Kavcıoğlu: Stratejik öneme sahip bir konu olarak görüyoruz

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Şahap Kavcıoğlu, Türk bankacılık sektörünün güven veren yapısının yatırım noktasında da dikkati çektiğini belirterek, "Bu durum son dönemde, 2'si dijital, 7 bankanın faaliyete başlamasıyla da kendini göstermiştir. Bugün itibarıyla bankacılık sektörü toplam 63 banka ile finansal sektörün yüzde 85'ini oluşturmaktadır." dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Türkiye Bankalar Birliği'nin (TBB) 67. Genel Kurulu, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in katılımıyla İstanbul Finans Merkezi Ziraat Bankası Genel Müdürlük Oditoryumu'nda gerçekleştirildi.

BDDK Başkanı Şahap Kavcıoğlu, finans sektörünün hem Türkiye'de hem de dünyada her geçen gün daha da dinamik ve rekabetçi hale geldiği ve risklerin çeşitlenerek arttığı dönemde değişim ve gelişimin kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Salgın ve artan jeopolitik tansiyonun etkisiyle küresel enflasyon baskısı ve ekonomik belirsizliklerin finansal iklimi önemli ölçüde etkilediğini ifade eden Kavcıoğlu, şu bilgileri verdi:

"Bankacılık sektörümüz bu süreçte önemli bir sınav vermiş ve süreci başarılı bir şekilde yönetmiştir. Türk bankacılık sektörünün güven veren yapısı yatırım noktasında da dikkat çekmektedir. Bu durum son dönemde, 2'si dijital, 7 bankanın faaliyete başlamasıyla da kendini göstermiştir. Bugün itibarıyla bankacılık sektörü toplam 63 banka ile finansal sektörün yüzde 85'ini oluşturmaktadır.

Sektör ayrıca, mayıs 2024 itibarıyla 26,9 trilyon lira aktif büyüklüğü ile gayri safi yurt içi hasılanın yüzde 85'ini oluşturan bir büyüklüğe ulaşmıştır. Kredilerin takibe dönüşüm oranı mayıs 2024 itibarıyla yüzde 1,5 gibi oldukça düşük bir seviyede olup, sektörümüz, aktif kalitesinin yönetimi açısından Avrupa Birliği dahil birçok ülkeden daha sağlıklı ve iyi bir performans göstermektedir. Sektörün sermaye yeterliliği rasyosu da uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeyin oldukça üzerinde bulunmaktadır."

Kavcıoğlu, tüm paydaşlar tarafından sektörde ekonomik istikrarı sağlamak ve bu istikrarı sağlarken finans sektörünün geleceğini şekillendirmek amacıyla birçok adım atıldığına dikkati çekti.

 "Yapay zeka uygulamaları hızı, etkinliği ve kaliteyi artırmaktadır"

Teknoloji ve iklim konusunda tüm dünyanın eriştiği farkındalığın bütün kurum ve kuruluşların gündemini baştan yazdığına işaret eden Kavcıoğlu, BDDK olarak iki temel konuya ağırlık verildiğini ve bunların başında dijital dönüşüm geldiğini vurguladı.

Kavcıoğlu, dijital dönüşüme ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

"Dijital bankacılık hizmetleri, müşterilere daha hızlı, daha güvenli ve daha kullanıcı dostu çözümler sunarken, özellikle mobil bankacılık uygulamalarının yaygınlaşması, uzaktan müşteri edinimi imkanı finansal kapsayıcılığı artırmakta ve bankacılık hizmetlerine erişimi kolaylaştırmaktadır. Benzer şekilde, ilişkili risklerin de yönetilmesi kaydıyla, yapay zeka uygulamaları gerek müşteri hizmetlerinde gerekse risk yönetiminde hızı, etkinliği ve kaliteyi artırmaktadır."

Bankacılık sektörünü yakından ilgilendiren diğer bir dönüşüm alanının sürdürülebilir ve yeşil ekonomiye geçiş süreci olduğunu anlatan Kavcıoğlu, "Finans sektörü iklim değişikliğinin ve yeşil ekonomiye geçiş sürecinin etkilerine maruz kalmaktadır. Diğer yandan, yönlendirici ve dönüştürücü gücü sayesinde bu sürecin hızı ve başarısı açısından da kilit bir konumda bulunmaktadır." diye konuştu.

Kavcıoğlu, bu iki dönüşüm sürecinin sağladığı avantajlar ve fırsatların yanı sıra bazı belirsizlikleri ve riskleri de beraberinde getirdiğini söyledi.

BDDK olarak, dönüşüm süreçlerinin önünü açmak ve karşılaşılan belirsizlikleri ve riskleri azaltarak yönetebilmek amacıyla gerekli düzenlemeleri hayata geçirdiklerini, gerekli görülen yerlerde buna devam edeceklerini belirten Kavcıoğlu, şunları kaydetti:

"Dijital dönüşüm alanında son yıllarda hayata geçirdiğimiz dijital bankaların faaliyet esasları, uzaktan kimlik tespiti yöntemleri, elektronik ortamda sözleşme ilişkisi kurulması, servis modeli bankacılığı, elektronik bankacılık hizmetlerinde işlem güvenliği gibi düzenlemeler bunun en somut örnekleridir. Ayrıca, sürdürülebilir finansı da ülkemizin ekonomik ve finansal gelişimi açısından stratejik öneme sahip bir konu olarak gördüğümüzü ifade etmek isterim. Zira çevresel, sosyal ve yönetişimsel kriterlere uyum uluslararası fon akımlarında yaygın olarak gözetilen bir şart halini almaktadır. "

Kavcıoğlu, küresel düzeyde sürdürülebilirlikle bağlantılı fonların toplam değerinin 3 trilyon dolar civarında olduğunu hatırlattı.

