Milyar dolarlık yatırımlar durdu, özel hastaneler çözüm bekliyor / Hükümet karar aldı, sağlıkta 'özelin' milyar dolarlık yatırımları durdu

Milyar dolarlık yatırımlar durdu, özel hastaneler çözüm bekliyor / Hükümet karar aldı, sağlıkta 'özelin' milyar dolarlık yatırımları durdu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Türkiye, son 10 yıldır özel sağlık tesisi yatırımlarının en gözde ülkelerinden biri oldu. Özellikle, 2002 yılından sonra AKP hükümetleri, net olarak özel sağlık tesislerinin kurulmasını teşvik eden bir politika izlediler. Ancak, 2008 yılı başına gelindiğinde herşey birden bire tersine döndü. Sağlık Bakanlığı 15 Şubat günü Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Sağlık Kuruluşları Yönetmeliği ile Özel Hastaneler Yönetmeliği'nde değişiklikler yapan yeni bir yönetmelik yayınladı. Sektörde "15 Şubat yönetmeliği ya da genelgesi" adı anılan bu düzenlemeler, yeni hastane yatırımlarını tamamen durdurmasının yanı sıra, özel hastanelerin yeni personel alımlarından, tıbbı cihaz alımlarına kadar bütün yatırımlara set çekti. Sektör için tam bir "sürpriz" olarak değerlendirilen bu düzenlemenin ardından ortaya çıkan aksaklıkların giderilmesi için sektör Sağlık Bakanlığı ile yoğun bir temas sürecine başladı. Bütün tarafların katılımıyla bugünlerde bir arama konferansının yapılması da gündemde. Bu çalışmaların ışığında Sağlık Bakanlığı'nın yeni bir yönetmelik ya da tebliğ yayınlayarak mevcut aksaklıkları düzeltmesi bekleniyor. Sektörün acil talepleri Türkiye'deki özel hastanelerin büyük kısmının temsil edildiği Özel Hastaneler Platformu ile DÜNYA'nın düzenlediği toplantıda, özel hastaneciliğin sorunları ve özellikle 15 Şubat 2008 günü yayınlanan yönetmelik masaya yatırıldı. Bir yandan, yönetmeliğe karşı Danıştay'da açılan yürütmeyi durdurma istemli iptal davası devam ederken, bir yandan da çözüm arayışları sürüyor. Sektör temsilcileri Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak, Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe, arkadaşlarımız Mehmet Kaya, Serap Güneş Aydın ve Ayfer İlhan'a sektörün sorunlarını ve taleplerini anlattılar. Sektörde acil talepler ise personel alımına izin verilmesi, yatırımları başlamış ancak ön izni alınmamış hastane yatırımlarının devam etmesine olanak sağlanması, cihaz alımlarının serbest bırakılması olarak sıralanıyor. Ancak, sektör genel olarak her ne kadar sağlıklı bir yapı için öngörülse de merkezi ve kamu eliyle yapılacak bir planlamanın yanlış olacağı görüşünde birleşiyor. Sektör yarını göremiyor Özel Hastaneler Platformu Başkanı Mehmet Altuğ: Sağlık Bakanlığı'nın yayınladığı iki yönetmeliğin de etkilerini hala sıcak bir şekilde hissediyoruz. Platform olarak İstanbul'da bir deklarasyon yayınladık. Önümüzdeki günlerde bakanlığın kritik olarak niteleyebileceğimiz planlamayla ilgili düzenlemelerine açıklık getiren bir tebliğ ya da yeni bir yönetmelik yayınlamasını bekliyoruz. Yayınlanan yönetmelikte planlamadan bahsediliyor ama nasıl yapılacağına dair bir hüküm yok. Sağlık çlışanları, branş planlaması ve teknoloji yoğun cihazların planlaması