Kurumsal bloglar reklamı değil, diyaloğu amaçlamalı
Kurumsal bloglar reklamı değil, diyaloğu amaçlamalı
Şirketler, klasik pazarlama anlayışlarının yavaş yavaş yok olmaya başladığı günümüzde tüketicinin dikkatini çekmek ve algısına yerleşmek adına uygulanabilecek yeni metotları araştırıyorlar. Özellikle internetin vazgeçilmez bir mecra olarak gücünü sürekli arttırdığı günümüzde interaktif pazarlamanın rolü büyüyor. Bu kapsamda işletmeler tarafından kullanılan araçlardan bir tanesi, bloglar. Kurumsal blogların en büyük özelliği, şirketlerin paydaşlarıyla aralarında bir diyalog oluşturmaya yardımcı olmaları. Bu tür uygulamalar, saydamlık açısından çok büyük öneme sahip. Çünkü çalışanlar, hissedarlar, tedarikçiler, rakipler, devlet ve tüm diğer ziyaretçilerin doğrudan ulaşabilecekleri bilgi kaynakları yaratılıyor. Ancak eğer bloğunuzu pazarlama amaçlı oluşturur ve yeni bir reklam kanalı yaratmayı hedeflerseniz, bu samimi iletişim noktasından uzaklaşıyorsunuz. Blogların başarısındaki bir diğer kritik unsur ise blogların güncelliği. Kurumsal blog çalışmalarında dikkat edilmesi gereken unsurlardan bazıları şunlar: . Blog içeriği kullanıcı tarafında reklam olarak algılanmamalı. . Şirket, hedef kitlesini gerçek anlamda ilgilendirecek haber ve yazılara yer vermeli. . Kurum, bloğunu hayata geçirmeden önce, blog üzerinden gelebilecek olumsuz tepki ve eleştirileri nasıl cevap vereceğini kararlaştırmalı. Kurumsal bloglarda artış var Eğitişim Kariyer Enstitüsü ve www.pazarlamadunyasi.com şirketlerin pazarlama çalışmalarında interaktif pazarlamaya ne kadar yer verdiklerini görmek amacıyla İnteraktif Pazarlama Anketi gerçekleştirdiler. Ankete şirketlerin pazarlama ve pazarlama iletişimi departmanlarından 61 farklı sektörden çalışan katıldı. Anketin sonuçlarına göre bir kurumun kendine ya da personeline ait bloglarının varlığında artış yaşanıyor. Bunun canlı örneklerinin yaşandığı TEB, Coca-Cola, TNT Express, Kraft, Philip Morris, Unilever, Turkcell gibi kurumların çalışanları, bu ortak platformlarda buluşarak tartışıyor, fikir alışverişlerinde bulunuyorlar. Çoğu zaman güzel fikirler kurum tarafından dikkate alınarak değerlendirilme şansı da elde ediyor. Stratejisi olmayan çalışmalar, yeterli olmuyor Netpoint Interactive'in yönetici ortağı ve interaktif pazarlama danışmanı Murat Buyurgan, facebook, youtube gibi her internet kullanıcısının kolayca kullanabileceği araçlar içeren platformlarda, arkasında belirli bir strateji olmayan çalışmalar yapılıyor olmasını tamamen yanlış bulmadığını ancak başarılı sonuçlar almak için yeterli olmadığını söylüyor. İnternet ortamı, sosyal ağlar, web siteleri, widget gibi uygulamaların sadece bir çıkış kapısı olduğunu ve internetin doğası gereği bu kapıları açmak konusunda herkese eşit fırsat tanımaya başladığını vurgulayan Buyurgan "Herkes bir site hazırlayabilir, facebook'ta grup açabilir, youtube'a bir video ekleyebilir. Sosyal ağlarda yer almak çok da zor değil. Ancak bunun nasıl yapıldığı önemli. Zira internette ve sosyal ağlarda bulunuyor olmak, başarılı sonuçlar elde ediyor