İNTES üyesi Sistem Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dinçer, projelerini ve hedeflerini anlattı / Avrupa'nın 5'inci çevreci şirketi Sistem Yapı, Cezayir'de çöp toplama işi aldı
İNTES üyesi Sistem Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dinçer, projelerini ve hedeflerini anlattı / Avrupa'nın 5'inci çevreci şirketi Sistem Yapı, Cezayir'de çöp toplama işi aldı
Sistem Yapı 1971'de kuruldu. Öncelikle altyapı, konut ve endüstriyel tesislerin yapımını içeren taahhüt işleri yapmaya başladı. 1980'lerde dünyada ve Türkiye'de çevre koruma bilincinin önem kazanmasıyla birlikte gelecekte bu konunun gelişeceğini fark eden şirket su ve atıksu arıtma bölümünü kurarak, bu alanda öncü firmalardan biri oldu. Bugün Sistem Yapı Avrupa'daki çevre şirketleri arasında beşinci sırada. Şu ana kadar Türkiye'de 450 milyon Euro'luk iş bitiren şirket kamu bütçesinden iş yapmayı tercih etmiyor. Cezayir'de yeni 55 milyon Euro'luk çöp toplama işi alan şirket Polonya, Romanya, Bulgaristan gibi Avrupa ülkelerinde su ve atık su arıtma işlerine ağırlık vermiş durumda. Şirket İran'a doğru genişlemek istiyor. Berlin duvarı yıkıldıktan sonra Almanya'ya giden orada Almanlar'la birlikte BATEG adlı şirket kurarak ayakta kalmayı başaran Sistem Yapı, her yıl yüzde 15-20 büyümeyi hedefliyor. Biz de Sistem Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Dinçer ile devam eden projeleri ve hedeflerini konuştuk. İnşaat yüksek mühendisi Dinçer, Türk müteahhitlik sektörüne önerilerde bulundu. Dinçer, "'Türk müteahhitleri her yerde iş yapıyor' diyoruz ama artık kol gücüne dayalı iş yaparak çok fazla ileri gidemeyiz. Mutlaka sektörün teknolojiye ağırlık vermesi gerekir" dedi. Dinçer, en büyük sorunlarının 'tecrübeli mühendis bulma' olduğunu belirtirken, uluslararası kadro almaya başladıklarını, şirketin Hindistan'dan mühendis getireceğini söyledi. Çevre işlerinde artık yabancıya ihtiyaç yok Şirketimiz 1971 yılında kuruldu. 1980 sonrasında çevre konusunun gelişeceğini gördük. Önce yabancılarla ortak çalıştık, onlardan işi öğrendik. Bilgi birikimini şirkete aldık. Şimdi çevre işlerinde yabancılara ihtiyacımız yok. Yeterlilik belgelerimiz var. En büyük tesislere kendi başıma yeterlilik alabiliyorum, bu da bana güç katıyor. Yani 20 yıldır çevre sektörü ağırlıklı çalışıyoruz. Türkiye'nin sayılı EPC şirketleri arasındayız Yurtiçinde içme suyu ve endüstriyel proses suyu hazırlama, evsel atık su arıtma, kağıt, tekstil, ve seramik endüstrisi atık su arıtma, çeşitli gıda, meşrubat ve alkollü içecek endüstrisi atık su arıtmaları, organize sanayi bölgeleri ve diğer endüstrilere ait atık su arıtma tesislerinin anahtar teslimi yapımı ve işletmesi, teknolojik montaj işlerini yapıyoruz. Yurtdışında da bazı taahhüt projeleri ile birlikte yine atık su arıtma ve çöp toplama işleri yapıyoruz. Sistem Yapı olarak Almanya, Bulgaristan