Karkas et fiyatı indi, etikete yansımadı!
Kırmızı et fiyatlarında artışın sürmesi ithalatı yeniden gündeme getirirken, sektör temsilcileri bunun suni gündem olduğu, ithalatın sorunu çözmeyeceği görüşünde.
Sergül Keskin - İSTANBUL
Son bir yıl içinde fiyat artışı yüzde 25’e ulaşan kırmızı ette kafalar karışık. Üretici tarafında sorun olmadığı dile getiren sektör temsilcileri, et ithalatı tartışmalarının suni gündem olduğunu, ithalat yaparak sorunun çözülemeyeceğini yineliyor. Sektör temsilcileri, fiyat artışının üretici fiyatlarında değil, diğer sebze meyve fiyatlarında olduğu gibi kasap ve market reyonlarında olduğunu, hatta karkas et fiyatlarının 1 lira da geriledini belirterek, bunun fiyatlara yansımadığını belirtiyor.
Konuyla ilgili DÜNYA’ya açıklama yapan Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Tunç, suni gündemle üreticinin kafasının karıştırılmak istendiğini ifade ederek, her gün ithalatı konuşarak gerçek spekülatörlere fırsat verildiğini söyledi.
Fiyat artışı et yetersizliğinden kaynaklanıyorsa Et ve Süt Kurumu’nun üreticiyle 60 bin hayvanlık erken kesim sözleşmesi bulunduğunu, bunun primini vererek hayvan kesebileceğini anlatan Tunç, ancak üretici kurumu aradığında ‘depolarımız ağzına kadar et dolu” denildiğini aktardı. Tunç, “Böyle bir sorun yoksa neden ithalatı konuşuyoruz. Üretici bu yolla terbiye edilmeye çalışılıyor. Bu çözüm değil. İthalatı konuşmak bizim canımızı acıtıyor. Bir sürü işletme kapatıldı. Üreticide et 23 lira. piyasada 50 liraya satılıyorsa bizim sorunumuz değil. Bu sorun sistemin sorunu. Devletin bu sorunu çözmesi gerekiyor. Sorun ithalatla çözülemez. İthal ederek üreticiyi üretimden soğutursun. O kadar ithalat yapıldı fiyatlar aşağı indi mi? Yemde KDV kalktı. Üç gün düşürdüler dördüncü gün indirdikleri rakamın da üzerine zam yaptılar. Devlet güzel kurguluyor. Ancak devletin kasasından giden para üreticiye değil, sanayicinin cebine gitti. Kararlar bu işi yapanlara danışılarak alınırsa daha sağlıklı olur” diye konuştu.
Sektörün önüne 5 yıllık eylem planı konulsun
Tunç, 2013’te 300 lira olan besi desteğinin 2015’de 150 liraya indiğini, 2016 yılında ise verilip verilmeyeceğinin bile belli olmadığını söyledi. “Bizim sorunumuz etse neden hala süt ürütecisine destek veriliyor. Et üretimini artırmak istiyorsak besi desteklerinin artırılması lazım. Biz bu şekilde nasıl yol alacağız. Hiçbir hükümet döneminde görmediğimiz destekleri bu hükümet döneminde gördük. Ancak dönüp dolaşıp 3-5 kişinin kuru gürültüsüne bu işi bırakırsak yazık olur” diyen Tunç, somut önerilerini şöyle sıraladı: “Üreticinin önündeki brokrasiyi kaldırmak lazım. Piyasada fiyat kendini dengeler. Sektörün önüne 5 yıllık eylem planı konulsun. Üretici desteklenecekse bilsin, piyasa desteklenecekse bilinsin. 5 yıl sonra ithalat mı yapılacak, onu tüm kesimler bilsin ona göre planlamasını yapsın. Ziraat Bankası’ndan hiçbir üretici kredi alamıyor. Tarım alanlarını ipotek kabul etmiyor banka. Tüketici araba alırken kullandığı krediye araba ipotek ediliyor ama büyükbaş hayvan alındığında bu mekanizam işlemiyor. Bunların çözülmesi lazım. Hedefl er konulsun, eylem planları hazırlansın ve insanlar da bunu görerek hareket etsin.”
Tunç, son dönemde tırmanın terör olaylarının da hayvancılığı etkilediğini belirterek, “Kimse şu anda hareket etmiyor. Alacağı varsa da almıyor. Çözüm sürecinde her şey iyiydi, insanlar hayata daha güzel bakıyordu, geri dönüşler bile başlamıştı. Şu anda her şey tersine döndü. Önümüzdeki dönem daha net olarak etkilerini göreceğiz” diye konuştu.
Hacıince: Et fiyatı indi markete yansımadı
Ulusal Kırmızı Et Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hacıince de etin bu kadar acımasızca eleştirilmesinin doğru olmadığını, karkas et fiyatının bir lira geri geldiğini ancak marketlere bunun yansımasının geç olduğunu söyledi. Şu anda Konya’da yağlı kesimin 22.5 lira yağsız kesimin ise 23.5 lira olduğunu ifade eden Hacıince, besici ile mezbahanın direkt muhatap olması gerektiğini, aradaki aracıların da fiyatı yükselttiğini söyledi. Türkiye’de fiyatların üretim maliyetlerinin artışından dolayı Avrupa’ya göre daha yüksek olduğunu, bunun da Türkiye coğrafyasının meracılığa uygun olmaması, besi maliyetinin yüksek olması ve yüzde 70’i holstein olan besi metaryalinde istenilen kilo artışı sağlanamamasından kaynaklandığını dile getiren Hacıince, Avrupa’da aynı yem ve meteryalle 1700 kilo et alınırken, Türkiye’de 1100 kilo alınabildiğini kaydetti. Hacıince, ırk ıslahı ile ilgili bakanlığın çalışma yaptığını, ancak sahaya yansımasının 4 yılı bulacağını söyledi.