olmak anlamına gelmiyor. Bir reklam filmini youtube'a eklemek ile youtube üzerinden bir reklam filmi hazırlama yarışması yapmak arasından etki bakımından kıyaslanmayacak farklar var. Ancak her ikisi de "Sosyal Ağ Pazarlaması" olarak nitelendiriliyor. İnternet ortamında yapılacak pazarlama çalışmalarının başarılı olabilmesi için, interaktif pazarlama profesyonellerinin öncülüğünde yapılması gerektiğini düşünüyorum" diyor. İnteraktif pazarlama uzman kişiler tarafından yapılmalı "İnteraktif Pazarlama Araştırması'nın sonuçları çerçevesinde hemen hemen tüm sektörlerin interaktif pazarlamanın farkına vardıklarını söylemek mümkün. Ancak interaktif pazarlama araçlarının kullanım çeşitliliği, entegrasyonu ve interaktif pazarlama araçlarının tam olarak algılanması konusunda daha çok yol almamız gerektiği bir gerçek" diyen pazarlamadunyasi.com editörü Mustafa Duran'a göre araştırmanın en ilginç sonucu, çalışılan firmada interaktif pazarlamanın toplam iletişim planından aldığı payın yüzde 40'dan fazla olduğunu ifade edenlerin oranının yüzde 25 olması. Duran, "Bu da interaktif pazarlamayı doğru şekilde algılayan ve kullanan firmaların, bu mecraya yaptıkları yatırımı artırmalarının bir göstergesi olarak önem kazanıyor" diyor. İnteraktif pazarlamaya yatırım artıyor Eğitişim Kariyer Enstitüsü ve www.pazarlamadunyasi.com tarafından gerçekleştirilen İnteraktif Pazarlama Anketi'nin ortaya koyduğu sonuçlardan bazıları şöyle sıralanıyor: � Araştırmaya katılanların yüzde 91,6'sı çalışmakta oldukları kurumun kurumsal web sitesi bulunduğunu belirtiyor. � Araştırmaya katılanların yüzde 32,6'sı çalıştıkları kurumun web sitesinin kişiselleştirilebildiğini belirtiyor. � Çalışılan kurumun kurumsal veya personeline ait bloğu olduğunu ifade edenlerin oranı yüzde 26,4. � Çalışılan kurumun marka/markalarına ait widget uygulamasının olduğunu ifade edenlerin oranı yüzde 22,6. � "Widget" uygulamasının ne olduğunu bilmeyenlerin oranı yüzde 42,7. � Çalışılan kurumda sosyal ağ pazarlaması kullanıldığını ifade edenlerin oranı yüzde 40,2. � "Sosyal ağ pazarlaması"nın ne olduğunu bilmeyenlerin oranı yüzde 21,2. � Çalışılan kurumda en çok kullanılan interaktif pazarlama araçlarının başında yüzde 31,3 ile e-posta yoluyla pazarlama bulunuyor. � E-posta ile pazarlamayı; yüzde 20,7 ile arama motoru pazarlaması/optimizasyonu, yüzde 12,8 ile sosyal ağ pazarlaması ve yüzde 10,1 ile banner reklamlar izliyor. � Çalışılan kurumun iletişim planında interaktif pazarlamanın aldığı payın yüzde 1- yüzde 25 oranında olduğunu ifade edenlerin oranı yüzde 49,7. � İletişim planında interaktif pazarlamanın aldığı payın yüzde 40,0'dan fazla olduğunu ifade edenlerin oranı yüzde 25. � Çalışılan kurumda interaktif pazarlamanın hiç kullanılmadığını ifade edenlerin oranı yüzde 16,3. Türkiye'deki iş gücü yer değiştirmeye eğilimli İnsan kaynakları şirketi Kelly Services, küresel bazda gerçekleştirdiği araştırma ile 33 ülkede 115 binden fazla kişinin (Türkiye'den bin 700 beyaz yakalı) işe gidiş ve dönüşlerindeki yaklaşımlarını, uygun işi bulmak için taşınma ve yer değiştirme