yapılırken denetimini ve kontrolünü yapmak istiyoruz. Asfalt kokusuna bayılırım Ben işimi hastalık derecesinde seviyorum. Yola asfalt dökülse, millet camı kapatır, ben camı açar koklarım. İnşaat ile ilgili şeyleri o derece seviyorum. Bazı özel yapılara ise biz yapmamışsak imrenerek bakarım. Mesela, Japonya'da bir havaalanı var, imrenilmeyecek gibi değil. Onu izlerken, 'keşke bu limanın proje müdürü ben olsaydım' diye çok geçirdim içimden. O ayrı bir zevk. Proje müdürlüğü yaptığım bir yapı vardı NATO işi. NATO ülkelerinden onu ziyarete geldiler. Dünyanın en büyük açıklıklı betonarme kubbesiydi. Çapı 90 metre, yüksekliği 12 metre olan bir kubbeydi. Orada Mimar Sinan'ın yaptığı tekniği uyguladık. Kalıp olarak toprak kullandık, betonu döktük, altından toprağı çektik. 17 gün kesintisiz beton döktük. Bu 1991 yılı şartlarıyla yapıldı. Hâlâ rüyalarıma girer o yapı ve inşaatı sırasında yaşadıklarım. 2001 krizinden sonra inşaat, özel sektörün agresifliği ile büyüdü Özellikle Türkiye'de bir kriz olduğu zaman önce konut, sonra otomotiv, sonra beyaz eşya, sonra giyim, en sonra da gıda etkilenir. İyileştiği zaman da tam tersi şekilde iyileşir. Sosyal harcamalarda iyileşme başlar ilk önce. Cumhuriyet tarihini incelediğimizde 2001 krizinden sonra inşaat sektörünün büyüme hızındaki artışın en büyük faktörü özel sektörün agresifliğidir. İnşaat sektörünün en büyük işvereni bugüne kadar hep devlet olmuştur. 2001'den sonra büyüme hızı özel sektörle yakalandı. 30 yıllık tecrübemizle şunu gördük. Biz elimizdeki projelerimize girerken önümüzdeki projelere bakarken, inşaat sektöründe bu olabilecek değişimleri göz önünde bulundurarak yapıyoruz. Yani risk analizlerimizi baştan yapıyoruz. Bu Rapsodi'de de böyleydi, Park Oran'da da böyleydi, bundan sonrada böyle olacak. Risk analizleri yapılmadan girerseniz sonunuz hicran olur. Piyasanın ihtiyacını doğru belirlerseniz, yapacağınız konutlar ihtiyaca hitap ederse ve makul fiyatlarda olursa o konutlar satılıyor. Peynir ekmek gibi satılmasa da satılıyor. Ankara'daki bu büyüklükteki ilk tam korunmalı site Park Oran evleri. Doğru yer, doğru proje, doğru kalite ve doğru fiyat. Bir tespitimi söyleyeyim. Ankaralı müşteri aslında çok seçici. Bildiği, güvendiği firma olduğu zaman, konut alıyor. Park Oran konutlarında 3 büyük bir arada. Mesa, Aktürk, Emlak Pazarlama. 2010'dan sonra bazı illerin konut stoku olacak Mutlaka sizler de takip ediyorsunuzdur. 2010 yılından sonra bazı illerin konut stoku olacak elinde. Bazı illerde ise yapım devam edecek. Gayrimenkul yatırım ortaklığının yaptığı açıklamalara göre, İstanbul'un yıllık 250 bin konut ihtiyacı olacağı hesaplanmış. İstanbul'da göç hızının yanı sıra konutların yenilenme ihtiyacı da var. Aynı şey alışveriş merkezleri (AVM) için de geçerli. Her şeyin sınırı var ama ihtiyaç sınır tanımıyor. Tüm bu AVM'lerin yatırımcılarına baktığınızda, yabancıları görüyoruz. Yabancılar da mutlaka fizibilitelerini yapmışlardır. Ankara bazında baktığımda 'bu kadar AVM ne olacak diye düşünmeden' edemiyorum. İstanbul için bir şey diyemiyorum. Benim elimde bu konuda tam bir veri yok. Biz AVM'leri projeci ve yapımcı olarak yapıyoruz, işletici olarak değil.