O pazarla 50 milyar $ ticaret yapmak hayal değil
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, "Her yıl Güneydoğu'dan 5 öğrenci Harvard’da eğitime gönderilip, sonrasında 10 yıl bölgede çalışmaları sağlanırsa çok şey değişir" dedi.
Sercan AKINCI
MARDİN - Güneydoğu Anadolu Bölgesi ziyaretinin son gününde gazetecilerle bir araya gelen İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, Türkiye'nin eğitimdeki eksikliklerine dikkat çekti. Katma değer yaratacak bir eğitim modeline ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Bahçıvan, “Vizyoner eğitim görmüş bölge insanlarına ihtiyaç var. Bölgedeki sıkıntıların çözümü, yine bölgeden çıkacak iyi yetişmiş kişiler olacak. Burslar ve burs modeli de gözden geçirilmeli. Mardin’den Diyarbakır’dan her yıl 5 öğrenciyi Harvard’a göndersek, sonra gelip burada en az 10 yıl çalışsalar, burada çok şey değişir” dedi. Bahçıvan, eğitim modelinin 10- 20- 30 yıllık hedefler halinde planlanması gerektiğine de vurgu yaparak, bölgede ara elemana da ihtiyaç duyulduğunu ve planlamada buna göre hareket edilmesi gerektiğini anlattı.”
'Sanayi Franchise' modeli
Çözüm sürecine dair de konuşan Bahçıvan, sürecin sadece siyasilere bırakılmaması gerektiğini, süreçte iş adamları, medya gibi mecralarda dahil herkesin sorumluluğu olduğunun altını çizdi. Güneydoğu’ya geçmişte de ziyarette bulunduklarını ifade eden Bahçıvan, “İlk defa moralli bir gezi oldu. Birbirimize dokunup birbirimizi anlamalıyız. Başlatılan bu ilişkilerin yatırıma dönüşmesi çok önemlidir. Ziyaret sırasında gördüm ki, Batı’da olan seviyede yatırımlar var” diye konuştu. Bölgede ciddi bir müteşebbislik heyecanı olduğunu dile getiren Bahçıvan, sanayi franchise gibi yeni bir model oluşturulabileceğini aktardı. “Buradaki sanayici ile bilgilerimizi, birikimimizi paylaşmalıyız. Bir tür know how aktarımı olmalı” diyen Bahçıvan, bölgede ciddi bir potansiyel olduğunu söyledi.
'Sorun terastan izlenerek çözülmez'
Bölgeye yaklaşım bakımından bankalara seslenen Bahçıvan, Levent’te, Maslak’ta rahat oturabilmek için bölgede huzurun şart olduğunu söyledi. Teminata dayalı bankacılık anlayışının en azından bölge için bir kenara bırakılması gerektiğini aktaran Bahçıvan, şöyle devam etti: “Sözünü ettiğimiz konularla ilgili olarak bizim, bankacılarla gidip konuşmak programımızda yok. Bankacılar gelip bizimle görüşsünler. Bu sorunlar; balkondan, terastan seyretmekle çözülmez. Çözüm sürecine herkes katkı sağlamalı. Bankacılar bizden daha akıllı, yapılması gerekenleri anlayacaktır.”
50 milyar dolarlık ticaret hayal değil
Güneydoğu bölgesinin 50 milyar dolarlık bir pazara hitap ettiğini anlatan İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, “İran-Irak ve Suriye’den oluşan bu pazarla 50 milyar dolarlık ticaret hayal değil. Bu 50 milyar dolarlık pazarı oluşturan ülkelerdeki sorunlar ilelebet devam edecek değil. Bu bölgeyi mutlak surette dış pazar odaklı, ihracat odaklı yapılandırmalıyız. Teşvik modelinin fayda sağlayacağına inanıyoruz. İhracat odaklı, yüksek teknolojili yatırımlar ihmal edilmeli” dedi.
Kim kazandı kim kaybetti
Son dönemde Amerika Merkez Bankası’nın (Fed) yaptığı açıklamaların piyasaları bir hayli etkilediğini belirten Bahçıvan, “Yaşanan finansal gelişmelerden sonra, dünya piyasalarında kim ne kazandı, kim ne kaybetti sorgulanmalı. Uluslararası kurumlar yeniden değerlendirilmeli. Finansın bu kadar ekonomiye hakim olduğu yapının sürdürülebilir hali yok” diye konuştu.
Irak ve Suriye ile kardeş oda olacak
Hem Irak hem de Suriye ile özellikle Kürt bölgelerine yönelik bir takım çalışmalar yaptıklarını ifade eden Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Başkanı Ahmet Sayar, “En çok ihracat ithalat dengesinde pozitif olan ülkelerden biri. Buraya yönelik bizim kardeş oda projemiz var. Erbil, Süleymaniye, Duhok ticaret ve sanayi odalarında hem kardeş oda hem de buranın bünyesinde temsilcilik açma projemiz var. Biz özellikle Rojava tarafına da çok hızlı bir şekilde yarınların şimdiden alt yapısını oluşturmak için yöneleceğiz” dedi. Bankaların bölgedekilere kredi vermemesi nedeniyle, tefecilerin eline düştüğünü de söyleyen Sayar, şöyle devam etti: “Maalesef son zamanlarda bu kredi kartıyla alakalı işte farklı ticaretler adı altında bir takım işlerin arttığını duyuyoruz. Bankadan finansmanını sağlayamayan tüccar ne yapıyor; dışarıdan daha yüksek fiyata para satın almak zorunda kalıyor hem de bunu satın aldığı için kendi ipini çekmek zorunda kalıyor. Tefecinin eline düşmüş oluyor.”