İş dünyasına 'asgari ücret' mesajı

İş dünyasını, asgari ücretin yüzde 50 artırılması taahhüdüne karşı çıkmamakla suçlayan Maliye Bakanı Şimşek, "Asgari ücretin bir çırpıda yüzde 50 artırmak taahhüdüne iş dünyasından en ufak bir ses çıkmıyor. Demek ki memnunsunuz" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Ülkemizde belli başlı gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek ikinci asgari ücret söz konusu iken, bunu bir çırpıda yüzde 50 artırmak taahhüdüne iş dünyasından en ufak bir ses çıkmıyor. Demek ki memnunsunuz" dedi. 

Şimşek, Türk Girişim ve İş Dünyası Konferaderasyonu'nun (TÜRKONFED) 11. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AK Parti döneminde yaptıkları yapısal reformlar sayesinde geçmişle karşılaştırılamayacak önemli noktalara geldiğini ifade etti. 

Küresel kriz ve Ortadoğu'daki çalkantılara rağmen, Türkiye'nin başarıdan başarıya koştuğunu anlatan Şimşek, bu başarıda en önemli unsurun siyasi istikrar olduğunu dile getirdi. 

Rahmetli Turgut Özal'ın çok başarılı projelere imza attığını ancak kendisine diktatör, otoriter denildiğini ve hatta manşetler atıldığını anımsatan Şimşek, "Ama sonradan değeri çok daha iyi anlaşıldı. Sonrasında muazzam popülist bir söylemle yeni bir döneme girdik ve krizden krize koştuk. 1994-1999 ve 2001'de fiilen iflas eden bir ülke. Sonrasında siyasi istikrar sağlandı ve yapısal reformlar yapıldı" dedi. 

Bakan Şimşek, son 12 yılda küresel krize ve hatta Orta Doğu'daki kaosa rağmen Türkiye'nin reel olarak kişi başına gayrisafi yurtiçi hasılada çok önemli kazanımlar elde ettiğini dile getirerek, şimdi ilave reformlarla bu kazanımları kalıcı hale getirmek ve daha ileriye taşımanın önemli olduğunu vurguladı. 

Şimşek, şöyle devam etti: 

"Türkiye'nin reel GSYH'sını 2002'de 100 olarak kabul edersek, bugün itibarıyla 174 seviyesinde. Aşağı yukarı gelişmekte olan Asya, Çin ve Hindistan hariç aynı düzeydedir. Ama gelişmekte olan Avrupa ve Latin Amerika'ya iyi bir performans ortaya koyduğu da açıktır. Dolayısıyla Türkiye siyaseten kim ne derse desin 10-12 yılda reel olarak çok güçlü bir performans ortaya koymuştur. Bunun en önemli bileşeni reformdur. Reform ortamını sağlayan da siyasi istikrardır. Türkiye kişi başına milli gelirde de yüksek gelir grubuna oldukça yakın, orta üst gelir grubuna geçtik. Tabii ki Orta Doğu'daki ve Avrupa'daki kriz son birkaç yılı olumsuz etkiledi. İnanıyorum ki Türkiye yeni reform programı ile çok rahat bir şekilde önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde Dünya Bankası'nın tanımına göre yüksek gelir grubu ülkeleri arasına katılacaktır." 

Türkiye'de büyümenin çok ciddi istihdam artışı sağladığını anlatan Şimşek, Türkiye'nin 2007'den sonra 6,1 milyon kişiye istihdam sağlamasının ciddi bir başarı olduğuna dikkati çekti. 

Şimşek, küresel krizde başta ABD olmak üzere pek çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede irili ufaklı bankaların battığını ancak Türkiye'de vatandaşın 1 kuruşunun dahi banka kurtarmalarına harcamak zorunda kalınmadığını vurguladı. 

Türkiye'nin genel devlet açığının milli gelirine oranının yüzde 11'ine kadar çıktığı dönemleri bu ülkenin gördüğünü ifade eden Şimşek, geçen yıl bu oranın yüzde 0,7 olduğunu, bu yıl sonunda bu rakamı yüzde 0,6'ya indirmeyi ve 2017'de fazla vermeyi hedeflediklerini söyledi. 