konularında kendilerini engelleyen belli başlı etkenleri ortaya koydu. Türklerin işe giderken ve gelirken uzun süreler ayırmaya hazır olduklarını, yüzde 13'ünün gidiş gelişler sırasında günde en azından iki saat harcamaya hazır olduklarını ortaya koyan araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Kelly Services Türkiye Genel Müdürü Taylan Kovanlıkaya, Türkiye'deki iş gücünün yüksek düzeyde bir hareketliliğe ve esnekliğe sahip olduğunu belirterek, birçok insanın alternatifsizlikten, iş için uzak mesafelere taşınma fikrini rahatlıkla benimseyebildiğini söylüyor. Kovanlıkaya, "Globalleşen dünyada insanların doğru işi bulmak veya iş hayatında ilerlemek için yer değiştirebileceği konusunda giderek artan bir inanış var. Bankacılık ve finans, bilgi teknolojileri, bilim ve mühendislik gibi alanlar da dahil olmak üzere sınırlar arasında kolaylıkla transfer edilebilecek birçok beceri ve meslek mevcut" diyor. Araştırmanın ortaya koyduğu diğer bulgular şöyle sıralanıyor: � Ankete katılanların yüzde 77'si iş için başka bir şehre, yüzde 64'ü ise iş için başka bir ülkeye taşınmayı düşünebileceklerini ifade ediyor. � Yüzde 56'sı yerel lisanı akıcı bir şekilde konuşamadıkları bir ülkeye taşınmayı düşünüyor. � Yüzde 10'u iş için daha önceden başka bir ülkeye taşındıklarını ifade ediyor. � Yüzde 35'i emekli olmadan önce halen yaşamakta ve çalışmakta oldukları yerden uzaktaki bir yere taşınmak isteyebileceklerini belirtiyor. � Yüzde 13'ü işe gidip gelirken her gün iki saat veya daha fazla bir süreyi harcamaya hazır olduklarını söylüyor. � İş için başka bir ülkeye göç etme konusunda 'aileyi' durumu zorlaştıran en önemli etkenlerden biri olarak ortaya koyan Türkiye 33 ülke arasında en üst sırada yer aldı (yüzde 73). Bunu 'emeklilik/emekli maaşı hakları' (yüzde 50), 'dil engelleri' (yüzde 43), 'çocukların eğitimi' (yüzde 30) izledi. Erkekler daha istekli Birçok çalışan için başka bir şehre veya ülkeye taşınma olasılığının denemeye değer bir mesleki deneyim ve iyi bir yaşam biçimini olarak görüldüğünü ifade eden Kovanlıkaya, "Genel olarak çalışanlar, kendilerine uygun işi bulmak amacıyla çok daha fazla hareket kabiliyetine sahip ve gerek seyahat gerekse yaşam düzenlemelerinde esnek olmaya istekli hale geldiler. Özellikle 40 yaş ve üstü olmak üzere her yaşta artan sayıda işsizliğin de bunda payı büyük. Araştırma erkeklerin yer değiştirme konusunda kadınlara oranla biraz daha fazla istekli olduğunu da ortaya koydu" diyor. Çalışanların iş ararken yer değiştirme konusunda son derece istekli olmasının ortaya çıkmasının işverenler açısından çok önemli olduğunu söyleyen Kovanlıkaya, yetenekli iş gücünün göreceli olarak az bulunduğu bir ortamda başka bir şehirden veya küresel platformdan alternatif çalışanlara yönelmesinin iş gücü piyasasında boşlukları doldurmanın etkin yollarından biri olabileceğini ifade ediyor. Başka bir ülkede çalışmanızı güçleştiren en önemli faktör aile mi? Ülke Evet Hayır Toplam Evet % Türkiye 1,255 460 1,715 73 Singapur 1,531 609 2,14 72 Malezya 1,575 677 2,252 70 Ukrayna 89 39 128 70 