“İş yapma süreçleri savaşlarla karmaşık hale gelse de fırsat var”

İş dünyası, sivil toplum kuruluşları temsilcileri ve akademisyenleri buluşturan Türkiye Ekonomi Zirvesi, Dünya Gazetesi medya ana sponsorluğunda İstanbul’da gerçekleşti. Zirvede konuşan Ortak Akıl Danışmanlık Başkanı Dr. Yılmaz Sönmez, Ukrayna-Rusya ile İsrail-Filistin savaşlarının iş yapma süreçlerini karmaşık hale getirdiğini belirterek, “Bunlara rağmen bitmeyen fırsatlar da var” dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ortak Akıl İş Platformu tarafından düzenlenen ve Dünya Gazetesi’nin Medya Ana Sponsoru olarak destek verdiği ‘Türkiye Ekonomi Zirvesi’ İstanbul’da gerçekleşti.

Etkinliğe, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), İstanbul Sanayi Odası (İSO) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) temsilcileri, çok sayıda sektör üyesi, Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu (İSO 500) listesinde yer alan firmaların yetkilileri katıldı. Geniş katılım sağlandığı zirvede, “Küresel ekonomik gelişmeler ve Türkiye'ye yansımaları”, “Orta Vadeli Program”, “Şirketlerin gelecekte stratejileri” gibi konular ele alındı.

Zirvede, Türkiye ekonomisinin bel kemiği niteliğindeki aile şirketlerinin gelecekte de var olabilmesi için hangi adımları atması gerektiğine vurgu yaparken, genç iş insanlarının dünya ekonomisinin genişlemesinde önemli rol oynadığını da dikkat çekildi.

"Ekonominin yüzde 95’i aile şirketi"

 Zirvenin açılışında konuşan Ortak Akıl Danışmanlık’ın Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Yılmaz Sönmez, Türkiye ekonomisinin yüzde 95’inden fazlasının aile şirketleri olduğunu söyledi.

Sönmez, Türkiye ekonomisinin bel kemiği niteliğindeki aile şirketlerinin gelecekte de var olabilmesi için hangi adımları atması gerektiğine vurgu yaptı.

Stratejik yol haritalarıyla şirketlerin kurumsallaşmalarına destek olduklarının altını çizen Sönmez, “Çalışmalarımızda şirketleri aile içi iletişime ve kaynaşmaya teşvik ediyoruz. Aile anayasalarını hazırlıyor, veliahtlar yetiştiriyoruz.

Kurumsal dönüşüm, dijital ve yeşil dönüşüme yönlendirerek globalleşme serüvenlerine liderlik yapıyoruz” dedi. Kimi şirketin bu yönlendirmeleri dikkate almadığını kiminin de eyleme geçtiğine işaret eden Sönmez, şirketlerin iç ve dış uyarı mesajlarını akılcı ve gerçekçi yaklaşımlarla dikkate almaları gerektiğini belirtti. Sönmez, günümüz dünyasında ‘güçlü şirket’ algısının sadece bilanço ve nakit akışında sağlam olan şirketler olmadığının altını çizerek, “yenilikçi, rekabetçi, riskleri sezen ve dönüşümünü tamamlamış mesafe kat etmiş şirketlerin güçlü şirket olduğunu bildirdi.

Pandeminin iş yapma biçimleri, alışkanlıkları ve tüketici davranışları üzerinde derin izler bıraktığına da değinen Sönmez, fırtınanın henüz dinmediğini dile getirdi. Ukrayna-Rusya ile İsrail-Filistin savaşının patlak verdiğini belirten Sönmez, şunları dile getirdi: “Bu olaylar binlerce insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Tedarik zincirleri başta olmak üzere iş yapma süreçlerini karmaşık hale getirdi. Stratejik planlamaları derinden etkiledi.

Bunlara rağmen bitmeyen fırsatlar da var. Bütün bu koşullara rağmen şirketler var olmaya devam edecek. Bu zorlu dönemde, dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve kurumsallaşma gibi üçüz dönüşüm kavramlarına olan inancımızı güçlendirmek ve buna göre aksiyon almak gerekiyor. Aile şirketlerine düşen kurumsallaşarak dönüşüm yolcuğuna başlamak.”

"İş dünyasının temel taşları gençler"

Türkiye Genç İş İnsanları Derneği (TÜGİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Yıldırım, Türkiye Ekonomi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, genç iş insanlarının dünya ekonomisinin genişlemesinde, büyümesinde ve dinamik kalmasında kritik bir rol oynadığını söyledi. Yenilikçi fikirler, enerji ve özellikle de yeni kurulan şirketlerin, genç neslin iş dünyasının temel taşları olduğuna değinen Yıldırım, “Genç girişimciler, dönüşen ekonomi ve dönüşüm ekonomisi için de önemli bir güç olarak ortaya çıkmaktadır” dedi.