diye üç alan düzenlenmiş. Yatırımların akılcı ve verimli olmasının sağlanması, hekim ve diğer sağlık çalışanlarının kaybının önüne geçilmesi ana gerekçeler olarak açıklanıyor. Danıştay'a açtığımız davalar sürüyor. Ümidimiz her iki yönetmeliknin de iptal edilmesidir. Çünkü ileride telafisi mümkün olmayacak somut mağduriyetler ortaya çıkmıştır. Görüştüğümüz hukukçular, iptalin kuvvetle muhtemel olduğunu belirttiler. Bizim sektör olarak önceliğimiz işimizi sağlıklı ve iyi yapabilmektir. Çok bilinmeyenli bir denklemi çözmeye çalışır durumdayız. Her iki yönetmeliğin getirdiği düzenlemelerin nasıl uygulanacağına dair bilinmeyenler, bilinenlerden daha fazla. Hiç şüphe yok ki, sektördeki arkadaşlarımız, bizler Sağlık Bakanlığı'nın yapacağı yeni çalışmalara nasıl katkı verebiliriz, sektör nasıl şekillendirilmeli bunu da tartımaya açmakta fayda var. 4 milyar dolarlık yatırımlar gündemde Biz artık 15 Şubat yönetmelikleri gibi yeni sürprizlerle karşılaşmak istemiyoruz. Çünkü, bu sektör 3,5-4 milyar dolarlık yatırımın gündemde olduğu 350-400 özel hastaneli bir yapıya doğru ilerliyor. Orta düzeyde bir hastane yatırımının bedeli 10 milyon dolardır. Planlama denilen olgu işin başında yapılanıdır. Bu aşamaya geldikten sonra "planlama" yapmak mümkün değildir. Şu anda 100 dolayında ön izin var. Bu aşamadan sonra yeni bir yatırıma girişmek mümkün değil, mümkün olsa da girişen çıkar mı bilinmez. Çünkü 10 milyon dolarınızı gelecek 10 yılı görmeden yatırır mısınız?. Sektör yarını göremez duruma gelmiştir. Sektör mevzuat bakımından her düzenlemeye şüphe ile bakar hale geldi. Umarım kurbağanın gözü patlamadan dereye su gelir Nisan ayında yapılan bir toplantıya 'güncel sorunlara ilişkin öneriler' başlığını taşıyan bir rapor sunduk. Bir miktar yumuşama var diyebiliriz ama somut sonuç ortaya çıkıncaya kadar beklemek gerektiğini düşünüyoruz. Yeni bir yönetmelikten sözediliyor ancak somut bir bilgi yok. Sadece söz verilmiş olarak var şu anda. Hatta imzada diye bilgiler veriliyor, varlığına inanıyorum ancak Yeni yatırımlara girişmiş herkesin büyük sorunları var. Kendi hastanemizden örnek vereyim, personelimizi tamamlayamadık. Bir yılı da bulur tamamlamamız. Herkes hepimiz bekliyoruz. Hatta yönetmelikte ayrılan personelin yerine istihdam imkanı tanınmasına rağmen uygulamada bu imkan dahi verilmediği görülebiliyor. Bu arada şunu da söylemeliyiz, özel sektörün şu anda yatırımları durduruldu ancak kamu yatırımlara devam ediyor, ihtiyacı olup olmadığını bilmiyoruz ama tıbbi cihaz yatırımları sürüyor. Sektörün talepleri . Planlama usul ve esasları kanunla belirlenmeli. . Yatırım alanlarının öncelikle özel sektöre tahsis edilmesi. . Planlama sonucunda kamu ve özelin eşit şartlarda yatırım hakkı elde etmesi. . Fiyatlardan fark alınması konusunda kamu ile özel sektörün eşit koşullarda çalışması. . Yatırımcının kurayla belirlenme uygulaması kaldırılmalı. . Ön yeterlilik sağlıklı kriterlerine bağlanmalı. . Arsa tahsisinde ayrım gözetilmesin. . Part-time çalışma planlama kapsamından çıkartılsın. . Kamuda bölgesel olarak fazla istihdam edilen sağlık iş gücü