Danimarka 377 193 570 66 Amerika 9,352 4,987 14,339 65 Çin 1,432 756 2,188 65 İspanya 784 437 1,221 64 Norveç 1,074 698 1,772 61 İsveç 601 386 987 61 İtalya 10,297 6,784 17,081 60 Fransa 4,49 3,206 7,696 58 İsviçre 1,209 881 2,09 58 Hollanda 527 416 943 56 İngiltere 3,739 3,016 6,755 55 Belçika 556 456 1,012 55 Almanya 1,125 932 2,057 55 İrlanda 229 211 440 52 Çek Cumhuriyeti 131 131 262 50 Polonya 70 116 186 38 Toplam 71,378 44,105 115,483 62 Kalıcı büyümeyi ve kârlılığı marka sağlıyor Özellikle reklam ve pazarlama dünyasının her sene merakla beklediği Marka Konferansları'nın yaratıcısı eğitim, konferans ve danışmanlık firması Yürekli, bu sene THEBOX'ı düzenliyor. İlk yılında, iş dünyasının geleceğine yön verecek konuların ve yeniliklerin konuşulacağı konferans, iş dünyasına ait yeni fikir, vizyon ve iş modellerinin tartışılacağı, bir yönetim ve liderlik zirvesi olarak tasarlanmış. Yürekli Yönetim Kurulu Başkanı Ayşegül Yürekli Şengör, THEBOX'ın merkezinde yer alacak uluslararası iş konferansının yanı sıra kültür, sanat, eğlence alanlarında da sıra dışı fikir ve uygulamaları farklı kitlelerle buluşturan çok güçlü bir platform olmayı hedeflediğini söylüyor. Uzun yıllardır sektörün eğilimlerini yakından gözlemleme fırsatı bulan Yürekli, iş dünyasındaki en dikkat çekici ve yaşamsal fark yaratan trendleri şöyle ifade ediyor: - Günümüzde başarılı şirketlerin küresel rekabet gücünü elde tutmak için öncelikle hedef odaklı, büyüme odaklı ve kârlılık odaklı olmaya kilitlendiklerini ve bu değerlerin başarılı yönetim ekiplerinde tepeden tırnağa içselleştiğini, o ekiplerin DNA'sına işlediğini görüyoruz. - İlk bakışta bu trende bakınca "yoksa iş dünyası tamamen finans güdümlü bir merkeze mi oturuyor?" sorusu akla gelse de bu trend daha dikkatle okunduğu zaman aslında öyle olmadığı açıkça görülüyor. Finansal çerçeve aslında sadece gerçek performansı ölçmek için bir araç olarak kullanılıyor. Çünkü kalıcı büyümeyi ve gerçek kârlılığı tek başına marka sağlıyor. - Sürekli güç ve enerji kaynağını marka yönetiminde gösterilen sıradışı uygulamalar ve beceriler oluşturuyor. Yönetici kâr etmesi gerektiğini, işi büyütmesi gerektiğini, performansının finansal kriterlerle ölçüleceğini çok iyi biliyor ama diğer taraftan bu sonuçları elde etme yolunun da marka/müşteri ilişkisinde yaratacağı yenilik ve farklılaşma temelli olacağını biliyor. - Dikkat çekici diğer bir trend, iş dünyasında dünya sorunlarına ve toplumsal konulara karşı duyarlılık düzeyindeki artış. Çevreci düşünce ve davranış trendleri işletmelerin bütününü etkiliyor. Bağlantılı olarak dünyadaki açlık, AIDS benzeri kitlesel imha gücü yüksek hastalıkların tedavisi gibi büyük problemler de iş dünyasını ilgilendiriyor. Bunların uzağında durmak, ilgisiz kalmak gelişen trendlere uymuyor. - Bireysellik ve bireysel konforun önemi artıyor. Konfor başkaları için ve gösteriş için değil bireyin kendisi için yaşamayı tercih ettiği bir ayrıcalık olarak tanımlanıyor ve form değiştiriyor. Daha yalın, daha kişisel, daha doğal çizgilerde yaşanıyor. Üst düzey yöneticilerde konfor