"Sürdürülebilir Bankacılık Stratejik Planı" ile oluşturulan yol haritasının sürdürülebilir finans altyapısını oluşturmaya yönelik önemli adımlar içerdiğini anlatan Kavcıoğlu, plan kapsamında yeşil varlık oranı kriterlerine ve metodolojisine ilişkin tebliğ taslağı, iklimle bağlantılı risklerin etkili yönetimine dair rehber taslağı ve iklim riskleri ısı haritası metodolojisi gibi çalışmalar yürütüldüğünü ve yıl sonuna kadar bu çalışmaları hayata geçirmeyi planladıklarını kaydetti.

"Bankalar iklimle bağlantılı risklerini etkili bir şekilde yönetme çabası içinde"

Bankaların pek çok konuda iyi uygulama örnekleri sergilediğine işaret eden Kavcıoğlu, "Son dönemde 3'ü mevduat, 3'ü katılım finans kuruluşu olmak üzere 6 kuruluşun dijital banka statüsüyle faaliyet göstermek üzere kuruluş izni almış olması, sektörümüzün bu alandaki dinamizmini göstermektedir. Ayrıca, yabancı yatırımcılar da dijital bankacılık yapan kuruluşlarımız üzerinden sektöre giriş yapma eğilimi göstermektedir." bilgilerini paylaştı.

Kavcıoğlu, sürdürülebilir ve yeşil ekonomiye geçiş konusundaki iyi uygulamaların ise konunun derinliği ve pek çok tarafı içermesi sebebiyle çeşitlilik arz ettiğine değindi.

Bankaların iklimle bağlantılı risklerini etkili bir şekilde yönetme çabası içinde olduğuna dikkati çeken Kavcıoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Enerji, metal ürünleri, tarım, çimento ve inşaat sektörleri bu risklerin yoğunlaştığı sektörler olarak öne çıkmaktadır. Aktif büyüklüğü itibarıyla sektörde toplam payı yüzde 55 olan 16 banka, iklimle bağlantılı risklerinin hangi sektörlerde yoğunlaştığını takip ve analiz etmektedir. İklimle bağlantılı finansal risklerin yönetimine dair yazılı politikası ve stratejisi bulunan toplam 12 banka bulunmakta olup, bunların sektördeki payı yüzde 46'dır. Sektör bu açıdan gelişime açık olup, ilerleyen dönemde bu sayı daha artacaktır."

"Uluslararası standartlarla uyumlu bir bankacılık sistemi temel önceliklerimizdendir"

Kavcıoğlu, Türk bankacılık sektörünün sadece yurt içinde değil, uluslararası platformdaki varlığını güçlendirmeye yönelik destekleyici gayretlerinin devam edeceğini anımsattı.

Uluslararası standartlar ile uyumlu bir bankacılık sisteminin temel öncelikleri arasında yer aldığını söyleyen Kavcıoğlu, yapılan çalışmalara ilişkin şunları paylaştı:

"Önümüzdeki dönemde de bankacılık alanındaki uluslararası gelişmeler ve düzenlemeler doğrultusunda mevzuatımızda gerekli değişiklikler yapılacak ve uluslararası bankacılık standartlarına tam uyum sağlayan düzenleme ve denetleme çerçevemiz daha da geliştirilecektir.

Bu kapsamda, sermaye yeterliliğine ilişkin mevzuatımızın Basel Bankacılık Denetim Komitesi tarafından 2017 yılında yayımlanan, Basel IV olarak da bilinen, 'Kriz Sonrası Reformların Sonuçlandırılması' standartlarına tam uyumunun sağlanması amacıyla Kurum bünyesinde 8 adet çalışma grubu oluşturulmuştur. Ayrıca, Basel Komitesi üyesi olan Kurumumuz, Basel III'ün tüm safhalarının takip edildiği uluslararası sayısal etki çalışmalarına aktif katılım sağlamaktadır. Bu noktada, bankalarımızdan da her zaman olduğu gibi düzenlemelere uyum konusunda azami çaba göstermesini ve risk yönetiminde ihtiyatlı bir yaklaşım benimsemelerini bekliyoruz."

Kavcıoğlu, sektörün finans piyasalarına ilişkin rolüne değinerek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Yüksek aktif kalitesi, güçlü öz kaynak yapısı, nitelikli insan kaynağı, teknolojik gelişmişlik düzeyi, uluslararası düzenlemelere uyumu ve dinamizmi ile ekonomimizin en önemli dayanaklarından biri olarak bankacılık sektörünün bankacılık sektörümüzün finans piyasalarında öncü olmaya devam edeceğine olan güvenimiz tamdır. Türkiye Bankalar Birliğinin bu güvenin sağlanmasındaki rolü süreçlerin daha etkin ve etkili sürdürülmesi noktasında büyük önem arz etmektedir."