”MB'nin bankalara döviz vermesi rahatlık sağlayabilir”

ASO Başkanı Özdebir, Ekonomi Muhabirleri Derneği tarafından düzenlenen sohbet toplantısında gazetecilerle bir araya geldi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, küresel finansal krizin Türkiye'ye olası etkilerini değerlendirirken, "Bu ortamda Merkez Bankasının doğrudan bankalara teminat karşılığı döviz vermesi rahatlık sağlayabilir" dedi.

Özdebir, Ekonomi Muhabirleri Derneği tarafından Ankara Sanayi Odasında düzenlenen sohbet toplantısında gazetecilerle bir araya geldi.

Burada küresel finans krizini değerlendiren Özdebir, Merkez Bankasının, döviz depo piyasasındaki aracılık faaliyetlerine bugünden itibaren yeniden başlama yönündeki kararını olumlu bulduklarını, ancak bunun yeterli olmadığını söyledi.

Merkez Bankasının doğrudan bankalara teminat karşılığı döviz vermesinin daha büyük rahatlık sağlayabileceğine işaret eden Özdebir, "Piyasalara döviz cinsinden para verilmesinin faydalı olabileceğine inanıyoruz" diye konuştu. Özdebir, Merkez Bankasının döviz kuruna müdahale etmemesi gerektiğini de kaydetti.

Merkez Bankası ya da siyasi iradenin bankanın döviz rezervleri üzerinde düşünmesi gerektiğini ifade eden Özdebir, "Merkez Bankası rezervleri Türkiye'den kaçmak isteyenlerin paralarını alabileceklerinin garantisi olarak mı değerlendirilecek" diye sordu. Özdebir, bu rezervlerin reel sektör için de teminat olarak kullanılabilmesi gerektiğini söyledi.

Küresel krizin bütün dünyayı etkilediği gibi dünya ile entegre olmuş Türkiye'yi de etkileyeceğini belirten ASO Başkanı Özdebir, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Bize bir şey olmaz" ifadesine de atıfta bulundu ve "Bir Başbakanın çıkıp (yanıyoruz, öldük, bittik) demesini de beklememek lazım. Edindiğim intibaya göre hükümet çok kapsamlı hazırlıkların, arayışların içinde" dedi.

"Reel sektörün korkusu yok"

Özdebir, krizle ilgili Türk reel sektörünün çok büyük bir korkusunun bulunmadığını kaydetti. Yabancı para cinsinden Türk bankalarının da kredi verdiğine ve bunların karşılığında ayırdıkları teminatlar bulunduğuna işaret eden ASO Başkanı, bu karşılıklar rasyosunun dünya ortalamasının üzerinde bulunduğunu, ancak aşırı kur yükselmesi halinde bu rasyoların da bozulabileceğini, asıl sorunun da burada olduğunu bildirdi.

Merkez Bankasının döviz alışverişlerinde bankalara aracılık etme kararını son derece yerinde, ancak yetersiz bulduklarını ifade eden Özdebir, bankanın doğrudan bankalara teminat karşılığı döviz vermesinin daha büyük rahatlık sağlayacağını belirtti.

Merkez Bankası döviz rezervlerine de değinen Özdebir, "Merkez Bankasının ya da siyasi iradenin düşünmesi lazım... Merkez Bankası rezervleri Türkiye'den kaçmak isteyenlerin paralarını alabileceklerinin garantisi olarak mı değerlendirilecek? Bu rezervlerin reel sektör için de teminat olarak kullanılabilmesi lazım" dedi.

"Yüzde 3 büyüme resesyon sınırı olur"

Dünyadaki bir çok ülkenin büyümesinin durmasına paralel olarak Türkiye'de de büyüme hızının düşeceğini, IMF'nin 2009 yılı için bu rakamı yüzde 3 olarak öngördüğünü anlatan Özdebir, "Yüzde 6,5'larda büyüyen bir ekonominin büyüme hızının yüzde 3'e düşmesi iş hayatında sıkıntılara yol açacak, iş hacmi daralacak, yığılmalar olacak, maliyetler artacak, firmalar zorlanacak" şeklinde konuştu.

Özdebir, yüzde 3 büyüme rakamının Türkiye için "resesyon sınırı" olarak kabul edilmesi gerekeceğini vurgulayarak, ne pahasına olursa olsun Türkiye'nin büyümeye devam etmesi gerektiğini kaydetti.