ve Polonya'da şirketler kurduk. Engineering Procurement Construction (EPC) şirketiyiz. Yani kendi projemizi kendimiz yapan, kendi içinde know how'u olan bir şirketiz. Türkiye'de çok az EPC şirketi var. Belki sayısı 5 firmayı geçmez. Bizim şantiyelerimiz kadar merkezimizde de mühendisimiz var. Şu anda biz Avrupa'da çevre şirketleri arasında beşinciyiz. Bizim üstümüzde iki Fransız, bir Avusturyalı bir de Alman şirket var. Diğer Avrupa ülkelerinin şirketleri bizim gerimizde. 55 milyon Euro'luk çöp toplama işi aldık Cezayir'de yeni bir çöp toplama işi aldık. 55 milyon Euro'luk projede depolama tesislerinde, gaz toplama, sızım suyunu alma, atık su ve çöp işi olacak. Cezayir'in nüfusu çok olduğu için Kuzey Afrika'da o ülkeyi seçtik. Çevre konusu biraz nüfusla ilgili bir konudur. Ne kadar adam varsa o kadar çevre işi çıkar. Şu anda Cezayir Çevre Bakanlığı'nın tercih ettiği firmalardan biriyiz. Cezayir, Avrupa'nın karşısına rakip çıkarıp, onların fiyatlarını düşürmek için Türkler'in ihalelere katılmasını istiyordu. Bizi Cezayir'e gitmemiz konusunda teşvik ettiler. Şimdi 'Avrupalılar'a rakip firma geldi' diye bakıyorlar. Tunus ufak bir ülke olduğu için orada iş yapmayı tercih etmiyoruz. Fas daha çok altyapı yatırımı yapıyor. Ayrıca paraları da yok. Mısır'da da para yok. Kuzey Afrika'da bir başka ülke de Libya. Orası Türk firmalarıyla doldu. Herkes pazarı bildiği için oraya gidiyor. Ancak Libya'nın ihale mevzuatı net değil. Çevre ile ilgili yeni bir bakanlık kurmuşlar. Mevzuatı düzenleyeceklermiş. Daha düzenli ihaleler olursa biz de oraya gideriz. Şirketi Almanlaştırarak Almanya'da ayakta kaldık Berlin duvarı yıkıldıktan sonra biz de herkes gibi Almanya'ya gittik. 13-14 Türk firması Berlin'e geldi. Acı tecrübeleri oldu. Biz de çok zorlandık. Ancak bizde bir inat vardır. Şu anda Almanya'da tek kalan Türk firmasıyız. Biz kabuk değiştirip, şirketimizi Almanlaştırdık. Berlin'de Almanlar'la birlikte BATEG adında bir şirket kurduk. Alman mühendisleri kadroya alıp, Türkleri yönetici pozisyonda bıraktık. Şirketin yüzde 50 hissesi bizde. Şirket, çevre koruma teknolojileri, su arıtma, altyapı ve endüstriyel tesisler konularında anahtar teslimi müteahhitlik hizmetleri veriyor. Berlin banliyosunda 'Hanston Otto Theater Potsdam'ı yaptık. Şimdi bir konferans salonu yapıyoruz. Almanya'da bunların dışında birçok üniversite binası, hastane, köprü ve keyif tesisleri yaptık. Almanya pazarı zor bir pazar. Çok ağır kalite şartları uyguluyorlar. İdari konular sıkıntılı. Maliyet muhasebesini çok iyi yapmanız lazım. Kâr marjları çok yüksek değil. Biz orada bir Alman şirketi olarak yaşamayı başardık. Vietnam'dan bile teklif alıyoruz İleride Ukrayna'ya gidebiliriz. Rusya çevre konusunda şu anda yatırım yapmıyor. Sudan ile ilgileniyoruz. Şu an bu ülkede para yok. Darfur nedeniyle ambargo var. Bize Vietnam'dan bile teklif var ama gitmiyoruz. Yemen'den de çağırıyorlar. Eğer bir ülkeye gideceksek tek iş için gitmeyiz. Gittiğimiz ülkede başka işlerin de olması gerekiyor. 