anlayışında "gösteriş ve ezici üstünlük" kavramları demode oluyor, doğallık, rahatlık ve "tevazu ile şaşırtma" gibi kavramlar yükselen üst yönetim değerleri olarak göze çarpıyor. Entelektüel prestij, maddi statüden daha ayrıcı ve seçkin bir değer olarak dikkat çekiyor. - Tüm ilişkilerin ve dengelerin "her an, her şey olabilir" esnekliğinde ve şaşırtıcılığında gelişmekte olduğunu ve bu değişim hızının bile artık neredeyse kanıksanmaya yüz tuttuğunu görüyoruz. Hiç umulmadık şirket birleşmeleri, satın almalar gerçekleşiyor. Uzun yıllar ezeli rakip olan şirketler, bir gecede iş birliği yapıp pazarın tüm dinamiklerin alt üst edebiliyorlar. - Teknolojiyi anlamak, yorumlayabilmek ve yaşamla ilişkisini kurabilmek en önemli fark yaratıcılardan biri haline geliyor. Teknolojik bir fikir, akıllıca kurgulanmış bir inovasyon milyarlarca dolarlık sektörleri bir günde alaşağı edebiliyor. Bu nedenle rekabet, kalıcılık ve sürdürülebilir başarı konusunda artık kimse koltuğunda rahat oturamıyor. Belki de bu yüzden günümüz iş dünyasındaki en önemli trend, gizli fırsatları keşfetmek. THEBOX 14 Mayıs'ta 14 Mayıs'ta Çırağan Palace Kempinski'de düzenlenecek olan THEBOX Konferansı'nın moderatörlüğünü ABD'nin efsanevi televizyoncusu Joan Lunden yapacak. Fransa'nın en önemli entelektüelleri arasında yer alan ve Sarkozy'nin ekonomi danışmanı olan ünlü düşünür Jacques Attali "Dünya Politikasının Geleceği ve Türkiye'nin Avrupa'daki Yeri"; iletişim danışmanı, "Microtrends" kitabının yazarı ve Burson - Marsteller'ın Dünya Başkanı Mark J. Penn "Geleceğin Büyük Değişimlerinin Arkasındaki Küçük Etkiler"; Fast Company Dergisi'nin yaratıcısı Alan Webber "Hız, Değişim ve İnovasyon"; İK uzmanı Xavier Alix "Yönetim Kurulları Öldü. Yaşasın Yönetim Kurulu" başlıklarında konuşma gerçekleştirecekler. Krize karşı alternatif planınız olsun Yönetici seçme ve yerleştirme şirketi Antal International Network Ülke Müdürü Göknur Gezer Akman, şu sıralarda herkesin ortak görüşünün, olası bir ekonomik krize karşı hazırlıklı olabilmek olduğunu ifade ediyor. Yabancı yatırımcıların, bütün dünyada çok dikkatli davranmaya başladıklarını gözlemlediklerinin altını çizen Akman, bunun doğal olarak Türkiye'ye yeni giren şirket sayısını da azalttığını vurguluyor. Akman, geçen yılın ilk üç ayına göre, bu yıl ülkemize gelen yabancı yatırımcı sayısında ciddi bir azalma olduğunu belirtiyor. "Hatta Türkiye'de operasyonu devam eden şirketlerin bile, tedbirler almaya başladığını ve yeni oluşumları, büyümeleri bir süreliğine yavaşlattıklarını gözlemliyoruz. Aynı şekilde Türk şirketlerinin de benzer bir hassasiyet taşıdığını söylemek mümkün. Ülke olarak gerek ekonomik, gerekse de politik çok önemli bir dönemden geçiyoruz. Bu önemli bir sınav olacak hepimiz için. Enflasyondaki artış, temel maddelere yapılmaya başlanan zamlar şirketlerin girdilerini her geçen gün artırıyor. Bunun olumsuz yansıması ise çalışanlara olmakta ve iş piyasasında durgunluğa yol açmakta. Bu dönemi ve krizin etkisinin hissedilebileceği 1-2 yıllık zaman dilimini şirketlerin çok dikkatli değerlendirmelerini