Krizden akaryakıt tüketimi de nasibini aldı

Ocak-Haziran döneminde toplam benzin tüketimi yüzde 2,2 oranında azalarak yaklaşık 1,40 milyon metreküp oldu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

ANKARA - Bu yılın Ocak-Haziran döneminde toplam benzin tüketimi, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,2, toplam motorin tüketimi de yüzde 5 oranında azaldı.

Petrol Sanayi Derneğinin (PETDER) Ocak-Haziran dönemi sektör raporuna göre, bu yılın ilk 6 ayında (Ocak-Haziran) toplam motorin tüketimi (motorin-düşük kükürtlü ve kırsal motorin) geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 azalarak yaklaşık 7,53 milyon metreküp oldu.

Azami kükürt miktarı 50 ppm'in üzerinde olan ve Türkiye'deki ticari ve sınai faaliyetlerin en önemli göstergesi olan kırsal motorin tüketimi de 2009 yılının ilk altı ayında, 2008 yılına göre yüzde 9,7 azalarak yaklaşık 5,73 milyon metreküpe geriledi.

Kükürt miktarı 50 ppm'e kadar olan motorin (düşük kükürtlü) tüketimi ise bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13,5 artarak 1,80 milyon metreküpe ulaştı.

2009 yılı ilk yarısında toplam benzin tüketimi de 2008 yılı aynı dönemine göre yüzde 2,2 oranında azalarak yaklaşık 1,40 milyon metreküp olarak gerçekleşti.

Siyah ürün (fuel oil ve kalyak) tüketimi de yüzde 7,3 azalarak yaklaşık 1,27 milyon ton oldu.

Toplam akaryakıt tüketimi yüzde 5 azaldı

2009 yılı Ocak-Haziran döneminde Benzinler, Motorinler, Gazyağı, Kalorifer Yakıtı ve Fuel Oil'in toplamı olarak ifade edilen toplam akaryakıt tüketimi, 2008 yılı ilk altı ayına göre yüzde 5 azalarak yaklaşık 8,72 milyon ton olarak gerçekleşti.

Toplam yağlama yağları tüketimi ise 2009 yılı ilk beş ayında, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 29,3 azalarak 105 bin ton oldu. Önceki yılın aynı dönemine göre yağlama yağları tüketimindeki azalma, motor yağlarında yüzde 27,7, dişli ve transmisyon yağlarında yüzde 28,8, kimyasallarda yüzde 32, endüstriyel yağlarda yüzde 36,5, deniz yağlarında yüzde 8,1, greslerde yüzde 26,5 oranlarında gerçekleşti.

Akaryakıttan alınan vergiler

Akaryakıt ve LPG sektörünün dolaylı vergiler açısından önemli büyüklükte vergilerin sağlandığı sektörlerin başında geldiğine dikkat çekilen raporda, 2009 yılı Ocak-Haziran döneminde akaryakıt tüketiminden sağlanan dolaylı vergilerin (KDV ve ÖTV) geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 3 oranında azalarak 13,2 milyar liraya ulaştığı hesaplandı.

Geçen yılın ilk 6 aylık döneminde akaryakıt (siyah ve beyaz ürünler) tüketim miktarının yüzde 5 oranında azalmasına karşılık, akaryakıt sektörünün toplam işlem hacmi de yüzde 14 oranında azalarak yaklaşık 24 milyar lira oldu.

Raporda, bu azalmanın, petrol fiyatlarındaki düşüşün bir sonucu olarak ortaya çıktığı ifade edildi.

Rapora göre, 2005 yılı başından itibaren sürekli artan petrol fiyatları, 2008 yılı Temmuz ayında varil başına 144,22 ABD doları ile tarihi rekoruna ulaşırken, Ağustos ayından itibaren gerilemeye başladı.

Eylül ayı ile birlikte dünya piyasalarındaki ekonomik krizin etkisi ile petrol fiyatları çok hızlı bir düşüş içine girerken, 2008 yılında varil başına 97,24 ABD doları olarak gerçekleşmiş olan ham petrol fiyatları ortalama değeri, 2009 yılı ilk altı aylık döneminde 50,90 ABD doları oldu.

Ocak-Haziran döneminde 40–70 dolar aralığında seyreden varil başına ham petrol fiyatları, raporun hazırlandığı dönemde ise 66 dolar düzeyindeydi.

Krizin etkisiyle tüketim azaldı

Rapora göre, 2008 yılı sonunda başlayan küresel ekonomik krizin olumsuz etkileri, reel sektörleri takiben 2009 yılı başında akaryakıt ve LPG sektörlerinde önemli ölçüde tüketim azalması ve kredi sorunları ile kendini gösterdi.

2009 yılı Mart ayında Rekabet Kurumu, intifa veya kira şerhi ile uzun süreli anlaşma yapılan akaryakıt ve LPG istasyonlarının sözleşme sürelerinin rekabet etmeme yükümlülüğü açısında beş yılı aşamayacağı hakkındaki kararı yayınladığı hatırlatılan raporda, "Bu Karar önümüzdeki dönemde sektör dinamiklerini derinden etkileyecek niteliktedir" denildi.

