Nazım Ekren: 2007 yılı milli geliri 650 milyar dolar / Kişi başı gelir

Nazım Ekren: 2007 yılı milli geliri 650 milyar dolar / Kişi başı gelir

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

9 bin dolar ANKARA - Global ekonomide dalgalanma dünya piyasalarını sarsarken, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) milli gelir rakamlarını güncellenme çalışmalarına göre 2007 yılının son 3 aylık diliminde yaklaşık 163 milyar dolar daha zenginleşmemiz bekleniyor. TÜİK'in geçtiğimiz günlerde güncellediği verilere göre 2007 yılının ilk 9 aylık diliminde 489 milyar dolar olan gayrisafi yurt içi hasılanın 2007 yılı sonunda 650 milyar dolara çıkacağı tahmin ediliyor. Rekabet Kurumu'nun 11. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen "Makro Ekonomik Hedeflere Ulaşmada Rekabet Politikası ve Uygulamalarının Rolü" konulu toplantı Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Nazım Ekren, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz ve Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı'nın açılış konuşmaları ile başladı. Ekren toplantıda, 31 Mart'ta kamuoyuna açıklanacak olan TÜİK'in milli gelir verilerine ilişkin ilk bilgileri verdi. 2007 yılı GSYİH'nin 650 milyar dolar, kişi başı gelirin de 9 bin dolar olmasını beklediklerini belirten Ekren, 2013 yılı hedefi olan kişi başı 10 bin dolar hedefinin de yenilenmesinin gerekeceğini ifade etti. Yeni eşiklere gelindi Türkiye'nin rekabet gücünü ölçen endekslere bakıldığında, küresel rekabet endeksinde ciddi bir iyileşme sağladığını da ifade eden Ekren, "Makro düzeydeki yapısal reformlar, mal ve hizmet sektörlerinde rekabet gücünü artırıcı mikro reformlar yoluyla, enflasyonu düşürmede bize ciddi katkı sağlayacaktır" diye konuştu. Ekren, ulaşılan milli gelir rakamlarıyla Türkiye'nin "yeni bir eşiğe geldiğini" vurguladı. Durmuş Yılmaz mikro reform istedi Sempozyumdaki konuşmasında 'mikro reform' uyarısında bulunan Merkez Bankası Durmuş Yılmaz, kayıtiçinde çalışan şirketlerin üzerindeki yükler ile kayıtdışında bulunan şirketlerin karşılaştıkları sorunları sıraladı. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, maliyetini kontrol edemeyen şirketlerin ürünlerini görece yüksek bir düzeyden fiyatlandırdıklarına dikkat çekti. Yılmaz, "Firmalar, kayıtdışında kalabilmek için ölçek genişlemesine gitmek istememekte, kredi kullanmamakta ve teknolojilerini yenileyememektedir" dedi. Yılmaz, kayıtlı çalışan firmaların ise kayıtdışı şirketlerin maliyet avantajı baskısına maruz kaldıklarını ve rekabet güçlerini kaybettiklerini vurguladı. Yılmaz, şirketlere verimliliğe yönlenmeleri, böylece düşük enflasyon ortamında daha hızlı büyüyecekleri tavsiyesinde bulundu. Kârlılık için fiyat artışı yerine verimlilik Yılmaz, sektörlere firma girişi ve çıkışının kolaylaştırılmasının, şeffaflığın artırılmasıyla yüksek kâr marjları ve dolayısıyla yüksek fiyatlama alışkanlığının kırılmasını sağlayacağını belirterek, firmaların kârlılık artışını sağlamak için fiyat artışından ziyade verimliliğe yönelmelerinin düşük enflasyon ortamında daha yüksek bir büyüme sağlanacağını ifade etti. Yılmaz, rekabet ortamının tesis edilmesine yönelik araçları ise "Makroekonomik istikrarın sağlanması, dış ticaretin serbestleştirilmesi, yabancı mülkiyetindeki firmalar dahil olmak üzere sektörlere firma girişi ve çıkışının kolaylaştırılması, vergi ve benzeri kamusal yükümlülüklerin azaltılması, etkili bir düzenleme-denetim yapısı kurulması, kayıtdışılığın engellenmesi, düzenleyici ve gözetleyici kurumsal yapının geliştirilerek şeffaflığın ve tekelci davranışların önlenmesi, kamu mal ve hizmet alımlarında şeffaflığın sağlanması ve etkin işleyen bir adalet sisteminin kurulması" diye sıraladı. Elektronik ürünlerde Çin ve Hindistan tehdidi Rekabet gücü yüksek olan sektörleri; ulaşım araçları, beyaz eşya, radyo ve televizyon gibi tüketiciye yönelik elektronik ürünler olarak sıralayan Durmuş Yılmaz, bu sektörlerde Çin ve Hindistan'ın pazar payını artırmasının, Türkiye ekonomisi için potansiyel bir risk oluşturduğunu söyledi. Yılmaz, bu risklere karşı, özellikle AB'ye üyelik sürecinde, yurtiçi piyasalara yönelik birtakım yapısal reformlar hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Yılmaz, bu yapısal reformların iyi şirketlerin sektöre girişini, kötü şirketlerin sektörden çıkışını sağlaması gerektiğini vurguladı. Rekabet Kurumu Başkan Yardımcılığı'na Özkan atandı Rekabet Kurumu'nda boş bulunan başkan yardımcılığı görevine bu görevi vekaleten yürüten, Kurum İdari Mali İşler Daire Başkanı Fevzi Özkan atandı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Özkan, daha önce Sanayi ve Ticaret Bakanlığı'nda İç Ticaret Genel Müdür Yardımcılığı ve müfettişlik görevi de yapmıştı. Özkan, 11 yıldır Rekabet Kurumu'nda grup ve daire başkanlığı da dahil çeşitli görevleri yürütüyordu. Kaldırımcı: Proaktif bir yaklaşım sergileyeceğiz Kaldırımcı: Toplantının ev sahibi Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı, kurumun bundan sonra proaktif bir yaklaşım sergileyeceğini belirterek, "Resen incelemelere ağırlık vereceğiz. Şimdiye kadar olduğu gibi şikayetlere göre şekillendirilen bir yaklaşım yerine sektörlerin kontrol edildiği, proaktif bir yaklaşım ile çalışacağız. Önümüzdeki dönemde resen başlatılacak incelemelerin, uygulamalarımızın içinde önemli bir yer tutacağını düşünüyorum" diye konuştu. Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı, "Önümüzdeki dönemde 4054 sayılı kanunda değişiklik yapılması başta olmak üzere, rekabet ihlallerinin caydırılması bakımından etkin bir uygulama için hukuki ve kurumsal altyapımızı güçlendirmeye dönük faaliyetlerimize hız vermeyi hedefliyoruz" dedi. 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun'da önemli değişiklikler öngören kanun değişikliği taslağının Rekabet Kurulu'nca görüşülerek kabul edildiğini belirken Kaldırımcı, söz konusu taslağın, hükümete sunularak yasalaşmasının bu yıl içinde tamamlanmasını hedeflediklerini söyledi.