ihtiyaç olan bölgelere kaydırılsın. . Ön izin başvurularında esasa ilişkin olmayan eksikliklerin tamamlanmasına izin verilmeli. . Fiziki yatırımı yapmış olan kurumların ön izin başvuruları kabul edilmesin. . Var olan ileri teknolojinin güncellenmesinin planlanma kapsamı dışında tutulsun. . Hekim dışındaki sağlık personelinin part-time çalışmasına olanak sağlansın. Yer konusu belirsiz Maya Göz Merkezi İşletme Müdürü Oğuz Bölük: Maya Göz Merkezi, 2004 yılında çalışmaya başladı ve yaklaşık 1.5 milyon dolarlık bir yatırımla kuruldu. Sadece göz üzerine çalışıyoruz. Birden bire ortaya çıkan yönetmelikler bizi de çok zor durumda bıraktı. Ciddi bir yatırımın arifesindeydik. Biz bir dal merkeziyiz ve müstakil binamız yok. Müstakil bir binaya geçme hazırlıkları içindeyken bütün hesaplar alt-üst oldu. Bina yatırımları sektörde sık sık dile getiriliyor bu yönetmelikler nedeniyle sıkıntıya düşmüş durumda. Ayrıca, yönetmelik 4 yılda müstakil binayı şart koşuyor. Ancak usul ve esaslar kesinlikle belirsiz. Bulunduğunuz ilçeden başka bir ilçeye yatırım yapamıyorsunuz, ancak yatırım kısıtları var açıkçası zorunluluklar konulmuş ancak çözüm noktaları belirsiz. Yatırımımızı durdurduk Özel Çınar Tıp Merkezi Sahibi Hidayet Çınar: Yönetmelikler yayınlanmadan önce planladığımız 1.5 milyon Euro'luk yatırımı durdurduk. Hatta bu yatırımın ön hazırlığını bile tamamlamıştık. Açıkçası, bu şekilde bir yönetmeliğin çok önceden hazırlanmaya başlanılarak tartışmaya açılması olgunlaştırılması gerekiyordu. Aniden gündeme gelmesi, bir aracın duvara çarpmasıyla aynı etkidedir. Hükümet, sağlık sektöründe özel yatırımların önünü açtı, teşvik etti ama gelinen nokta bu konuda daha önce verilen kararın tam planlama olmadan uygulandığı. Bu aşamada, şu anda yatırım yapmış şirketlerin yeni yatırımlar ve uygulamalar açısından da öncelikli olması gerektiğine inanıyorum. Şimiye kadar büyük yatırımlar yapmışım, zorlukları yaşamışım ve günde 200 hasta kapasitesine ulaşmışım. Açıkcası faaliyet gösterdiğim bölgede yeni yatırımı kendi öncelik hakkım olarak görüyorum. Bu şekilde dengelere dikkat edilmesi gerektiğine inanıyorum. Açılacak bütün davalar kazanılır Çağ Hastanesi Genel Müdürü Gülçin Türkmen Sarıyıldız: Çağ Hastanesi yeni bir yapılanma ve yeni ortaklık yapısıyla büyüdü. Diyarbakır'da ve İstanbul'da hastaneleri bulunan Veni-Vidi grubu tarafından satın alındı. Göz, fizik tedavi ve laboratuvarlarımız da bulunuyor. Ben masanın her iki tarafında da bulundum. Yani daha önce kamuda da çalıştım. Sağlık sektörünün özel bir durumu vardır: Arzı ve talebi kendisi yaratır. Bu yapı içinde ben planlamayı anlamsız bulduğumu belirtmeliyim. Planlamaya yönelik düzenlemenin de özel sektöre vurulmuş bir darbe olduğunu düşünüyorum. Bu kararları almaya yarayacak alt yapıda hiçbir veri bulunmuyor. Kamu yatırımları bir yandan devam ediyor. Kızılcahamamam Çamlıdere mevkiine hastane yapılması sözkonusu. Kızılcahamam hastanesi ne kadar dolu ve nasıl çalışıyor?, Çamlıdere hastanesi hangi ihtiyaca karşılık verecek, ihtiyaç var mı? özel sektörde böyle çalışmalar önceden yapılır. Dışardan plana