Tavan fiyat uygulaması

2009 yılının ilk yarısında petrol sektöründeki en önemli gelişmenin EPDK tarafından 25 Haziran 2009 tarihinde alınan karar ile motorin ve benzinlerde tavan fiyat uygulamasının başlaması olduğu belirtilen raporda, "EPDK'nın 1 Ocak 2005'den beri uygulanan serbest piyasaya yaptığı bu müdahalenin sektörde Petrol Piyasası Kanunu ile başlayan ve yoğun çabalarla geliştirilen serbest piyasa yapısına büyük zarar vereceği düşünülmektedir" şeklinde değerlendirme yapıldı.

Tavan Fiyat Kararının Petrol Piyasası Yasası ile  uyumlu olmadığı belirtilen rapora, serbest piyasa uygulamalarının sektöre ve ülkeye çok önemli kazanımlar sağladığı, serbest piyasa uygulaması ile birlikte beş yıllık süreç içinde sektörde 10 milyar liranın üzerinde doğrudan yatırım hareketi gerçekleştiği kaydedildi.

Bununla birlikte yine serbest piyasanın oluşturduğu olumlu gelişmelerin de bir sonucu olarak resmi ve kayıtlı akaryakıt tüketiminin arttığına ve dolaylı vergi gelirlerinde son 5 yılda net 33 Milyar TL artış gerçekleştiğine dikkat çekilen raporda, şöyle denildi:

"EPDK'nın yasa ile uyumlu olmayan bu açık müdahalesinin ülkemizin ve sektörümüzün gelmiş olduğu bu önemli aşamaya çok olumsuz bir etki yapması kaçınılmazdır. Kanımızca bu karar ile sadece petrol piyasasında değil diğer enerji piyasalarında da yatırımcının ilgi ve güveni sarsılmıştır.

Türkiye ve Avrupa ülkelerinin pompa fiyatları arasında çok önemli karşılaştırma hataları yapılmıştır. Türkiye'de akaryakıt sektöründe fiyat, hizmet ve kalitede yoğun bir rekabet vardır. Tavan fiyat kararı öncesinde Türkiye'deki akaryakıt fiyatları en yakın erişilebilir Avrupa fiyatlarıyla uyumludur ve hatta Avrupa ile ek maliyet yükleyen temel farklılıklarımız dikkate alındığında daha da rekabetçidir. Ülkemiz dağıtım sektöründe akaryakıt fiyatları rekabetçidir ve müdahale öncesi tamamen serbest piyasa koşullarında ve tam bir rekabet ortamı içinde gelişmiştir."

"Tavan fiyat ülke gerçeklerinden tamamen uzak"

Petrol piyasasında fiyat oluşumuna etken olan unsurlar açısından bakıldığında Türkiye ile Avrupa ülkeleri arasında çok önemli farklılıklar bulunduğuna işaret edilen raporda, özellikle dağıtım sisteminde Avrupa ülkelerindeki maliyete etki eden unsurlar ile Türkiye'deki unsurlar farklı olduğu, bu farklılıkların başında Türkiye'de vergilerin ve faizlerin yüksekliği ile verginin rafineriye peşin olarak ödenmesi sonucu karşılanmak zorunda kalınan finansman yükünün geldiği kaydedildi.

Tavan Fiyat formülünün sektörün ve ülkenin temel gerçeklerinden tamamen uzak olduğu ifade edilen raporda, şöyle denildi:

"Sonuçları itibarı ile rekabet olumsuz etkilenecek, kaçak ve kayıt dışı artacak ve özellikle küçük işletmeler büyük ticari kayıplara uğrayacaktır. Açıklanan tavan fiyat formülü rafineri ve nakliye unsurlarını içermediğinden ülkenin her tarafına düzenli ve sürdürülebilir şekilde akaryakıt ikmal edilmesini ve yatırım yapılmasını ekonomik olmaktan çıkarmıştır. Bu yapısı ile fiyat formülü uygulama ve ülke gerçekleri ile tam bir tezat içindedir. Sonuç olarak, bu karar nedeni ile sayıları binlere varan bayinin iflas noktasında olduğu ve finans kapasitesi sınırlı küçük dağıtıcıların da faaliyetlerini sürdüremez noktaya geldiği görülmektedir. Yapılan müdahale ekonomimizin en büyük sorunu haline gelen işsizliği de olumsuz etkileyecektir."

"Vergi dengesizliği sürdürülebilir değil"

"Akaryakıt sektöründe vergi yüksekliği ve enerji ürünlerindeki vergi dengesizliği sürdürülebilir değildir" denilen raporda, son yapılan ÖTV düzenlemesi ile Türkiye'nin benzinde dünyanın en yüksek vergi uygulayan ülkesi durumuna geldiği belirtildi.

Raporda, 2009 yılının ilk yarısının hemen sonrasında 15 Temmuz 2009'da Maliye Bakanlığınca bazı akaryakıt türlerinden alınan maktu ÖTV tutarlarının artırılmasının da sektör ve ülke ekonomisi üzerinde önemli etkiler yaratacağı iddia edildi.

ÖTV artışlarının, petrol ürünleri ile doğal gaz arasındaki farkı daha da büyüttüğüne işaret edilen açıklamada, bu durumun petrol ürünleri piyasasında küçülmeye ve kaçakçılığın artmasına sebep olacağı ifade edildi.