"En büyük tehdit popülizm"

Enflasyonda tek haneye inmenin yeterli olmayacağını, düşük tek haneli enflasyonun olması gerektiğini ifade eden Şimşek, bunun sürdürülebilir büyüme, öngörülebilirlik, düşük maliyetli fonlara erişebilirlik ve sermaye piyasasının derinleşmesi için önemli olduğunu vurguladı. 

Seçim arifesinde Türkiye'nin önündeki en büyük  tehdidin popülizm olduğunu ve şu anda da ciddi bir popülist söylemle karşı karşıya kalındığını söyleyen Şimşek, şunları kaydetti: 

"Bütçe açığının 10-12 katı vaatlerle karşı karşıyayız"

"1990'lı yılları hatırlayalım. O dönemde emeklilik yaşı konuşuluyordu. 1990 yılında Türkiye'nin sosyal güvenlik sistemi muazzam fazla veriyordu. Primler emekli maaşını ödemeye yetiyordu ve fazla veriyordu. Ne oldu? 2015 rakamlarıyla güncellendiğinde Türkiye o gün bugündür 2 trilyon liralık kaynağını heba etmiştir. Bu bir tek basit popülist söylem ve karar nedeniyle oldu. Bugün aynı çerçevede bir çırpıda 2016 yılı bütçe açığının 10-12 katı vaatlerle karşı karşıyayız. Bunun noter tasdikli kısmı bütçe açığını 3,5-4 kat artıracak düzeyde. Katma değer zinciri yükseldikçe asgari ücret yükselecek. Bundan 12 yıl evvel asgari ücret 120 dolardı, bugün 400 dolar civarıdır. Ama takdir sizindir. İşgücü maliyetlerine baktığımız zaman 11 AB ülkesinden daha yüksek asgari ücretimiz var. Bazı belli başlı gelişmekte olan ülkeler arasından en yüksek ikinci asgari ücret söz konusu iken, bunu bir çırpıda yüzde 50 artırmak taahhüdüne iş dünyasından en ufak bir ses çıkmıyor. Demek ki memnunsunuz, olabilir." 

İşgücüne katılım konusunda bir katılığın olduğunun OECD tarafından da belirtildiğini ifade eden Şimşek, burada ciddi reformların yapılması gerektiğini dile getirdi. 

İşgücüne katılımda erkeklerde OECD ortalamalarına yakın ancak kadınlarda ise oldukça düşük olduğunu belirten Şimşek, "Bu Türkiye için önemli bir kayıp. Türkiye ekonomik potansiyelinin yüzde 25'ini kadınların işgücüne katılımın az olması nedeniyle kaybediyor. Bunda hemfikiriz. 2002 yılında kadınların işgücüne katılımı yüzde 23 iken şimdi yüzde 30 düzeyinde ve daha da artması lazım. Yüksek öğretimdeki kadınların işgücüne katılımı yüzde 70'in üzerinde. Üniversitelerde başörtü yasağının kaldırılması Türkiye'nin ekonomik potansiyelini gerçekleştirmesi açısından son derece önemli. Maalesef Türkiye uzun yıllarını bu tartışmalarla geçirdi. Kısa vadede aktif iş gücü politikaları ile istihdamda artışlar yaşanacak" dedi. 

Bakan Şimşek, Türkiye'nin cari açığının düştüğünü, tasarrufların kamu tarafında arttığını, özel sektörde ise rekabetin artmasıyla birlikte bir miktar azaldığını söyledi. 

Kamu maliyesi konusunda kapsamlı bir reform ihtiyacı olduğunu belirten Şimşek, "Dönemsel, konjonktürel olarak yapılan vergi yapılandırmalarını doğru bulmuyoruz ama bu konuda sadece AK Parti hükümetleri değil 1923 yılından bu yana her üç yılda bir bunlar yapılmıştır. Şu anda vergi usul kanununu sıfırdan yazıyoruz. Gelir reformu Meclis'te ve harcama reformu konusunda çalışıyoruz" diye konuştu. 