Türkiye'nin son yıllarda parlayan yıldız olarak gösterildiğini, bir başarı hikayesi yazdığını ifade eden Özdebir, bu hikayenin kaybedilmesinin fon girişini zorlaştıracağını, fon girişi ve tercih edilebilirliği sürdürmek için büyüme hikayesinin de sürmesi gerektiğini vurguladı.

"KOSGEB'e biraz daha fazla kaynak aktarılmalı"

Konuşmasında cari açığa da değinen Özdebir, bu açığı azaltacak tedbirlerin alınmasını istedi. ASO Başkanı her ferdin tercihlerini ithal ürünlerden yerli ürünlere yönlendirmesi, kamu kurum ve kuruluşlarının da düzenledikleri ihalelerde yerli malını tercih etmeleri gerektiğini bildirdi.

Önümüzdeki dönemde kredi faizlerinin artacağını, bu noktada işletmeleri destekleyecek tedbirler alınması ve yeni bütçeden KOSGEB'e biraz daha fazla kaynak aktarılması gerektiğini ifade eden Özdebir, şöyle devam etti:

"Kredi maliyetlerinin ucuzlaması için devletin yüklerinin azaltılması yoluna gidilebilir. Örneğin munzam karşılıklar azaltılabilir. Bankaların kendi içlerinde ayırmak mecburiyetinde oldukları karşılıkların oranlarının azaltılması, likiditenin artmasını sağlayabilir. Bankacılık işlemlerinden alınan vergilerin oranlarının düşürülmesi kredi maliyetlerini azaltabilir. Kamunun kendi kemerlerini iyi sıkması seçim ekonomisi uygulanmaması gerekir. Bir IMF çıpası, bir AB çıpası Türkiye'ye olan güveni pekiştirmek açısından faydalı olurdu. "

Konuşmasında Türkiye İstatistik Kurumunu (TÜİK) da eleştiren Özdebir, Türkiye ekonomisinin dünyanın sayılı ekonomilerinden olduğunu, ancak bu ekonomiyi izlemeyi sağlayacak verilerin herkesin istifadesine açık olmadığını kaydetti. Özdebir, "TÜİK'e milyonlarca veri akıyor. Bunların sadece TÜİK başkanının bakış açısından mı değerlendirilmesi lazım. Ekonomiyi iyi izlemek için bizlerin de bakış açısından bu verileri didiklemek yararlı olur. Bunun için acilen gerekli düzenlemelere gidilmeli" dedi.

Tüm dünya gibi Türkiye'nin de "sırat köprüsünden" geçtiğini, herkesin morale ihtiyacı bulunduğunu ifade eden Özdebir, ne yazık kı böyle bir ortamda siyasete son derece kırıcı, moral bozucu, bütün kapıları kapatan bir üslubun hakim hale geldiğini söyledi. Özdebir, ülke menfaatleri açısından bu üsluptan vazgeçilmesi gerektiğini kaydetti.

"Paranın rengi olmaz"

Körfez ülkeleriyle yapılan ticaretin artırılmasının da yararlı olacağını vurgulayan Özdebir, şunları söyledi:

"Paranın rengi, dili, dini olmaz. Dolar yeşildir. Bu ülkelerden para gelmesi için gerekli enstrümanların geliştirilmesi lazım. Bu tür durumlarda ne yapıldığından çok kimin yaptığı ön plana çıkıyor. Bu tür komplekslerden kurtulmamız gerekir.

KDV iadelerinin hızlı ödenmesi, krizin maliyetinin tüm toplum tarafından paylaşılması lazım. Bunun için bir varlık yönetim şirketi ya da fonu oluşturulabilir. Gerekli altyapı çalışmaları ve hukuki düzenlemelerin hazır olması lazım."

Reel sektör için en büyük riskin kıdem tazminatında olduğuna dikkati çeken ASO Başkanı Özdebir, kriz derinleşirse işletmelerin kıdem tazminatlarını ödemekte zorlanabileceklerini bildirdi. Bunu önlemek için "kıdem tazminatı fonu" adı altında bir fon kurulması gerektiğini belirten Özdebir, bu fona daha sonra geri ödenmek üzere işsizlik sigortası fonundan kaynak aktarılabileceğini, böyle bir mekanizma geliştirilebilirse sosyal mağduriyetlerin giderilmesinde yarar sağlayacağını kaydetti.