izin vermemeliyiz. Dikkatlerden kaçıyor ancak personel sınırlaması sözkonusu. Diyelim ki tek bir cerrah kadrosu verildi ve ameliyat sonrası hastaneye dava açıldı. Bana soracaklar neden tek kişi ile ameliyat yaptın diye, ben de yanıt vereceğim, "kadrom bu kadar" diye. Bu davanın sonucu kime gidecek? Bu düzenlemeye ilişkin hangi dava açılırsa açılsın kazanılacağını düşünüyorum. Düzenleme muhtıra gibi Akpol Mesul Müdürü Bülent Alp Aydın: Planlamaya ilişkin yönetmeliklerin yarattığı sıkıntılar bütün sektörde hemen hemen aynı. Ancak benim vurgulamak istediğim bir başka nokta var. Ben, Sağlık Bakanlığı'nın bu çapta bir planlamayı yapmak için altyapısının ve veri tabanının yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bakanlığın özel sektör hastanelerinin alacağı cihazları planlaması ölçüsünde bir yaklaşımın mümkün olmadığı görüşündeyim. Bakanlık bu güne kadar neyi planlayabilmiş ki? Mesela bugünlerde 2.5 milyon Euro tutarında bir cihaz alımı yapıyoruz. Bu cihazın alınması için yüzde 40 peşin ödeme yapılması gerekir, cihaz da altı ay sonra teslim edilir. Yüzde 40'ı yani yaklaşık 1 milyon Euro'luk ödeme yaptığımız sırada bir yönetmelik çıkıyor ve "alamazsınız" diyor. Böyle birşey mümkün mü? Bunun muhtıradan farkı yoktur. Tıp dünyası ile ilgisi yoktur böyle bir kararın. Bir de şunu söylemekte yarar var, bu aşamadan sonra yönetmelikte çok ciddi düzenleme yapılmayacaktır. Özel sektör bir yara alacak bundan eminim. Bu nedenle hukuki mücadeleden başka yol yok gibi görünüyor. Devlet hastaneleri rekabet ediyor Akrapol Hastanesi Mesul Müdürü Kadri Demiralp: Biz ruhsatımızı almış ancak faaliyete geçememiş bir hastaneyiz. Yaklaşık 10 milyon dolar dolayında yatırımımız sözkonusu. Bildiğiniz gibi özel sektörde yatırımlar fizibilite çalışmasıyla başlar. Planlama dediğimiz şey budur. Özel sektördeki herkesin yatırım yapmadan önce kaç hasta var, kaç kişi geçiyor, tıpkı herhangi bir iş kolu gibi ayrıntılı çalışmasını yapar. Özel sektörü teşvik edilmesi gerekirken devlet hastaneleri rekabet etmeye başlıyor. Semtlere poliklinik açıyorlar ki hasta çekebilelim hastanelere. Devlet hastaneleri broşür bastırıyor. Sağlık Bakanı bir açıklama yaptı. Diyor ki, 800 kamu hastanesi, 350 özel hastane var ancak 23 bin uzman hekimin 11 bini özel sektörde. Özel hastane olarak 200'ün üzerinde başvuru var. Eğer özel hastane sayısı 800 olursa ben uzman doktoru nerede bulacağım? Olan biten budur. Sağlık Bakanlığı, hekim bulmakta zorluk çekiyor. Ancak bunun yolu böyle olmamalı. Benim önerim şudur: Bakanlık tıp öğrencilerine burs vermeli bunun karşılığında da zorunlu hizmet olarak almalıdır. O zaman bütün tesislerinde doktorları görevlendirebilir. Sektörümüz açısından bizim en büyük eksikliğimiz stratejik işlere sahip çıkmamamızdır. Oysa büyük bir güce sahibiz ve ciromuz büyük holdinglerle yarışır düzeydedir. Yatırımı sınırlamak mantığa aykırı Özel Ada Hastanesi Başhekimi Oğuz Sarıyıldız: Planlama kelimesi özü itibariyle son derece rasyonel görünüyor. Ancak sistem sosyalist ise planlama mantıklıdır. Şahsi fikrimi söylüyorum, planlama tamamen reddedilmelidir. Şu