Orta gelir tuzağından en erken çıkan ülkenin 18 yılda bunu başarabildiğini söyleyen Şimşek, ama çıkmanın yolunun da beşeri sermayenin kalitesinin artırılmasıyla mümkün olacağını aktardı. 

Şimşek, Türkiye'nin orta gelir tuzağında olmadığını vurgulayarak, "Şu anda Türkiye nüfusunun yüzde 24'ünden fazlası 15 yaş altıdır. Bunlar ortalama 14,5 yıl eğitim alacaklar. Türkiye orta gelir tuzağı konusunda hiç de kaygılı değildir. Türkiye eğitimi muazzam yatırım yapmıştı. Okullaşma oranları artış var" değerlendirmesini yaptı.  

Bir araştırmaya göre bir kızın okula gittikten sonra gelir elde etmeye başladıktan sonra gelirinin yüzde 90'ını ailesi için harcadığı tespitinin yapıldığını anlatan Şimşek, bir ülkede yüzde 10 oranında daha fazla kız okula gittiğinde bunun gayrisafi yurtiçi hasılayı yüzde 3 oranında arttırdığını belirtti. 

AK Parti hükümetleri döneminde kız öğrencilerin okula gönderilmesi konusunda birçok projeyi başarı ile yürüttüğünü ve bunun olumlu dönüşlerini gördüklerini anlatan Şimşek, 20-30 yıl sonra AK Parti hükümetlerinin yaptıklarına bakıldığında "ne kadar da iyi ve güzel şeyler yapıldı" denileceğini ifade etti. 

"Avrupa alsa da almasa da samimi olsa da olmasa da AB kriterlerini yakalayacağız" 

Bakan Şimşek, geçen yıl çözüm sürecinin yasal altyapısını hazırladıklarını ancak çözüm sürecinden bahsedenlerin hala ellerinde silahlarla dağlarda gezdiğini belirterek, "Şu anda batıda değişik kesimlerden 'iyi çocuk, güzel çocuk, Türkiyeli' görünümünü vermek için çok ciddi mücadele var. Çözüm süreciyle Türkiye'nin milli geliri yıllık bazda en az 1 puan artar ve cari açığı da 1 puan azalır" değerlendirmesinde bulundu. 

Türkiye'nin geleceğinin parlak, demografik yapısının çok iyi ve kurumların kalitesinin de arttığını kaydederek, AK Parti döneminde Avrupa'ya uyum için 2 bin mevzuat değişikliği yaptıklarını anımsattı. 

Avrupa Komisyonu'nun yayımladığı bir raporla, Türkiye'de 33 faslın 30'unda ilerleme olduğunu ve 26 fasılda Türkiye'nin ileri düzeyde yer aldığını açıkladığına değinen Şimşek, "Eğer Avrupa samimi olsaydı ve genişleme noktasında bir iradeye sahip olsaydı, bugün Türkiye 26 fasıl açmış olurdu ve müzakerelerin son aşamasında olurdu. Biz buna rağmen bu reformları devam ettireceğiz. Avrupa alsa da almasa da samimi olsa da olmasa da AB kriterlerini yakalayacağız" diye konuştu. 

Şimşek, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Bence hiç kötümserliğe gerek yok. Gezi parkı olaylarından bu yana hukuk devleti gibi hususlarda Türkiye'ye ilişkin bir algı oluştu. Bu algı olumsuz ama ben size samimi bir soru sorayım; dünyanın hangi hukuk devletinde dini örgüt kisvesi altında bir örgüt o ülkenin yargısını ve polisini ele geçirecek ve o ülke hukuk içerisinde mücadele edecek... Ne ile nasıl mücadele edeceksiniz? Çok basit bir soru. Biz yine de demokrasinin ve kalkınmanın at başı gitmesi gerektiğine inanıyoruz." 

Bu konularda ilginizi çekebilir