Birleşmiş Milletler verilerine göre 2022 yılı itibariyle Türkiye nüfusunun yüzde 64,2’si 15-59 yaş aralığında iken 2050 yılında bu oranın yüzde 55,9’a düşmesinin öngörüldüğünü belirten Yıldırım, “TÜİK tarafından ilan edilen doğurganlık hızı verileri de Birleşmiş Milletler tahminlerini desteklemektedir.

Toplam doğurganlık hızı 2001 yılında 2,38 iken 2022 yılında 1,62’ye düşmüştür. Bu bakımdan genç nüfus avantajımızı kaybetmeden uygulanacak istihdam politikaları stratejik önem arz etmektedir” diye konuştu. Yıldırım, TÜGİAD üyelerinin 25 milyar dolar ihracat hacmi ve 450 binin üzerinde istihdam sağlayarak Türkiye gayrı safi milli hasılasının yaklaşık yüzde 9’unu temsil ettiğini ifade etti.

Dijitalin etkisi artıyor

Dijital teknolojilerin iş dünyasına olan etkisinin gün geçtikçe arttığını ifade eden Gürkan Yıldırım, “Yapay zekâ, veri analitiği ve e-ticaret gibi alanlarda genç girişimciler, dijital dönüşümün öncüleridir. Bu teknolojiler, iş modellerini yeniden şekillendirmek ve rekabet avantajı elde etmek için büyük bir fırsat sunmaktadır.

Genç girişimciler olarak, dijitalleşme trendlerini yakından takip etmeli ve bu alanda kendimizi sürekli geliştirmeliyiz” dedi. Yıldırım, faizlerin hangi seviyeye kadar yükseleceği ve o seviyede ne kadar tutulacağının netlik kazanmadığına yönelik belirsizliklerin küresel ekonomiyi zorladığına işaret etti.

“Teşvik sistemi güncellenmeli”

 Enflasyonla mücadeleyi çok önemsediklerini vurgulayan Yıldırım, şu uyarılarda bulundu: “Fiyat istikrarının yeniden tesis edilmesi son derece önemli bir konu.

Ancak bu amacı gerçekleştirirken uygulanan sıkılaştırma programının hızı, dozu ve içeriğinin çok iyi belirlenmeli. Yani enflasyonu düşürmek için ekonomide kalıcı hasar bırakılmamalı. İşletmelerin batması, sektörlerin rekabetçiliğini kaybetmesi, dış ticarette pazar kaybı, sosyal sorunlar yaratacak seviyede işsizlik, orta vadede ekonominin yeniden ithalata bağımlı hale gelmesi gibi bir hasar bırakılmamalı.”

Vergi reformuna da değinen Yıldırım, “Ekonomideki dolaylı vergilerin yüksek payı mutlaka düşürülmeli. Teşvik sisteminin güncellenmesi de elzem. Çok sayıda küçük şirkete eşanlı teşvik vermek yerine sektörde başarıya ulaşmış şirketleri daha hızlı büyütmek gerekiyor. Bu aynı zamanda uluslararasılaşmanın da önünü açacaktır” diye konuştu.

Sigortalıların yüzde 31,4’ü Marmara’da

 Marmara Sanayi Bölgesi’nin Türkiye için stratejik öneme sahip olduğunu dile getiren Gürkan Yıldırım, İstanbul, Kocaeli ve Bursa illerini içine alan Marmara Sanayi Bölgesi’nin, Türkiye’nin toplam nüfusunun yüzde 24,59’unu, çalışma çağındaki nüfusun yüzde 25,7’sini, genç nüfusun yüzde 23,17’sini ve toplam aktif sigortalı sayısının ise yüzde 31,49’unu oluşturduğunu söyledi.

Yıldırım, sözlerine şöyle devam etti: “Marmara Sanayi Bölgesi’ndeki zorunlu sigortalı sayısı (4a) Türkiye toplamının yüzde 36,36’sı, sanayi zorunlu sigortalı sayısının ise yüzde 36,47’sine denk gelmektedir. İş gücü Türkiye gayrisafi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 37,88’ini, sanayi GSYH’nın yüzde 37,58’ini ve imalat sanayi GSYH’nın yüzde 40,28’ini oluşturmaktadır. Ayrıca Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 59,01’i de bu bölgeden yapılmaktadır.