anda 200 tıp merkezi başvurusu yapılmış. Eğer bu tıp merkezilerinden biri büyük bir hastanenin karşısına açılacaksa neden engelliyorsunuz ki, buyursun açsın, ayakta kalabilecekse bırakın kalsın. Kimseye "buraya beyaz eşya bayii açamazsın" denilemiyorsa, "hastane açamazsın" da denilemez. Kamunun pozisyonu sistem içinde denetlemeden ibaret olmalıdır. Devlet hastane ile sosyal güvenlik kapsamında anlaşma yapar veya yapmaz, kimse devleti anlaşma yapmaya zorlayamaz. Ancak anlaşmanın ardından işleyişe müdahale edemez. Ben toplantılara önşartsız katılım görüşünü benimsiyorum. Çünkü önşart koşmak yaptırım koşulunu da beraberinde getirir. Ancak yaptırım gücümüz yok. Bu nedenle ön şart yerine toplantılaın gündemlerine mühadahel edilmeli ve her ortamda, bulunan her imkanda görüşlerimiz anlatılarak ikna edilmesi yoluna gidilmeli. Kamudaki bilgiler güncel değil Özel Ada Hastanesi Genel Koordinatörü Göksel Şahin: Biz yeni açılmış bir hastane olarak, yönetmeliğin en olumsuz etkilediği hastanelerden biriyiz. Dikkat edilmesi gereken nokta şudur, bu kadar önemli bir düzenlemeyi içeren yönetmelik yapılmaktadır ancak sektörün en büyük kuruluşlarından biri olan Özel Hastaneler Platformu düzenlemeden son anda haberdar edilmektedir. Yani özel sektöre kesinlikle danışılmamıştır. Bakanlık kendi kriterlerini baz alarak bir düzenleme yapmıştır. Ancak, hepimiz biliyoruz ki Sağlık Bakanlığı'ndaki veriler güncel değildir. Mesela emekliliği gelmiş bir doktor, kayıtlarda pratisyen görülebilmektedir. Sağlıklı veri toplama ve güncelleme bence en öncelikli konulardan biridir. Özel sektör korktuğu için talep edilen bütün veri ve bilgileri hemen veriyor. Ancak kamunun buna ne kadar dikkat ettiğini takdirinize bırakıyorum. Planlamada ise bence sadece fikir verici bir yapı benimsenmelidir. Özel sektör için tam çalışan bir planlama mümkün değildir. Özellikle yatırımlar konusunda kura usulü öngörülüyor. Arsa satın almış bir şirket kurada kendisine çıkmazsa ne yapacak, bu kişinin zararı nasıl tazmin edilecek. Açıkçası ortaya çıkan sorunlar ciddi boyuttadır. Sektörde ciro ile kârı bilmeyenler var Lokman Hekim Grubu Merkezi Müdürü Bora Aydın: 2002 yılında biz özel sektör ağırlıklı bir sağlık sistemine döndük. Devlet sağlık hizmetini de sunuyor, finansmanı da sağlıyordu. Bunun yürümediği görülünce, yapı değiştirilmeye başladı. Ancak bunu bir ev taşımaya benzetebiliriz. Yapı değişirken, yani ev taşınırken bazı eşyalar kırılıyor, bazıları zarar görüyor ancak ev taşınırken böyle şeylerin olabileceği baştan kabul edilir. Yaptığımız yanlışlık şu, sistemi tartışmak yerine spesifik olayları tartışıyoruz. Mesela 15 Şubat yönetmelikleri, geçmişte paket fiyat uygulamaları. Bunun yanı sıra acaba biz sektörü yeterince tartışıyor muyuz? Biz kendimiz planlama yapıyor muyuz?. Kaçımız acaba tek tek birim fiyatlarımız hakkında bilgi sahibi. Ben birçok hastanenin fizibilite raporu yazımında bulundum. Yatırımcılar şunu soruyordu, "kredi aldık fakat kredi tahsili için ipotek veremiyoruz. Bir birim yatırımımız, üç birim sermayeyi bağlıyor" Devletin koyduğu bu tür kredilerin