10 milyon Euro'nun altında işlere girmiyoruz. Türkiye'de bütçeden ödenekle iş yapmayız Yurtdışında lokal parayla iş yapmak istemiyoruz. Türkiye'de de kesinlikle bütçeden iş yapmıyoruz. Bizim Türkiye'de girdiğimiz tüm projeler kredilidir. Ya Avrupa Yatırım Bankası ya da İspanyol ve Alman kredisiyle yapılan işlerdir. Bu olmazsa girmiyoruz. Çünkü parasız kalma ihtimaliniz var. Eğer parasız kalırsanız da iş uzar. 7-8 yılda bitmez. Türkiye'de üçü Bursa'da, Antalya, Fethiye, Balıkesir, Sivas ve Malatya olmak üzere 8 yerde atık su tesisi işletiyoruz. Atık su işletme işini genişletmek istiyoruz. Diğer illere de girme niyetindeyiz. Şu anda mevcut tesisleri işletiyoruz daha sonra yap-işlet-devret modeli ile tesis kurmak da istiyoruz. Bazı teklifler verdik. Bu konuda iddialıyız. Türkiye'de 4 yerde arıtma tesisi de yapıyoruz. Konya'daki proje 35 milyon dolar, Mersin'deki proje 50 milyon Euro, Sivas'taki proje 20 milyon Euro, Siirt'teki proje de 10 milyon Euro'dur. Adana, İzmir, Isparta ve Antalya'daki Organize Sanayi Bölgeleri'ne su arıtma tesisi yaptık. Hedefimiz su ve çöp konusunda işletmeci olmak. Türk müteahhitleri artık mühendisliğe ağırlık vermeli Türk müteahhitleri her yerde iş yapıyor. Bu sevindirici bir durum. Ancak bundan sonra Türk müteahhitleri mutlaka mühendisliğe ağırlık vermelidir. Kol gücüne dayalı müteahhitlik olarak çok fazla ileriye gidemeyiz. Çünkü artık o pazara Çinliler geliyor. İşgücü olarak bizden daha avantajlılar. Hatta şimdi Çinliler mühendisliği de öğrenmeye başladılar. Şanghay gibi bir şehri yapabiliyorlar. Dolayısıyla bizim müteahhitlerimiz daha çok teknolojiye ağırlık vermeliler. Körfez'e Japon, Alman ve Arap ortaklarla gireceğiz, İran'da genişleyeceğiz Körfez ülkelerine şu ana kadar girmedik. Biz oraya ortaklarla gireceğiz. Biri Japon, biri Alman biri de Arap dünyasının üçüncü büyük müteahhidi üç şirketle ön anlaşmalar yaptık. Körfez ülkelerindeki projelere bu şirketlerle ortak gireceğiz. Orada ortağa ihtiyaç hissettik. O bölgede iş yapmak için teknolojik olmasa da altyapısı oluşmuş firmalara ihtiyaç var. Japon firması bizimle 2 yıl flört etti. 2 yıl sonra ortak olmayı istediler. İran'a doğru genişlemek istiyoruz. Orada Dünya Bankası'nın finanse ettiği atık su arıtma ve su artıma işi var. 40-50 milyon Euro'luk projede yeterlilik aldık, teklif vereceğiz. Polonya'da şirket kurduk bu yıl birkaç ihale alırız Şu anda Avrupa'da çevre işi bitti. AB'ye yeni giren ülkeler dışında bir de üçüncü dünya ülkelerinde bu konu gündemde. Cezayir, İran, Sudan ve Libya gibi ülkelerin bu konuda ihtiyacı var. Polonya 35 milyon nüfuslu bir ülke. Çevre konusunda Türkiye'den daha ilerideler. Milyarlarca dolarlık iş var. Biz Polonya'ya Varşova'nın