Milyonlarca dolarlık enzim ithalatını bitirecek enstitü kuruldu

Türkiye’nin endüstriyel enzim pazarı yıllık 300 milyon dolar. Bunun yarısı ithal ediliyor. Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Ahmet Akça, Beykoz Kışlası’nda kurulan enstitü ile milyonlarca dolarlık ithalatı sona erdirecek bilimsel çalışmalara imza atacaklarını söylüyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

HANDAN SEMA CEYLAN

Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi, hem tersine beyin göçüne katkı sunmak hem de Türkiye’nin ithal ettiği bazı enzimleri ve aşıları yerli olarak üretmek için enstitü kurdu. Türkiye, yılda 300 milyon dolarlık endüstriyel enzim kullanıyor. Bunların 150 milyon dolarlık kısmı ithal.

Bezmialem Vakıf Üniversitesi, metruk haldeki tarihi Beykoz Kışlası, Kalkınma Bakanlığı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla restore etti. Şimdi “Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü” tarihi bir mekanda geleceğin bilimine katkı sunmaya hazır. Üstelik Harvardlı Türk bilim insanlarının da yurda dönmesini sağlayarak. 10 donanımlı laboratuvarın bulunduğu enstitüde, hedef 100 kişilik bir akademik kadro. Bunun için yerli ve yabancı bilim insanlarına çağrıya çıkılmış durumda. Enstitüde ayrıca Hebatit B aşısı ve tiroid alanında da çalışmalar var.

Modern zamanların moleküler tıp araştırmaları kurumuna dönüştü

Çocukluğunun Beykoz’da geçtiğini anlatan Bezmiâlem Vakıf Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı ve aynı zamanda Turkcell Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akça, “Burası 1800’lü yılların başında III. Selim zamanında kuruluyor. İsmi kolerahane olarak geçse de aslında bir askeri dikim evi. Uzun yıllar metruk halde kaldı. Bahçesi bostan olarak kullanılırdı. 2011’de Bezmiâlem için yer arayışına girdiğimiz sırada Vakıflar İkinci Bölge Müdürlüğümüz bu binayı gösterdi. Restorasyon 2 yıl sürdü. Taş duvarların içine kimyasal enjekte edildi, duvarlar toparlandı. Çelik kolonlar da bizim tasarladığımız şekilde yapıldı. Bu binanın 200 yıllık geçmişi bulunuyor, gelecek 200 yıl da ayakta kalacak bir bina yapmak istedik” diyor. Hedef elbette sadece binanın yaşaması değil... Akça, “Gelecek yüzyılın üniversitesi olalım istiyoruz” şeklinde konuşarak, şunları söylüyor: “Beykoz Kışlası, bugün modern zamanların moleküler tıp araştırmaları kurumuna dönüşmüş oldu. Hedefimiz şu: Burada, bugün Bezmiâlem’in ya da toplumun günlük ihtiyaçlarını karşılamaktan öte, Türkiye’nin ihtiyacı olabilecek bilimsel çalışmaları yürütmek. Ayrıca burası bilim üretirken, içinde bulunduğu çevreden de kopmayacak. Eskiden bostan olarak kullanılan alanlarda fitoterapide ihtiyaç duyulan bitkileri üreteceğiz.”

Restorasyon devam ederken Harvardlı Uysal enzim üretti

Başkan Akça, Yaşam Bilimleri ve Biyoteknoloji Enstitüsü’nün kadrosuna kazandırılan ilk öğretim üyesi Dr. Serdar Uysal’ın Harvard Üniversitesi’nden geldiğini belirtiyor ve “Gelir gelmez dedi ki bize: ‘Ben enzim üretirim.’ Biz restorasyona devam ederken, o bodrum katında laboratuvarını kurdu ve enzim üretti. Türkiye yılda 150 milyon dolarlık endüstriyel enzim ithalatı yapıyor. Endüstriyel enzim, 300 milyon dolarlık bir pazara sahip ve Türkiye’de üretilmiyor. Ama artık Türkiye’de üretilmeye başlıyor. Burada Kanada’dan, Amerika’dan gelen hocalarımız bulunuyor” diyor.

Biyoteknoloji 100 milyar doların üzerinde bir sektör

Endüstriyel enzim araştırmalarıyla ilgili de Dr. Serdar Uysal şöyle konuşuyor: “Türkiye gibi biyoteknolojide 30 yıl geriden gelen ülkelerde, gelişmeleri yakalayabilmek için teknolojinin ilerlemesinden faydalanarak bu yolu 2-3 yılda kat edebilir. Ayrıca temel bilimlere ciddi yatırım yapıp 20 yıl sonrasının teknolojilerini inşa etmek de öyle. 100 milyar doların üzerindeki bir sektörden bahsediyoruz. Biz burada endüstriyel enzim konusunda hayli ilerledik. Yatırımcısını da bulduk. Tabii yatırıma ikna etmek de hayli güç oldu.”

Almanya’dan paratiroit nakli için hasta geliyor

Rektör Prof. Dr. Rümeyza Kazancıoğlu, yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgi vererek, “Dünyada paratiroit bezi nakli gerçekleştiren tek multidisipliner hastane Bezmiâlem. Tiroit ameliyatı geçiren hastalar, paratiroit bezleri alındığı için sürekli ilaç kullanmak durumunda olurlar. Biz onlara paratiroit nakli gerçekleştirerek sürekli ilaç kullanımına ihtiyaç duymayacakları hale getiriyoruz. Enstitümüzde paratiroit bezlerinin salgıladığı parathormonu da üretmek için çalışmamız var. Bakanlıkla da anlaşmalı Almanya’dan hastalar geliyor. Biz bunu erişilebilir maliyetle yapıyoruz” diyor.

Üniversitelerinin tarihinin 1845’e dayandığını da kaydediyor Kazancıoğlu ve şunları söylüyor: “Bezmiâlem Valide Sultan, II. Mahmut’un eşi, Sultan Abdülmecid’in de annesi. O dönem sağlıkta son teknolojilerin kullanılması için ‘hastane’ ismini taşıyan ilk kurumumuzu kuruyor. Öncekiler daha çok şifahane olarak adlandırılıyor. Biz de onun bu ilerici misyonunu sürdürmek için uğraşıyoruz. 506 akademisyenimiz var. 35 ülkeden 70 üniversite ile uluslararası işbirliği yapıyoruz. Çalışmalarımızın toplum faydasına olması için çaba harcıyoruz. Bunun için şirketimizi kurduk. Fitoterapi alanında ürettiğimiz şurup ve gıda takviyelerini halkımıza sunacağız.”

Bu konularda ilginizi çekebilir