öneririm. Başka bir deyişle kriz senaryolarını şimdiden hazırlamaya başlamalılar" diyor. Üst düzey pozisyonlarda hareketlilik sürüyor Akman, şu an için bu durumdan alt kademelerin daha çok etkilenebileceğini söylüyor. Orta ve üst düzey pozisyonlar, şirketlerin önemli ve kilit pozisyonları oldukları için, kurumsal, yenilikçi, fırsatları iyi görüp değerlendiren firmalarda, bu seviyeler için bir sıkıntı yaşanmıyor. "Bizim müşteri kitlemizi oluşturan bu gruptaki şirketlerin her zaman kriz durumlarına karşı alternatif planları bulunuyor. Bu planların baş oyuncuları ise mutlaka orta ve üst düzey yöneticiler. Şu anda bu grup için işe alımlarda bir sıkıntı yok. Tam aksine kilit pozisyonların çok daha dikkatle değerlendirildiğini, şirketlerin bu pozisyonları doldurmak için daha hızlı davrandıklarını söyleyebilirim" diyen Akman üst düzey pozisyonlardaki hareketliliğin eskisi gibi devam ettiğini söylüyor. Cesaretli ve enerjik olmalılar "Üst düzey yöneticilerimiz iyi eğitimli, birkaç yabancı dil konuşan, sektörel ve disipliner bazda birikime sahip, gündemi takip eden, dinamik kişiler" diyen Akman günümüzde yönetici kavramı yerine liderlik kavramının yerleştiğini söylüyor. Üst düzey pozisyonlardaki kişilerden beklediklerini şöyle ortaya koyuyor: "Üst düzey pozisyonlardaki kişilerin, çalıştıkları şirketlerin ciro ve karlılık anlamında agresif hedeflerini tutturmasına liderlik etmesini bekliyoruz. Cesaretli, girişimci, yenilikçi ve en önemlisi enerjik olmalılar. Şirketler, bu özelliklere sahip liderlerle sürekli gelişimi ve değişimi sağlıyorlar" Akman kariyerinin başında olan gençlere ise çok okumalarını, gündemi yakından takip ederek kendilerini sürekli geliştirmelerini öneriyor. Diğer önerileri ise şöyle sıralanıyor: - İşlerini severek yapsınlar. - Sıklıkla iş değiştirmesinler. - Kendilerini tek bir uzmanlık alanında değil, o spesifik alanın yan dallarında da geliştirsinler. - Kişisel özelliklerini iyi irdeleyip, gelişime açık alanlarını belirlesinler ve bu alanlarda kendilerini geliştirmeye gayret etsinler. - Kişinin kendisinin farkında olması çok önemli. Günümüzde internet aracılığıyla her türlü bilgiye ulaşmak mümkün. Ancak ben yine de teknik, mesleki ve kişisel bilgi düzeylerini okuyarak artırmalarını tavsiye ederim. - Kendilerine bir koç belirleyip, onun yönlendirmelerine başvurmaları da iş dünyasının zor kademeleri için hazırlanmalarına yardımcı olacaktır. Hareketli sektörler ve uzmanlık alanları Antal International Network Ülke Müdürü Göknur Gezer Akman bilişim, ilaç, kimya, telekomünikasyon, bankacılık ve finans sektörlerinin en hareketli sektörler olduğunu söylüyor. Dünyanın 23 ülkesinde ofisleri olan bir şirket oldukları için çok sayıda global projeden haberdar olduklarını belirten Akman "Yurtdışı ile ortak yürüttüğümüz çalışmalar nedeniyle, farklı sektörler için Türk yöneticilere yurt dışından da talep olduğunu belirtmeliyiz. Sektör bağımsız iş gruplarına baktığımızda ise finans, insan kaynakları, satış, pazarlama ve iş geliştirme disiplinlerinin ciddi şekilde hareketli olduğunu görüyoruz" diyor.