Tüm bunlar ülke geneline görece olarak daha nitelikli işgücü ve beyaz yakalı çalışanlar marifetiyle yapılmaktadır. Türkiye ekonomisi için bu denli önemli olan bölgedeki istihdamın ciddi bir deprem tehdidi altında olduğu göz önüne alındığında Marmara Sanayi Bölgesi’nin desantralizasyonu ülkemiz için stratejik öneme sahiptir. Bu manada Orta Anadolu doğru bir lokasyon olarak düşünülebilir.”

“Aile şirketleri dikkat etmeli”

Prof. Dr. Özgür Demirtaş ise Ortak Akıl Zirvesinde gelişmiş ülke bilançolarının genişlemesinin enflasyonist etkilerinden bahsetti. Enflasyon ile mücadele için artan faizlerin üzerinden geçen Demirtaş, aile şirketlerinin dikkat etmesi gereken konulara da değindi.

"Türkiye'nin hikayesini yenilemesi lazım"

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Eczacıbaşı, internetle birlikte son 30 yıldaki değişimlere dikkat çekti. Teknolojik gelişmelere işaret eden Eczacıbaşı, “Bir kripto kavramı çıktı. Sosyal medya hayatımıza girdi. Yapay zeka gelişmeleri takip ediliyor. Nft diye bir şey yaşandı, bugün değeri sıfıra indi.

Böyle bir akım ve çalkantılar var” dedi. Eczacıbaşı, dünyada nüfusun yaşlandığını, Türkiye’nin de bu kervana katıldığına ifade etti. Dünyada liderlerin yaş ortalamasının dünyanın yaş ortalamasının çok üzerinde olduğuna işaret eden Faruk Eczacıbaşı, öte yandan borçlanmanın ağırlığının hissedildiğini ve yine internet ve teknolojik gelişmelerle dünyada bir kırılım yaşandığına ifade ederek, “Örneğin, taksi sisteminin Uber’le bozulması.

Hayatımıza giren ve girecek birçok kırılımı yaşıyoruz ve bundan sonra artarak yaşamaya devam edeceğiz” dedi. Ülke olarak farklı bir perspektife ihtiyaç olduğunu söyleyen Eczacıbaşı, “Hikayemizi yenilememiz lazım. Yaratıcı bir düşünceyi kurumsallaştırın. Yalnız kurumsal düzeyde değil, devlet düzeyinde de yaratıcı düşünme özelliğini destekleyecek, teşvik edecek birtakım mekanizmalara ihtiyacımız var” diye konuştu.

Konuşmasında beyin göçü konusuna da değinen Faruk Eczacıbaşı, bu noktada işbirliklerinin önemine dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün en fazla şikayet ettiğimiz konulardan biri beyin göçü. Son zamanlarda büyük bir beyin göçü yaşandı. Büyük bir panik halindeyiz. Hatta geri gelmeleri için elimizden geleni de yapmaya çalışıyoruz.

Acaba şöyle bir şey yapsak. Bunu bir beyin göçü değil de beyin gücü olarak görsek. Yurt dışına gönderdiğimiz akademisyenlerimiz, iş adamlarımız, uzmanlarımızla, ‘onlarla nasıl iş birliği sistemi geliştirebiliriz, onların Türkiye'ye nasıl katma değer yaratmalarını sağlayabiliriz. Nasıl bir network oluşturabiliriz. Bu arkadaşlarımızla, proje bazında iş birlikleri geliştirebiliriz. Bizim yeni modellere ihtiyacımız var.”

"Sürdürülebilirliği hedefledik"

Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, aile olarak sürdürülebilirliği hedeflediklerini, hissedarlarla da mutabık olduklarını ve marka olarak 50 yıldır bunu devam ettirdiklerini söyledi. RCEP anlaşmasına da değinen Kolbaşı, Çin, Japonya, Singapur gibi 15 ülkenin bir araya geldiği anlaşmanın tarafı olan ülkelerin, dünya ticaretinin üçte birini oluşturduğunu söyledi. Asya bölgesinin son 8 yıldır büyüme gösterdiğine işaret eden ve RCEP ülkelerine ihracatın önemine dikkat çeken Kolbaşı, “Uzak dediğimiz Uzak Doğu’yu, önce zihnimizde yaklaştırmalıyız” dedi.

Türkiye ihracatının 255 milyar dolar olduğunu, bunun ne kadarın Türk markasıyla gerçekleştiği konusunda Ticaret Bakanlığı’nın çalışma başlattığına işaret eden Kolbaşı, “Bunu bilmemiz lazım ki doğru strateji yapalım. Fason ihracat da artsın ancak, Türk markalı ihracatla katma değeri daha yukarı taşıyabiliriz” dedi. Ortak değerlere sahip çıkmanın önemine vurgu yapan Kolbaşı, “Reçeteyi almak kadar uygulamak da önemli” ifadelerini kullandı.