”Mali kuralın ayrıntıları büyük önem taşıyor”

İş Bankası ve ING Bank, ekonomiye ilişkin ekim ayı değerlendirmesi yaptı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - İş Bankası ve ING Bank, bankalara ilişkin ekim ayı değerlendirmesi yaptı.

Türkiye İş Bankası, Türkiye ekonomisi açısından sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için mali disiplinin yeniden tesis edilmesinin gerektiği, bu çerçevede, önümüzdeki dönemde, Orta Vadeli Program'da (OVP) yer verilen mali kural uygulamasının ayrıntılarının büyük önem taşıdığı belirtildi.

ING Bank, "Türkiye'de yaşanan durgunluk, dış kaynak sıkıntısından çok sert talep daralmasına bağlı bir kriz, dolayısıyla önümüzdeki yıl IMF kaynağı değil, yapısal reformlardaki performans başarıda temel belirleyici olacak" dedi.

Ekim ayına ilişkin olarak Türkiye İş Bankası İktisadi Araştırmalar Müdürlüğü tarafından hazırlanan, "Dünya ve Türkiye Ekonomisinde Gelişmeler" ile ING Bank Hazine Grubu Ekonomik Araştırmalar Bölümü tarafından hazırlanan bültenlerde, Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmeler değerlendirildi.

Türkiye İş Bankasının bültenine göre, Türkiye ekonomisinde, 2009 yılının ikinci çeyreğinde daralma yıllık bazda yüzde 7 ile önceki çeyreğe göre yavaşladı. Mali teşvik paketlerinin özel tüketimi canlandırıcı etkisi daralmanın hız kesmesinde etkili oldu.

Öte yandan, yılın üçüncü çeyreğine ilişkin üretim verilerinde iyileşmenin sınırlı kalması, istihdam koşullarındaki olumsuzluk ve reel kesim ile tüketici güven endekslerinin yeniden gerileme eğilimi göstermesi ekonomide toparlanmanın yavaş olacağına işaret etmekte.

İş Bankası bülteninde hükümet tarafından açıklanan 2010-2012 dönemine ilişkin Orta Vadeli Programın (OVP) önümüzdeki döneme ilişkin belirsizlikleri kısmen ortadan kaldırdığı belirtildi. Nitekim, OVP'nin açıklanmasının ardından, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından Standard&Poor's (S&P) Türkiye'nin kredi notunu görünümünü negatiften durağana, Moody's ise durağandan pozitife çevirdiği hatırlatıldı.

Bültende şöyle denildi:

"Son dönemdeki iyileşme eğilimine rağmen global ekonomik aktivitenin kriz öncesi dönemlerdeki düzeyine ulaşmasının uzun zaman alacağı göz önüne alındığında, Türkiye gibi tasarruf açığı olan ülkeler açısından ekonomik kırılganlığın devam edeceği düşünülmektedir.

Türkiye ekonomisi açısından sürdürülebilir bir ekonomik büyüme için mali disiplinin yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde, OVP;de yer verilen mali kural uygulamasının ayrıntıları büyük önem taşımaktadır."

ING Bank

ING Bank Baş Ekonomisti Sengül Dağdeviren tarafından kaleme alınan "Dönüm Noktasına Yaklaşıyoruz..." başlıklı bültenin girişinde, Türkiye'de yaşanan durgunluğun, dış kaynak sıkıntısından çok sert talep daralmasına bağlı bir kriz olduğu, dolayısıyla önümüzdeki yıl IMF kaynağının değil, yapısal reformlardaki performansın başarıda temel belirleyici olacağı vurgulandı.

Bu ortamda, "IMF ile yakın dönemde bir anlaşma yapılması olasılığının güçlü mü?" sorusu sorulan bültende şöyle denildi:

"Kanımızca hayır ve bunun temelde üç nedeni var: 2011 genel seçimleri öncesi IMF ile bir anlaşma imzalanması hala 'istenmeyen' bir  politik tercih.

Ayrıca 2010 için hükümetin (ve bizim) öngördüğü üzere yüzde 3-4'lük bir büyümenin yaratacağı dış finansman ihtiyacı kolaylıkla karşılanabilir düzeyde. Bunlara ek olarak Türkiye'nin iyileşen bir dünya konjonktüründe (Eylül 2008'e göre) IMF ile bir anlaşma imzalaması orta vadede yatırım kategorisinde kredi değerliliğine ulaşılmasını geciktirecek. Büyümeyi yüzde 4'ün üzerine çıkarmak için IMF kaynağının kullanılması ise kanımızca çok güçlü bir sav değil."

Bültende, "Tablodan da görülebileceği üzere bu krizde Brezilya, Polonya gibi öne çıkan ülkeler IMF'den kaynak kullanan Meksika, Macaristan gibi ülkelerin üzerinde büyüyor. Diğer bir deyişle, IMF'den borç alınması sadece özel sektörün dış borcunun kamu dış borcu ile ikame edilmesini sağlayacak ve bunun büyümeyi doğrudan olumlu etkileyeceğini iddia etmek çok zor."