kıstasıdır. Bugün bankaya bağımlı olmayan hastane yok. Ciro kâr mıdır, giderle maliyetin farkını bilmeyen insanlar hala sektörde trilyonları yönetiyor. Devletin korktuğu asıl budur. Devletle bugün anlaşma yapmadan yaşayabilecek hastane var mı?. Devlete bağımlı hale geldik ve onun kurallarıyla oynayacağız. Bu kurallar canımızı yaktığında ne olacak? itiraz edeceksek sisteme itiraz etmeliyiz. Biz refah yönelimli sağlık sistemini mi öneriyoruz, özel sağlık sistemini mi öneriyoruz. Ama plansız haldeki her kademede biz kaybediyoruz. Şu anda sağlık sektöründe zincirler oluşmaya başladı ve bu eğilim devam edecektir. Kamun planlama örnekleri tedirginlik verici Lokman Hekim Hastanesi Başhekimi Necmettin Din: Lokman Hekim olarak biz 1996 yılında poliklinik olarak başladık. 1998 yılında artık ileri gidişi gördük ve hastane olmak niyetini ortaya koyduk. Nihayetinde 2000'li yılların başında, Etlik hastanemizi açtık. Daha sonra da Sincan hastanemiz ortaya çıktı. 15 Şubat yönetmelikleri bir gecede ortaya çıkmış görüntüsü veriyor. Oysa bu türden düzenlemelerin özel sektör ile birlikte yapılması gerekiyor. Son dakika yönetmelikleri uzunca süredir devam eden bir sorundur. Özel sektör planlama yapmaktadır. Planlamayı kamu yapmamaktadır. Bir örnek vereyim Dünya Bankası kredisi ile Suşehri'nde yapılan bir hastane vardır. Kapasitesi yüzde 20'dir ve içinde çok önemli bir cihaz olan ve sadece özel eğitimini almış nöroloji uzmanlarının kullanabildiği EMG cihazı vardı. Yatırım engelleri açısından ön izni olmayan ancak büyük oranda yatırıma başlamış birçok hastane var ve mağduriyetleri söz konusudur. Kamunun önü inanılmaz açıldı Özel Hastaneler Platformu Yönetim Kurulu Üyesi Zeynel Abidin Bal: Sağlık sektörüne grup olarak daha sosyal güvenlik kapsamındaki hastalar özel hastanelere gidemezken girdik. Yani en başından beri sektörün içindeyiz. Sözleşmemize bir madde koyduk 1.1.2010 öncesinde biz yeni bir binaya taşınmamız gerekiyor. Şaşkınlık içindeyiz, ortaklık sözleşmemiz var, diyoruz ki, mevcut ruhsatımızı kullanabilir miyiz? Diyorlar ki evet kullanabilirsiniz, ama diğer taraftan mevcut binamızın kira sözleşmesi bitiyor, bakanlık diyor ki, "ruhsat binaya verilir" Benimle birlikte onlar da şaşkın durumda, ne yapabileceğimizi bilmiyoruz. Arsa satın aldık ve proje yaptırmıştık. Proje safhasında 15 Şubat yönetmeliği yayınlanmış. Bu arada şunu öğrendik, Eskişehir'de hiçbir tecrübesi olmayan bir medikalci el altından ön izin almış. Onlar bize teklif ediyorlar ve ön izin satılık! İnanılmaz bir fiyata satılıyor. üç günde nasıl yaptı bilmiyorum ama ön izin almayı başarmış. Yakın zamanda benzeri örnekler çıkacaktır diye düşünüyorum. Planlama kelime olarak çok güzel bir kelime. Kısa vadeyi gözeten bir planlama bence olmamalı ve mümkün değildir. Belki gelecek 50 yılın planı yapılabilir. Kayseri'de çok fazla özel hastane var deniliyor ancak kapsamlı, büyük özel hastane bulunmuyor. Ama gördüğümüz bir proje bizi hayrete düşürdü, Devlet Hastanesi Başhekimi tarafından bize gösterilen proje dudak uçuklatıcı boyutta. Üç milyon dolar sadece projesi için