”İyileşme, artının işareti değil kötüleşme hızının azalması”
MB Başkanı Yılmaz, ASO Meclis Toplantısında mevcut ekonomik durumu değerlendirdi
ANKARA - Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, birtakım ekonomik verilerde iyileşme olduğunu belirterek, "Fakat bu iyileşme artıya geçiş değil, kötüleşmenin hızının azalması" dedi.
Durmuş Yılmaz, Ankara Sanayi Odası'nın (ASO) Meclis Toplantısında yaptığı konuşmada, hala düşüşün devam ettiğini, fakat baş aşağı 150 kilometre hızla giden arabanın 120-130 kilometre hıza düştüğünü, içinden geçilen olayın bu olduğunu söyledi.
Ellerinde bir takım veriler bulunduğunu, bu verilere göre iyileşmeler olduğunu tekrarlayan Yılmaz, bu iyileşmenin altının ne kadar dolu, sürdürülebilir mi sürdürülemez mi olduğunun zaman içinde görüleceğini belirtti.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, "O nedenle benim sizlere tavsiyem, ihtiyatlı olmanız. Biz de para politikası otoritesi olarak aldığımız kararlarla bu ihtiyatlılığı ön plana çıkarmaya devam ediyoruz" diye konuştu.
"Işık göründü"
Yılmaz, ekonomik kriz sürecinde gelinen noktayı değerlendirirken, "Tünelin içine girdik. Tünel karanlıktı. Öbür tarafa doğru bir ışık göründü. Işık, öbür tarafa çıkışı mı gösteriyor yoksa üzerimize gelen araba mıdır?" dedi.
Yaşanan iyileşme havasının gerekçelerini ekonomik göstergelerle açıklayan Yılmaz, bunun "negatifin hızının kesilmesi" olduğunu, henüz sıfırın üzerine çıkılmadığını kaydetti.
Yılmaz, "Tünelin içine girdik. Tünel karanlıktı. Öbür tarafa doğru bir ışık göründü. Işık, öbür tarafa çıkışı mı gösteriyor yoksa üzerimize gelen araba mıdır?" dedi. Yılmaz'ın sözleri salonda gülüşmelere yol açtı.
"Moral bozmaya gerek yok"
ASO Başkanı Nurettin Özdebir'in de esprili bir üslupla "moralimizi düzelttiniz" demesi üzerine Yılmaz, batıda krizin ortaya çıkmasına yol açan bankacılık sektöründeki sıkıntıların, Türkiye'de 2001 yılında aşıldığını anlattı. Yılmaz, Türkiye'nin krizde erken toparlanma ihtimalinin daha yüksek olduğunun altını çizerek, "moral bozmaya gerek olmadığını" söyledi.
Merkez Bankası Başkanı Yılmaz, enflasyon politikasıyla ilgili bilgi verirken de, Haziran ayında enflasyonda yükseliş beklediklerini ifade etti. Durmuş Yılmaz, otomobil, beyaz eşya ve sigara gibi kalemlerde hayata geçirilen yeni düzenlemenin enflasyona katkısının Haziran ayında yüzde 0,56, Temmuz'da da yüzde 0,54 olmasını beklediklerini kaydetti.
"Yavaş ve kademeli"
Yılmaz, son çeyrekten itibaren büyümenin pozitif rakamlara geçeceğini öngördüklerini belirterek, Türkiye ekonomisindeki toparlanmanın küresel ekonomiye göre daha erken başlayabileceğini söyledi. Yılmaz, ancak bu krizden çıkışın "yavaş ve kademeli" gerçekleşeceğini vurguladı.
2008 yılının son çeyreğinden itibaren küresel krizin dünya ekonomileri üzerindeki etkisinin "hızlı ve yıkıcı bir şekilde ortaya çıktığını" belirten Yılmaz, dünya ekonomilerindeki büyüme oranlarının sert bir şekilde gerilediğini, sanayi üretiminin 2. Dünya Savaşı'ndan bu yana görülmemiş biçimde daraldığını, işsizlik oranlarının hızla yükseldiğini, hanehalkı ve reel kesim güven endekslerinin "tarihi dip noktalarına" ulaştığını anlattı.
2007 yılının ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan küresel krizin, finansman imkanlarını ve dış talebi olumsuz etkilediğini kaydeden Yılmaz, bunun diğer gelişmekte olan ülkeler gibi Türkiye'de de iktisadi faaliyette belirgin bir yavaşlamaya yol açtığını söyledi.
Yöneticilerin ekonomiyle ilgili öngörülerde bulunabilmesi için tüm dünyada Purchasing Management Indeks (Satın Alma Yöneticileri Endeksi) uygulandığını kaydeden Yılmaz, yöneticilere girdileriyle ilgili ne tür talepleri olacağının sorulduğunu, iyimserler ve kötümserler arasındaki fark çıkarıldıktan sonra ortaya çıkan endekste, 50 puanın baz alındığını anlattı.
Yılmaz, 50 puanın altının "kötü", üstünün ise "iyi seyir" şeklinde yorumlandığını belirtti.
"Derecelendirme notumuz daha yüksek olmalı"
Yılmaz, son dönemde politika faizlerindeki indirimler ve mali tedbirler sonrasında, yılın ikinci çeyreğinde Türkiye'de yurt içi talebin göreli olarak istikrar kazanabileceğini belirtti.
Uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Türkiye'ye yönelik notlarını ekrana yansıtan ve konuya ilişkin bilgi veren Yılmaz, "Biz diyoruz ki bizim derecelendirmemiz yanlış, biz daha yüksek bir notu hak ediyoruz" dedi.
Yılmaz, Türkiye'nin bu dönemde finansal stres endeksindeki bozulmanın da diğer gelişmekte olan ülkelere göre daha sınırlı kaldığını belirtti.
Başta kredi kartları ve KOBİ'lerin ödenmeyen kredilerinde bir artışın söz konusu olduğunu, bunun da bankacılık sistemini olumsuz etkilediğini anlatan Yılmaz, yaptıkları incelemeye göre, şu anda takibi gereken alacakların ortalamasının 4,5 seviyelerinde bulunduğu, bunun, 15 puan daha artması halinde bile bankacılık sermaye yeterlilik oranı yasal seviyeyi koruyabileceğini söyledi. Yılmaz, bankacılık sisteminin "oldukça güçlü" durumda bulunduğunu ancak yine de ihtiyatı elden bırakmamak gerektiğini kaydetti.
Yılmaz, finansal piyasalardaki durumu değerlendirirken, faiz indirimlerine rağmen finansal koşullardaki ek sıkılığın kısmen devam ettiğini ifade etti.
Hükümetten talep
Yılmaz, işler tekrar iyiye döndüğünde, orta vadede, hangi tedbirler alınarak mali disiplinin sürdürüleceğinin taahhüdünün son derece önemli olduğunu belirterek, "Bizim de hükümetten talebimiz bu" dedi.
Yılmaz, Ankara Sanayi Odası (ASO) Gündem Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Mayıs ayında tüketici fiyatları yıllık enflasyonunun yüzde 5,2 olarak gerçekleştiğini hatırlatarak, enflasyondaki gerilemenin bütün temel gruplarda hakim olduğunu, özellikle hizmet kalemindeki yavaşlamanın giderek belirginleştiğinin dikkat çektiğini söyledi.
Başkan Yılmaz, para politikasının aşağı yönlü esnekliğinin uzunca bir süre korumasının gerekebileceğinin düşünüldüğünü de belirterek, iktisadi faaliyete dair toparlanma işaretlerinin belirginleşmesi halinde, faiz indirimlerinde bir yavaşlama veya indirimlere ara verilmesinin gündeme alınabileceğini bildirdi.
2009 yılındaki küresel büyümedeki belirgin yavaşlama ve deflasyon riskini hafifletmek üzere uygulanan dengeleyici maliye politikalarının, tüm dünyada bütçe açıklarının hızla artmasına neden olduğunu anlatan Yılmaz, bu dönemi kamu borç stoklarında sınırlı bir artış ile atlatan ülkelerin, krizin ardından potansiyel büyüme oranlarına daha çabuk dönebileceğini söyledi.
Risk algılaması yüksek
Yılmaz, daha sonra ASO üyelerinin ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kredi kullanan işletmelerin, takipteki işletmelerin ve bunların ne kadar KOBİ olduğuna ilişkin soru üzerine Yılmaz, Türkiye'de kredi kullanan firma sayısının bir hayli yüksek olduğunu, son dönemde hem arz tarafından, hem talep tarafından sorun olduğunu ama bu sorunun giderek azaldığını, yavaşladığını söyledi.
Yılmaz, şu anda risk algılamasının yüksek olduğunu ama şirketlerin bilançolarının iyileşmesi ve bankaların finansman kaynaklarının iyileşmesi ile kredi piyasasının açılacağını kaydetti.
"Bankalar bizlere haksızlık mı yapıyorlar" şeklindeki soru üzerine de Yılmaz, bankacı, sanayici, iş adamı ayrımı yapmanın son derece yanlış olduğunu belirterek, "Biz hepimiz aynı gemideyiz. Dolayısı ile biri olmadan, diğeri de olmaz. O nedenle BDDK gibi, Merkez Bankası gibi ekonomi yönetiminde görev alan kurumların görevi bu farklı kesimlerin ekonomi için optimum fayda neyse orada buluşturmaktır" dedi.
Risk algılaması yüksek olduğunun altını çizen Yılmaz, bankaların şu andaki görevinin banka hissedarlarına maksimum faydayı sağlamak değil, mevduat sahibini korumak olması gerektiğini söyledi. Yılmaz, "Ancak, bankalarımızın ihtiyatlı davranmalarını yadırgamayalım. Bu gelişmelerle ilgili bir olay. Dolayısı ile şu anda, risk algılaması yüksek, banka aldığı parayı satmazsa zarar eder, sorun size verilen paranın geri dönmesi, mevduat sahibine geri dönmesi. Karşılıklı olarak birbirimize anlayış göstermeliyiz" diye konuştu.
IMF anlaşması
Yılmaz, IMF ile anlaşmaya yönelik soru üzerine de, IMF ile görüşmelere Merkez Bankası'nın da taraf olduğunu hatırlatarak, görüşmelerin devam ettiğini ancak buna eklenecek yeni bir bilginin olmadığını söyledi.