Çelik: Destekler 2016 yılı için de devreye girecek
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik de son bir ay içinde et fiyatlarında artış olmadığını ifade ederek, et fiyatlarıyla ilgili birinci hedefin hayvan sayısını artırmak olduğunu ve bu konuda çok yaygın ve yoğun çaba harcayacaklarını söyledi. Çelik, sektörün beklentisi olan hayvancılık desteklerinin 2016 yılı için de devreye gireceği müjdesini vererek, bu dönem damızlık üretimiyle ilgili ağırlıklı Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) arazileri için de yaygın bir çalışma yapacaklarını söyledi. Bakan Çelik, orta vadede hayvan varlığında bekledikleri sayıya ulaşma çabasında olacaklarını, kısa vadede ise spekülatörlere yol açılmaması adına bazı tedbirler alabileceklerine işaret etti. Bu konuda üreticilerin endişelenmemesi gerektiğini vurgulayan Çelik, “Üreticilerimizin karkas olarak, et maliyetlerinin ne olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla onları zarara uğratacak, ‘Nerden besici oldum’ dedirtecek bir uygulama içinde olmayız. Rahat olsunlar. Ortada (yapılanlar) spekülasyona yönelik ise elimizi güçlendirecek argümanları elimizde tutacağımızı da herkesin bilmesini istiyorum. Bununla ilgili Bakanlar Kurulu kararı imzalandı” diye konuştu.
Özden: Karkas et fiyatları bir aydır düştü
Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Genel Başkanı Cemalettin Özden de her ay en az 3 kez 20-25 ilden et fiyatlarını takip ederek bakanlık ve Ulusal Kırmızı Et Konseyi ile paylaştıklarını, son bir ayda karkas et fiyatlarında düşüş olduğunu söyledi. Şu anda karkas et fiyatının 24-24.5 TL arasında olduğunu, olmayan bir şeyin ekranlara taşındığını savunan Özden, “Birçok ilde 24 liraya dana kesimi var. Maalesef marketler kasaplar yüzde 80, yüzde 100’e varan et satışını devam ettiriyorlar. Sorun üreticide karkas et kisiminde değil, satış yapan marketlerde. Şu anda kesinlikle fiyatları tetikleyecek bir ortam yok. Kimse spekülasyonlara kapılmasın” dedi. Şu anda hayvancılık açısından sorun bulunmadığını, hayvanlar kış mevsiminde olunması nedeniyle ağıllarda olduğunu ve törürün bu anlamda olumsuz etkisinin olmadığını dile getiren Özden, bu hayvanlar bir kaç ay sonra piyasaya çıkacağından etin de bollaşacağını söyledi. Özden, şu anda bizim kayıtlarımızda 2 milyona yakın erkek meteryalin işletmelerde bulunduğunu belirterek, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik ile sürekli görüştüklerini, hayvancılık destekleri konusunda taleplerinin sürdüğünü söyledi. Özden, taleplerini şöyle sıraladı: “Anaç hayvan mutlaka korunmalı. Sürülerimiz korunmalı. Islahı yapılan hayvanların sağlıklı muhafazası olmazsa olmazlarımız.”
Üreticiden markeye fiyat artışı yüzde 71
Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar da etteki fiyat artışıyla ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Sebze ve meyvede gördüğümüz durum bir şekilde kırmızı ette de karşımıza çıkıyor. Ocak ayında üreticide kilogramı 26 lira 25 kuruş olan kuzu eti, markette 44 lira 99 kuruşa, 24 lira 76 kuruş olan dana eti, markette 40 lira 15 kuruşa satılmaktadır.
Görüldüğü gibi üreticiden markete kuzu eti fiyatı yüzde 71.38, dana eti fiyatı yüzde 62.17 artmaktadır. Zaman zaman perakende fiyata bakılarak kırmızı ette ithalat sesleri de gündeme geliyor. Birçoğu masum taleplermiş gibi görünse de uzun vadede ithalatın hayvancılığımızı hangi noktalara sürüklediğini geçmiş tecrübelerimiz bize gösterdi. Et ithalatı için yurtdışına ödediğimiz her döviz, hayvancılığımızda bir adım gerilememize neden oluyor. Bu yöntem başka ülkelerin besicilerini desteklerken, kendi üreticimiz ve et üretimimize olumsuz yansıyor. Bunun acı örneklerini et ithalatı yaptığımız yıllarda yaşadık. Ancak son yıllarda kararlı bir şekilde belli miktarın dışında et ithalatı yapılmaması, hayvancılık sektörümüze olumlu yansıdı, önemli mesafeler kat ettik. Et ve süt üretimimiz giderek artan bir ivme yakaladı.
Bugün de yapmamız gereken bu kararlı duruşu devam ettirmek, ithalatı sadece ve sadece besi ve damızlık materyaliyle sınırlı tutmaktır. Her ithalat dedikodusunda üreticilerimiz arasında tedirginliğe ve kararsızlığa neden olan bu tür söylemlerden uzak durulması gerekir. Kolay yoldan kazanç elde edilmesinin bir yöntemi gibi görülen bu yol, ne ülkemiz için ne çiftçimiz için ne de hayvancılık sektörümüz için doğru bir yoldur.”