harcanmış. Projesi üç milyon dolar olunca hastane kaça çıkar bilmiyorum. Yani kamuda yatırımın önü inanılmaz açılırken özel sektörde sistem tıkanıyor. Yatırımlar çılgın bir noktaya geldi Bilgi Hastanesi Başhekimi Mete Aldan: Bilgi Hastanesi Batıkent'te tam teşekküllü bir hastane ve Sincan'da bir cerrahi merkezi ile hizmet veriyor. Çayyolu'nda bir tesis girişimimiz daha var. Bakanlık, böyle bir yönetmelik yayınlayarak elimizi kolumuzu bağladığı için çocuklarımıza daha fazla zaman ayırabiliyoruz, yönetmeliklerin belki bu yönüyle iyi tarafından sözedebiliriz. Ancak bir diğer taraftan bakınca, hakikaten hastane yatırımları olağanüstü boyutlara varmıştı. Planlama ikiye ayrılmalıdır, mevcut hastaneler açısından ve yeni yatırımlar açısından olmak üzere. Yani mevcut yapılmış hastanelerin gelişmesi için her türlü yatırımın önü açık olmalıdır. Yeni yatırımlar konusunda kısıtlayıcı hükümler düşünülebilir ama bunlar da öldürücü, yatırımı engelleyici boyutta olmamalıdır. Sonuçta ülkemizin belirli bir ekonomik gerçeği vardır. Şu anda sağlık için ayrılan ödeneğin yarısı ilk dört ayda bitmiş durumda. Suiistimaller de sektörde bizleri korkutmaktadır. Sektörde kısıtlayıcı bazı şartlara razı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Sektör planlamaya müdahil olmalı Van Divan Hayat Hastanesi Başhekimi Muhsin Tezcan: Van'da faaliyetlerini sürdüren Özel Hayat Hastanesi'nin yönetim kurulu başkanıyım. 1998'den beri sağlık sektörünün içindeyiz. Bildiğim kadarıyla da Türkiye'de ilk ön izin belgesini de biz almıştık. Yeni yatırımlarımız sözkonusu. 15 bin metrekare bir alana sahip olacak hastanemiz için ön izin aldık. Planlama aslında kötü bir uygulama değildir ancak, adil, objektif kriterlere ve verilere dayalı olması kaydıyla. 15 Şubat günü çıkarılan yönetmelik bu kapsama girmiyor. Önce durduralım, sonra düşünürüz mantığıyla çıkarılmış bir düzenlemedir. Planlama yapılırken kesinlikle özel sektör müdahil olmak zorundadır, çünkü biz etkilenen grubuz. Elbette bizim eksikliğimiz, düzenlemeler konusunda bizim arkadaş koşmamızdır. Oysa planlamayı, stratejiyi bizim önceden düşünüp ölçülerini bizim ortaya koyup proje olarak sunmamız gerekir diye düşünüyorum. Arkadan koştuğumuz için canımızı yakan uygulamalar ortaya çıkıyor. Mevcut yönetmelikte belirsizlikler vardır ve iller bazında farklı uygulamalar ortaya çıkmaktadır. 15 Şubat Genelgesi . Ayaktan teşhis ve tedavi yapan sağlık kuruluşları yani poliklinik, klinik, ve dal merkezleri 4 yıl içinde hastane standardına kavuşturulacak yada kapatılacak. . Özel Hastaneler artık 4 uzman tabip değil asgari 6 uzman tabip çalıştırmak zorunda kalacaklar. . Sağlık Bakanlığında ön izin alınmadan artık özel hastane açılamayacak. . Özel Hastanenin hangi bölgede, ne kadar insan gücü ile ve teknolojik yatırımla açılabileceğine bakanlık karar verecek. . Sağlık Bakanlığı her yılın ekim ayında özel hastane açılmasına izin verdiği yerleri ilan edecek, başvuruları kasım ayına kadar kabul edecek. . Halen çalışmakta olan özel hastaneler de bakanlıktan izin almadan yeni doktor alamayacak, teknolojik yatırım yapamayacak.