arıtma tesisi için gitmiştik. İhalede en düşük teklifi biz verdik ama büyük bir politika döndü ve biz kaybettik. Daha sonra bu ülkeye girme kararı aldık. Bir şirket kurduk. Şimdi bazı ihalelere teklif veriyoruz. Sanırım bu yıl birkaç tane ihale alırız. Her yıl 5-6 iş bitiyoruz çılgınca büyümek istemiyoruz Her yıl 5-6 tane iş bitiriyoruz. Çılgınca büyümek istemiyoruz. Yılda yüzde 15-20 arasında büyümek ve yavaş yavaş çevreyi genişletmek istiyoruz. Bizim dar boğazımız ne iş, ne para sadece personel. Personel olsa yüzde 50 büyüyebiliriz. Bizim insan kaynakları haftanın 5 günü eleman 'interview'i yapıyor. Devamlı eleman arıyoruz. Artık iş başvurusuna aynı kişiler gelmeye başladı. En büyük sıkıntımız tecrübeli mühendis Hindistan'dan iki mühendis getiriyoruz Bizim şirketimizde işçileri saymazsak 450 kişi çalışıyor. Almanya'daki şirketimizde 55 kişiyi, Romanya'daki şirketimizde 15 kişiyi, Polonya'daki şirketimiz de ise 3 kişiyi istihdam ediyoruz. Türkiye'de en büyük sıkıntımız tecrübeli mühendis bulmak. Kadro yetersizliğinden dolayı uluslararası kadro almaya başladık. İngiltere'den mukavele mühendisi getirdik. Polonya'daki şirketimizin başında bir İtalyan var. Bulgaristan'da Alman saha mühendisi çalıştırıyoruz. Şu anda Hindistan'dan iki mühendis getiriyoruz, deneyeceğiz. Memnun kalırsak oradan da mühendis getirmeyi düşünüyoruz. Bizim sektörde iş bulma konusunda sıkıntı yok. Sıkıntı elemandan kaynaklanıyor. Eleman olmadığı için daha fazla büyüyemiyoruz. Kurs açıp eğitim veriyoruz. İyi üniversitelerden mezun olan genç mühendisleri alıyoruz. Ancak tecrübesizler. Bu kurslarla da onlara tecrübe kazandıramıyoruz. O nedenle de yabancı elemana döndük. Yabancı finans kuruluşlarıyla ilişkili iş yaptığımız için bizim şirkette herkesin İngilizce bilmesi şart. Birinci el müteahhitlik yapıyoruz, birçok büyük mühendislik şirketi ikinci el müteahhitlik yapar. Yani ana şirketin taşeron şirketleri vardır. 4 bin kişi çalıştırıp, boru inşa eder. Biz işin 'high tech'ini yapan şirket olduğumuz için eleman konusunda oldukça çok sıkıntı çekiyoruz. Türkiye'de çevreye 50 milyar dolarlık yatırıma ihtiyaç var Türkiye'de şu anda çevre ile ilgili yapılacakların ancak yüzde 20'si yapıldı. Halen yüzde 80 yapılması gereken iş var. Katı atıkta ise yüzde 5'lik iş bile yapılmadı. Dolayısıyla iş çok. Nereden bakarsanız bakın, 50 milyar dolarlık bir yatırım gerekiyor. Şu ana kadar toplam 450 milyon Euro'luk iş yaptık. Endüstriyel binalarda inşa ediyoruz. Şişecam'ın Bulgaristan'daki fabrikası, İskenderun Demir Çelik'in yenilenen bazı üniteleri, Bulgaristan'da bir çimento tesisi bu alanda yaptığımız önemli işler arasındadır. Şişecam'ın ikinci kısmına da teklif vereceğiz. Biz içinde ağır teknoloji ve montaj olan işleri seviyoruz, konut projelerine girmiyoruz. Zor işleri yapmak istiyoruz, mühendisliği ağır olsun ki rakibi az olsun.