İşlemciler hormonlarına dikkat etmeli
İşlemciler hormonlarına dikkat etmeli
Financial Times / John Coates ABD Merkez Bankası (FED) eski Başkanı Alan Greenspan, geçtiğimiz günlerde iktisat alanında asla mükemmel bir risk modeli olmayacağından hayıflanarak söz etti. Greenspan sorunun, iktisatçıların borsadaki yanıltıcı havayı ölçememeleri olduğunu söyledi. Ama günümüzde, nöroloji bilimi ve endokrinoloji (iç salgı bezleri bilim dalı) bu baş belası ruh hallerini anlamamıza yardımcı olabilir. Çünkü mali piyasaları istikrarsızlaştıran usdışı coşkunluk ve kötümserlik dalgaları doğal olarak üretilen steroit hormonlarından kaynaklanıyor olabilir. Testosteron ve kortizol gibi steroitler ruh hallerimizi, hafızamızı ve davranışımızı etkiliyor. Sözgelimi erkeklerde, testosteron yarışmaya hazırlanırken yükselir ve kazananda yükselmeyi sürdürürken kaybedende düşer. Yükselen testosteronla ödüllendirilen "kazanan erkek", artan özgüvenle daha çok risk alır. Bu durum, kazanan erkeğin yine kazanma şansını artırır. Böylece, "kazanan etkisi" (winner effect) olumlu geribildirim döngüsü oluşur. Buna karşın, kazanma sürecinde bir zaman sonra, artan streoitlerin başarı ve piyasada varlığını sürdürme üzerinde zıt etkisi olmaya başlıyor. Testosteronun sarmal biçimde artışının etkileri hayvanlarda da görülüyor. Daha fazla dövüşen, çiftleşme ve yavrulara bakma görevlerini savsaklayan ve daha geniş alanları denetleyen hayvanlar kısa bir süre sonra utku kazanıyorlar. Bütün bunlar hayvanların daha fazla avlanmadan dolayı zarar görmesine yol açıyor. Testosteron düzeyi artıkça, başlarda işe yarayan risk alma, giderek tehlikeli bir davranışa dönüşür. Testosteronun bu şiddetli yükselişi, kendine aşırı güven ve riskli davranışlar mali piyasalarda da oluşuyor mu? Wall Street'te "dotcom" balonunun sürdüğü yıllarda çalışırken kendime sorduğum soru buydu. O sıralarda birçok işlemcinin manik davranışlar sergiliyorlardı ve yanılmazlık duygusu içindeydiler. Aynı şekilde çarpıcı bir noktada kadınların görece etkilenmiyor görünmeleriydi. Her iki olguda da testosteron gibi bir kimyasalın rolü söz konusu. Cambridge Üniversitesi'nde, bir meslektaşımın yardımıyla Londra'nın bankacılık ve finans merkezi City'de çalışan bir grup erkek işlemciden testosteron ve kortizol numunesi aldık. Gerçekten de, bir işlemcinin ortalamanın üzerinde kâr ettiği günlerde günlük testosteron düzeyinin daha yüksek olduğunu saptadık. Ayrıca, işlemcinin sabah testosteronu ne kadar yüksekse aynı gün o kadar fazla para kazandığını da saptadık. Bu durum en çok deneyimli işlemcilerde belirgindi. Bir stres hormonu olan kortizolu ele aldığımızda farklı bir öykü çıktı ortaya. Bir güçlükle karşılaştığımızda, kortizol sindirim ve üreme gibi bedenin uzun dönem işlevlerini yavaşlatır, glikozun her an kullanıma hazır durumda olmasını sağlar. Kortizol, yeni ve belirsiz durumlarda belirli güçle tepki verir. işlemcinin kâr hedefindeki sapmalara bağlı olarak kortizolun yükseldiğini saptadık. Ayrıca kortizol, opsiyon borsasındaki dalgalanmalarla birlikte arttı. Kortizol, işlemcileri olası hareketlere hazırlıyordu. Testosteron gibi kortizolun da deneyimli işlemcilerde en yüksek düzeyde ve en değişken olduğunu saptadık. Deneyimli işlemciler yüzeyde sakin ve duygusuz gibi görünseler de ifadesiz suratlarının altında yanan bir endokrin sistemi var. Anlaşıldığı kadarıyla kortizol ve testosteron, bedenimizin iktisadi risk ve getiri işaretini vermek için kullandığı kimyasal ulaklardır. Orta steroit düzeyleri, işlemcileri risk almaya hazırlıyor, ama yüksek düzeyler muhakeme gücünü bozuyor. Eğer testosteron düzeyindeki yükseliş sürerse -aşırı güven ve risk alma isteğini beslediğinden- işlemcilerin sorumsuz işlemler yapmasına yol açabilir. Fiyatların yükselmekte olduğu bir piyasada (bull market) testosteronun yükselmesi olasıdır. Testosteron bu piyasalarda riski artırır ve yükselişi şişirir. Öte yandan, kronik kortizole maruz kalmak anksiyeteyi güçlendirir, birtakım rahatsız edici anıların hatırlanmasını sağlar. Ayrıca, olmadığı halde bir tehlike olduğu düşünme eğilimini artırır. Kortizol, borsadaki büyük düşüşlerde yükselme eğilimindedir. İşlemcilerin önemli ölçüde ve belki de usdışı bir biçimde riskten kaçınmalarına, ellerindeki bütün menkul kıymetleri satmalarına yol açar. Şimdiki krizde, zararlı etkileri olan kortizole aylarca maruz kalan işlemciler sonunda "öğrenilmiş çaresizlik" denen psikolojik duruma düşebilirler. Sonuç olarak, fiyat değişimlerine karşı duyarsızlaşan işlemciler para politikası araçlarını zayıflatırlar. Görünüşe bakılırsa, daha iyi bir risk modeli yatırımcıların yalnızca ussallıklarını değil, fizyolojisi üzerine de sorular sormalıdır. Sözgelimi, eğer piyasadaki balonlar testosterone geribildirim döngüsüyle daha da şişiyorsa, bu, büyük oranda erkek varlığından mı kaynaklanmaktadır? Piyasalarda daha fazla oranda kadın ve yaşlı erkeğin olması, piyasaların istikrarlaşmasına yararı olur muydu? Eğer risk tercihleri kısmen hormonlarca belirleniyorsa, o zaman bankaların risk azaltma stratejileri, işlem salonlarındaki endokrin profillerinin çeşitlendirilmesini de gerektirebilir. [Cambridge Üniversitesi'nde asistan olarak çalışmalar yapan John Coates, daha önce Deutsche Bank'ta "alım satım grubu" yöneticiliği yaptı. Coates'un çalışması "Proceedings of the National Academy of Sciences"ta yayımlandı.] Çeviri: Servet YEŞİLYURT